\id ISA YEŞ- Yeni Türkçe Kutsal Kitap Çevirisi (YTC) \h YEŞAYA \toc1 YEŞAYA \toc2 YEŞAYA \toc3 YEŞAYA \mt1 YEŞAYA \c 1 \p \v 1 Amots oğlu Yeşaya'nın Yahuda kralları Uzziah, Yotam, Ahaz ve Hizkiya'nın günlerinde Yahuda ve Yeruşalem ile ilgili gördüğü görüm. \q1 \v 2 Ey gökler, dinleyin ve ey yer dinleyin; \q2 Çünkü Yahve şunları söyledi: \q1 “Çocuklar besleyip büyüttüm, onlar da bana isyan ettiler. \q1 \v 3 Öküz sahibini, eşek de efendisinin yemliğini bilir; \q2 Ama İsrael bilmiyor. Benim halkım dikkate almıyor.” \q1 \v 4 Ah günahkâr bir ulus, \q2 kötülükle dolu bir halk, kötülük yapanların soyu, çürük davranan çocuklar! \q1 Yahve'yi terk ettiler. İsrael'in Kutsalı'nı küçümsediler. \q2 Yabancılaştılar ve gerilediler. \q1 \v 5 Neden isyanını daha çok artırarak daha çok dövülesin? \q2 Baş tümüyle hasta, yürek de tümüyle baygın. \q1 \v 6 Ayak tabanından başa kadar kendisinde hiç sağlık yok; \q2 Yalnızca yaralar, bereler ve açık yaralar var. \q2 Onlar kapatılmamış, sarılmamışlar, \q2 Ya da yağla yumuşatılmamışlar. \q1 \v 7 Ülkeniz ıssız. Kentleriniz ateşle yanmış. \q2 Yabancılar önünüzde ülkenizi yiyip bitiriyor, \q2 Issız bırakılmış, yabancılar tarafından yıkılmış sanki. \q1 \v 8 Siyon kızı bağdaki barınak gibi, \q2 Kavun tarlasındaki kulübe gibi, \q2 Kuşatılmış bir kent gibi bırakıldı. \q1 \v 9 Ordular Yahvesi bize çok küçük bir kalıntı bırakmamış olsaydı, \q2 Sodom gibi olurduk. Gomora'ya bezerdik. \q1 \v 10 Ey Sodom yöneticileri, \q2 Yahve'nin sözünü dinleyin! \q2 Ey Gomora halkı, Tanrımız'ın yasasını dinleyin! \q1 \v 11 “Kurbanlarınız çokmuş, bana ne?” diyor Yahve. \q2 “Yakmalık koç sunularınız ve besili hayvanlarınızın yağları yetti bana. \q2 Boğaların, kuzuların ya da tekelerin kanından hoşlanmıyorum. \q1 \v 12 Önüme görünmeye geldiğinizde, \q2 Elinizden bunu kim istedi de, avlularımı çiğniyorsunuz? \q1 \v 13 Artık boş sunu getirmeyin. Buhur bana iğrençtir. \q2 Yeni Aylar, Şabat'lar ve toplantı çağrıları: Kötülük toplanmalarına katlanamıyorum. \q1 \v 14 Canım Yeni Aylar'ınızdan ve belirlenmiş bayramlarınızdan nefret ediyor. \q2 Onlar bana yüktür. Bunları taşımaktan yoruldum. \pi1 \v 15 Ellerini açtığında gözlerimi sizden gizleyeceğim. \q2 Evet, çok dua ettiğinizde duymayacağım. Elleriniz kanla dolu. \q1 \v 16 Kendinizi yıkayın. Kendinizi temizleyin. \q2 Yaptığınız kötülükleri gözümün önünden atın. \q2 Kötülük yapmaktan vazgeçin. \q1 \v 17 İyilik etmeyi öğrenin. Adaleti arayın. \q2 Ezilmişleri rahatlatın. Yetimleri savunun. \q2 Dul kadının davasına bakın.” \q1 \v 18 “Gelin şimdi, birlikte çözelim” diyor Yahve: \q2 “Günahlarınız kıpkırmızı olsa da, kar gibi beyaz olacak. \q2 Koyu kırmızı gibi kızıl olsalar da yapağı gibi olacaklar. \q1 \v 19 Eğer istekli ve itaatkar olursanız, \q2 Ülkenin iyi ürününü yiyeceksiniz; \q1 \v 20 Ama eğer reddeder ve isyan ederseniz, \q2 Kılıçla yiyip bitirileceksiniz; çünkü bunu Yahve'nin ağzı söyledi.” \q1 \v 21 Sadık kent nasıl fahişe oldu! O, adaletle doluydu. \q2 Doğruluk ona yerleşmişti, şimdiyse katiller. \q1 \v 22 Gümüşünüz süprüntü oldu, şarabınız suyla karıştırıldı. \q1 \v 23 Beyleriniz asi ve hırsızların yoldaşlarıdır. \q2 Herkes rüşveti sever ve ödül peşindeler. \q2 Onlar yetimleri savunmuyorlar, dul kadının davası da onlara gelmiyor. \q1 \v 24 Bu nedenle Efendi, Ordular Yahvesi İsrael'in Güçlüsü, şöyle diyor: \q2 “Ah, hasımlarımdan rahat bulacağım ve düşmanlarımdan öç alacağım. \q1 \v 25 Elimi sana çevireceğim, süprüntünü tamamen temizleyeceğim, \q2 Bütün kalayını kaldıracağım. \q1 \v 26 Önceden olduğu gibi hakimlerini, \q2 Başlangıçta olduğu gibi danışmanlarını eski durumuna döndüreceğim. \q2 Bundan sonra sana 'Doğruluk kenti, sadık kent' denecek. \q1 \v 27 Siyon adaletle, onun tövbe edenleri de doğrulukla kurtarılacak. \q1 \v 28 Ama suçlularla günahkarların yok edilişi birlikte olacak, \q2 Yahve'yi bırakanlar yok olacaklar. \q1 \v 29 Çünkü onlar arzuladığınız meşe ağaçlarından utanacaklar, \q2 Siz de seçmiş olduğunuz bahçelerden dolayı utanacaksınız. \q1 \v 30 Çünkü siz yaprağı solan meşe ağacı gibi, \q2 Suyu olmayan bahçe gibi olacaksınız. \q1 \v 31 Güçlü olan kav gibi, işi ise kıvılcım gibi olacaktır. \q2 İkisi birlikte yanacak ve kimse onları söndüremeyecek.” \c 2 \p \v 1 Amots oğlu Yeşaya'nın Yahuda'yla ve Yeruşalem'le ilgili gördüğü şey budur. \q1 \v 2 Son günlerde öyle olacak ki, Yahve'nin Evi'nin dağı dağların doruğuna kurulacak ve tepelerin üzerine yükseltilecek; \q2 Bütün uluslar ona akın edecek. \q1 \v 3 Birçok halk gidip şöyle diyecek: \q2 “Gelin, Yahve'nin dağına, Yakov'un Tanrısı'nın Evi'ne çıkalım; \q2 O bize kendi yollarını öğretecek ve biz de O'nun yollarında yürüyeceğiz.” \q2 Çünkü yasa Siyon'dan, Yahve'nin sözü Yeruşalem'den çıkacak. \q1 \v 4 Uluslar arasında yargıçlık edecek ve birçok halk hakkında karar verecek. \q2 Kılıçlarını dövüp saban demirlerine, mızraklarını da bağcı bıçaklarına çevirecekler. \q2 Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, artık savaşı öğrenmeyecekler. \q1 \v 5 Ey Yakov Evi, gelin de Yahve'nin ışığında yürüyelim. \q1 \v 6 Çünkü kendi halkını, Yakov'un evini terk ettin, \q2 Çünkü orası doğuyla dolu, Filistliler gibi kehanet yapanlarla, \q2 Yabancıların çocuklarıyla el sıkışıyorlar. \q1 \v 7 Ülkeleri gümüş ve altınla dolu, hazinelerinin sonu yoktur. \q2 Onların diyarı da atlarla dolu, savaş arabalarının da sonu yoktur. \q1 \v 8 Onların ülkesi de putlarla dolu. Kendi parmaklarının yaptığı, \q2 Kendi elleriyle yaptıkları işe tapıyorlar. \q1 \v 9 İnsan alçaltılır, insan yola da getirilir; bu yüzden onları bağışlama. \q1 \v 10 Yahve'nin dehşetinden, heybetinin görkeminden kayaya girin ve toza toprağa saklanın. \q1 \v 11 O gün insanın kibirli bakışları alçaltılacak, \q2 Gururu eğdirilecek ve yalnızca Yahve yüceltilecek. \q1 \v 12 Çünkü bütün kibirli ve küstah olanlar için, \q2 Yukarı kaldırılmış her şey için, alçaltılacaktır da; \q1 \v 13 Lübnan'ın yüksek ve yukarı kaldırılmış tüm sedir ağaçları için, \q2 Başan'ın bütün meşeleri için, \q1 \v 14 Bütün yüksek dağlar için, yukarı kaldırılmış bütün tepeler için, \q1 \v 15 Her yüksek kule için, her sur için, \q1 \v 16 Tarşiş'in bütün gemileri için ve bütün hoş tasvirler için, \q2 Ordular Yahvesi'nin bir günü olacaktır. \q1 \v 17 İnsanın kibri eğdirilecek ve insanın küstahlığı alçaltılacaktır; \q2 O gün yalnızca Yahve yüceltilecek. \q1 \v 18 Putlar tamamen ortadan kalkacak. \q1 \v 19 Yahve yeryüzünü kudretle sarsmak için kalktığı zaman, \q2 İnsanlar, Yahve'nin dehşetinden ve heybetinin yüceliğinden, \q2 Kayalık mağaralara ve yerin çukurlarına girecekler. \q1 \v 20 O gün insanlar tapınmak için kendilerine yapmış oldukları gümüş, \q2 Ve altından putlarını köstebeklere ve yarasalara atacaklar, \q1 \v 21 Yeryüzünü kudretle sarsmak için Yahve kalktığı zaman, \q2 Heybetinin yüceliğinden ve dehşetinin önünden kayaların oyuklarına ve pütürlü kayaların yarıklarına girecekler. \q1 \v 22 Soluğu burnunda olan insana güvenmeyi bırakın; \q2 Onun değeri nedir ki? \c 3 \q1 \v 1 Çünkü işte, Ordular Yahve'si olan Efendi, Yeruşalem'den ve \q2 Yahuda'dan erzağı ve desteği, bütün ekmek erzağını, bütün su erzağını, kaldırıyor; \q2 \v 2 Yiğidi, \q2 Savaşçıyı, \q2 Hakimi, \q2 Peygamberi, \q2 Falcıyı, \q2 İhtiyarı, \q2 \v 3 Elli başıyı, \q2 Saygın adamı, \q2 Danışmanı, \q2 Hünerli işçiyi, \q2 Becerikli büyücüyü. \q1 \v 4 Gençleri onlara bey olarak vereceğim, \q2 Çocuklar da onları yönetecek. \q1 \v 5 Halk, karşılıklı birbirine, \q2 Herkes komşusuna baskı yapacak. \q2 Çocuk yaşlı adama karşı, kötü adam da saygın adama karşı gururla davranacak. \q1 \v 6 Gerçekten bir adam, babasının evinde kardeşini tutup şöyle diyecek: \q2 “Giysilerin var, hükümdarımız sen ol ve bu yıkım senin elinin altında olsun.” \q1 \v 7 Adam, o gün şöyle haykıracak: “Ben şifacı olmayacağım; \q2 Çünkü evimde ne ekmek ne de giyecek var. \q2 Beni halkın hükümdarı yapmayacaksınız.” \q1 \v 8 Çünkü Yeruşalem harabe oldu, Yahuda düştü; \q2 Çünkü O'nun yüceliğinin gözlerini öfkelendirmek için \q2 Onların dilleri ve işleri Yahve'ye karşıdır. \q1 \v 9 Yüzlerinin görünüşü onlara karşı tanıklık ediyor. \q2 Günahlarını Sodom gibi sergiliyorlar. \q2 Bunu gizlemiyorlar. \q2 Yazıklar olsun onların canlarına! \q2 Çünkü kendi üzerlerine felaket getirdiler. \q1 \v 10 Doğruya, onlar için iyi olacağını söyle; \q2 Çünkü onlar işlerinin ürününü yiyecekler. \q1 \v 11 Yazıklar olsun kötülere! Felaket onların üzerinedir; \q2 Çünkü kendi elleriyle yaptıklarının karşılığı onlara ödenecektir. \q1 \v 12 Benim halkıma gelince, çocuklar onlara zulmetmektedir, \q2 Ve kadınlar onlara hükmetmektedir. \q2 Halkım, sana yol gösterenler seni saptırıyorlar, \q2 Patikalarının yolunu bozuyorlar. \q1 \v 13 Yahve çekişmek için ayağa kalkıyor, \q2 Halkları yargılamak için duruyor. \q1 \v 14 Yahve halkının ihtiyarları ve önderleriyle yargıya girecek: \q2 “Bağı yiyip bitiren sizsiniz. Yoksulun yağması evlerinizdedir. \q1 \v 15 Halkımı ezmekle, \q2 Yoksulların yüzünü övütmekle ne demek istiyorsunuz?” diyor \q2 Ordular Yahve'si Efendi. \q1 \v 16 Dahası Yahve şöyle dedi: \q2 “Çünkü Siyon kızları kibirlidirler, boyunlarını uzatıp göz kırparak zarif adımlarla yürüyorlar, \q2 Ayaklarındaki halkaları şıngırdatıyorlar; \q1 \v 17 Bu yüzden Efendi Siyon kadınlarının başlarının tepesinde yaralar açacak, \q2 Yahve onların kafa derilerini de kel edecek.'' \p \v 18 O gün Yahve onların halhallarını, baş çatlığı, hilal kolyelerini, \v 19 küpelerini, bileziklerini, peçelerini, \v 20 baş örtülerini, ayak zincirlerini, kuşaklarını, koku şişelerini, nazarlıklarını, \v 21 mühürlerini, yüzüklerini, burun halkalarını, \v 22 güzel kaftanlarını, örtülerini, şallarını, keselerini, \v 23 el aynalarını, ince keten giysilerini, taçlarını ve atkılarını o gün kaldırıp atacak. \q1 \v 24 Öyle olacak ki, hoş koku yerine çürük koku; \q2 Kemer yerine ip; biçimli saç yerine kellik; \q2 Kaftan yerine çul; ve güzellik yerine dağlanma olacak. \q1 \v 25 Adamlarınız kılıçla, \q2 Güçlüleriniz de savaşta düşecek. \q1 \v 26 Siyon'un kapıları yas tutacak, ağıt tutacak. \q2 O, ıssız kalıp yere oturacak. \c 4 \p \v 1 O gün yedi kadın bir erkeği tutup şöyle diyecek: “Kendi ekmeğimizi yiyeceğiz, kendi giysilerimizi de giyeceğiz. Yeter ki, senin adınla çağrılalım. Utancımızı kaldır.” \p \v 2 O gün Yahve'nin dalı güzel ve görkemli olacak, ülkenin ürünü de İsrael'in sağ kalanlarının güzelliği ve görkemi olacak. \v 3 Efendi, Siyon kızlarının pisliğini yıkayınca, Yeruşalem'in kanını içinden adalet ruhuyla ve yakma ruhuyla temizleyince, \v 4 öyle olacak ki, Siyon'da kalana ve Yeruşalem'de bırakılana, Yeruşalem'de yaşayanlar arasında yazılı olan herkese kutsal denilecek. \v 5 Yahve, Siyon Dağı'ndaki bütün yerleşimin ve onun toplulukları üzerinde gündüzleri bir bulut ve duman, geceleri ise alevli ateş ışıltısı yaratacak, çünkü görkemin tamamı üzerinde örtü olacak. \p \v 6 Gündüz sıcaktan gölge, fırtınadan ve yağmurdan sığınacak yer ve barınak için bir çardak olacak. \c 5 \q1 \v 1 Sevgilime, sevgilimin bağıyla ilgili bir ezgi söyleyeyim. \q2 Çok verimli bir tepede sevgilimin bir bağı vardı. \q1 \v 2 Onu kazdı, taşlarını topladı, en seçkin asmayı dikti, \q2 Ortasında bir kule bina etti, bir de içinde şarap cenderesi kesti. \q2 Üzüm versin diye aradı ama o yaban üzümü verdi. \q1 \v 3 “Şimdi, ey Yeruşalem sakinleri ve Yahudalılar, \q2 Lütfen benimle bağım arasında hüküm verin. \q1 \v 4 Bağıma benim yapmadığımdan ona daha fazla ne yapılabilirdi? \q2 Neden üzüm vermesi için aradığımda yaban üzümü verdi? \q1 \v 5 Şimdi size bağıma ne yapacağımı söyleyeyim. \q2 Onun çitini kaldıracağım ve onu yiyip bitirecekler. \q2 Onun duvarını yıkacağım, o da ayak altında çiğnenecek. \q1 \v 6 Onu çorak bir araziye çevireceğim. \q2 Budanmayacak ya da çapalanmayacak ama çalılar ve dikenler büyüyecek. \q2 Bulutlara da üzerine yağmur yağdırmamalarını buyuracağım.” \q1 \v 7 Çünkü Ordular Yahvesi'nin bağı İsrael'in evidir, \q2 Yahuda halkı da onun hoş fidanıdır. \q2 Adaleti aradı ama işte, zorbalık, doğruluğu aradı ama işte, sıkıntı feryadı. \q1 \v 8 Yer kalmayıncaya kadar eve ev katanların, \q2 Tarlaya tarla ekleyenlerin ve ülkenin ortasında kendini yalnız oturtan sizin vay haline! \q1 \v 9 Ordular Yahvesi kulaklarıma şöyle diyor: \q2 “Gerçekten çok evler ıssız kalacak, büyük ve güzel olsa da oturulmayacak. \q1 \v 10 Çünkü on dönümlük bağ bir bat, \q2 Bir homer tohum da bir efa ürün verecek.” \q1 \v 11 Sabah erkenden kalkıp ağır içki peşinden koşanların, \q2 Geceleyin geç vakte, şarap onları alevlendirinceye kadar kalanların vay haline! \q1 \v 12 Onların şölenleri şarapla birlikte arp, lir, tef ve flüttür; \q2 Ama Yahve'nin işine saygı duymazlar, ne de O'nun ellerinin işleyişini düşündüler. \q1 \v 13 Bu nedenle halkım bilgi eksikliğinden dolayı sürgüne gidiyor. \q2 Saygın adamları açlıktan ölmekte, onların kalabalıkları da susuzluktan kavrulmakta. \q1 \v 14 Bu nedenle ölüler diyarı arzusunu genişletti, \q2 Ölçüsüzce ağzını açtı; ve onların görkemi, kalabalıkları, \q2 Tantanası ve onların arasında sevinip coşan oraya inmekte. \q1 \v 15 Böylece insan alçaltılır, insan yola getirilir, \q2 Küstahların gözleri de utandırılır; \q1 \v 16 Ama Ordular Yahvesi adalet içinde yüceltilir, \q2 Kutsal Olan Tanrı doğruluk içinde kutsal kılındı. \q1 \v 17 O zaman kuzular kendi otlaklarındaymış gibi otlayacaklar, \q2 Yabancılar zenginlerin yıkıntılarını yiyecekler. \q1 \v 18 Vay haline haksızlığı yalan ipleriyle, \q2 Kötülüğü araba urganıyla çekenlerin, \q1 \v 19 “Acele etsin, işini çabuklaştırsın da biz görelim; \q2 İsrael'in Kutsalı'nın öğüdü yaklaşsın ve gelsin ki, \q2 onu görelim!” diyenlerin. \q1 \v 20 Kötüye iyi, iyiye kötü diyenlerin; \q2 Karanlığı ışık yerine, ışığı karanlık yerine koyanların; \q2 Acıyı tatlı yerine, tatlıyı acı yerine koyanların vay haline! \q1 \v 21 Kendi gözlerinde bilge olanların, \q2 Kendilerini sağduyulu görenlerin vay haline! \q1 \v 22 Şarap içmekte güçlü olanların, \q2 Ağır içkileri karıştırmakta da önde gidenlerin; \q1 \v 23 Rüşvet için suçluyu suçsuz çıkaranların, \q2 Ama masumların hakkını inkar edenlerin vay haline! \q1 \v 24 Bu nedenle, ateşin dili anızı nasıl yiyip bitirirse ve kuru ot alevde nasıl dibe çökerse, \q2 Onların kökü de öyle çürüyecek ve çiçekleri toz gibi havaya kalkacak; \q2 Çünkü Ordular Yahvesi'nin yasasını reddettiler, İsrael'in Kutsalı'nın sözünü küçümsediler. \q1 \v 25 Bu nedenle Yahve'nin öfkesi halkına karşı alevlendi; \q2 Elini onlara karşı uzatıp onları vurdu. Dağlar titriyor ve onların cesetleri sokakların ortasında gübre gibi duruyor. \q2 Bütün bunlara rağmen öfkesi geri dönmedi ama eli hâlâ uzanmış duruyor. \q1 \v 26 Uzaklardan uluslara bir sancak kaldıracak, \q2 Yeryüzünün öbür ucundan onlar için ıslık çalacak. \q2 İşte, hızla ve çabucak gelecekler. \q1 \v 27 Onların arasında kimse yorulmayacak, tökezlemeyecek; \q2 Hiç kimse ne uyuyacak, ne de uyuklayacak, ne bellerinin kuşağı çözülecek, \q2 Ne de çarıklarının kayışı kopacak, \q1 \v 28 Okları sivri, yayları da gerilidir, atlarının nalları çakmaktaşı gibi, \q2 Tekerlekleri de kasırga gibi olacak. \q1 \v 29 Onların kükremesi dişi aslanınki gibi olacak. \q2 Genç aslanlar gibi kükreyecekler. \q2 Evet, kükreyecekler, avlarını yakalayıp götürecekler ve kurtaracak kimse olmayacak. \q1 \v 30 O gün denizin uğultusu gibi onlara karşı kükreyecekler. \q2 Bir kimse toprağa baktığında işte, karanlık ve sıkıntı. \q2 Bulutlarındaki ışık kararmıştır. \c 6 \p \v 1 Kral Uzziya'nın öldüğü yıl, Efendi'yi yüce ve yüksek bir taht üzerinde oturduğunu gördüm; ve etekleri tapınağı dolduruyordu. \v 2 O'nun üzerinde Seraflar duruyordu. Her birinin altı kanadı vardı. İkisiyle yüzünü örtüyordu. İkisiyle ayaklarını örtüyordu. İkisiyle uçuyordu. \p \v 3 Biri diğerine seslenip şöyle dedi: \q1 “Ordular Yahvesi kutsal, kutsal, kutsaldır! \q2 Bütün yeryüzü O'nun görkemiyle dolu!” \p \v 4 Çağıranın sesinden eşiklerin temelleri sarsıldı ve ev dumanla doldu. \v 5 O zaman şöyle dedim: “Vay başıma! Çünkü mahvoldum, çünkü dudakları kirli bir adamım ve dudakları kirli bir halk arasında yaşıyorum; çünkü gözlerim Kral'ı, Ordular Yahvesi'ni gördü!'' \p \v 6 Bunun üzerine Seraflar'dan biri, elinde maşayla sunaktan aldığı canlı korla yanıma uçtu. \v 7 Onu ağzıma dokundurup şöyle dedi: “İşte, bu senin dudaklarına dokundu; ve kötülüğün ortadan kalktı, günahın da bağışlandı.” \p \v 8 Efendi'nin, “Kimi göndereyim ve bizim için kim gidecek?” diyen sesini duydum. \p O zaman ben, “İşte buradayım” dedim. “Beni gönder!” \p \v 9 O şöyle dedi: “Git ve bu halka şunu söyle: \q1 'Gerçekten duymaktasın \q2 Ama anlamıyorsunuz. \q1 Gerçekten görmektesin \q2 Ama kavramıyorsun.' \q1 \v 10 Bu halkın yüreğini yağ bağlat. \q2 Kulaklarını ağırlaştır, gözlerini kapat; \q2 Gözleriyle görmesinler, kulaklarıyla duymasınlar, yürekleriyle anlamasınlar, \q2 Dönüp de şifa bulmasınlar.” \p \v 11 O zaman, “Efendi, ne kadar süre?” dedim. \p Şöyle yanıt verdi: \q1 “Kentler oturan olmadan ıssız kalana, \q2 Evler insansız kalana, \q2 Ülke tamamen ıssız olana kadar, \q1 \v 12 Ve Yahve insanları uzaklara götürecek, \q2 Ülkenin içinde terk edilmiş yerler çok olacak. \q1 \v 13 Eğer onda biri kalırsa, o da tüketilecektir; \q2 Sakız ağacı gibi, kesildiğinde kütüğü kalan meşe ağacı gibi; \q2 Böylece kutsal tohum onun kütüğüdür.” \c 7 \p \v 1 Yahuda Kralı Uzziya oğlu Yotam oğlu Ahaz'ın günlerinde, Suriye Kralı Rezin ve İsrael Kralı Remalya oğlu Pekah, Yeruşalem'e karşı savaşmak için çıktılar, ama onu yenemediler. \v 2 David evine, “Suriye'nin Efraim'le müttefik olduğu” söylendi. Orman ağaçları rüzgârda nasıl titrerse onun ve halkının yüreği de öyle titredi. \p \v 3 Bunun üzerine Yahve Yeşaya'ya şöyle dedi: “Şimdi sen ve oğlun Şearyaşuv'la Ahaz'ı karşılamak için yukarı havuzun su yolu sonunda, çırpıcı tarlası caddesine çık. \v 4 Ona, 'Dikkatli ol ve sakin ol' deyin. 'Korkma, dumanı tüten bu iki meşale kuyruğundan, Resin ile Suriye'nin ve Remalya oğlunun kızgın öfkesinden yüreğin bayılmasın. \v 5 Çünkü Suriye, Efraim ve Remalya oğlu, şöyle diyerek sana karşı kötülük tasarladılar, \v 6 “Yahuda'ya karşı çıkalım, onu parçalayalım, onu kendi aramızda bölelim ve oraya bir kral koyalım; Tabeel'in oğlunu.” \v 7 Efendi Yahve şöyle diyor: “Bu durmayacak, ne de bu olacak.” \v 8 Çünkü Suriye'nin başı Damaskus'dur, Damaskus'un başı da Resin'dir. Altmış beş yıl içinde Efraim parçalanacak ve artık bir halk olmayacaktır. \v 9 Efraim'in başı Samariya'dır, Samariya'nın başı da Remalya'nın oğludur. Eğer inanmazsanız, kesinlikle pekişmezsiniz.'” \p \v 10 Yahve tekrar Ahaz'la konuşup şöyle dedi: \v 11 “Tanrın Yahve'den bir belirti iste; ya derinlerde olsun, ya da yukarıdaki yükseklerde olsun.” \p \v 12 Ama Ahaz, “İstemem” dedi. “Yahve'yi denemem.” \p \v 13 “Şimdi dinle, David evi” dedi. “İnsanların sabrını sınamak sana yetmezmiş gibi, Tanrım'ın sabrını da sınayacaksın? \v 14 Bu nedenle Efendi'nin kendisi size bir belirti verecek. Bakın, bakire kız gebe kalacak, bir oğul doğuracak ve adını İmmanuel koyacak. \v 15 Kötüyü reddedip iyiyi seçmeyi bildiği zaman tereyağı ve bal yiyecek. \v 16 Çünkü çocuk kötüyü reddedip iyiyi seçmeyi bilmeden önce, kendilerinden nefret ettiğiniz iki kralın ülkesi terk edilecek. \v 17 Yahve, Efraim'in Yahuda'dan ayrıldığı günden bu yana, senin, halkının ve babanın evinin başına henüz gelmemiş günleri getirecek, Asur Kralı'nı. \v 18 O gün Yahve Mısır ırmaklarının en uçlarındaki sinek ve Asur diyarındaki arı için ıslık çalacak. \v 19 Gelecekler ve hepsi ıssız vadilerde, kayaların yarıklarında, bütün dikenli çitlerde ve bütün otlaklarda dinlenecekler. \p \v 20 O gün Yahve, Asur Kralı'nın başını ve ayaklarının kıllarını, Irmağın ötesinde kiralanmış bir usturayla tıraş edecek; ve sakalı da tüketecek. \p \v 21 Öyle olacak ki, o gün bir adam bir genç ineği ve iki koyunu yaşatacak. \v 22 Öyle olacak ki, verecekleri sütün bolluğundan tereyağı yiyecek; çünkü ülkede kalan tereyağı ve balı herkes yiyecek. \p \v 23 Öyle olacak ki, o gün, bin gümüş şekel değerinde bin asmanın bulunduğu her yer çalılık ve dikenlik olacak. \v 24 İnsanlar oraya oklarla ve yaylarla gidecekler, çünkü bütün ülke çalılık ve dikenlik olacak. \v 25 Çapayla işlenen bütün tepelere, çalı ve diken korkusundan oraya gelmeyeceksin; ama öküzlerin gönderilmesi ve koyunların ayağı altında kalması için olacak.” \c 8 \p \v 1 Yahve bana şöyle dedi: “Büyük bir levha al ve üzerine insan kalemiyle 'Maher Şalal Haş Baz için' yaz; \v 2 ben de tanıklık etsinler diye sadık tanıkları kendime alacağım: Kâhin Uriya ve Yeverekya oğlu Zekarya.” \p \v 3 Kadın peygamberin yanına girdim, o hamile kaldı ve bir oğul doğurdu. Bunun üzerine Yahve bana şöyle dedi: “Onun adını 'Maher Şalal Haş Baz' koy. \v 4 Çünkü çocuk 'Babam' ve 'Annem' demeyi öğrenmeden Damaskus'un zenginlikleri ve Samariya'nın çapul malı Asur Kralı tarafından götürülecektir.” \p \v 5 Yahve yine benimle konuşup şöyle dedi, \v 6 “Çünkü bu halk yumuşakça akan Şiloah sularını reddetti ve Resin ile Remalya'nın oğluyla seviniyor; \v 7 bu nedenle şimdi Efendi, Nehrin güçlü tufan sularını, Asur Kralı'nı ve onun tüm görkemini onların üzerine getiriyor. Bütün kanallarından çıkacak ve bütün kıyıları üzerinden taşacak. \v 8 Yahuda'ya doğru basacak. Taşıp içinden geçecek. Boynuna kadar ulaşacak. Kanatlarının gerilmesi senin topraklarının genişliğini dolduracak, ey İmmanuel. \p \v 9 Ey halklar, uğultu yapın ve paramparça olun! Dinleyin, ey hepiniz uzak ülkelerde olanlar: Savaş için kuşanın ve paramparça olun! Savaş için kuşanın ve paramparça olun! \v 10 Birbirinize danışın, sonucu da boşa çıkacaktır; Bir söz söyleyin, durmayacaktır, çünkü Tanrı bizimledir.” \p \v 11 Çünkü Yahve bunu bana güçlü bir şekilde söyledi ve bana bu halkın yolunda yürümememi buyurdu ve şöyle dedi, \v 12 “Bu halkın entrika dediği şeylere siz entrika demeyin. Onların tehditlerinden korkmayın ya da dehşete düşmeyin. \v 13 Ordular Yahvesi, kutsal saymanız gereken O'dur. Korkmanız gereken O'dur. Çekinmeniz gereken O'dur. \v 14 O, tapınak olacak, ama İsrael'in iki evi için de tökezleme taşı ve onları düşüren bir kaya olacak. Yeruşalem halkı için bir kapan ve tuzak olacak. \v 15 Birçokları ona takılıp düşecek, kırılacak, tuzağa düşüp yakalanacak.” \p \v 16 Antlaşmayı bağla. Öğrencilerim arasında yasayı mühürle. \v 17 Yüzünü Yakov'un evinden gizleyen Yahve'yi bekleyeceğim ve O'nu arayacağım. \v 18 İşte, ben ve Yahve'nin bana verdiği çocuklar, Siyon Dağı'nda oturan Ordular Yahvesi'nin İsrael'deki belirtileri ve harikaları içiniz. \p \v 19 Size, “Fısıldayan ve mırıldanan ruh çağıranlara ve büyücülere danışın” dediklerinde, bir halkın Tanrısı'na danışması gerekmez mi? Yaşayanlar için ölülere mi danışılır? \v 20 Yasaya ve antlaşmaya dönün! Eğer bu söze göre konuşmazlarsa, kesinlikle onlar için sabah olmaz. \v 21 İçinden çok sıkıntılı ve aç olarak geçecekler. Öyle olacak ki, acıktıklarında kaygı çekecekler, krallarına ve Tanrıları'na lanet edecekler. Yüzlerini yukarıya çevirecekler, \v 22 sonra yeryüzüne bakacaklar ve sıkıntıyı, karanlığı ve ızdırap kasvetini görecekler. Koyu karanlığın içine sürülecekler. \c 9 \q1 \v 1 Ama acı çekmiş olana artık kasvet olmayacak. Eskiden Zevulun ülkesini ve Naftali ülkesini alçaltmıştı; ama son zamanda, deniz yolunda, Yarden'in ötesinde, ulusların Galilesi'ni görkemli kıldı. \p \v 2 Karanlıkta yürüyen halk büyük bir ışık gördü. \q2 Ölüm gölgesi diyarında yaşayanların üzerine ışık parladı. \q1 \v 3 Ulusu çoğalttın. \q2 Sevincini artırdın. \p İnsanlar ganimet paylaştıklarında nasıl sevinirlerse, onlar da senin önünde, hasattaki sevince göre sevinirler. \v 4 Onun yükünün boyunduruğunu, sırtının değneğini, zulmünün sopasını, Midyan gününde olduğu gibi kırdın. \v 5 Çünkü gürültülü savaşta zırhlı adamın bütün zırhları ve kana bulanmış giysileri yakılacak, ateşe yakıt olacak. \v 6 Çünkü bize bir çocuk doğdu. Bize bir oğul verildi; yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak. \v 7 David'in tahtında ve onun krallığında, o zamandan sonsuza dek onu adaletle ve doğrulukla kurmak ve sürdürmek için, onun yönetiminin ve barışın artmasının sonu olmayacak. Ordular Yahvesi'nin gayreti bunu gerçekleştirecek. \p \v 8 Efendi Yakov'a bir söz gönderdi, \q2 o da İsrael'in üzerine indi. \q1 \v 9 Bütün halk, Efraim ve Samariyalılar da dahil olmak üzere, \q2 Gururla ve yürek kibiri ile şöyle diyenleri bilecek, \q1 \v 10 “Tuğlalar düştü, ama biz kesme taştan yapacağız. \q2 Yabanıl incir ağaçları kesildi ama yerine sedir koyacağız.” \q1 \v 11 Bunun için Yahve, Resin'in düşmanlarını ona karşı yükseltecek, \q2 Onun düşmanlarını da ayağa kaldıracak, \q1 \v 12 Önde Suriyeliler, arkada Filistliler; \q2 İsrael'i ağızları açık yiyip bitirecekler. \q2 Bütün bunlara rağmen öfkesi dönmedi, \q2 Ama eli hâlâ uzanmış duruyor. \q1 \v 13 Ancak halk kendilerini vurana dönmedi, \q2 Ordular Yahvesi'ni aramadı. \q1 \v 14 Bu nedenle Yahve İsrael'den başı, kuyruğu, \q2 Palmiye dalını ve kamışı bir günde kesip atacak. \q1 \v 15 Yaşlı ve saygın adam baştır, \q2 Yalan öğreten peygamber de kuyruktur. \q1 \v 16 Çünkü bu halka yol gösterenler onları saptırıyorlar; \q2 Onların yol gösterdiği insanlar da mahvoluyor. \q1 \v 17 Bu nedenle Efendi onların gençleri için sevinmeyecek, \q2 Onların yetimlerine ve dul kadınlarına da acımayacak; \q2 Çünkü herkes saygısız ve kötülük yapıyor ve her ağız delice konuşuyor. \q2 Bütün bunlara rağmen öfkesi geri dönmedi, ama eli hâlâ uzanmış duruyor. \q1 \v 18 Çünkü kötülük ateş gibi yakar. \q2 Çalıları ve dikenleri yiyip bitirir; \q2 Evet, ormanın sık yerlerini tutuşturur, \q2 Bir duman sütununda buram buram yükselir. \q1 \v 19 Ordular Yahvesi'nin gazabıyla ülke yandı; \q2 Halk da ateş için yakıttır. \q2 Kimse kardeşini esirgemiyor. \q1 \v 20 Biri sağ tarafta yalayıp yutacak ve aç kalacak; \q2 Sol taraftan yiyecek, onlar da doymayacaklar. \q2 Herkes kendi kolunun etini yiyecek; \q1 \v 21 Manaşşe Efraim'i, Efraim Manaşşe'yi yiyecek; \q2 Onlar ikisi birlikte Yahuda'ya karşı olacaklar. \q2 Bütün bunlara rağmen öfkesi geri dönmedi, ama eli hâlâ uzanmış duruyor. \c 10 \p \v 1 Yoksulları adaletten yoksun bırakmak ve halkım arasındaki yoksulların haklarını gasp etmek; dul kadınları kendileri için yağmalamak ve öksüzleri kendilerine av yapmak için, \v 2 haksız hükümler buyuranların ve ağır hükümler çıkaran yazıcıların vay haline! \v 3 Yoklama gününde ve uzaklardan gelecek ıssızlıkta ne yapacaksınız? Yardım için kime kaçacaksınız? Servetinizi nereye bırakacaksınız? \p \v 4 Onlar ancak esirlerin altında eğilecekler, \q1 Öldürülenlerin altında düşecekler. \q2 Bütün bunlara rağmen öfkesi geri dönmedi, \q2 Ama eli hâlâ uzanmış duruyor. \p \v 5 Ey Asurlu, öfkemin değneği, kızgınlığımın elinde olduğu değnek! \v 6 Onu putperest bir ulusun üzerine göndereceğim, beni öfkelendiren halkın üzerine, çapulu alması, avı yakalaması ve onları sokakların çamuru gibi çignemesi için ona buyuracağım. \v 7 Ancak o öyle demek istemiyor, yüreği de öyle düşünmüyor; ama pek çok ulusu yok etmek ve ortadan kaldırmak onun yüreğindedir. \v 8 Çünkü şöyle diyor: “Beylerimin hepsi kral değil mi? \v 9 Kalno Karkamış gibi değil mi? Hamat Arpad gibi değil mi? Samariya Damaskus gibi değil mi?” \v 10 Oyma putları Yeruşalem'in ve Samariya'nınkinden daha iyi olan putların krallıklarını nasıl elim bulduysa, \v 11 Samariya'ya ve onun putlarına yaptığım gibi, Yeruşalem'e ve onun putlarına da yapmayacak mıyım? \p \v 12 Bu yüzden öyle olacak ki, Efendi Siyon Dağı ve Yeruşalem'deki bütün işini yapınca, Asur Kralı'nın inatçı gururlu yüreğinin ürününü ve kibirli bakışlarının küstahlığını cezalandıracağım. \v 13 Çünkü şöyle dedi: “Bunu elimin gücüyle, bilgeliğimle yaptım, çünkü anlayışlıyım. Halkların sınırlarını kaldırdım, hazinelerini yağmaladım. Yiğit bir adam gibi hükümdarlarını devirdim. \v 14 Elim bir yuva gibi halkların zenginliklerini buldu ve terk edilmiş yumurtaları toplayan biri gibi, ben de bütün yeryüzünü topladım. Kanadını hareket ettiren, ağzını açan, cıvıldayan kimse yoktu.” \p \v 15 Baltayla kesen adama karşı balta övünmeli mi? Testere, testereyle kesenden kendisini daha mı yüceltmeli? Sanki sopa kendini kaldıranı kaldırıyormuş gibi, ya da sopa odun olmayan insanı kaldırıyormuş gibi. \v 16 Bu nedenle Efendi, Ordular Yahvesi, semizlerin arasına verimsizlik gönderecek; ve onun görkemi altında ateş yanar gibi yangın tutuşacak. \v 17 İsrael'in ışığı ateş, Kutsalı da alev olacak; ve onun dikenlerini ve çalılarını bir günde yakacak ve yiyip bitirecek. \v 18 Ormanının ve verimli tarlasının görkemini, hem canı hem de bedeni tüketecek. Bu, bir sancaktarın bayılması gibi olacak. \v 19 Ormanının geri kalan ağaçları az olacak, öyle ki, bir çocuk onların sayısını yazabilir. \p \v 20 O gün öyle olacak ki, İsrael'in geri kalanları ve Yakov'un evinden kaçanlar artık kendilerini vurana değil, gerçekte İsrael'in Kutsalı Yahve'ye güvenecekler. \v 21 Geriye kalanlar, Yakov'dan artakalanlar, güçlü Tanrı'ya dönecek. \v 22 Çünkü halkın İsrael denizin kumu gibi olsa da, onlardan yalnızca küçük bir kısmı geri dönecek. Doğrulukla dolup taşan bir yıkım kararlaştırıldı. \v 23 Çünkü Efendi, Ordular Yahvesi, yeryüzünün tümünde tam bir son yapacaktır, bu da kararlaştırıldı. \p \v 24 Bu nedenle Efendi, Ordular Yahvesi şöyle diyor: “Siyon'da oturan ey halkım, Mısır'ın yaptığı gibi sana değnekle vursa da, sopasını sana karşı kaldırsa da, Asurlu'dan korkma. \v 25 Çok kısa bir süre sonra sana olan kızgınlığım sona erecek ve öfkem onun yok edilmesine yönelecek.'' \v 26 Ordular Yahvesi, Orev Kayası'nda Midyan'ın kılıçtan geçirilmesinde olduğu gibi, ona karşı kırbaçı ayağa kaldıracak. O'nun asası denizin üzerinde olacak ve Mısır'a yaptığı gibi onu da kaldıracak. \v 27 O gün öyle olacak ki, onun yükü senin omuzlarından, boyunduruğu senin boynundan ayrılacak, mesh yağı nedeniyle de boyunduruk yok edilecek. \p \v 28 Ayyat'a geldi. Migron'dan geçti. Yükünü Mikmaş'ta depoluyor. \v 29 Geçitten geçtiler. Geva'da konakladılar. Rama titriyor. Saul'un Giva'sı kaçtı. \v 30 Yüksek sesle bağır, ey Gallim kızı! Dinle, Laişa! Seni zavallı Anatot! \v 31 Madmena bir kaçaktır. Gevim sakinleri güvenlik için kaçıyor. \v 32 Tam da bugün Nov'da duracak. Yeruşalem'in tepesi Siyon kızının dağında elini sallıyor. \p \v 33 İşte, Efendi, Ordular Yahvesi, dalları dehşetle budayacak. Uzunlar kısaltılacak, yüksekler alçaltılacak. \v 34 Ormanın sık yerlerini demirle kesecek ve Lübnan Güçlü Olan'ın eliyle düşecek. \c 11 \q1 \v 1 Yişay'ın kütüğünden bir filiz çıkacak, \q2 Onun köklerinden bir dal ürün verecek. \q1 \v 2 Yahve'nin Ruhu, \q2 Bilgelik ve anlayış ruhu, \q2 Öğüt ve güç ruhu, \q2 Bilgi ve Yahve korkusu ruhu, \q2 Onun üzerinde duracak. \q1 \v 3 Onun zevki Yahve korkusunda olacak. \q2 Gözlerinin gördüğüne göre yargılamayacak, \q2 Kulaklarının duymasına göre karar vermeyecek; \q1 \v 4 Ama yoksulları doğrulukla yargılayacak, \q2 Yeryüzünün alçakgönüllüleri için adaletle karar verecek. \q1 Ağzının değneğiyle yeryüzüne vuracak; \q2 Kötüleri dudaklarının nefesiyle öldürecek. \q1 \v 5 Belini çevreleyen kuşak doğruluk, \q2 Belini çevreleyen kemer sadakat olacak. \q1 \v 6 Kurt kuzuyla birlikte yaşayacak, \q2 Leopar da oğlakla birlikte yatacak, \q2 Buzağı, genç aslan da besili buzağıyla birlikte; \q2 Küçük bir çocuk onları güdecek. \q1 \v 7 İnek ve ayı otlayacak. \q2 Yavruları birlikte yatacaklar. \q2 Aslan da öküz gibi saman yiyecek. \q1 \v 8 Emzikteki çocuk kobra deliğinin yanında oynayacak, \q2 Sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna koyacak. \q1 \v 9 Kutsal dağımın hiçbir yerinde zarar vermeyecekler ve yok etmeyecekler; \q2 Çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, yeryüzü de Yahve'nin bilgisiyle dolu olacak. \p \v 10 O gün öyle olacak ki, uluslar, halklara sancak olan Yişay'ın kökünü arayacaklar; onun dinlenme yeri de muhteşem olacak. \p \v 11 O gün öyle olacak ki, Asur'dan, Mısır'dan, Patros'tan, Kûş'tan, Elam'dan, Şinar'dan, Hamat'tan ve denizin adalarından halkının geride kalanlarını kurtarmak için Efendi yine ikinci kez elini uzatacak. \v 12 Uluslar için bir sancak dikecek, İsrael'in sürgünlerini bir araya toplayacak ve dünyanın dört bir köşesinden Yahuda'nın dağılmışlarını bir araya toplayacak. \v 13 Efraim'in kıskançlığı da gidecek, Yahuda'ya zulmedenler kesilip atılacaklar. Efraim Yahuda'yı kıskanmayacak, Yahuda da Efraim'e zulmetmeyecek. \v 14 Batıya doğru Filistliler'in omuzlarına uçup atılacaklar. Birlikte doğunun çocuklarını yağmalayacaklar. Güçlerini Edom ve Moav'ın üzerine genişletecekler, Ammon'un çocukları da onlara itaat edecek. \v 15 Yahve Mısır Denizi'nin dilini tümüyle yok edecek; ve kavurucu rüzgârıyla elini Irmak üzerinde sallayacak, onu yedi kola ayıracak ve insanları çarıklarla yürütecek. \v 16 Mısır diyarından çıktığı gün İsrael için olduğu gibi, halkının Asur'dan artakalanları için de bir ana yol olacak. \c 12 \p \v 1 O gün diyeceksiniz, “Sana şükredeceğim, ey Yahve; çünkü bana kızmış olsan da öfken döndü ve beni avuttun. \v 2 İşte, Tanrı benim kurtuluşumdur. Güveneceğim ve korkmayacağım; çünkü Yah, Yahve benim gücüm ve ezgimdir; O benim kurtuluşum oldu.” \v 3 Bu nedenle kurtuluş kuyularından sevinçle su çekeceksiniz. \v 4 O gün, “Yahve'ye şükredin!” diyeceksiniz. O'nun adını çağırın! Yaptıklarını halklar arasında duyurun! O'nun adının yüce olduğunu ilan edin! \v 5 Yahve'ye ezgiler söyleyin, çünkü O harika işler yaptı! Bütün yeryüzünde bu bilinsin! \v 6 Ey, Siyon'da oturanlar, yüksek sesle haykırın ve bağırın; çünkü aranızda olan İsrael'in Kutsalı büyüktür!” \c 13 \p \v 1 Amots'un oğlu Yeşaya'nın gördüğü Babil'in yükü. \v 2 Çıplak dağ üzerinde sancak dikin! Onlara sesinizi yükseltin! Elinizi sallayın da, soylularınız kapılarından içeri girebilsin. \v 3 Kutsanmış olanlarıma buyurdum; evet, öfkem için güçlü yiğitlerimi, büyüklüğümle çoşanları çağırdım. \v 4 Kalabalığın gürültüsü, büyük bir halk gibi dağlarda; uluslar krallıklarının kargaşalık gürültüsü bir araya toplandı! Ordular Yahvesi savaş için orduyu topluyor. \v 5 Uzak bir ülkeden, göğün en ucundan, Yahve ve öfkesinin silahları, tüm ülkeyi yok etmek için geliyorlar. \p \v 6 Uluyun, çünkü Yahve'nin günü yakındır! Her Şeye Gücü Yeten'den bir yıkım gibi geliyor. \v 7 Bu nedenle bütün eller gevşeyecek ve herkesin yüreği eriyecek. \v 8 Dehşete düşecekler. Sancılar ve acılar onları yakalayacak. Doğum yapan kadın gibi ağrı çekecekler. Şaşkınlıkla birbirlerine bakacaklar. Yüzleri alev yüzü olacak. \v 9 İşte, diyarı ıssız bırakmak ve günahkarlarını ondan yok etmek için, Yahve'nin Günü acımasız, gazap ve kızgın öfkeyle geliyor. \v 10 Çünkü gökyüzünün yıldızları ve onların yıldız kümeleri ışıklarını vermeyecek. Güneş doğunca kararacak, ay da ışığını ışıldatmayacak. \v 11 Dünyayı kötülükleri için, kötüleri de suçları için cezalandıracağım. Gururluların kbirini bitireceğim ve korkunç olanların gururunu alçaltacağım. \v 12 Tek bir insanı saf altından, insanları da Ofir'in saf altınında nadir yapacağım. \v 13 Bu yüzden gökleri titreteceğim, yeryüzü de Ordular Yahvesi'nin gazabından, kızgın öfkesi gününde yerinden oynayacak. \v 14 Öyle olacak ki, avlanan bir ceylan gibi ve kimsenin toplamadığı koyunlar gibi, her biri kendi halkına dönecek ve her biri kendi ülkesine kaçacak. \v 15 Bulunan herkes delik deşik edilecek. Yakalanan herkes kılıçla düşecek. \v 16 Bebekleri de gözlerinin önünde parçalara ayrılacaklar. Evleri yağmalanacak ve eşlerine tecavüz edilecek. \p \v 17 İşte, gümüşe değer vermeyen Medler'i onlara karşı harekete geçireceğim ve altına gelince, ondan zevk almazlar. \v 18 Yayları genç adamları parçalara ayıracak; rahmin ürününe de acımayacaklar. Gözleri çocukları esirgemeyecek. \v 19 Tanrı Sodom ve Gomora'yı yıktığı gibi, krallıkların ihtişamı, Keldaniler'in gururunun güzelliği olan Babil de öyle olacaktır. \v 20 Onda asla oturulmayacak, ne de içinde bir daha kuşaktan kuşağa yaşanacak. Arap orada çadır kurmayacak, ne de çobanlar sürülerini orada yatıracaklar. \v 21 Ama çölün yaban hayvanları orada yatacak, evleri de çakallarla dolacak. Devekuşları orada oturacak, yaban keçileri de orada oynaşacaklar. \v 22 Sırtlanlar kalelerinde uluyacak, hoş saraylarında da çakallar. Onun vaktinin gelişi yakındır, günleri de uzamayacaktır. \c 14 \p \v 1 Çünkü Yahve Yakov'a acıyacak ve yine İsrael'i seçip onları kendi topraklarına yerleştirecek. Yabancı onlara katılacak, onlar da Yakov'un eviyle birleşecekler. \v 2 Halklar onları alıp yerlerine getirecekler. İsrael evi, Yahve'nin diyarında onları erkek hizmetçiler ve kadın hizmetçiler olarak sahiplenecekler. Kendilerini esir alanları esir alacaklar; kendilerini ezenlere de hükmedecekler. \v 3 Öyle olacak ki, Yahve seni kederinden, sıkıntından, sana ettirdikleri ağır hizmetten dinlendirdiği gün, \v 4 Babil Kralı'na karşı bu benzetmeyi söyleyip diyeceksin: “Zalimin nasıl da sonu geldi! Altın şehir son buldu! \p \v 5 Yahve kötülerin asasını, hükümdarların asasını kırdı, \v 6 o asa ki, gazapla halkları sürekli darbeyle vurdu, ulusları öfkeyle, kimsenin engelleyemediği bir zulümle hükmetti. \v 7 Bütün yeryüzü dinlenmekte ve sessizlik içinde. Ezgiyle çoşarlar. \v 8 Evet, selvi ağaçları, Lübnan sedirleriyle birlikte, “Sen alçaltıldığından beri hiçbir oduncu bize karşı çıkmadı” diyerek seninle seviniyorlar. \v 9 Ölüler Diyarı senin gelişini karşılamak üzere aşağıdan harekete geçti. Senin için göçüp gitmiş olan ruhları, yeryüzünün bütün hükümdarlarını harekete geçiriyor. Ulusların bütün krallarını tahtlarından ayağa kaldırdı. \v 10 Hepsi sana şöyle yanıt verecek: “Sen de bizim kadar güçsüz mü oldun? Sen de bizim gibi oldun mu?” \v 11 Yaylı çalgılarının sesiyle ihtişamın ölüler diyarına indirilecek. Altına kurtlar serildi ve üstünü solucanlar kaplıyor. \p \v 12 Sen nasıl da gökten düştün, parlak olan, ey şafağın oğlu! Ulusları yere seren, sen nasıl da yerle bir oldun! \v 13 Yüreğinde şöyle dedin, “Göğün içinde yükseleceğim! Tahtımı Tanrı'nın yıldızları üzerine yükselteceğim. En kuzeyde, Topluluk Dağı üzerinde oturacağım!” \v 14 “Bulutların yükseklerine çıkacağım! Kendimi En Yüce Olan gibi yapacağım!” \v 15 Ama Ölüler Diyarı'na, çukurun derinliklerine indirileceksin. \v 16 Seni görenler gözlerini sana dikecekler. Düşünüp diyecekler, “Yeryüzünü titreten, krallıkları sarsan, \v 17 dünyayı çöle çeviren, kentleri yerle bir eden, esirlerini evlerine salıvermeyen adam bu mu?” \p \v 18 Ulusların bütün kralları, hepsi kendi evinde, görkem içinde uyuyor. \v 19 Ama sen, iğrenç bir dal gibi mezarından dışarı, uzağa atıldın, çukurun taşlarına inen kılıçla delinmiş ölülerle giydirilmişsin; ayak altında çiğnenen ceset gibisin. \v 20 Diyarını yok ettiğin için gömülmede onlarla birleşmeyeceksin. Kendi halkını öldürdün. Kötülük yapanların soyu sonsuza dek anılmayacaktır. \p \v 21 Atalarının suçu yüzünden onun çocuklarını katletmeye hazırlanın da, kalkıp yeryüzünü ele geçirmesinler ve dünya yüzeyini kentlerle doldurmasınlar. \v 22 “Onlara karşı kalkacağım” diyor Ordular Yahvesi, “adı, artakalanı, oğulu ve torunu da Babil'den kesip atacağım” diyor Yahve. \v 23 “Orayı kirpilere mülk edeceğim ve su birikintilerine. Onu yıkım süpürgesiyle süpüreceğim” diyor Ordular Yahvesi. \p \v 24 Ordular Yahvesi ant içerek şöyle dedi: “Kesinlikle düşündüğüm gibi olacak; ve tasarladığım gibi duracak; \v 25 Asurlu'yu ülkemde kıracağım ve onu dağlarımda ayak altında çiğneyeceğim. O zaman boyunduruğu onları bırakacak, yükü de omuzlarından ayrılacak. \v 26 Bütün yeryüzü için belirlenen tasarı budur. Bu, bütün uluslara uzanan eldir. \v 27 Çünkü Ordular Yahvesi tasarladı, bunu kim durdurabilir? Eli uzanmış durumda, onu kim geri döndürebilir?” \p \v 28 Bu yük Kral Ahaz'ın öldüğü yıldaydı. \p \v 29 Ey Filist, seni vuran değnek kırıldı diye hepiniz sevinmeyin; çünkü yılanın kökünden engerek çıkacak ve onun ürünü ateşli, uçan yılan olacak. \v 30 Yoksulların ilk doğanları yiyecek, muhtaçlar güvenlik içinde yatacak; senin kökünü de kıtlıkla öldüreceğim, artakalanın da öldürülecek. \p \v 31 Ulu, ey kapı! Feryat et ey kent! Ey Filist, hepiniz eriyip gittiniz; çünkü kuzeyden duman çıkıyor ve onun saflarında boşluk yoktur. \p \v 32 Ulusun habercilerine ne yanıt verecekler? Yahve'nin Siyon'u kurduğunu ve halkının mazlumlarının ona sığınacağını. \c 15 \p \v 1 Moav'ın yükü. Çünkü bir gecede, Moav'ın Ar'ı çöp oldu, yok oldu. Çünkü bir gecede, Moav'ın Ar'ı çöp oldu, yok oldu. \v 2 Onlar Bayit'e ve Divon'a, yüksek yerlere, ağlamaya çıktılar. Moav, Nebo ve Medeva için ağıt yakıyor. Kellik başının her yanında. Her sakal kesildi. \v 3 Sokaklarında kendilerini çul içinde kuşandırdılar. Sokaklarında ve damların üzerinde, bol gözyaşı dökerek herkes ağıt yakıyor. \v 4 Heşbon Eleale ile feryat ediyor. Sesleri Yahas'dan bile duyuluyor. Bu nedenle Moav'ın silahlı adamları yüksek sesle bağırıyorlar. Canları içlerinde titriyor. \v 5 Yüreğim Moav için haykırıyor! Soyluları Soar'a, Eglat Şelişiya'ya kaçıyorlar; çünkü Luhit yokuşundan ağlayarak çıkıyorlar; Horonaim yolunda yıkım çığlığı yükseltiyorlar. \v 6 Nimrim suları çöl olacak; çünkü çayır kurudu, taze çayır tükendi, yeşil bir şey kalmadı. \v 7 Bu nedenle, edindikleri bolluğu ve biriktirdiklerini, Söğüt Vadi'si üzerinden taşıyıp götürecekler. \v 8 Feryat, Moav sınırlarını sardı, onun ağıdı Eglaim'e kadar, onun ağıdı Beer Elim'e kadar vardı. \v 9 Dimon suları kanla dolu; çünkü Dimon'a daha fazlasını, Moav'ın kaçanları üzerine, ülkenin artakalanı üzerine bir aslan getireceğim. \c 16 \p \v 1 Ülkenin hükümdarı için kuzuları Sela'dan çöle, Siyon kızının dağına gönderin. \v 2 Çünkü Moav kızları Arnon geçitlerinde gezgin kuşlar gibi dağılmış bir yuva gibi olacaklar. \v 3 Öğüt ver! Adaleti yerine getir! Öğle ortasında kendi gölgeni gece gibi yap! Sürgünleri gizle! Kaçaklara ihanet etme! \v 4 Sürgünlerim sizinle birlikte otursunlar! Moav'a gelince, yok edicinin karşısında ona saklanacak yer ol. Çünkü zorba yok oldu. Yıkım duruyor. Zalimler ülkeden tükenip gidiyor. \v 5 Taht sevgi dolu iyilik üzerine kurulacak. Biri David'in çadırında, gerçekle onun üzerine oturacak, yargılarken adaleti arayacak, doğruluğu hızlı yerine getirecek. \p \v 6 Moav'ın gururlu olduğunu, çok kabarmış olduğunu; kibrini, gururunu ve gazabını duyduk. Onun övünmeleri bir hiçtir. \v 7 Bu nedenle Moav, Moav için yas tutacak. Herkes yas tutacak. Kir Hareset'in kuru üzümlü pideleri için derin kederle ağlayacaksın. \v 8 Çünkü Heşbon tarlaları, Sivma'nın asması kurudu. Ulusların efendileri, çölde dolaşan Yazer'e kadar uzanan seçkin dallarını kırdılar. Filizleri yayıldı. Denizi aşmıştı. \v 9 Bu nedenle Sivma asması için Yazer'in ağlayışıyla ağlayacağım. Seni gözyaşlarımla sulayacağım, ey Heşbon ve ey Eleale; çünkü yaz meyvelerinin üzerine ve hasadının üzerine savaş narası düştü. \v 10 Sevinç ortadan kalktı, verimli tarladan çoşku da; bağlarda ne şarkı söylenecek, ne de neşeli ses çıkacak. Hiç kimse şarabı cenderede basmayacak. Bağrışı durdurdum. \v 11 Bu nedenle yüreğim Moav için, içim de Kir Heres için arp gibi inliyor. \v 12 Öyle olacak ki, Moav yüksek yerinde görünüp yorgun düştüğünde, dua etmek için tapınağına geldiğinde, galip gelemeyecek. \p \v 13 Bu, Yahve'nin geçmiş zamanda Moav hakkında söylediği sözdür. \v 14 Ama şimdi Yahve söyleyip dedi: “Anlaşmaya bağlı bir işçinin sayacağı üç yıl içinde, Moav'ın görkemi, bütün büyük kalabalığıyla birlikte küçük düşürülecek; geriye kalan da çok küçük ve zayıf olacak.” \c 17 \p \v 1 Damaskus'un yükü. “İşte, Damaskus kent olmaktan çıkarıldı, yıkık bir yığın olacak. \v 2 Aroer kentleri terk edildi. Bunlar sürülerin yatacak yeri için olacak ve kimse onları korkutmayacak. \v 3 Efraim'de kale, Damaskus'da ve Suriye'nin geri kalanında krallık kalmayacak. Onlar İsrael'in çocuklarının görkemi gibi olacaklar” diyor Ordular Yahvesi. \p \v 4 “O gün öyle olacak ki, Yakov'un görkemi zayıflayacak, etinin yağı da zayıflayacak. \v 5 Bu, hasatçının buğdayı topladığı ve koluyla tahıl biçtiği zamanki gibi olacak. Evet, Refaim Vadisi'nde tahıl toplayan biri gibi olacak. \v 6 Ama orada artakalanlar zeytin ağacının silkelenmesi gibi olacak; en üst dalın ucunda iki ya da üç zeytin, verimli ağacın dalları ucunda dört ya da beş tane.” diyor İsrael'in Tanrısı Yahve. \v 7 O gün insanlar kendilerini Yaratan'a bakacak, gözleri de İsrael'in Kutsalı'na saygı duyacak. \v 8 Ellerinin işi olan sunaklara bakmayacaklar; ne de parmaklarıyla yaptıkları Aşera direklerine ya da buhur sunaklarına saygı gösterecekler. \v 9 O gün onların güçlü kentleri, İsrael'in çocuklarının önünde terkedilmiş, ormanda ve dağ başında terkedilmiş yerler gibi olacak; ıssız kalacak. \v 10 Çünkü kurtuluşunun Tanrısı'nı unuttun ve gücünün kayasını hatırlamadın. Bu yüzden hoş fidanlar dikiyorsun, yabancı fideler dikiyorsun. \v 11 Ektiğiniz gün onu çitle çevirirsin. Sabahleyin tohumunu çiçeklendirirsin, ama keder ve umutsuz dert gününde hasat uçup gider. \p \v 12 Ah, denizlerin kükremesi gibi kükreyen birçok halkın gürültüsü; ve kudretli suların akıntısı gibi akan milletlerin akını! \v 13 Uluslar akıp giden çok sular gibi akacaklar, ama O onları azarlayacak, onlar da uzaklara kaçacaklar; yelin önünde dağlardaki saman çöpü gibi, fırtına önünde dönen toz gibi kovalanacaklar. \v 14 Akşamleyin, işte dehşet! Sabah olmadan yok oldular. Bizi yağmalayanların payı, bizi soyanların hissesi budur. \c 18 \p \v 1 Ah, Etiyopya ırmaklarının ötesinde, kanat hışırtıları diyarı; \v 2 deniz yoluyla, sular üzerinde papirüs kayıklar içinde elçiler gönderir; ve diyor, “Ey siz hızlı ulaklar, memleketini ırmakların böldüğü, uzun ve pürüzsüz ulusa, başlangıçtan beri heybetli olan halka, çok güçlü ve ezici ulusa gidin!” \v 3 Ey siz dünya sakinleri, yeryüzünde oturanlar, dağlarda sancak kaldırıldığında bakın! Boru çalındığı zaman dinleyin! \p \v 4 Çünkü Yahve bana şöyle dedi: “Güneş ışığındaki berrak sıcaklık gibi, hasat sıcağındaki çiy bulutu gibi durgun olacağım ve konutumdan göreceğim.” \v 5 Çünkü hasattan önce, çiçek geçince, çiçek de olgunlaşıp koruk olunca, budama bıçaklarıyla dalları kesecek, yayılan dalları kesip götürecek. \v 6 Hepsi birlikte dağların yırtıcı kuşlarına, yeryüzünün hayvanlarına bırakılacaklar. Yazın yırtıcı kuşlar onları yiyecek, kışın da yeryüzünün bütün hayvanları onları yiyecek. \v 7 O zaman, Ordular Yahvesi'ne memleketini ırmakların böldüğü, uzun ve pürüssüz halktan, başlangıçtan beri heybetli olan halktan, çok güçlü ve ezici ulustan Ordular Yahvesi'nin adının yerine, Siyon Dağı'na, bir armağan getirilecek. \c 19 \p \v 1 Mısır'ın yükü. “İşte, Yahve hızlı bir buluta binmiş Mısır'a geliyor. Mısır'ın putları O'nun önünde titreyecekler; ve Mısır'ın yüreği içinden eriyecek. \v 2 Mısırlılar'ı Mısırlılar'a karşı ayağa kaldıracağım; herkes kardeşine, herkes komşusuna karşı; kent kente karşı, krallık krallığa karşı savaşacaklar. \v 3 Mısırlılar'ın ruhu içlerinde tükenecek. Onların öğütlerini yok edeceğim. Putları, sihirbazları, ruh çağıranları ve büyücüleri arayacaklar. \v 4 Mısırlılar'ı zalim bir efendinin eline teslim edeceğim. Onlara sert bir kral hükmedecek.” diyor Ordular Yahvesi Efendi. \p \v 5 Denizin suları kesilecek, ırmak boşalıp kuruyacak. \v 6 Irmaklar kokacak. Mısır'ın kaynakları azalıp kuruyacak. Sazlıklar ve kamışlar kalmayacak. \v 7 Nil kıyısındaki, Nil yanındaki çayırlar ve Nil'in bütün ekili tarlaları kuruyacak, atılıp yok olacaklar. \v 8 Balıkçılar yas tutacak, Nil'de balık tutanların hepsi ağlayacak, suya ağ atanlar da perişan olacaklar. \v 9 Dahası taranmış keten işleyenler ve beyaz kumaş dokuyanlar da şaşkına dönecek. \v 10 Sütunlar parçalanacak. Ücretli çalışanların hepsinin canı kederlenecek. \p \v 11 Soan beyleri hepten akılsızdırlar. Firavun'un en bilge danışmanlarının öğütleri budalalık oldu. Firavun'a, “Ben bilgelerin oğluyum, eski kralların oğluyum” nasıl dersiniz? \v 12 Peki bilge adamlarınız nerede? Şimdi sana söylesinler; ve Ordular Yahvesi'nin Mısır'la ilgili ne tasarladığını bilsinler. \v 13 Soan beyleri akılsız oldular. Memfis beyleri aldandılar. Mısır boylarının temel taşı olan insanları onu saptırdılar. \v 14 Yahve onun ortasına bir sapıklık ruhu karıştırdı; sarhoşun kusmuğunda sendelemesi gibi, Mısır'ı da bütün işlerinde saptırdılar. \v 15 Mısır için başın ya da kuyruğun, palmiye dalının ya da sazın yapabileceği hiçbir iş kalmayacak. \v 16 O gün Mısırlılar kadınlar gibi olacaklar. Ordular Yahvesi'nin üzerlerine salladığı elinin sallanmasından dolayı titreyecekler ve korkacaklar. \v 17 Yahuda diyarı Mısır'a dehşet salacak. Ordular Yahvesi'nin ona karşı belirlediği tasarılardan dolayı, kendisine bundan söz edilen herkes korkacaktır. \v 18 O gün Mısır diyarında Kenan dilini konuşan ve Ordular Yahvesi'ne ant içen beş kent olacak. Bunlardan birine “Yıkım Kenti” denilecek. \p \v 19 O gün Mısır ülkesinin ortasında Yahve'ye bir sunak, sınırında da Yahve'ye bir sütun olacak. \v 20 Bu, Mısır diyarında Ordular Yahvesi'ne bir belirti ve tanık olacak; çünkü zalimler yüzünden Yahve'ye feryat edecekler, O da onlara bir kurtarıcı ve koruyucu gönderecek ve onları kurtaracak. \v 21 Yahve kendini Mısır'a tanıtacak, Mısırlılar da o gün Yahve'yi tanıyacaklar. Evet, kurban ve sunuyla tapınacaklar, Yahve'ye adak adayıp bunu yerine getirecekler. \v 22 Yahve Mısır'ı vuracak, vurucak ve iyileştirecek. Yahve'ye dönecekler, O'na yalvaracaklar ve onları iyileştirecek. \p \v 23 O gün Mısır'dan Asur'a giden bir ana yol olacak; Asurlular Mısır'a, Mısırlılar da Asur'a girecek; Mısırlılar da Asurlular'la birlikte tapınacaklar. \v 24 O gün İsrael Mısır ve Asur'la birlikte üçüncü olacak; yeryüzünün içinde bereket olacak; \v 25 Çünkü Ordular Yahvesi, “Halkım Mısır, ellerimin işi Asur ve mirasım İsrael kutsansın” diyerek onları kutsadı. \c 20 \p \v 1 Tartan'ın Aşdod'a geldiği yıl, Asur Kralı Sargon onu gönderip Aşdod'a karşı savaşıp ele geçirdiği zaman; \v 2 o sırada Yahve, Amots'un oğlu Yeşaya aracılığıyla söyleyip dedi: “Git, belindeki çulu çöz, ayağındaki çarığı çıkar.” O da öyle yaptı, çıplak ve yalınayak yürüdü. \v 3 Yahve şöyle dedi: “Hizmetkârım Yeşaya, Mısır ve Etiyopya ile ilgili bir belirti ve harika olmak üzere nasıl üç yıl çıplak ve yalınayak yürüdüyse, \v 4 Asur kralı da, Mısır tutsaklarını ve Etiyopya sürgünlerini genç, yaşlı, çıplak olarak, Mısır'ı utandıracak şekilde yalınayak, mahrem yerleri açık öyle götürecektir. \v 5 Umut ettikleri Etiyopya'dan ve yücelikleri Mısır'dan ötürü dehşete düşecekler ve şaşkına dönecekler. \v 6 O gün bu kıyı ülkesi sakinleri şöyle diyecekler: 'İşte, Asur Kralı'ndan kurtulmak üzere yardım için kaçtığımız yer, umudumuz buydu. Peki biz nasıl kaçacağız?'” \c 21 \p \v 1 Deniz çölünün yükü. \p Güneydeki kasırgalar nasıl süpürürse, çölden, korkunç ülkeden, o da öyle geliyor. \v 2 Bana acı bir görüm bildirildi. Hain kişi hainlik etmekte, yok edici de yok etmekte. Çık Elam; saldır! Medya'nın iniltilerinin tümünü durdurdum. \v 3 Bu yüzden kalçalarım acıyla dolu. Doğum yapan bir kadının sancıları gibi ağrılar beni ele geçirdi. O kadar çok acı çekiyorum ki, duyamıyorum. O kadar korkuyorum ki, göremiyorum. \v 4 Kalbim çarpıntı içinde. Dehşet beni korkuttu. Arzu ettiğim alacakaranlık benim için titremeye döndü. \v 5 Sofrayı hazırlıyorlar. Nöbeti belirliyorlar. Yiyorlar içiyorlar. Kalkın siz ey beyler, kalkanı yağlayın! \v 6 Çünkü Efendi bana, “Git, gözcü dik” dedi. Gördüğünü bildirsin. \v 7 Bir bölük, çift çift atlılar, bir eşek sürüsü, bir deve sürüsü gördüğünde, büyük bir dikkatle dinlesin.'' \v 8 Aslan gibi bağırdı: “Ey Efendi, gündüzleri sürekli gözetleme kulesinin üzerinde duruyorum, geceleri de nöbet yerimde kalıyorum. \v 9 İşte, çifter çifter atlılardan oluşan bir bölük geliyor.” Şöyle yanıt verdi: “Düştü, düştü Babil; ilâhlarının bütün oyma suretleri de parçalandı. \p \v 10 Sen benim harmanımsın, zeminimin de buğdayı!” İsrael'in Tanrısı, Ordular Yahvesi'nden duyduğumu size bildirdim. \p \v 11 Duma'nın yükü. Seir'den biri bana sesleniyor: “Gözcü, geceden ne var? Gözcü, geceden ne var?” \v 12 Gözcü şöyle dedi: “Sabah geliyor, gece de. Eğer sormak istiyorsanız sorun. Tekrar geri gelin.” \p \v 13 Arabistan'ın yükü. Ey Dedan kervanları, Arabistan'ın çalılıklarında konaklayacaksınız. \v 14 Susamış olana su getirdiler. Tema ülkesinin sakinleri kaçakları ekmekleriyle karşıladılar. \v 15 Çünkü kılıçlardan, çekilmiş kılıçtan, gerilmiş yaydan, savaşın hararetinden kaçtılar. \v 16 Çünkü Efendi bana şöyle dedi, “Ücretli bir işçinin saydığı gibi, bir yıl içinde Kedar'ın tüm görkemi sona erecek; \v 17 ve Kedar çocuklarının yiğitleri olan okçuların sayısından arta kalanlar az olacak; çünkü bunu İsrael'in Tanrısı Yahve söyledi.” \c 22 \p \v 1 Görüm Vadisi'nin yükü. \p Şimdi sizi ne rahatsız etmekte de hepiniz damlara çıktınız? \v 2 Ey bağırışlarla dolu, gürültülü kent, neşeli şehir, öldürülenleriniz kılıçla öldürülmedi, savaşta da ölmediler. \v 3 Yöneticilerinizin tümü birlikte kaçtı. Okçular tarafından bağlandılar. Sende bulunanların hepsi birbirine bağlanmıştı. Çok uzaklara kaçtılar. \v 4 Bu nedenle, “Gözünüzü benden uzaklaştırın” dedim. “Acı acı ağlayacağım. Halkımın kızının yıkımından dolayı beni avutmaya çalışmayın. \p \v 5 Çünkü bu, Efendi'nin, Ordular Yahvesi'nin, Görüm Vadisi'nde şaşkınlık, çiğneme ve kafa karışıklığı, duvarların yıkılacağı ve dağlara feryat edileceği gündür.” \v 6 Elam, adamla dolu savaş arabaları ve atlılarla birlikte ok kılıfını taşıyordu; Kir de kalkanı ortaya çıkardı. \v 7 En seçkin vadileriniz savaş arabalarıyla doldu ve atlılar kapıda sıraya dizildi. \v 8 Yahuda'nın örtüsünü kaldırdı; ve sen o gün orman evindeki zırha baktın. \v 9 David'in kentindeki gediklerin çok olduğunu gördün; aşağı havuzun sularını da bir araya topladınız. \v 10 Yeruşalem'deki evleri saydınız, surları güçlendirmek için evleri yıktınız. \v 11 Eski havuzun suyu için de iki duvar arasına bir su deposu yaptınız. Ama bunu yapana bakmadınız, bunu uzun zaman önce tasarlayanı da saymadınız. \p \v 12 O gün Efendi, Ordular Yahvesi ağlayışa, yasa, kelliğe ve çul giyinmeye çağırdı; \v 13 Ve işte, sığırları ve koyunları kesmek, et yemek ve şarap içmek sevinç ve mutluluktur: “Yiyelim, içelim, çünkü yarın öleceğiz.” \v 14 Ordular Yahvesi, kulaklarımda kendini açıkladı: “Kesinlikle bu suçunuz, ölene dek bağışlanmayacaktır” diyor Ordular Yahvesi Efendi. \p \v 15 Ordular Yahvesi Efendi şöyle diyor: “Git, evin başındaki bu saymana, Şebna'ya git ve de ki: \v 16 'Burada ne yapıyorsun? Burada kimin var ki, bu yerde mezar kazdın?' Yüksekte kendine bir mezar kesiyor, kayada kendine bir mesken oyuyor!” \v 17 İşte, Yahve senin hakkından gelecek ve seni şiddetle fırlatıp atacak. Evet, seni sıkıca kavrayacaktır. \v 18 Seni kesinlikle döndürüp döndürüp, top gibi geniş bir ülkeye atacak. Orada öleceksin ve görkeminin savaş arabaları orada olacak, ey sen, efendisinin evinin utancı. \v 19 Seni makamından atacağım. Görev yerinden aşağı çekileceksin. \p \v 20 O gün öyle olacak ki, Hilkiya oğlu hizmetkârım Elyakim'i çağıracağım, \v 21 Ve ona senin kaftanını giydireceğim, senin kuşağınla onu güçlendireceğim. Senin yönetimini onun eline teslim edeceğim; ve o, Yeruşalem'de oturanlara ve Yahuda evine baba olacak. \v 22 David'in evinin anahtarını onun omzuna koyacağım. O açacak ve kimse kapamayacak. O kapayacak ve kimse açmayacak. \v 23 Onu emin bir yere çivi gibi tutturacağım. Babasının evi için görkemli bir taht olacak. \v 24 Babasının evinin bütün görkemini, soyunu ve çocuklarını, taslardan bütün testilere kadar her küçük kabı onun üzerine asacaklar. \v 25 Ordular Yahvesi, “O gün, emin yere tutturulan çivi yerinden çıkacak” diyor. “Kesilecek ve düşecek. Onun üzerindeki yük kesilip atılacak, çünkü bunu Yahve söyledi.” \c 23 \p \v 1 Sur'un yükü. Uluyun, siz ey Tarşiş gemileri! Çünkü orası harap oldu, ne ev kaldı, ne de girilecek yer. Onlara Kittim diyarından açıklandı. \v 2 Ey kıyı sakinleri, denizin ötesinden geçen Saydalı tüccarların doldurduğu sizler, sakin olun. \v 3 Büyük sularda, Nil'in hasatı olan Şihor'un tohumu onun geliriydi. O, ulusların pazarıydı. \v 4 Utan, Sayda; çünkü deniz, denizin kalesi konuştu ve şöyle dedi: “Doğum sancısı çekmedim, doğurmadım, gençleri beslemedim, bakireler yetiştirmedim.” \v 5 Haber Mısır'a ulaştığında, Sur'un haberi yüzünden acı çekecekler. \v 6 Tarşiş'e geçin! Ey kıyı sakinleri uluyun! \v 7 Eskiliği eski günlere dayanan, ayakları onu yolculuk için uzaklara taşıyan neşeli kentiniz bu mu? \p \v 8 Taçlar veren, tüccarları beyler olan, tüccarları yeryüzünün saygınları olan Sur'a karşı bunu kim tasarladı? \v 9 Ordular Yahvesi bunu, her türlü görkemin gururunu lekelemek, yeryüzünün bütün saygınlarını aşağılamak için tasarladı. \v 10 Tarşiş'in kızı Nil Nehri gibi diyarından geç. Artık alıkoyan yok. \v 11 Elini denizin üzerine uzattı. Krallıkları sarstı. Yahve, Kenan'ın kalelerinin yok edilmesini buyurdu. \v 12 “Artık sevinmeyeceksin” dedi, “Ey sen, Sayda'nın kirletilmiş bakire kızı. Kalk, Kittim'e geç. Orada bile dinlenmeyeceksin.” \p \v 13 İşte, Keldaniler'in ülkesi. Bu halk yok oldu. Asurlular onu çölde oturanlar için kurdular. Kulelerini diktiler. Saraylarını yıktılar. Burayı harabeye çevirdiler. \v 14 Uluyun, ey Tarşiş gemileri, çünkü kaleniz harap oldu! \v 15 O gün öyle olacak ki Sur, bir kralın günlerine göre yetmiş yıl unutulacak. Yetmiş yılın sonunda fahişenin şarkısındaki gibi Sur'a öyle olacak. \v 16 Bir arp al; kentte dolaş, ey sen, unutulmuş fahişe. Hoş nağme yap. Çok şarkı söyle ki, hatırlanabilesin. \v 17 Öyle olacak ki, yetmiş yılın sonunda Yahve Sur'u ziyaret edecek. Kent ücretine geri dönecek ve yeryüzü üzerindeki dünyanın bütün krallıklarıyla fahişelik edecek. \v 18 Onun malı ve ücreti Yahve'ye kutsal olacak. Hazineye koyulmayacak ve saklanmayacak; çünkü onun malı Yahve'nin önünde oturanların yeterince yemesi ve dayanıklı giysiler için olacak. \c 24 \p \v 1 İşte, Yahve dünyayı boşaltıp harap ediyor, altını üstüne getiriyor ve içinde yaşayanları dağıtıyor. \v 2 Halk nasılsa, kâhin de öyle olacak; hizmetçi nasılsa efendisi de öyle; kadın hizmetçi nasılsa, hanımı da öyle; alıcı nasılsa satıcı da öyle; alacaklı nasılsa borçlu da öyle; faiz alan nasılsa faiz veren de öyle. \v 3 Yeryüzü tamamen boşalacak ve tamamen harap olacak; çünkü Yahve bu sözü söyledi. \v 4 Yeryüzü yas tutuyor ve unutulup gidiyor. Dünya zayıflıyor ve unutulup gidiyor. Dünyanın yüksek halkları zayıflıyor. \v 5 Yeryüzü üstünde oturanların altında kirlendi; çünkü onlar yasayı çiğnediler, kuralları ihlal ettiler ve sonsuz antlaşmayı bozdular. \v 6 Bu nedenle lanet yeryüzünü yuttu ve orada oturanlar suçlu bulundu. Bu nedenle yeryüzünde yaşayanlar yandı ve geriye çok az insan kaldı. \v 7 Yeni şarap yas tutuyor. Asma zayıflıyor. Bütün neşeli yürekler inliyor. \v 8 Teflerin neşesi kesildi. Sevinenlerin sesi sona erdi. Arpın neşesi kesildi. \v 9 Şarkı eşliğinde şarap içmeyecekler. Ağır içki, onu içenlere acı gelecek. \v 10 Karışıklık içindeki kent yıkıldı. Kimse içeri girmesin diye her ev kapandı. \v 11 Şarap yüzünden sokaklarda ağlama sesleri duyuluyor. Bütün sevinçler karardı. Memleketin neşesi gitti. \v 12 Şehir ıssız kaldı, kapı da vuruşla yıkıldı. \v 13 Çünkü zeytin ağacının silkelenmesi gibi, bağ bozumu bittiğinde geride kalan gibi, yeryüzünün ortasındaki halklar arasında öyle olacak. \v 14 Bunlar seslerini yükseltecekler. Yahve'nin görkeminden ötürü haykıracaklar. Denizden yüksek sesle bağırıyorlar. \v 15 Bu nedenle doğuda Yahve'yi, denizdeki adalarda İsrael'in Tanrısı Yahve'nin adını yüceltin! \v 16 Dünyanın en uzak yerinden ezgiler duyduk. \p Doğruya yücelik olsun! \p Ama dedim ki, “Tükendim! Tükendim! Vay halime!” Hainler hainlik etti. Evet hainler çok hainlik ettiler. \v 17 Ey sen, yeryüzünde oturan, korku, çukur ve tuzak senin üzerinde. \v 18 Öyle olacak ki, korkunun patırtısından kaçan, çukura düşecek; çukurun ortasından çıkan tuzağa yakalanacak. Çünkü yüksekteki pencereler açıldı, dünyanın temelleri de titriyor. \v 19 Yeryüzü tümüyle parçalandı. Yeryüzü parçalandı. Yer şiddetle sarsılıyor. \v 20 Yeryüzü sarhoş biri gibi sendeleyecek, hamak gibi ileri geri sallanacak. İsyanı ona ağır gelecek, düşecek ve bir daha kalkmayacak. \p \v 21 Öyle olacak ki, o gün Yahve yüksekte olanların ordusunu yüksekte ve yeryüzünün krallarını yeryüzünde cezalandıracak. \v 22 Mahkumlar çukurda toplandıkları gibi, onlar da bir araya toplanıp zindana kapatılacaklar; çok günler sonra da ziyaret edilecekler. \v 23 O zaman ay şaşkına dönecek, güneş utanacak; çünkü Ordular Yahvesi Siyon Dağı'nda ve Yeruşalem'de hüküm sürecek; görkem de O'nun ihtiyarlarının önünde olacak. \c 25 \p \v 1 Ey Yahve, sen benim Tanrım'sın. Seni yücelteceğim! Adını öveceğim, çünkü harika şeyler yaptın, eskiden beri tasarlanmış olan şeyleri tam bir sadakat ve doğrulukla yaptın. \v 2 Çünkü sen bir kenti yığın yaptın, surlu bir şehri harabeye çevirdin, yabancıların sarayını kent olmaktan çıkardın. Asla onarılmayacaktır. \v 3 Bu nedenle güçlü bir halk seni yüceltecek. Korkunç uluslardan oluşan bir kent senden korkacak. \v 4 Çünkü korkunç adamların köpürmesi, duvara vuran güçlü esinti gibi olduğunda, sen yoksullara kale, sıkıntı içindeki yoksullara kale, güçlü esintiye karşı sığınak, sıcaktan gölge oldun. \v 5 Kurak yerdeki sıcak gibi, yabancıların gürültüsünü de bastıracaksın; bulut gölgesindeki sıcaklık gibi, korkunç adamların şarkısı da kısılacak. \p \v 6 Ordular Yahvesi bu dağda bütün halklara seçkin etlerden bir ziyafet, seçkin şaraplardan, ilikle dolu seçkin etlerden, iyice süzülmüş seçkin şaraplardan bir ziyafet verecek. \v 7 Bu dağda bütün halkları örten örtüyü ve bütün ulusların üzerine serilmiş olan peçeyi yok edecek. \v 8 Ölümü sonsuza dek yuttu! Efendi Yahve bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek. Halkının utancını bütün yeryüzünden kaldıracak, çünkü bunu Yahve söyledi. \p \v 9 O gün şöyle denecek: “İşte, bu bizim Tanrımız'dır! Biz O'nu bekledik, O bizi kurtaracak! Bu Yahve'dir! Onu bekledik. O'nun kurtarışıyla sevinip coşacağız!” \v 10 Çünkü Yahve'nin eli bu dağda kalacak. \p Gübre yığınının suyunda saman çiğnendiği gibi, Moav da olduğu yerde çiğnenecek. \v 11 Yüzen birinin yüzmek için ellerini uzatması gibi, onun ortasında ellerini uzatacak, ama ellerinin ustalığıyla birlikte onun gururu da alçaltılacak. \v 12 Duvarlarınızın yüksek kalesini yıktı, alçalttı ve yerle bir etti. \c 26 \p \v 1 O gün Yahuda diyarında şu ezgi söylenecek: \q1 “Güçlü bir kentimiz var. \q2 Tanrı, kurtuluşu duvarlar ve siperler için tayin ediyor. \q1 \v 2 Kapıları açın ki, \q1 İmanını koruyan doğru ulus girebilsin. \q1 \v 3 Sana güvendiği için \q2 Aklı kararlı olan kişiyi \q2 Tam bir esenlik içinde tutacaksın. \q1 \v 4 Yahve'ye sonsuza dek güvenin; \q2 Çünkü Yah'da, Yahve sonsuz bir Kaya'dır. \q1 \v 5 Çünkü yüksekte oturanları, yüce kenti alaşağı etti. \q2 Onu alçalttı. Yere kadar alçalttı. \q2 Onu toza kadar indirdi. \q1 \v 6 Ayak altında, \q2 Yoksulların ayakları, \q2 Muhtaçların adımları altında çiğnenecek.” \q1 \v 7 Adil olanın yolu doğruluktur. \q2 Doğru olan sizler, doğrunun yolunu düzlersiniz. \q1 \v 8 Evet, senin hükümlerinin yolunda, \q2 Ey Yahve, seni bekledik. Adın ve ünün canımızın arzusudur. \q1 \v 9 Gece canımla seni arzuladım. \q2 Evet, içimdeki ruhumla seni gayretle arayacağım; \q2 Çünkü senin hükümlerin yeryüzünde olduğunda, \q2 Dünyada yaşayanlar doğruluğu öğrenirler. \q1 \v 10 Kötülere lütuf gösterilsin, yine o doğruluğu öğrenmez. \q2 Doğruluk diyarında o haksızlık edecek ve Yahve'nin heybetini görmeyecektir. \q1 \v 11 Ey Yahve, elin yükseldi, ama görmüyorlar; \q2 Ama onlar halk için olan gayretini görecekler ve düş kırıklığına uğrayacaklar. \q2 Evet, ateş düşmanlarını yiyip bitirecek. \q1 \v 12 Ey Yahve, bize esenliği sen sağlayacaksın, \q2 Çünkü bizim için bütün işlerimizi de sen yaptın. \q1 \v 13 Tanrımız ey Yahve, \q2 Senin dışında başka efendiler de üzerimizde egemenlik sürdüler, \q2 Ama biz yalnızca senin adını anacağız. \q1 \v 14 Ölüler yaşamayacaklar. Göçüp giden ruhlar kalmayacaklar. \q2 Bu nedenle onları ziyaret edip helâk ettin, \q2 Onların tüm anılarını yok ettin. \q1 \v 15 Ulusu çoğalttın, ey Yahve. Ulusu çoğalttın! \q1 Sen yüceltildin! \q2 Ülkenin bütün sınırlarını genişlettin. \q1 \v 16 Yahve, sıkıntı içinde seni ziyaret ettiler. \q2 Senin yola getirişin üzerlerindeyken onlar yakardılar. \q1 \v 17 Doğum zamanı yaklaşan gebe kadın nasıl acı çekiyor, \q2 Ağrılar içinde bağırıyorsa, \q2 Biz de senin önünde öyle olduk, ey Yahve. \q1 \v 18 Gebe kaldık. Ağrı çekiyorduk. \q2 Öyle görünüyor ki, yalnızca rüzgar doğurduk. \q2 Biz ne yeryüzünde bir kurtuluş gerçekleştirdik; \q2 Ne de dünyada yaşayanlar düştüler. \q1 \v 19 Ölüleriniz yaşayacaklar. \q2 Onların cesetleri kalkacaklar. Ey toprakta oturanlar, uyanın ve ezgi söyleyin; \q2 Çünkü sizin çiyiniz otların çiyi gibidir, \q2 Yer göçüp giden ruhları dışarı atacaktır. \q1 \v 20 Gelin halkım, odalarınıza girin, \q2 Kapılarınızı arkanızdan kapatın. \q2 Öfke geçene dek kısa bir süreliğine kendinizi saklayın. \q1 \v 21 Çünkü işte, Yahve yeryüzünde yaşayanları kötülüklerinden dolayı cezalandırmak için yerinden çıkıyor. \q2 Yeryüzü de onun kanını açığa çıkaracak ve artık öldürülenlerini örtmeyecek. \c 27 \p \v 1 O gün Yahve sert, büyük ve güçlü kılıcıyla Levyatan'ı, kaçan yılanı ve Levyatan'ı, kıvrık yılanı cezalandıracak; ve denizdeki ejderhayı öldürecek. \p \v 2 O gün ona şu ezgiyi söyleyin: “Hoş bir bağ! \v 3 Ben Yahve, onun koruyucusuyum. Her an onu sulayacağım. Kimse ona zarar vermesin diye, onu gece gündüz koruyacağım. \v 4 Bende gazap yok; ama çalılar ve dikenler bulmuş olsaydım savaşırdım! Üzerlerine yürür ve onları birlikte yakardım. \v 5 Ya da gücüme tutunsun da benimle barışsın. Benimle barışsın.” \p \v 6 Gelecek günlerde Yakov kök salacak. İsrael çiçeklenip tomurcuklanacak. Dünyanın üzerini meyvelerle dolduracaklar. \v 7 Kendilerini vuranlara vurduğu gibi onlara da vurdu mu? Ya da kendilerini öldürenlerin öldürüldüğü gibi öldürüldüler mi? \v 8 Onları kovduğun zaman, ölçü ile onlarla çekişirsin. Doğu rüzgârının estiği günde kendi sert yeliyle onları uzaklaştırdı. \v 9 Bu nedenle Yakov'un suçu bununla bağışlanacak ve onun günahının ortadan kaldırılmasının tam meyvesi de şudur: “Sunağın bütün taşlarını dövülmüş tebeşir taşları parça parça edecek; öyle ki, Aşera direkleri ve buhur sunakları artık dikilmeyecekler.” \v 10 Çünkü surlu kent ıssız, çöl gibi bırakılmış ve kimsesiz bir yerleşim olmuş. Buzağı orada otlayacak, orada yatacak ve onun dallarını yiyip bitirecek. \v 11 Dalları kuruduğunda kırılacaklar. Kadınlar gelip onları ateşe verecekler; çünkü onlar anlayışsız bir halktır. Bu nedenle onları yaratan onlara acımayacak, onlara şekil veren de onlara lütfetmeyecek. \p \v 12 O gün öyle olacak ki, Yahve Fırat'ın akan çayını Mısır Irmağı'na kadar harman gibi dövecek; ve siz, ey İsrael'in çocukları, teker teker toplanacaksınız. \p \v 13 O gün öyle olacak ki, büyük bir boru çalınacak; Asur diyarında yok olmaya hazır olanlar ve Mısır diyarındaki sürgünler gelecek; ve Yeruşalem'deki kutsal dağda Yahve'ye tapınacaklar. \c 28 \p \v 1 Yazıklar olsun Efraim'deki sarhoşların gurur tacına ve şarapla yenilenlerin verimli vadisinin başındaki onun muhteşem güzelliğinin solmakta olan çiçeğine! \v 2 İşte, Yahve'nin güçlü ve kudretli bir adamı var. Dolu fırtınası gibi, yok edici bir fırtına gibi ve taşan güçlü suların fırtınası gibi, onları eliyle yeryüzüne fırlatacak. \v 3 Efraim'in sarhoşlarının gurur tacı ayaklar altında çiğnenecek. \v 4 Verimli vadinin başındaki muhteşem güzelliğinin solan çiçeği, yazdan önce olgunlaşan, birinin görür görmez toplayıp yiyeceği ilk incir gibi olacak. \v 5 O gün, Ordular Yahvesi, halkının geri kalanı için bir görkem tacı ve güzellik tacı olacak; \v 6 ve yargıda oturana adalet ruhu ve kapıdaki savaşı geri döndürenlere güç olacak. \p \v 7 Şarapla da sersemler ve ağır içkiyle sendelerler. Kâhin ve peygamber güçlü içkiyle sendeliyor. Şaraba yutuldular. Güçlü içkiyle sendeliyorlar. Görümde yanılıyorlar. Yargıda tökezliyorlar. \v 8 Çünkü bütün sofralar pis kusmuk ve pislikle dolu. \p \v 9 Kime bilgi öğretecek? Haberi kime açıklayacak? Sütten kesilip göğüslerden çekilenlere mi? \v 10 Çünkü kural üstüne kural, kural üstüne kural; yöntem üstüne yöntem, yöntem üstüne yöntem; biraz burada, biraz şurada. \p \v 11 Ama o bu ulusa kekeleyen dudaklarla ve başka bir dilde konuşacak, \v 12 ona şöyle diyecek, “Burası dinlenme yeridir. Yorgunları dinlendirin.” ve “Canlanma budur”; yine de duymadılar. \v 13 Bu nedenle Yahve'nin sözü onlara kural üstüne kural, kural üstüne kural olacak; yöntem üstüne yöntem, yöntem üstüne yöntem; biraz burada, biraz şurada; öyle ki, gitsinler, sırt üstüne düşsünler, kırılsınlar, tuzağa düşüp yakalansınlar. \p \v 14 Bu nedenle, Yeruşalem'de bu halkı yöneten siz alaycılar, Yahve'nin şu sözünü dinleyin: \v 15 “Çünkü 'Ölümle antlaşma yaptık, ölüler diyarıyla da anlaştık' dediniz. 'Taşkın bela geçerken, bize gelmeyecek; Çünkü yalanı kendimize sığınak yaptık ve kendimizi yalanın altına gizledik.'” \v 16 Bu nedenle Efendi Yahve şöyle diyor: “İşte, Siyon'da temel olarak bir taş, denenmiş bir taş, sağlam temelin değerli köşe taşını koydum. İman eden aceleci davranmayacak. \v 17 Adaleti ölçü ipi, doğruluğu da çekül ipi yapacağım. Dolu, yalan sığınağını silip süpürecek, sular saklandığı yerin üzerinden taşacak. \v 18 Ölümle yaptığınız antlaşma bozulacak ve ölüler diyarıyla yaptığınız antlaşma yerinde durmayacak. Taşkın bela geçerken, o zaman onunla çiğneneceksiniz. \v 19 Geçtiği her sefer sizi yakalayacak; çünkü sabahtan sabaha, gece gündüz geçecek; haberini bilmek de dehşet verici olacak.” \v 20 Çünkü yatak uzanılmayacak kadar kısa, battaniye de sarınamayacak kadar dar. \v 21 Çünkü Yahve Perasim Dağı'ndaki gibi yükselecek. Givon Vadisi'ndeki gibi öfkelenecek; ta ki, işini, alışılmadık işini yapsın ve eylemini, olağanüstü eylemini gerçekleştirsin. \v 22 Şimdi alaycı olmayın, yoksa zincirleriniz güçlendirilir; çünkü Ordular Yahvesi Efendi'den bütün dünyayı yok etme kararını duydum. \p \v 23 Kulak verin ve sesimi duyun! Dinleyin ve konuşmamı dinleyin! \v 24 Ekmek için saban süren, sürekli saban sürer mi? Toprağı çevirip kesekleri parçalamaya devam eder mi? \v 25 Onun yüzünü düzeltince dereotu ekmez, kimyon tohumunu saçmaz mı, buğdayı sıralarına, arpayı belirlenen yere, kızıl buğdayı da yerine koymaz mı? \v 26 Çünkü Tanrısı ona doğru hükmü öğretir ve onu bilgilendirir. \v 27 Çünkü dereotu keskin bir aletle dövülmez, kimyonun üzerinde de araba tekerleği döndürülmez; ama dereotu çubukla, kimyon da bir değnekle dövülür. \v 28 Ekmek ununun öğütülmesi gerekir; bu yüzden onu her zaman dövmez. Harman arabasının tekerleğini onun üzerinden sürmesine rağmen atları onu öğütmez. \v 29 Bu da öğütleri harika, bilgeliği kusursuz olan Ordular Yahvesi'nden geliyor. \c 29 \p \v 1 Yazıklar olsun Ariel'e! Ariel, David'in ordugâh kurduğu kent! Yıla yıl katın; bayramlar gelsin; \v 2 O zaman Ariel'i sıkıntıya sokacağım, yas tutulacak, ağıt yakılacak. O benim için bir sunak ocağı gibi olacak. \v 3 Çepeçevre sana karşı ordugâh kuracağım ve nöbetçi askerlerle seni kuşatacağım. Sana karşı kuşatma rampaları dikeceğim. \v 4 Alçaltılacaksın ve topraktan konuşacaksın. Konuşman tozun içinden mırıldanarak gelecek. Sesin yerden ruh çağıran birinin sesi gibi olacak ve konuşman tozdan fısıltı gibi çıkacak. \p \v 5 Ama düşmanlarının çokluğu ince toz gibi olacak, acımasızların çokluğu da uçup giden saman çöpü gibi olacak. Evet, bir anda, ansızın olacak. \v 6 Ordular Yahvesi gök gürültüsüyle, depremle, büyük gürültüyle, kasırgayla, fırtınayla, yiyip bitiren ateşin aleviyle onu ziyaret edecek. \v 7 Ariel'e karşı savaşan bütün ulusların kalabalığı, ona ve kalesine karşı savaşan ve ona sıkıntı verenlerin hepsi bir rüya, bir gece görümü gibi olacak. \v 8 Aç bir adamın rüya görmesi gibi olacak; işte o yer, uyanır ve doymamıştır; ya da susamış bir adamın rüya görmesi gibi olacak; işte, o içer, uyanır, işte baygındır ve hâlâ susuzdur. Siyon Dağı'na karşı savaşan bütün ulusların kalabalığı böyle olacak. \p \v 9 Duraksayın ve şaşırın! Kendinizi kör edin ve kör olun! Sarhoşlar ama şarapla değil; sendeliyorlar ama ağır içkiden değil. \v 10 Çünkü Yahve üzerinize derin uyku ruhu döktü ve gözlerinizi kapadı; peygamberlerin ve Görenler'in başlarını örttü. \v 11 Bütün görüm sizin için, insanların eğitimli birine, “Lütfen bunu oku” diyerek teslim ettiği mühürlü bir kitabın sözleri gibi oldu; ve o, “Okuyamam, çünkü mühürlü” diyor; \v 12 Kitap eğitimsiz birine, “Lütfen bunu oku” denilerek teslim ediliyor, o da, “Okuyamam” diyor. \p \v 13 Efendi şöyle dedi: “Çünkü bu halk ağızlarıyla yaklaşıyor ve dudaklarıyla beni sayıyor, ama yüreklerini benden uzaklaştırdılar ve benden korkmaları öğretilmiş olan insan buyruğudur; \v 14 bu nedenle işte, bu halk arasında harika bir iş, harika bir iş ve şaşılacak bir şey yapmaya devam edeceğim; ve onların bilge adamlarının bilgeliği yok olacak ve onların sağduyulu adamlarının anlayışı gizlenecek.” \p \v 15 Vay haline, öğütlerini Yahve'den derince gizleyenlerin, işleri karanlıkta olanların ve “Bizi kim görüyor?” ve “Bizi kim biliyor?” diyenlerin. \v 16 Her şeyi alt üst ediyorsunuz! Çömlekçi balçıkla bir düşünülür mü ki, yapılan kendini yapan hakkında “Beni o yapmadı” desin; kendine biçim verilen, onu biçimlendiren hakkında “Onun anyayışı yoktur” desin? \p \v 17 Çok az zaman kalmadı mı, Lübnan'ın verimli bir tarlaya döndürülmesine, verimli tarlanın da orman sayılmasına? \v 18 O gün sağırlar kitabın sözlerini duyacak, körlerin gözleri bilinmezlik ve karanlık içinden görecek. \v 19 Alçakgönüllüler Yahve'de olan sevinçlerini artıracaklar, yoksullar da İsrael'in Kutsalı'yla sevinecekler. \v 20 Çünkü acımasızlar yok oldu, alaycılar sona erdi ve kötülük yapmaya hazır olanların hepsi kesilip atıldı; \v 21 onlar ki, bir kişiyi bir sözle dava açarlar, ve kapıda azarlayana tuzak kurarlar. Yalancı tanıklıkla masumu adaletten yoksun bırakırlar. \p \v 22 Bu nedenle Avraham'ı kurtaran Yahve, Yakov'un evi hakkında şöyle diyor: “Yakov artık utanmayacak, yüzü de solmayacak. \v 23 Ama ellerimin eseri olan çocuklarını kendi ortasında görünce adımı kutsayacaklar. Evet, Yakov'un Kutsalı'nı kutsayacaklar ve İsrael'in Tanrısı'na saygı duyacaklar. \v 24 Ruhta sapmış olanlar da anlayışa kavuşacaklar, homurdananlar bilgiyi kabul edecekler.” \c 30 \p \v 1 “O asi çocukların vay haline” diyor Yahve, “Öğüt alıyorlar ama benden değil; günaha günah katmak için de ittifak kuruyorlar, ama benim Ruhum'la değil; \v 2 Firavun'un gücüyle güçlenmek ve Mısır'ın gölgesine sığınmak için benim öğüdümü sormadan Mısır'a inmek için yola çıkanlar onlardır! \v 3 Bu nedenle Firavun'un gücü sizin utancınız, Mısır'ın gölgesine sığınmak ise şaşkınlığınız olacak. \v 4 Çünkü onların beyleri Soan'da, elçileri de Hanes'e geldi. \v 5 Kendilerine yarar sağlayamayan halk yüzünden hepsi utanacaklar, o halk ne yardım ne yarardır, yalnızca utanç ve rezalettir.'' \p \v 6 Güney hayvanların yükü. \p Dişi ve erkek aslanın, engerek ve ateşli uçan yılanın yaşadığı sıkıntı ve ıstırap diyarı içinden, zenginliklerini genç eşeklerin omuzlarında, hazinelerini de develerin hörgücünde, yararsız bir halka taşıyorlar. \v 7 Çünkü Mısır'ın yardımı boş ve hiçtir; bu yüzden ona durgun oturan Rahav adını verdim. \v 8 Şimdi git, bunu onların önünde bir levha üzerine yaz ve bunu bir kitaba kaydet; böylece gelecekte, sonsuza dek dursun. \v 9 Çünkü o asi bir halk, yalancı çocuklar, Yahve'nin yasasını dinlemeyen çocuklardır; \v 10 Görenlere, “Görmeyin!” ve peygamberlere, “Bize doğru şeyleri peygamberlik etmeyin” diyorlar. “Bize hoş şeyler söyleyin. Peygamberlik aldatmacaları. \v 11 Yoldan çekilin. Yoldan sapın. İsrael'in Kutsalı'nı önümüzden kaldırın.” \v 12 Bu nedenle İsrael'in Kutsalı şöyle diyor: “Madem bu sözü küçümsediniz, baskı ve sapkınlığa güvendiniz ve ona bel bağladınız, \v 13 bu nedenle bu kötülük sizin için yıkılmaya hazır bir yarık gibi olacak, yüksek duvarda dışa doğru kabarmış, yıkılışı birden ve ansızın olur. \v 14 O da onu çömlekçi kabının kırılması gibi kıracak; öyle ki, kırık parçalar arasında ocaktan ateş almaya ya da sarnıçtan su çıkarmaya yetecek kadar iyi bir parça bulunmasın diye, esirgemeden parçalara ayıracak.” \p \v 15 İsrael'in Kutsalı Efendi Yahve şöyle diyor: “Dönmekle ve rahat etmekle kurtulacaksınız. Gücünüz sessizlikte ve güvende olacaktır.” Reddettiniz, \v 16 ama siz, “Hayır, at sırtında kaçacağız” dediniz; bu yüzden kaçacaksınız; ve “Hızlı olanlarına bineceğiz”; bu yüzden seni kovalayanlar hızlı olacak. \v 17 Bir kişinin tehdidinden bin kişi kaçacak. Beş kişinin tehdidiyle, siz dağın tepesinde bir fener gibi, tepede bir sancak gibi kalıncaya dek kaçacaksınız. \p \v 18 Bu nedenle Yahve size lütufta bulunmak için bekleyecek; ve bundan ötürü size merhamet etmek için yüceltilecektir; çünkü Yahve adalet Tanrısı'dır. O'nu bekleyenlere ne mutlu. \v 19 Çünkü halk Yeruşalem'deki Siyon'da oturacaktır. Artık ağlamayacaksın. Feryadının sesi üzerine kesinlikle size lütufta bulunacaktır. Seni duyduğunda sana yanıt verecektir. \v 20 Her ne kadar Efendi size sıkıntı ekmeğini ve sıkıntı suyunu verse de, öğretmenleriniz artık gizlenmeyecek, gözlerin öğretmenlerini görecek; \v 21 Siz sağa ve sola sapınca, arkandan kulakların şöyle bir ses duyacak: “Yol budur. İçinde yürüyün.” \v 22 Gümüş kaplı oyma putlarınızı, altın kaplanmış dökme putlarınızı kirleteceksin. Onları kirli bir şeymiş gibi atacaksın. Ona, “Git buradan!” diyeceksin. \p \v 23 Toprağı ekeceğin tohumun için yağmuru verecek; ve toprağın ürünü ekmeğin zengin ve bol olacak. O gün hayvanların geniş otlaklarda otlayacak. \v 24 Toprağı işleyen öküzlerle genç eşekler, kürekle ve yabayla savrulan tuzlu yemi yiyecekler. \v 25 Büyük kıyım gününde, kuleler yıkıldığında, her yüksek dağın üzerinde, her yüksek tepenin üzerinde, dereler ve su akıntıları olacak. \v 26 Dahası Yahve'nin halkının kırığını sardığı, vuruldukları yarayı iyileştirdiği gün, ayın ışığı güneşin ışığı gibi olacak ve güneşin ışığı yedi günün ışığı gibi yedi kat daha parlak olacak. \p \v 27 İşte, Yahve'nin adı uzaklardan geliyor, yükselen koyu duman içinde öfkesiyle yanıyor. Dudakları kızgınlık dolu. Dili, yiyip bitiren ateş gibidir. \v 28 O'nun soluğu, ulusları yıkım eleğiyle elemek için boyuna kadar varan taşkın bir sel gibidir. Felakete götüren dizgin halkların ağzında olacaktır. \v 29 Kutsal bayramın tutulduğu gecede olduğu gibi bir ilahiniz olacak ve Yahve'nin dağına, İsrael'in Kayası'na flütle gelen biri gibi yüreğiniz sevinçli olacak. \v 30 Yahve görkemli sesini duyuracak, öfkesinin kızgınlığıyla, yiyip bitiren ateşin aleviyle, patlamayla, fırtınayla, dolu taneleriyle kolunun inişini gösterecek. \v 31 Çünkü Yahve'nin sesiyle Asurlu dehşete düşecek. Ona sopasıyla vuracak. \v 32 Yahve'nin onun üzerine koyacağı ceza değneğinin her vuruşu, tef ve çenk sesleriyle birlikte olacak. Silahlarını savurarak onlarla savaşlarda savaşacak. \v 33 Çünkü onun yakılacağı yer çoktan hazırlandı. Evet, kral için hazırlanıyor. Onun odun yığınını ateş ve bol odunla derin ve geniş yaptı. Yahve'nin soluğu kükürt seli gibi onu tutuşturuyor. \c 31 \q1 \v 1 Vay haline, yardım için Mısır'a inenlerin, \q2 Atlara güvenenlerin, sayıları çok olduğu için savaş arabalarına, \q2 Çok güçlü oldukları için atlılara güvenenlerin, \q2 Ama İsrael'in Kutsalı'na güvenmeyenlerin, Yahve'yi aramayanların! \q1 \v 2 Ama aynı zamanda O bilgedir ve felaket getirecektir, \q2 Sözlerini geri çağırmayacak, kötülük yapanların evine karşı, \q2 Kötülük yapanların yardımına karşı kalkacaktır. \q1 \v 3 Mısırlılar insandır, Tanrı değil; \q2 Atları da ruh değil, ettir. Yahve elini uzattınca, yardım eden de tökezleyecek, yardım edilen de düşecek, \q2 Hepsi birlikte tükenecektir. \q1 \v 4 Çünkü Yahve bana şöyle diyor: \q1 “Avının üzerinde hırlayan aslan ve genç aslan gibi, \q2 Kendisine karşı çobanlar topluluğu bir araya çağrılsa, \q2 Onların sesinden yılmayacak, gürültülerinden dolayı kendini alçaltmayacak, \q2 Öyle ki, Ordular Yahvesi Siyon Dağı'na ve onun tepelerine savaşmak için inecek. \q1 \v 5 Kanat açmış kuşlar gibi, Ordular Yahvesi de Yeruşalem'i öyle koruyacak. \q2 Onu koruyacak ve kurtaracaktır. \q2 O geçip gidecek ve onu muhafaza edecektir.” \q1 \v 6 Ey İsrael'in çocukları, derinden başkaldırdığınız kişiye geri dönün. \q1 \v 7 Çünkü o gün herkes günah olmak üzere kendi ellerinin senin için yaptığı gümüş putlarını ve altın putlarını atacak. \q1 \v 8 “Asurlu insan tarafından değil kılıçla düşecek; \q2 Onu insan değil kılıç yiyip bitirecek. Kılıçtan kaçacak ve gençleri angaryaya tabi olacaklar. \q1 \v 9 Onun kayası dehşetten yok olacak, \q2 Beyleri sancaktan korkacaklar.” \q1 Diyor ateşi Siyon'da, ocağı Yeruşalem'de olan Yahve. \c 32 \q1 \v 1 İşte, bir kral doğrulukla hüküm sürecek, \q2 Beyler de adaletle yönetecektir. \q1 \v 2 İnsan rüzgârdan saklanacak bir yer gibi, \q2 Fırtınadan korunacak bir örtü gibi, \q2 Kurak yerdeki akarsular gibi, \q2 Yorucu diyardaki büyük kaya gölgesi gibi olacak. \q1 \v 3 Görenlerin gözleri kararmayacak, \q2 İşitenlerin kulakları da dinleyecek. \q1 \v 4 Acelecinin yüreği bilgiyi anlayacak, \q2 Kekemelerin dili de açıkça konuşmaya hazır olacak. \q1 \v 5 Artık ahmağa soylu denilmeyecek, \q2 Alçağa da saygı gösterilmeyecek. \q1 \v 6 Çünkü ahmak kötülük yapmak, \q2 Yahve'ye karşı sapık sözler söylemek, \q2 Aç olanın canını boşaltmak, \q2 Susayanın içeçeğini bozmak için ahmakça konuşacak, \q2 Yüreği de kötülük işleyecek. \q1 \v 7 Alçağın yolları kötüdür. \q2 Yoksul doğru konuşsa bile, \q2 Alçakgönüllüleri yalan sözlerle yok etmek için \q2 Kötü düzenler tasarlar. \q1 \v 8 Ama asil kişi asil şeyler tasarlar, \q2 Asil şeyleri sürdürür. \q1 \v 9 Ayağa kalkın, ey rahat kadınlar! Sesimi duyun! \q2 Ey kaygısız kızlar, sözüme kulak verin! \q1 \v 10 Ey kaygısız kadınlar, günler bir yılı aşınca sıkıntı çekeceksiniz; \q2 Çünkü bağbozumu boşa çıkacak. Hasat gelmeyecek. \q1 \v 11 Titreyin, ey siz rahat kadınlar! \q2 Sıkıntı çekin, ey kaygısızlar! Kendinizi soyun, \q2 Kendinizi çıplak edin, belinize çul sarının. \q1 \v 12 Hoş tarlalar için ve verimli asma için \q2 Göğsünüzü dövün. \q1 \v 13 Halkımın toprağı üzerinde, \q2 Evet, neşeli kentin bütün neşe evleri üzerinde dikenler ve çalılar çıkacak. \q1 \v 14 Çünkü saray terk edilecek. \q2 Kalabalık kent ıssız kalacak. Tepe ve gözetleme kulesi sonsuza dek inler, \q2 Yaban eşekleri için bir eğlence, sürüler için otlak olacak, \q1 \v 15 Ta ki Ruh üzerimize yukarıdan dökülünceye, \q2 Çöl verimli tarla haline gelinceye, \q2 Verimli tarla da orman sayılana dek. \q1 \v 16 O zaman adalet çölde oturacak; \q2 Doğruluk da verimli tarlada kalacaktır. \q1 \v 17 Doğruluğun işi esenlik olacak, \q2 Doğruluğun sonucu da sonsuz sakinlik ve güven olacaktır. \q1 \v 18 Halkım huzurlu yerleşimlerde, \q2 Güvenli meskenlerde, \q2 Sakin rahat yerlerde yaşayacak. \q1 \v 19 Ama dolu ormanı dümdüz edecek, \q2 Kent de tamamen yerle bir olacak. \q1 \v 20 Ne mutlu size, bütün suların yanında tohum ekenlere, \q2 Öküzle eşeğin ayaklarını salanlara. \c 33 \q1 \v 1 Vay sana, ey harap eden, ama sen harap edilmedin, \q2 Ey ihanet eden, ama sen kimse tarafından ihanete uğramadın! \q1 Harap etmeyi bitirince sen de harap edileceksin; \q2 İhanetin sona erdiğinde de ihanete uğrayacaksın. \q1 \v 2 Yahve, bize lütfet. Seni bekledik. \q2 Her sabah gücümüz ol, \q2 Sıkıntı anında da kurtuluşumuz ol. \q1 \v 3 Gök gürültüsünden halklar kaçtı. \q2 Kendini yükselttiğinde uluslar dağılır. \q1 \v 4 Tırtılın topladığı gibi, ganimetiniz de öyle toplanacak. \q2 İnsanlar da çekirgelerin sıçradığı gibi üzerine atlayacak. \q1 \v 5 Yahve yücedir, çünkü O yüksekte oturur. \q2 O, Siyon'u adalet ve doğrulukla doldurdu. \q1 \v 6 Senin zamanlarında, bolluk, kurtuluş, bilgelik ve bilgi olacak. \q2 Yahve korkusu senin hazinendir. \q1 \v 7 İşte, onların yiğitleri dışarıda feryat ediyor; \q2 Barış elçileri acı acı ağlıyor. \q1 \v 8 Ana yolları ıssız. \q2 Gezen kimse kalmadı. \q2 Antlaşma bozuldu. \q2 Kentleri küçümsedi. \q2 İnsana saygı duymadı. \q1 \v 9 Ülke yas tutuyor ve zayıflıyor. \q2 Lübnan şaşkına döndü ve sönüp gitti. \q2 Şaron çöle benziyor, \q2 Başan ile Karmel çıplak kaldı. \q1 \v 10 “Şimdi kalkacağım” diyor Yahve. \q2 “Şimdi kendimi yukarı kaldıracağım. Artık yüceleceğim. \q1 \v 11 Samana gebe kalacaksınız. \q2 Anız doğuracaksınız. \q2 Kendi soluğun sizi yiyip bitirecek bir ateştir. \q1 \v 12 Halklar yanan kireç gibi, \q2 Kesilip ateşte yakılan dikenler gibi olacaklar. \q1 \v 13 Ey uzakta olanlar, yaptıklarımı duyun; \q2 Yakınlardaki sizler de kudretimi tanıyın.” \q1 \v 14 Siyon'daki günahkârlar korkuyor. \q2 Tanrısızları titreme sardı. \q1 Aramızdan kim yiyip bitiren ateşle yaşayabilir? \q2 Aramızda kim sonsuz yanmayla yaşayabilir? \q1 \v 15 Doğrulukla yürüyen \q2 Suçsuz da konuşan, \q2 Baskıyla elde edilen kazancı küçümseyen, \q2 Ellerini silken, rüşvet almayı reddeden, \q2 Kan dökmeyi duymamak için kulaklarını tıkayan, \q2 Kötülüğü görmemek için gözlerini kapatan kişi, \q1 \v 16 yüksekte oturacak. \q2 Onun savunma yeri kayalardan kaleler olacak. \q2 Ekmeği sağlanacak. \q2 Suları emin olacak. \q1 \v 17 Gözlerin kralı güzelliğinde görecek. \q2 Onlar uzak bir diyarı görecekler. \q1 \v 18 Yüreğin dehşeti düşünecek. \q2 Hani sayan nerede? \q2 Hani tartan nerede? \q2 Hani kuleleri sayan nerede? \q1 \v 19 Kavrayamadığın karışık konuşması olan halkı, \q2 Anlayamadığın tuhaf bir dille konuşan o sert halkı artık görmeyeceksin. \q1 \v 20 Belli bayramlarımızın kenti Siyon'a bak. \q2 Gözlerin, sakin bir yerleşim yeri, \q2 Yerinden kaldırılmayacak bir çadır olan Yeruşalem'i görecek. \q2 Onun kazıkları asla sökülmeyecek, \q2 Hiçbir ipi de kopmayacak. \q1 \v 21 Ama Yahve orada, \q2 Geniş ırmakların ve derelerin olduğu, \q2 Hiçbir kürekli geminin gitmeyeceği, \q2 Hiçbir güçlü geminin geçmeyeceği bir yerde \q2 Görkemiyle bizimle birlikte olacak. \q1 \v 22 Çünkü Yahve bizim yargıcımızdır. \q2 Yahve bizim yasa koyucumuzdur. \q2 Yahve bizim Kralımız'dır. \q2 Bizi O kurtaracak. \q1 \v 23 İplerin çözüldü. \q2 Direklerinin ayağını güçlendiremediler. \q2 Yelkeni açamadılar. \q2 O zaman büyük bir ganimet avı paylaşıldı. \q2 Topallar avı aldı. \q1 \v 24 Orada oturan, “Hastayım” demeyecek. \q2 Orada oturan halkın suçu bağışlanacak. \c 34 \q1 \v 1 Ey uluslar, duymak için yaklaşın! \q2 Dinleyin ey halklar. \q2 Yeryüzü ve içindekilerin tümü, \q2 Dünya ve ondan gelen her şey işitsin. \q1 \v 2 Çünkü Yahve bütün uluslara karşı kızgın, \q2 Onların bütün ordularına öfkeli. \q1 Onları tümüyle yok etti. \q2 Onları boğazlanmak üzere teslim etti. \q1 \v 3 Onların öldürülenleri de dışarı atılacak, \q2 Cesetlerinin pis kokusu da ortaya çıkacak. \q2 Dağlar onların kanında eriyecek. \q1 \v 4 Gökyüzünün ordusunun tümü eriyecek. \q2 Gökyüzü bir tomar gibi dürülecek, \q2 Asma ya da incir ağacı yaprağın solması gibi \q2 Onun bütün orduları gözden kaybolacak. \q1 \v 5 Çünkü kılıcım gökte doyasıya içti. \q2 İşte, hüküm için Edom'un ve lanet ettiğim halkın üzerine inecek. \q1 \v 6 Yahve'nin kılıcı kanla dolu. \q2 Yağla, kuzuların ve keçilerin kanıyla, koç böbreklerinin yağıyla kaplıdır; \q2 Çünkü Yahve'nin Bosra'da bir kurbanı, \q2 Edom diyarında da büyük bir kıyımı var. \q1 \v 7 Yaban öküzleri ve güçlü boğalarla birlikte genç boğalar da onlarla birlikte inecek; \q2 Ülkeleri kanla sarhoş olacak, \q2 Toprağı da yağdan yağlanacak. \q1 \v 8 Çünkü Yahve'nin bir öç alma günü, \q2 Siyon davasının karşılığının bir yılı vardır. \q1 \v 9 Onun dereleri zift, \q2 Tozu kükürt, \q2 Diyarı yanan zift olacak. \q1 \v 10 Gece gündüz sönmeyecek. \q2 Dumanı sonsuza dek tütecektir. \q2 Kuşaktan kuşağa ıssız kalacak. \q2 Hiç kimse sonsuza dek içinden geçmeyecek. \q1 \v 11 Ama onu pelikan ve kirpi mülk edinecektir. \q2 Baykuş ve karga orada oturacak. \q1 Onun üzerine şaşkınlık ipi ve boşluk çekülü gerecek. \q1 \v 12 Onun soylularını krallığa çağıracaklar, \q2 Ama orada kimse olmayacak; \q2 Onun bütün beyleri de bir hiç olacaklar. \q1 \v 13 Saraylarında dikenler, kalelerinde ısırgan ve deve dikenleri bitecek; \q2 Çakalların meskeni, deve kuşlarının avlusu olacak. \q1 \v 14 Çölün vahşi hayvanları kurtlarla buluşacak, \q2 Yaban keçisi hemcinsine bağıracak. \q2 Evet, gece yaratığı oraya yerleşecek, \q2 Kendine de bir dinlenme yeri bulacak. \q1 \v 15 Ok yılanı orada yuvasını yapacak, \q2 Yumurtlayacak, yavrularını çıkaracak ve kendi gölgesinde toplayacak. \q2 Evet çaylaklar orada, \q2 Her biri kendi eşiyle toplanacaklar. \q1 \v 16 Yahve'nin kitabında araştırın ve okuyun: \q2 Bunlardan hiçbiri eksik kalmayacak. \q2 Hiçbiri eşinden yoksun kalmayacak. \q2 Çünkü ağzım buyurdu, \q2 O'nun Ruhu da onları topladı. \q1 \v 17 Onlar için kura çekti, \q2 Eli bir ölçü ipiyle kurayı onlara böldü. \q2 Sonsuza dek onu mülk edinecekler. \q2 Kuşaktan kuşağa orada oturacaklar. \c 35 \q1 \v 1 Çöl ve kurak toprak sevinecek. \q2 Çöl sevinecek ve gül gibi çiçek açacak. \q1 \v 2 Bol bol çiçeklenecek, \q2 Sevinçle ezgi söyleyerek coşacak. \q2 Lübnan'ın görkemi, Karmel ve Şaron'un üstünlüğü ona verilecek. \q2 Yahve'nin yüceliğini, Tanrımız'ın üstünlüğünü görecekler. \q1 \v 3 Zayıf elleri güçlendirin \q2 Güçsüz dizleri sağlamlaştırın. \q1 \v 4 Yüreği korkak olanlara şunu söyleyin: \q2 “Güçlü ol! Korkma! \q2 İşte, sizin Tanrınız öç almak için, Tanrı'nın misillemesiyle gelecek. \q2 O gelip sizi kurtaracak. \q1 \v 5 O zaman körlerin gözleri açılacak, \q2 Sağırların kulakları açılacak. \q1 \v 6 O zaman topal kişi geyik gibi sıçrayacak, \q1 Dilsizin dili de ezgi söyleyecek; \q2 Çünkü çölde sular, bozkırda dereler fışkıracak. \q1 \v 7 Kızgın kum havuza, \q2 Susuz toprak su pınarlarına dönecek. \q2 Çakalların mesken tuttuğu yerde kamış, \q2 Sazlıkla çayır olacak. \q1 \v 8 Orada bir anaoyol, bir yol olacak, \q2 Ona 'Kutsal Yol' denecek. Kirli kişi oradan geçmeyecek, \q2 Ancak Yol'da yürüyenler için olacak. \q2 Aşağılık ahmaklar oraya gitmeyecekler. \q1 \v 9 Orada aslan olmayacak, \q2 Yırtıcı hayvan onun üzerine çıkmayacak. \q2 Onlar orada bulunmayacaklar; \q2 Ancak kurtulmuş olanlar orada yürüyecekler. \q1 \v 10 O zaman Yahve'nin fidye ile kurtardıkları dönecek, \q2 Ezgilerle Siyon'a gelecekler; \q2 Başlarında da sonsuz sevinç olacak. \q2 Sevinç ve neşe bulacaklar, üzüntü ve inilti kaçıp gidecek.” \c 36 \p \v 1 Kral Hizkiya'nın krallığının on dördüncü yılında Asur Kralı Sanherib, Yahuda'nın surlu kentlerinin tümüne saldırıp onları ele geçirdi. \v 2 Asur Kralı Rabşake'yi büyük bir orduyla Lakiş'ten Yeruşalem'e, Kral Hizkiya'nın yanına gönderdi. Çırpıcı tarlası ana yolunda, üst havuzun su kemerinin yanında durdu. \v 3 Bunun üzerine kral evi üzerinde olan Hilkiya oğlu Elyakim, Yazıcı Şevna ve kâtip Asaf oğlu Yoah onun yanına çıktılar. \p \v 4 Rabşake onlara şöyle dedi: “Şimdi Hizkiya'ya şunu söyleyin: 'Büyük kral, Asur Kralı diyor ki, 'Güvendiğin şey nedir ki, ona güveniyorsun? \v 5 Senin öğüdün ve savaş için olan gücün yalnızca boş sözler olduğunu söylüyorum. Şimdi kime güveniyorsun da bana karşı isyan ettin? \v 6 İşte, Mısır'da şu çürük kamışın asasına güveniyorsunuz; biri ona yaslanırsa eline batacak ve onu delecek. Kendisine güvenen herkes için Mısır Kralı Firavun da öyledir. \v 7 Ama eğer bana, 'Tanrımız Yahve'ye güveniyoruz' derseniz, Hizkiya'nın yüksek yerlerini ve sunaklarını ortadan kaldırdığı Yahuda ve Yeruşalem'e, 'Bu sunağın önünde tapınacaksınız' dediği Tanrı değil mi bu?” \v 8 Şimdi lütfen efendim Asur Kralı'na bir söz ver; eğer kendi tarafından onlara binici koyabilirsen, sana iki bin at vereceğim. \v 9 Öyleyse efendimin en küçük hizmetkârlarından bir komutanının yüzünü nasıl çevirip savaş arabaları ve atlılar için Mısır'a güvenebilirsin? \v 10 Şimdi Yahve olmadan bu ülkeyi yok etmek için mi ona karşı çıktım? Yahve bana, “Bu ülkeye karşı çık ve onu harap et” dedi.'” \p \v 11 Bunun üzerine Eliakim, Şevna ve Yoah, Rabşake'ye şöyle dediler: “Lütfen hizmetkârlarınla Aramice konuş, çünkü biz bunu anlarız. Duvardaki insanların duyacağı şekilde bizimle Yahudi diliyle konuşma.” \p \v 12 Ama Rabşake şöyle dedi: “Efendim beni, bu sözleri söylemek için yalnızca efendinize ve size mi gönderdi, yoksa sizinle birlikte kendi gübrelerini yiyecek ve kendi idrarlarını içecek olan duvarda oturan adamlara da değil mi?” \v 13 Bunun üzerine Rabşake ayağa kalktı ve Yahudi diliyle yüksek sesle şöyle seslendi: “Asur Kralı'nın, büyük kralın sözlerini işitin! \v 14 Kral diyor ki, 'Hizkiya'nın sizi aldatmasın; çünkü o sizi kurtaramayacak. \v 15 Hizkiya, “Yahve bizi kesinlikle kurtaracak. Bu kent Asur Kralı'nın eline verilmeyecek.” diyerek sizi Yahve'ye güvendirmesin.' \v 16 Hizkiya'yı dinlemeyin, çünkü Asur Kralı şöyle diyor: 'Benimle barışın ve yanıma çıkın; ve her biriniz kendi asmasından, her biriniz kendi incir ağacından yesin ve her biriniz kendi sarnıcının sularından içsin; \v 17 Ta ki ben gelip sizi kendi ülkeniz gibi bir ülkeye, tahıl ve yeni şarap ülkesine, ekmek ve üzüm bağları ülkesine götürene kadar. \v 18 Hizkiya'nın, “Yahve bizi kurtaracak” diyerek sizi kandırmasından sakının. Ulusların ilâhlarından herhangi biri kendi ülkelerini Asur Kralı'nın elinden kurtardı mı? \v 19 Hamat'ın ve Arpad'ın ilâhları nerede? Sefarvaim'in ilâhları nerede? Samiriye'yi benim elimden kurtardılar mı? \v 20 Bu ülkelerin ilâhları arasında kendi ülkelerini elimden kurtaran kimler ki, Yeruşalem'i Yahve elimden kurtarsın?'” \p \v 21 Ama sessiz kaldılar ve yanıt vermediler; çünkü kralın buyruğu, “Ona yanıt vermeyin” idi. \p \v 22 Bunun üzerine kral evi üzerinde olan Hilkiya oğlu Elyakim, Yazıcı Şevna ve kâtip Asaf'ın oğlu Yoah giysileri yırtılmış biçimde Hizkiya'nın yanına gelip ona Rabşake'nin sözlerini bildirdiler. \c 37 \p \v 1 Kral Hizkiya bunu duyunca giysilerini yırttı, çula sarındı ve Yahve'nin evine girdi. \v 2 Kral evi üzerinde olan Elyakim'i, Yazıcı Şevna'yı ve kâhinlerin ihtiyarlarını çula sarılı olarak Amots oğlu Peygamber Yeşaya'ya gönderdi. \v 3 Ona şöyle dediler: “Hizkiya diyor ki, 'Bugün sıkıntı, azarlama ve reddedilme günüdür; çünkü çocuklar doğmak üzereler ve doğuracak güç yok. \v 4 Belki Tanrın Yahve, efendisi Asur Kralı'nın, yaşayan Tanrı'ya meydan okumak için gönderdiği Rabşake'nin sözlerini duyar ve Tanrın Yahve duyduğu o sözlerden ötürü azarlar. Bu nedenle geri kalanlar için duanı yükselt.’” \p \v 5 Böylece Kral Hizkiya'nın hizmetkârları Yeşaya'nın yanına geldiler. \p \v 6 Yeşaya onlara şöyle dedi: “Efendinize deyin ki, 'Yahve şöyle diyor: Asur Kralı'nın hizmetkârlarının bana küfrettiğini duyduğunuz o sözlerden korkmayın. \v 7 İşte, içine bir ruh koyacağım, o da bir haber duyacak ve kendi ülkesine dönecek. Onu kendi ülkesinde kılıçla düşüreceğim.'” \p \v 8 Böylece Rabşake geri döndü ve Asur Kralı'nı Livna'ya karşı savaşırken buldu; çünkü onun Lakiş'ten ayrıldığını duymuştu. \v 9 Etiyopya Kralı Tirhakah'la ilgili şöyle bir haber duydu: “Sana karşı savaşmak için çıktı.” Bunu duyunca Hizkiya'ya ulaklar göndererek şöyle dedi: \v 10 “Yahuda Kralı Hizkiya'yla şöyle konuşacaksın: 'Güvendiğin Tanrın, 'Yeruşalem Asur Kralı'nın eline verilmeyecek' diyerek seni aldatmasın. \v 11 İşte, Asur krallarının bütün ülkeleri tümüyle yok ederek onlara neler yaptığını duydunuz. Sen kurtulacak mısın? \v 12 Ulusların ilâhları, atalarımın yok ettiği Gozan'ı, Haran'ı, Retef'i ve Telassar'daki Aden çocuklarını kurtardılar mı? \v 13 Hamat'ın Kralı, Arpad'ın Kralı, Sefarvaim kentinin, Hena'nın ve İvva'nın kralı nerede?'” \p \v 14 Hizkiya mektubu ulakların elinden alıp okudu. Sonra Hizkiya Yahve'nin evine çıktı ve mektubu Yahve'nin önünde yaydı. \v 15 Hizkiya Yahve'ye şöyle dua etti: \v 16 “Ey Keruvlar arasında tahtta oturan Ordular Yahvesi, İsrael'in Tanrısı, yeryüzünün bütün krallıklarının Tanrısı sensin, yalnız sensin. Göğü ve yeri sen yarattın. \v 17 Ey Yahve, kulağını çevir ve duy. Ey Yahve, gözlerini aç ve gör. Sanherib'in yaşayan Tanrı'ya meydan okumak için gönderdiği bütün o sözlerini duy. \v 18 Ey Yahve, Asur kralları gerçekten de bütün ülkeleri ve onların diyarlarını harap etti, \v 19 İlâhlarını ateşe attı; çünkü onlar ilâh değildi, insan ellerinin işi, ağaç ve taşdılar; bu yüzden onları harap ettiler. \v 20 Şimdi, ey Tanrımız Yahve, bizi onun elinden kurtar ki, yeryüzünün bütün krallıkları senin, yalnızca senin Yahve olduğunu bilsinler.” \v 21 Bunun üzerine Amots oğlu Yeşaya, Hizkiya'ya gönderip şöyle dedi: “İsrael'in Tanrısı Yahve diyor ki, 'Asur Kralı Sanherib'e karşı bana dua ettiğin için, \v 22 Onun hakkında Yahve'nin söylediği söz şudur: Siyon'un el değmemiş kızı, seni küçümsedi ve seninle alay etti. Yeruşalem kızı sana başını salladı. \p \v 23 Kime meydan okudun ve küfrettin? Kime karşı sesini yükselttin, gözlerini yukarı kaldırdın? İsrael'in Kutsalı'na karşı. \v 24 Hizmetkârlarınla Efendi'ye meydan okudun ve şöyle dedin: “Çok sayıda savaş arabamla dağların tepesine, Lübnan'ın en içlerine kadar çıktım. Onun uzun sedirlerini ve seçkin selvi ağaçlarını keseceğim. Onun en yüksek zirvesine, verimli tarlasının ormanına gireceğim. \v 25 Kazdım, su içtim, ayak tabanımla da Mısır'ın bütün ırmaklarını kurutacağım.'” \p \v 26 “'Uzun zaman önce bunu nasıl yaptığımı, eski çağlarda ona nasıl biçim verdiğimi duymadın mı? Şimdi, surlu kentleri yıkıp onları yıkıntı yığınlarına çevirmenin senin işin olmasını ben sağladım. \v 27 Bu nedenle onlarda yaşayanların pek az gücü vardı. Dehşete düşmüş ve şaşkındılar. Onlar kırın çayırına, yeşil otlara, damların otuna ve ürünü henüz yetişmemiş tarlaya benziyordu. \v 28 Ama senin oturuşunu, dışarı çıkışını, içeri girişini ve bana karşı hiddetini biliyorum. \v 29 Bana karşı duyduğun hiddetten ve kibrin kulaklarıma ulaştığından, kancamı burnuna, dizginimi dudaklarına takacağım ve seni geldiğin yoldan geri döndüreceğim.'” \p \v 30 “'Senin için belirti şu olacak: Bu yıl kendiliğinden yetişeni, ikinci yıl da ondan yetişeni yiyeceksin; ve üçüncü yılda eker, biçer, bağlar diker ve meyvesini yersin. \v 31 Yahuda evinden kurtulanların geri kalanı yine aşağıya doğru kök salacak ve yukarıya doğru meyve verecek. \v 32 Çünkü geride kalanlar Yeruşalem'den çıkacak ve hayatta kalanlar Siyon Dağı'ndan kaçacak. Ordular Yahvesi'nin gayreti bunu gerçekleştirecektir.'” \p \v 33 “Bu nedenle Yahve Asur Kralı için şöyle diyor: 'Bu kente gelmeyecek, orada ok atmayacak, önüne kalkanla gelmeyecek, ona karşı rampa kurmayacak. \v 34 Geldiği yere dönecek ve bu kente gelmeyecek' diyor Yahve. \v 35 'Kendim ve hizmetkârım David'in hatırı için kurtarayım diye bu kenti koruyacağım.'” \p \v 36 Bunun üzerine Yahve'nin meleği çıktı ve Asur ordugâhında yüz seksen beş bin kişiyi vurdu. Erkekler sabah erkenden kalktıklarında, bunların hepsinin ceset olduğunu gördüler. \v 37 Bunun üzerine Asur Kralı Sanherib yola çıktı, Ninova'ya döndü ve orada kaldı. \v 38 Kendi ilâhı Nisrok'un evinde tapınırken oğulları Adrammelek ile Şareser ona kılıçla vurdular; ve Ararat diyarına kaçtılar. Onun yerine oğlu Esar Haddon kral oldu. \c 38 \p \v 1 O günlerde Hizkiya hastaydı ve ölmek üzereydi. Amots'un oğlu Peygamber Yeşaya onun yanına gelip şöyle dedi: “Yahve, 'Evini düzene koy, çünkü öleceksin, yaşamayacaksın' diyor.” \v 2 Bunun üzerine Hizkiya yüzünü duvara çevirdi ve Yahve'ye şöyle dua etti, \v 3 “Ey Yahve, sana yalvarırım, senin önünde nasıl doğrulukla, kusursuz bir yürekle yürüdüğümü, gözünde iyi olanı yaptığımı şimdi hatırla.” Bunun üzerine Hizkiya acı acı ağladı. \v 4 Bunun üzerine Yahve'nin sözü Yeşaya'ya geldi: \v 5 “Git ve Hizkiya'ya de ki: 'Baban David'in Tanrısı Yahve şöyle diyor: Duanı işittim. Gözyaşlarını gördüm. İşte, ömrüne on beş yıl katacağım. \v 6 Seni ve bu kenti Asur Kralı'nın elinden kurtaracağım ve bu kenti savunacağım. \v 7 Yahve'nin söylemiş olduğu bu şeyi yapacağına ilişkin Yahve tarafından senin için belirti şu olacak. \v 8 İşte, Ahaz'ın güneş saatine göre güneşle birlikte inen güneş saatinin gölgesini on adım geriye döndüreceğim.''' Böylece güneş, üzerine indiği güneş saatine göre on adım geri döndü. \v 9 Yahuda Kralı Hizkiya'nın hastalanıp iyileştiğinde yazdığı yazı: \q1 \v 10 Dedim ki, “Hayatımın ortasında ölüler diyarının kapılarından giriyorum. \q2 Yıllarımın geriye kalanından yoksun bırakıldım.” \q1 \v 11 Dedim ki, “Yaşayanlar diyarında Yah'ı, Yah'ı görmeyeceğim. \q2 İnsanı artık dünya sakinleriyle görmeyeceğim. \q1 \v 12 Oturduğum yer bir çoban çadırı gibi benden alınıp göçürülüyor. \q2 Hayatımı bir dokumacı gibi dürdüm. \q2 Beni tezgahtan kesip ayıracak. \q2 Gündüzden geceye kadar sonumu getireceksin. \q1 \v 13 Sabaha dek sabırla bekledim. \q2 Aslan gibi bütün kemiklerimi kırıyor. \q2 Gündüzden geceye kadar sonumu getireceksin. \q1 \v 14 Kırlangıç ya da turna kuşu gibi cıvıldaştım. \q2 Kumru gibi inledim. \q2 Gözlerim yukarıya bakmaktan zayıflıyor. \q2 Efendim, baskı altındayım. Kefilim ol.” \q1 \v 15 Ne diyeyim? Hem bana söyledi hem de bunu kendisi yaptı. \q2 Canımın acısından dolayı bütün yıllarımca dikkatli yürüyeceğim. \q1 \v 16 Ey Efendim, insanlar bunlarla yaşarlar; ruhum da hepsinde hayat bulur. \q2 Beni iyi et de beni yaşat. \q1 \v 17 İşte, esenlik için büyük acılar çektim, \q2 Ama sen canımı sevdiğin için çürüme çukurundan kurtardın; \q2 Çünkü bütün günahlarımı arkana attın. \q1 \v 18 Çünkü ölüler diyarı seni övemez. \q2 Ölüm seni anamaz. \q2 Çukura inenler senin gerçeğini umut edemezler. \q1 \v 19 Diri olan, diri olan, benim bugün yaptığım gibi, seni o övecek. \q2 Baba senin gerçeğini çocuklara bildirecek. \q1 \v 20 Yahve beni kurtaracak. \q2 Bu nedenle yaşamımızın bütün günlerinde, \q2 Yahve'nin evinde, ezgilerimi yaylı çalgılarla söyleyeceğiz. \p \v 21 Yeşaya şöyle demişti: “Bir parça incir topağı alıp lapa olarak çıban üzerine koysunlar, o iyileşecektir.” \v 22 Hizkiya, “Yahve'nin evine çıkacağımı gösteren belirti nedir?” de demişti. \c 39 \p \v 1 O sırada Babil Kralı Baladan oğlu Merodak Baladan, Hizkiya'nın hasta olduğunu ve iyileştiğini duyunca ona mektuplar ve hediye gönderdi. \v 2 Hizkiya onlardan memnun kaldı ve onlara değerli eşyalarının bulunduğu evi, gümüşü, altını, baharatları, değerli yağı, bütün silah evini ve hazinelerinde bulunan her şeyi gösterdi. Ne evinde, ne de ülkesinde Hizkiya'nın onlara göstermediği hiçbir şey kalmadı. \v 3 Bunun üzerine Peygamber Yeşaya, Kral Hizkiya'nın yanına gelip sordu: “Bu adamlar ne dediler? Sana nereden geldiler?” \p Hizkiya, “Onlar bana, Babil'den, uzak bir ülkeden geldiler” dedi. \v 4 Sonra, “Evinde ne gördüler?” diye sordu. Hizkiya şöyle yanıt verdi: “Evimdeki her şeyi gördüler. Hazinelerim arasında onlara göstermediğim hiçbir şey kalmadı.” \p \v 5 Bunun üzerine Yeşaya, Hizkiya'ya şöyle dedi: “Ordular Yahvesi'nin sözünü dinle: \v 6 'İşte, evinde olan her şeyin ve atalarının bugüne kadar biriktirdiklerinin Babil'e taşınacağı günler geliyor. Hiçbir şey kalmayacak.' diyor Yahve. \v 7 'Senden çıkacak, sana doğacak oğullarını alıp götürecekler ve onlar Babil Kralı'nın sarayında hadım olacaklar.'” \p \v 8 Bunun üzerine Hizkiya Yeşaya'ya şöyle dedi: “Yahve'nin söylediği söz iyidir.” Dahası, “Çünkü benim günlerimde barış ve doğruluk olacak” dedi. \c 40 \p \v 1 “Avutun, halkımı avutun” diyor Tanrınız. \v 2 “Yeruşalem'e rahatlatır biçimde söyleyin ve ona, savaşının tamamlandığını, suçunun bağışlandığını, bütün günahlarına karşılık Yahve'nin elinden iki kat karşılık aldığını haykırın.” \q1 \v 3 Çağıranın sesi şöyle diyor, \q2 “Çölde Yahve'nin yolunu hazırlayın! \q2 Tanrımız için bozkırda düz ana yol yapın. \q1 \v 4 Her vadi yükseltilecek, \q2 Her dağ ve tepe alçaltılacak. \q2 Engebeli yerler düz, sarp yerler de ova edilecek. \q1 \v 5 Yahve'nin görkemi ortaya çıkacak, \q2 Bütün insanlık onu hep birlikte görecekler; \q2 Çünkü bunu Yahve'nin ağzı söyledi.” \q1 \v 6 Birinin sesi “Bağır!” diyor. \q2 Biri “Ne bağırayım?” dedi. \q2 “Bütün insanlık ot gibidir, \q2 Onun bütün yüceliği de kır çiçeğine benzer. \q1 \v 7 Ot kurur, çiçek solar, çünkü üzerine Yahve'nin soluğu eser. \q2 Kuşkusuz insanlar ot gibidir. \q1 \v 8 Ot kurur, çiçek solar; \q2 Ama Tanrımız'ın sözü sonsuza dek durur.” \q1 \v 9 Ey Siyon'a müjde veren, yüksek dağa çık. \q2 Ey Yeruşalem'e müjde veren, sesini kuvvetle yükselt! \q2 Yükselt! Korkma! Yahuda kentlerine, \q2 “İşte, Tanrınız!” de. \q1 \v 10 İşte, Efendi Yahve yiğit biri gibi gelecek, \q2 O'nun kolu da kendisi için hüküm sürecek. \q2 İşte, karşılığı kendi yanındadır, \q2 Ödülü de kendi önündedir. \q1 \v 11 Sürüsünü bir çoban gibi güdecek. \q2 Kuzuları kollarına alacak, \q2 Bağrında taşıyacak onları. \q2 Yavrularını usul usul güdecek. \q1 \v 12 Avucunun içiyle suları ölçen, \q2 Karışıyla gökyüzünü işaretleyen, \q2 Ölçü sepetinde yerin tozunu hesaplayan, \q2 Dağları kantarla, tepeleri teraziyle tartan kimdir? \q1 \v 13 Yahve'nin Ruhu'nu kim yönlendirdi, \q2 Ya da öğütçüsü olup O'na öğretti? \q1 \v 14 Kime danıştı da O'nu bilgilendirdi, \q2 O'nu adalet yolunda eğitti, \q2 O'na bilgiyi öğretti, \q2 O'na anlayış yolunu gösterdi? \q1 \v 15 İşte uluslar kovadaki bir damla gibidir, \q2 Terazideki toz zerresi gibi sayılır. \q2 İşte, adaları küçücük bir şeymiş gibi havaya kaldırır. \q1 \v 16 Lübnan yakmak için yetmez, \q2 Onun hayvanları da yakmalık sunu için yetmez. \q1 \v 17 O'nun önünde bütün uluslar bir hiç gibidir. \q2 O'nun için hiçten aşağı ve boş sayılır. \q1 \v 18 Öyleyse Tanrı'yı kime benzeteceksiniz? \q2 Ya da hangi benzerliği O'na kıyas tutacaksınız? \q1 \v 19 Bir işçi bir suret yaptı, \q2 Kuyumcu onu altınla kapladı, \q2 Ona gümüş zincirler döktü. \q1 \v 20 Böyle bir sunuya gücü yetmeyen yoksul kişi, \q2 Çürümez bir ağaç seçer. \q2 Kendisi için yerinden oynamayacak oyma bir suret diksin diye usta işçi arar. \q1 \v 21 Bilmediniz mi? \q2 Duymadınız mı? \q2 Başlangıçtan beri size söylenmedi mi? \q2 Dünyanın temellerinden anlamadınız mı? \q1 \v 22 Yeryüzü dairesi üzerinde oturan O'dur, \q2 Onun sakinleri de çekirge gibidirler; \q2 Gökleri bir perde gibi geren, \q2 Onları içinde oturulacak bir çadır gibi yayan da O'dur, \q1 \v 23 Beyleri bir hiç eden, \q2 Yeryüzü hakimlerini boş kılan O'dur. \q1 \v 24 Neredeyse hiç dikilmemişler. \q2 Neredeyse hiç ekilmemişler. \q2 Kütükleri neredeyse hiç kök salmamış. \q2 Sadece üzerlerine üflüyor ve kuruyorlar, \q2 Kasırga da onları anız gibi alıp götürüyor. \q1 \v 25 “Öyleyse beni kime benzeteceksin? \q2 Benim eşitim kim?” diyor Kutsal Olan. \q1 \v 26 Gözlerinizi yukarı kaldırın da bunları kimin yarattığını, \q2 Ordularını sayıca çıkaranın kim olduğunu görün. \q2 Hepsini adlarıyla çağırır. Kudretinin büyüklüğü sayesinde, \q2 Güçte kudretli olduğu için onlardan biri bile eksilmez. \q1 \v 27 Neden, ey Yakov, ey İsrael, \q2 “Yolumu Yahve görmüyor, \q2 Tanrım hakkımı saymadı?” diye, konuşuyorsun?” \q1 \v 28 Bilmedin mi? \q2 Duymadın mı? \q2 Dünyanın uçlarının Yaratıcısı, \q2 Sonsuz Tanrı Yahve zayıflamaz. \q2 O yorulmaz. \q2 O'nun anlayışı incelenemez. \q1 \v 29 Zayıflara güç verir. \q2 Gücü olmayanın gücünü artırır. \q1 \v 30 Gençler bile zayıflar ve bitkin düşer, \q2 Gençler tümüyle düşerler; \q1 \v 31 Ama Yahve'yi bekleyenler güçlerini tazeleyecekler. \q2 Kartal gibi kanatlarla yükselecekler. \q2 Koşacaklar ve yorulmayacaklar. \q2 Yürüyecekler ve zayıflamayacaklar. \c 41 \q1 \v 1 “Ey adalar, önümde sessiz olun da halklar güçlerini tazelesin. \q2 Yaklaşsınlar, \q2 Sonra konuşsunlar. \q2 Yargı için bir araya gelelim. \q1 \v 2 Doğudan birini kim yükseltti? \q2 Kim onu doğrulukla ayağa kaldırdı? \q2 Ulusları ona teslim eder ve krallara hükmetmesini sağlar. \q2 Onları toz gibi onun kılıcına, \q2 Rüzgârın sürdüğü anız gibi onun yayına veriyor. \q1 \v 3 Onları kovalıyor, \q2 Hiç ayak basmamış olduğu bir yoldan da sağ salim geçiyor. \q1 \v 4 Başlangıçtan beri kuşakları çağırarak bunu kim işledi ve yaptı? \q2 Ben, Yahve, birinci ve sonuncularla birlikteyim, \q2 Ben O'yum.” \q1 \v 5 Adalar gördü ve korktu. \q2 Yeryüzünün uçları titriyor. \q2 Onlar yaklaşıp geliyorlar. \q1 \v 6 Herkes komşusuna yardım ediyor. \q2 Kardeşlerine “Güçlü ol!” diyor. \q1 \v 7 Böylece marangoz kuyumcuyu teşvik ediyor. \q2 Çekiçle düzelten, örse vuranı lehim için, \q2 “İyi oldu” diyerek cesaretlendiriyor; \q2 Sarsılmasın diye onu çivilerle de sabitliyor. \q1 \v 8 “Ama sen, ey hizmetkârım İsrael, \q2 Seçtiğim Yakov, \q2 Dostum Avraham'ın soyu, \q1 \v 9 Seni dünyanın uçlarından tutup köşelerinden çağırdım, \q2 Sana şöyle dedim, \q2 'Sen benim hizmetkârımsın. \q2 Ben seni seçtim ve seni bir kenara atmadım.’ \q1 \v 10 Korkma, çünkü ben seninleyim. \q2 Korkma, çünkü ben senin Tanrın'ım. \q2 Seni güçlendireceğim. \q2 Evet sana yardım edeceğim. \q2 Evet, doğruluğumun sağ eliyle sana destek olacağım. \q1 \v 11 İşte, sana öfkelenenlerin hepsi hayal kırıklığına uğrayacak ve şaşkına dönecek. \q1 Seninle uğraşanlar bir hiç gibi olacaklar ve yok olacaklar. \q1 \v 12 Onları, seninle çekişenleri arayacaksın ama bulamayacaksın. \q2 Sana karşı savaşanlar bir hiç gibi, \q2 Hiç varolmamış gibi olacaklar. \q1 \v 13 Çünkü ben, Tanrın Yahve, \q2 Sağ elinden tutup sana, 'Korkma' diyeceğim. \q2 'Ben sana yardım edeceğim.’ \q1 \v 14 Korkma, ey Yakov, \q2 Toprak kurdu ve siz İsraelliler. \q2 Ben sana yardım edeceğim” diyor Yahve. \q2 “Kurtarıcınız İsrael'in Kutsalı'dır. \q1 \v 15 İşte, seni yeni, dişli, keskin bir harman döveni yaptım. \q2 Dağları dövecek, onları ufalayacak, \q2 Tepeleri saman gibi edeceksin. \q1 \v 16 Onları savuracaksın, \q2 Rüzgâr onları götürecek, kasırga onları dağıtacak. \q2 Sen Yahve ile sevineceksiniz. \q2 İsrael'in Kutsalı'yla övüneceksin. \q1 \v 17 Yoksullar ve muhtaçlar su arıyor ama yok. \q2 Susuzluktan dilleri kuruyor. \q2 Ben, Yahve onlara yanıt vereceğim. \q2 Ben, İsrael'in Tanrısı, onları bırakmayacağım. \q1 \v 18 Çıplak tepeler üzerinde ırmaklar, \q2 Vadilerin ortasında pınarlar açacağım. \q2 Çölü su havuzu, kuru toprakları su pınarları yapacağım. \q1 \v 19 Çölde sedir, akasya, mersin ve zeytin ağaçları koyacağım. \q2 Bozkırda selvi, çam ve şimşir ağaçlarını birlikte dikeceğim; \q1 \v 20 Ta ki, bunu Yahve'nin elinin yaptığını, \q2 Bunu İsrael'in Kutsalı'nın yarattığını görebilsinler, \q2 Bilsinler, düşünsünler ve birlikte anlasınlar. \q1 \v 21 Davanızı ortaya koyun” diyor Yahve. \q2 “Güçlü delillerinizi ortaya çıkarın!” \q2 Yakov'un Kralı diyor. \q1 \v 22 “Ne olacağını bize duyursunlar ve bildirsinler! \q2 Önceki şeylerin ne olduğunu açıklayın, \q2 Onları düşünelim de sonlarını bilelim; \q2 Ya da bize gelecek şeyleri gösterin. \q1 \v 23 Bundan sonra olacak şeyleri bildirin ki, \q2 Sizin ilâhlar olduğunuzu bilelim. \q2 Evet, iyilik yapın ya da kötülük yapın ki, \q2 Dehşete düşelim de bunu birlikte görelim. \v 24 İşte, siz bir hiçsiniz, işiniz de bir hiçtir. Sizi seçen iğrençtir. \q1 \v 25 “Kuzeyden birini yükselttim o da gün doğusundan geldi; \q2 Adımı çağıran biri; \q2 O, çömlekçinin balçığı çiğnediği gibi, \q2 Çamur üzerindeymiş gibi hükümdarların üzerine gelecek. \q1 \v 26 Bilmemiz için bunu başlangıçtan kim bildirdi, \q2 Öncesinden ki, 'O haklı' diyebilelim? \q2 Gerçekten bildiren kimse yok. \q2 Gerçekten gösteren kimse yok. \q2 Gerçekten senin sözlerini duyan kimse yok. \q1 \v 27 Siyon'a, 'İşte, onlara bak' diyen ilk benim; \q2 Ve Yeruşalem'e müjde getireni ben vereceğim. \q1 \v 28 Baktığımda, kimse yok, \q2 Sorduğumda bir söz yanıt verebilecek aralarında bir öğütçü yok. \q1 \v 29 İşte onların bütün yaptıkları boştur ve hiçtir. \q2 Dökme suretleri rüzgâr ve karışıklıktır.” \c 42 \q1 \v 1 “İşte, destek olduğum, canımın hoşnut olduğu seçilmiş hizmetkârım; \q2 Onun üzerine Ruhu'mu koydum. Uluslara adaleti getirecek. \q1 \v 2 Bağırmayacak, sesini yükseltmeyecek, \q2 Sokakta işittirmeyecek. \q1 \v 3 O, ezilmiş bir kamışı kırmaz. \q2 Sönük yanan fitili söndüremez. \q2 Adaleti sadakatle getirecektir. \q1 \v 4 Yeryüzünde adaleti yerleştirene, \q2 Adalar onun yasasını bekleyene dek bırakmayacak, \q2 Cesareti kırılmayacaktır.” \q1 \v 5 Gökleri yaratan ve onları geren, \q2 Yeryüzünü ve ondan çıkanları yayan, \q2 Halkına soluk ve onda yürüyenlere ruh veren \q2 Tanrı Yahve şöyle diyor: \q1 \v 6 “Ben Yahve, seni doğrulukla çağırdım. \q2 Elini tutacağım. \q2 Seni koruyacağım, \q1 \v 7 Kör gözleri açman, mahkûmları zindandan, \q2 Karanlıkta oturanları zindandan çıkarman için \q2 Seni halk için bir antlaşma, \q2 Uluslara ışık yapacağım.” \q1 \v 8 “Ben Yahve'yim. Adım budur. \q2 Yüceliğimi bir başkasına, övgümü de oyulmuş suretlere vermeyeceğim. \q1 \v 9 İşte, eski şeyler oldu ve ben yeni şeyler bildiriyorum. \q2 Onlar olmadan önce size söylüyorum.” \q1 \v 10 Ey denize inenler ve ondaki her şey, \q2 Adalar ve orada yaşayanlar, \q2 Yahve'ye yeni bir ezgi söyleyin, \q2 Dünyanın öbür ucundan da O'na övgüler sunun. \q1 \v 11 Çöl ve onun kentleri, \q2 Kedar'ın sakinleri köyleriyle birlikte seslerini yükseltsinler. \q2 Sela sakinleri ezgi söylesin. \q2 Dağların tepesinden bağırsınlar! \q1 \v 12 Yahve'ye yücelik versinler, \q2 Adalarda da O'nun övgüsünü bildirsinler. \q1 \v 13 Yahve güçlü bir yiğit gibi çıkacak. \q2 Bir savaş adamı gibi gayretini uyandıracak. \q2 Savaş çığlığı atacak. \q2 Evet, yüksek sesle bağıracak. \q2 Düşmanlarına karşı zafer kazanacaktır. \q1 \v 14 “Uzun zamandır sessizdim. \q2 Sessiz kaldım ve kendimi tuttum. \q2 Şimdi doğum yapan bir kadın gibi feryat edeceğim. \q2 Hem nefesimi tutacağım, hem hızlı hızlı soluyacağım. \q1 \v 15 Dağları, tepeleri harap edeceğim, \q2 Onların bütün otlarını kurutacağım. \q2 Irmakları ada yapacağım, havuzları kurutacağım. \q1 \v 16 Körleri bilmedikleri bir yoldan getireceğim. \q2 Onlara bilmedikleri yollarda öncülük edeceğim. \q2 Önlerindeki karanlığı ışık, eğri yerleri düz edeceğim. \q2 Bunları yapacağım ve onları bırakmayacağım.” \q1 \v 17 “Oyma suretlere güvenenler, \q2 Dökme suretlere 'Siz bizim ilâhlarımızsınız' diyenler geri döndürülecek. \q2 Tümüyle hayal kırıklığına uğrayacaklar.” \q1 \v 18 “Duyun, ey sağırlar, \q2 Bakın, ey körler, ki göresiniz. \q1 \v 19 Benim hizmetkârımdan başka kör olan kimdir? \q2 Ya da gönderdiğim ulağım kadar sağır olan kimdir? \q2 Kim esenlik içinde olan kadar kör, \q2 Yahve'nin hizmetkârı kadar kör olan kimdir? \q1 \v 20 Çok şey görüyorsunuz ama farketmiyorsunuz. \q2 Kulakları açık ama dinlemiyor. \q1 \v 21 Kendi doğruluğu uğruna yasayı büyütmek, \q2 Onu saygın kılmak Yahve'yi hoşnut etti. \q1 \v 22 Ama bu soyulmuş ve talan edilmiş bir halktır. \q2 Hepsi çukurlar tarafından yakalanmış, zindanlarda kapanmışlardır. \q2 Tutsak oldular, kurtaran yok, yağmalandılar ve kimse, \q2 'Onları geri verin!' demiyor. \q1 \v 23 Aranızda buna kulak verecek kim var? \q2 Gelecek zamanı kim dinleyecek ve duyacak? \q1 \v 24 Yakov'u yağma olarak, İsrael'i soygunculara kim verdi? \q2 Kendisine karşı günah işlediğimiz Yahve değil mi? \q2 Çünkü O'nun yollarında yürümediler, \q2 O'nun yasasına da itaatsizlik ettiler. \q1 \v 25 Bu nedenle öfkesinin kızgınlığını ve savaşın gücünü onun üzerine döktü. \q2 Her tarafı ateşe verdi ama o bilmiyordu. \q2 Onu yaktı ama o bunu yüreğine koymadı.” \c 43 \q1 \v 1 Ama şimdi ey Yakov, seni yaratan, ey İsrael, \q2 Sana biçim veren Yahve şöyle diyor: \q2 “Korkma, çünkü seni kurtardım. \q2 Seni adınla çağırdım. \q2 Sen benimsin. \q1 \v 2 Sulardan geçtiğinde ben seninle olacağım, \q2 Irmakların içinden geçerken senin üzerine taşmayacak. \q2 Ateşin içinden yürürken yanmayacaksın, \q2 Alev de seni yakmayacak. \q1 \v 3 Çünkü ben senin Tanrın Yahve'yim, \q2 İsrael'in Kutsalı, senin Kurtarıcın. \q2 Fidye olarak Mısır'ı, \q2 Senin yerine Etiyopya'yı ve Seva'yı verdim. \q1 \v 4 Gözümde değerli ve saygın olduğun ve seni sevdiğim için, \q2 Senin yerine insanları, yaşamının yerine ulusları vereceğim. \q1 \v 5 Korkma, çünkü ben seninleyim. \q2 Senin soyunu doğudan getirip seni batıdan toplayacağım. \q1 \v 6 Kuzeye, 'Onları bırak' \q2 Güneye de, 'Onları alıkoyma!' diyeceğim. \q2 'Oğullarımı uzaklardan, \q2 Kızlarımı da yeryüzünün uçlarından, \q1 \v 7 Adımla çağırılan ve yüceliğim için yarattığım, \q2 Kendisine biçim verdiğim, \q2 Evet yarattığım herkesi getir'” diyeceğim. \q1 \v 8 Gözleri olan kör halkı, \q2 Kulakları olan sağırları dışarı çıkar. \q1 \v 9 Bütün uluslar bir araya toplansın, \q2 Halklar da toplansın. \q2 İçlerinden kim bunu bildirebilir, \q2 Bize eski şeyleri gösterebilir? \q2 Tanıklarını getirsinler ki, haklı çıksınlar, \q2 Ya da duysunlar da “Bu doğrudur” desinler. \q1 \v 10 “Sizler benim tanıklarımsınız” diyor Yahve, \q2 “Seçmiş olduğum hizmetkârımla birlikte; \q2 Ta ki beni tanıyıp da inanasınız \q2 Ve benim O olduğumu anlayasınız. \q2 Benden önce Tanrı yoktu, \q2 Benden sonra da olmayacaktır. \q1 \v 11 Ben kendim Yahve'yim. \q2 Benden başka kurtarıcı yok. \q1 \v 12 Ben bildirdim, ben kurtardım ve ben gösterdim; \q2 Aranızda yabancı bir ilâh yoktur. \q2 Bu nedenle sizler benim tanıklarımsınız” diyor Yahve, \q2 “Ve ben Tanrı'yım. \q1 \v 13 Evet, gün gün olduğunda beri ben O'yum. \q2 Elimden kurtarabilecek kimse yok. \q2 Ben işleyeceğim ve buna kim engel olabilir?” \p \v 14 Kurtarıcınız, İsrael'in Kutsalı Yahve şöyle diyor: “Sizin uğrunuza Babil'e gönderdim, Keldaniler'i, sevinç duydukları gemilerinde kaçak olarak, onların hepsini indireceğim. \v 15 Kutsalınız, İsrael'in Yaratıcısı, Kralınız Yahve benim.” \p \v 16 Denizde yol, ve güçlü sularda yol açan, \q1 \v 17 savaş arabasını ve atı, \q2 Orduyu ve yiğidi ortaya çıkaran (onlar birlikte yatıyorlar, \q2 Kalkmayacaklar; onlar söndüler, fitil gibi söndüler) Yahve şöyle diyor: \q1 \v 18 “Geçmiş şeyleri anmayın, \q2 Eski şeyleri düşünmeyin. \q1 \v 19 İşte yeni bir şey yapacağım. \q2 Artık ortaya çıkıyor. \q2 Bilmiyor musun? \q2 Hatta çölde yol, bozkırda ırmaklar yapacağım. \q1 \v 20 Kır hayvanları, çakallar ve devekuşları beni sayacaklar; \q2 Çünkü halkıma, seçtiklerime içirmesi için çölde su, \q2 Bozkırda da ırmaklar veriyorum, \q1 \v 21 o halk ki, övgülerimi ilan etsinler diye, \q2 Ona kendim için biçim verdim. \q1 \v 22 Yine de beni çağırmadın ey Yakov; \q2 Ama sen benden usandın ey İsrael. \q1 \v 23 Yakmalık sunular olarak bana koyunlarından birini getirmedin, \q2 Kurbanlarınla da beni onurlandırmadın. \q2 Ben sana sunularla yük olmadım, \q2 Günnükle de seni usandırmadım. \q1 \v 24 Bana parayla şeker kamışı almadın, \q2 Kurbanlarının yağıyla da beni doyurmadın, ama günahlarını sırtıma yükledin. \q2 Kötülüklerinle beni usandırdın. \q1 \v 25 Ben kendi uğruma suçlarınızı silen benim; \q2 Senin günahlarını da hatırlamayacağım. \q1 \v 26 Bana hatırlat. Gelin hep birlikte itiraz edelim. \q2 Davanı açıkla ki, haklı çıkasın. \q1 \v 27 İlk atan günah işledi, \q2 öğretmenlerin bana karşı suç işledi. \q1 \v 28 Bu yüzden kutsal yerin beylerini kirleteceğim; ve Yakov'u lanete, İsrael'i de aşağılanmaya döndüreceğim.” \c 44 \q1 \v 1 Ama şimdi dinle, hizmetkârım Yakov, \q2 seçtiğim İsrael. \q1 \v 2 Seni yaratan, rahminde sana biçim veren, \q2 Sana yardım edecek olan Yahve şöyle diyor: \q2 “Korkma, ey hizmetkârım Yakov; \q2 Ve sen, ey seçtiğim Yeşurun. \q1 \v 3 Çünkü susamış olanın üzerine su, \q2 Kuru toprağın üzerine dereler dökeceğim. \q1 Ruhumu senin soyunun üzerine, \q2 Bereketimi senin yavrularının üzerine dökeceğim; \q1 \v 4 ve onlar akarsu kenarlarındaki söğüt ağaçları gibi \q2 Otlar arasında bitecekler. \q1 \v 5 Biri, 'Ben Yahve'ye aitim' diyecek. \q2 Bir diğeri Yakov'un adıyla çağrılacak; \q2 Bir başkası eline 'Yahve için' yazacak ve İsrael'in adını yüceltecek.” \q1 \v 6 İsrael Kralı Yahve ve onun Kurtarıcısı Ordular Yahvesi şöyle diyor: \q2 “İlk benim, son da benim; \q2 Benden başka Tanrı da yoktur. \q1 \v 7 Kim bana benziyor? \q2 Eski halkı kurduğumdan beri, \q2 Kim çağıracak, \q2 Bunu ilan edecek \q2 Ve benim için düzene koyacak? \q2 Gelecek şeyleri ve olacak şeyleri hadi bildirsin. \q1 \v 8 Çekinme, korkma. \q2 Bunu sana çok önceden bildirip göstermemiş miydim? \q2 Sizler benim tanıklarımsınız. \q2 Benden başka Tanrı var mı? \q2 Gerçekten yok. \q2 Ben başka bir Kaya bilmiyorum.” \q1 \v 9 Oyma suret yapan herkes boştur. \q2 Zevk buldukları şeyler fayda getirmez. \q2 Kendi tanıkları bile onların hayal kırıklığına uğrayabileceklerini \q2 Görmezler ve bilmezler. \q1 \v 10 Kim bir ilâha şekil verdi, \q2 Ya da hiçbir yararı olmayan bir suret döktü? \q1 \v 11 İşte, onun bütün arkadaşları hayal kırıklığına uğrayacak; \q2 İşçiler yalnızca insandır. \q2 Hepsi bir araya toplansın. \q2 Onlar ayağa kalksınlar. \q2 Korkacaklar. \q2 Birlikte utandırılacaklar. \q1 \v 12 Demirci bir balta alır, \q2 Korla işler, \q2 Onu çekiçlerle şekillendirir ve güçlü koluyla onu işler. \q2 Acıkır ve gücü tükenir; \q2 Su içmez ve bitkin düşer. \q1 \v 13 Marangoz bir ip uzatır. \q2 Kalemle işaretler. \q2 Raspayla şekillendirir. \q2 Pergelle işaretleyip, evde otursun diye, \q2 Onu insan güzelliğinde, insan biçiminde yapar. \q1 \v 14 Kendisi için sedir ağaçlarını keser, \q2 Selvi ve meşe ağaçlarını alır, \q2 Orman ağaçları arasında birini kendisi için güçlendirir. \q2 Bir selvi ağacı diker ve yağmur onu besler. \q1 \v 15 O zaman insana yakacak olur; \q2 Bir kısmını alıp kendini ısıtır. \q2 Evet onu yakar ve ekmek pişirir. \q2 Evet, bir ilâh yapar ve ona tapar; \q2 Onu oyma bir suret yapar, önünde de kapanır. \q1 \v 16 Bir kısmını ateşte yakar. \q2 Bir kısmıyla da et yer. \q2 Kızartmalığı kızartır ve doyar. \q2 Evet, ısınır ve şöyle der: \q2 “Oh! Isındım. Ateş gördüm.” \q1 \v 17 Geri kalanını bir ilâh, kendine bir oyma suret yapar. \q2 Ona eğilir, tapınır, dua eder ve şöyle der: \q2 “Kurtar beni, çünkü sen benim ilâhımsın!” \q1 \v 18 Bilmezler ve düşünmezler; \q2 Çünkü O, onların göremeyen gözlerini, \q2 Onların anlayamayan yüreklerini kapatmıştır. \q1 \v 19 Kimsede bilgi ve anlayış yok ki, düşünüp desin, \q2 “Bir kısmını ateşte yaktım. \q2 Evet, közleri üzerinde ekmek de pişirdim. \q2 Eti kızartıp yedim. \q2 Geri kalanını iğrenç bir şey mi yapayım? \q2 Bir ağaç gövdesinin önünde eğileyim mi?” \q1 \v 20 Külle beslenir. \q2 Aldanmış yürek onu saptırdı; \q2 Canını kurtaramıyor, \q2 “Sağ elimde yalan yok mu?” diyemiyor. \q1 \v 21 Ey Yakov ve ey İsrael, bu şeyleri hatırla; \q2 Çünkü sen benim hizmetkârımsın. \q2 Ben sana biçim verdim. \q2 Sen benim hizmetkârımsın. \q2 İsrael, benim tarafımdan unutulmayacaksın. \q1 \v 22 Koyu bulut gibi günahlarını, \q2 Bulut gibi suçlarını sildim. \q2 Bana dön, çünkü seni fidye ile kurtardım. \q1 \v 23 Ezgi söyleyin, ey gökler, çünkü bunu Yahve yaptı! \q2 Bağırın, ey siz, yeryüzünün aşağı kısımları! \q2 Ey dağlar, ey orman, bütün ağaçlarınız ezgi söylemeye başlayın, \q2 Çünkü Yahve Yakov'u fidye ile kurtardı ve İsrael'de kendini yüceltecektir. \q1 \v 24 Seni fidye ile kurtaran, \q2 Sana rahimde biçim veren Yahve şöyle diyor: \q2 “Ben her şeyi yaratan, gökleri tek başına geren, \q2 Yeryüzünü kendi kendime seren; \q1 \v 25 yalancıların belirtilerini boşa çıkaran, \q2 Falcıları çılgına çeviren; \q2 Bilgeleri geri döndüren, \q2 Bilgilerini saçmalık eden; \q1 \v 26 Hizmetkârının sözünü doğrulayan, \q2 Ulakların öğütlerini yerine getiren; \q2 Yeruşalem için, 'Onda oturulacak', \q2 Yahuda kentleri için de, 'Onlar bina olacaklar, \q2 Onun yıkık yerlerini ayağa kaldıracağım' diyen; \q1 \v 27 Derinliğe 'Kuru, \q2 Senin ırmaklarını da kurutacağım' diyen, \q1 \v 28 Koreş için, 'O benim çobanımdır, \q2 Benim bütün arzumu yerine getirecektir' diyen, \q2 Yeruşalem için de 'O bina edilecektir', \q2 Tapınak için 'Temelin atılacaktır' diyen Yahve benim.” \c 45 \p \v 1 Önündeki ulusları boyun eğdirmek ve kralların zırhlarını çıkarmak ve kapılar kapanmasın diye önündeki kapıları açmak için sağ elinden tuttuğum Koreş'e, meshedilmişine, Yahve şöyle diyor: \q1 \v 2 “Senin önünden gideceğim, \q2 Engebeli yerleri düz edeceğim. \q2 Tunç kapıları parçalayacağım, \q2 Demir sürgüleri kıracağım. \q1 \v 3 Sana karanlığın hazinelerini, \q2 Gizli yerlerin saklı zenginliklerini vereceğim; \q2 Öyle ki, seni adınla çağıranın ben, Yahve, \q2 İsrael'in Tanrısı olduğumu bilesin. \q1 \v 4 Hizmetkârım Yakov ve seçtiğim İsrael uğruna, \q2 Seni adınla çağırdım. \q2 Beni tanımadığın halde sana bir unvan verdim. \q1 \v 5 Ben Yahve'yim ve başka biri yok. \q2 Benden başka Tanrı yoktur. \q2 Beni tanımadığın halde seni güçlendireceğim; \q1 \v 6 ta ki, gün doğusundan ve batıdan olanlar, \q2 Benden başka kimsenin olmadığını bilsinler. \q2 Ben Yahve'yim ve başka kimse yok. \q1 \v 7 Işığı ben biçimlendiririm ve karanlığı yaratırım. \q2 Ben barışı yaparım ve felaketi yaratırım. \q2 Bütün bunları yapan Yahve benim. \q1 \v 8 Ey gökler, yukarıdan yağmur yağdırın, \q2 Gökyüzüzünden doğruluk yağsın. \q2 Yeryüzü açılsın ki, kurtuluş üretsin, \q2 Onunla birlikte doğruluk türetsin. \q2 Ben, Yahve, onu yarattım. \q1 \v 9 Vay haline, yerin toprak çömleklerinin arasında bir toprak çömlek olup da \q2 Yaratıcısı'yla çekişen adamın! Balçık kendisini yapana 'Ne yapıyorsun' \q2 Ya da elinin işi sana 'Onun elleri yok' der mi? \q1 \v 10 Babasına, 'Neyin babası oldun?' ya da annesine, \q2 'Ne doğurdun?' diyenin vay haline.” \q1 \v 11 İsrael'in Kutsalı ve Yaratıcısı Yahve şöyle diyor: \q2 “Oğullarımla ilgili olacak şeyleri bana sorun, \q2 Ellerimin işini bana buyurun! \q1 \v 12 Ben yeryüzünü yarattım, \q2 Onun üzerinde insanı yarattım. \q2 Benim ellerim gökleri gerdi. \q2 Onların bütün ordularına ben buyruk verdim. \q1 \v 13 Ben onu doğrulukla yükselttim, \q2 Onun bütün yollarını düz edeceğim. \q2 Kentimi o bina edecek, \q2 Sürgünlerimi bedel ya da ödül karşılığı olmadan, \q2 Salıverecek” diyor Ordular Yahvesi. \q1 \v 14 Yahve şöyle diyor: “Mısır'ın emeği, \q2 Etiyopya'nın malı ve uzun boylu Sabalılar yanınıza gelecek, \q2 Onlar sizin olacak. Senin peşinden gidecekler. \q2 Zincirlere vurularak gelecekler. \q2 Size boyun eğecekler. \q2 Sana şöyle yalvaracaklar: \q2 'Gerçekten Tanrı sendedir; \q2 Başka kimse yok. Başka ilah yok. \q1 \v 15 Sen kesinlikle kendini gizleyen bir Tanrı'sın, \q2 İsrael'in Tanrısı, Kurtarıcı.'” \q1 \v 16 Hepsi hayal kırıklığına uğrayacak, \q2 Evet, şaşkına dönecekler. \q2 Put yapıcılar hep birlikte şaşkınlığa düşecekler. \q1 \v 17 İsrael, Yahve tarafından sonsuz bir kurtuluşla kurtarılacak. \q2 Sonsuz çağlar boyunca hayal kırıklığına uğramayacaksınız, \q2 Şaşkına dönmeyeceksiniz. \q1 \v 18 Gökleri yaratan Yahve, \q2 Yeryüzüne biçim veren ve onu yaratan, \q2 Onu kuran ve onu ıssız bırakmak için yaratmayan, \q2 Üzerinde oturulsun diye biçim veren Tanrı şöyle diyor: \q2 “Ben Yahve'yim. Başkası yok. \q1 \v 19 Ben karanlık diyarın bir yerinde gizlice konuşmadım. \q2 Yakov'un soyuna, 'Beni boşuna arayın' demedim. \q2 Ben, Yahve, doğruluk konuşuyorum. \q2 Doğru olan şeyleri bildiriyorum.” \q1 \v 20 “Toplanın da gelin. \q2 Ey uluslardan kaçmış olan sizler, bir arada yaklaşın. \q2 Oyma suret odununu taşıyanların, \q2 Kurtaramayan bir ilâha dua edenlerin bilgisi yoktur. \q1 \v 21 Bunu bildirin ve sunun. \q2 Evet, birlikte öğüt alsınlar. \q1 Bunu çok eski zamanlardan kim gösterdi? \q2 Kim bunu eski zamandan bildirdi? Ben, Yahve, değil miyim? \q1 Benden başka Tanrı, adil Tanrı, Kurtarıcı yoktur. \q2 Benim dışında kimse yok.” \q1 \v 22 “Ey dünya uçları, bana bakın kurtulun; \q2 Çünkü ben Tanrı'yım ve başkası yok. \q1 \v 23 Kendimle ant içtim. \q2 Söz ağzımdan doğrulukla çıktı ve geri alınmayacak; \q2 Her diz önümde çökecek, her dil bana ant içecek. \q1 \v 24 Benim için, 'Doğruluk ve güç yalnızca Yahve'de vardır' diyecekler.” \q2 İnsanlar O'na gelecekler. \q2 O'na karşı hiddetlenenlerin hepsi hayal kırıklığına uğrayacak. \v 25 İsrael'in bütün soyu Yahve'de aklanacak ve sevinecekler! \c 46 \q1 \v 1 Bel alçalıyor. Nebo eğiliyor. \q2 Putları hayvanlar ve büyükbaş hayvanların üzerinde taşınıyor. \q2 Taşıdığınız şeyler ağır yüklerdir, yorgunlara yüktür. \v 2 Eğiliyorlar ve birlikte alçalıyorlar. Yükü kurtaramadılar ama esaret altına gittiler. \q1 \v 3 “Ey Yakov evi, \q2 İsrael evinin bütün artakalanları, \q2 Doğumlarından beri, rahimden beri taşımakta olduğum sizler, beni dinleyin. \q1 \v 4 Yaşlılığınıza kadar da ben O'yum, \q2 Saçlarınız ağardığında bile sizi ben taşıyacağım. \q2 Ben yaptım ve katlanacağım. \q2 Evet ben taşıyacağım ve kurtaracağım.” \q1 \v 5 “Beni kiminle kıyaslayacaksınız, \q2 Bana eşit sayacaksınız, \q2 Sanki aynıymışız gibi beni karşılaştıracaksınız? \q1 \v 6 Bazıları keseden altın döküp gümüşü terazide tartıyorlar. \q2 Bir kuyumcu tutarlar ve o da onu ilâh yapar. \q2 Yere kapanırlar, evet tapınırlar. \q1 \v 7 Onu omuzlarında taşırlar. \q2 Onu götürürler, yerine koyarlar, o da orada durur. \q2 Bulunduğu yerden kımıldamaz. \q2 Evet, biri ona feryat edebilir ama o yanıt veremez. \q2 Onu sıkıntısından kurtaramaz”. \q1 \v 8 “Bunu hatırlayın da adam olduğunuzu gösterin. \q2 Bunu tekrar aklınızda tutun, ey siz suçlular. \q1 \v 9 Eskinin geçmiş şeylerini hatırla; \q2 Çünkü ben Tanrı'yım ve başkası yok. \q2 Ben Tanrı'yım ve benim gibisi yok. \q1 \v 10 Sonu baştan, henüz olmamış şeyleri çok eski zamanlardan bildiririm. \q2 Derim ki: Öğüdüm yerinde duracak \q2 Ve ne dilersem onu yapacağım. \q1 \v 11 Doğudan yırtıcı bir kuşu, \q2 Uzak ülkeden öğüdümün adamını çağıran benim. \q2 Evet söyledim. \q2 Onu da yerine getireceğim. \q2 Ben tasarladım. Onu da yapacağım. \q1 \v 12 Dinleyin beni, ey inatçı yürekliler, \q2 Doğruluktan uzak olanlar! \q1 \v 13 Ben doğruluğumu yaklaştırıyorum. \q2 Uzakta değil, kurtarışım da beklemeyecek. \q2 Yüceliğim olan İsrael için Siyon'a kurtuluş vereceğim.” \c 47 \p \v 1 “Ey Babil'in bakire kızı, aşağı in de toza otur. \q1 Keldaniler'in kızı, tahtsız yere otur. \q2 Çünkü sana artık nazik ve narin denmeyecek. \q1 \v 2 Değirmen taşlarını al da un öğüt. \q2 Peçeni çıkar, eteğini kaldır, \q2 Bacaklarını aç da ırmaklardan yürü. \q1 \v 3 Çıplaklığın açılacak. \q2 Evet, utancın görülecek. \q2 Ben öç alacağım, \q2 Kimseyi de esirgemeyeceğim.” \q1 \v 4 Kurtarıcımız, \q2 Ordular Yahvesi'dir O'nun adı, \q2 İsrael'in Kutsalı'dır. \q1 \v 5 “Sessizce otur ve karanlığa gir, \q2 Ey Keldaniler'in kızı. \q2 Çünkü sana artık krallıklar hanımı denmeyecek. \q1 \v 6 Halkıma kızgındım. \q2 Mirasımı kirlettim ve onları senin eline verdim. \q2 Sen onlara hiç merhamet göstermedin. \q2 Yaşlıların üzerine çok ağır bir boyunduruk yükledin. \q1 \v 7 Sen, 'Sonsuza dek prenses olacağım' dedin, \q2 Bu şeyleri yüreğine koymadın, \q2 Sonuçlarını da düşünmedin.” \q1 \v 8 “Ey zevk düşkünü, güvenlik içinde oturan, \q2 Yüreğinde, 'Ben varım ve benden başka kimse yok' diyen \q2 Sen, şimdi şunu dinle. \q2 'Dul bir kadın olarak oturmayacağım, evlatlar kaybını da bilmeyeceğim.' \q1 \v 9 Ama şu iki şey başına bir günde, bir anda gelecektir: \q2 Evlatlar kaybı ve dulluk. \q2 Büyücülüğünün çokluğuna, \q2 Büyülerinin bolluğuna rağmen üzerine gelecekler. \q1 \v 10 Çünkü sen kendi kötülüğüne güvendin. \q2 ‘Beni kimse görmüyor’ dedin. \q2 Bilgeliğin ve bilgin seni saptırdı. \q2 Yüreğinden, 'Ben varım, \q2 Benden başka kimse yok' dedin. \q1 \v 11 Bu yüzden başına felaket gelecek.” \q2 Onun ne zaman doğacağını bilemezsin. \q2 Fesat senin üzerine düşecek. \q2 Onu bir kenara koyamayacaksın. \q2 Bilmediğin ıssızlık ansızın üzerine gelecek. \q1 \v 12 “Şimdi, gençliğinden beri emek verdiğin büyücülüğünle, \q2 Bol büyülerinle, \q2 Sanki yarar görebilecekmişsin gibi, \q2 Sanki galip gelecekmişsin gibi dur. \q1 \v 13 Öğütlerinin çokluğundan yoruldun. \q2 Şimdi astrologlar, yıldızlara bakanlar, aylık kehanetçiler ayağa kalkıp başına gelecek şeylerden seni kurtarsınlar. \q1 \v 14 İşte, onlar anıza benziyorlar. \q2 Ateş onları yakacak. \q2 Kendilerini alevin gücünden kurtaramayacaklar. \q2 O ne ısınacak bir köz, \q2 Ne de yanında oturulacak bir ateş olacak. \q1 \v 15 Emek verdiğin şeyler şöyle olacak: \q2 Gençliğinden beri seninle ticaret yapanların her biri \q2 Kendi yolunda dolaşacak. Seni kurtaracak kimse olmayacak.” \c 48 \q1 \v 1 “Ey Yakov evi, \q2 İsrael adıyla çağrılan ve Yahuda sularından çıkan sizler, \q2 Şunu dinleyin. \q2 Yahve'nin adıyla ant içersiniz, \q2 İsrael'in Tanrısı'ndan söz edersiniz, \q2 Ama gerçekte ya da doğrulukta değil. \q1 \v 2 Çünkü onlar kendilerini kutsal kentin yurttaşlarıyız derler, \q2 İsrael'in Tanrısı'na güvenirler; \q2 Ordular Yahvesi'dir O'nun adı. \q1 \v 3 Eskiden beri geçmişin şeylerini bildirdim. \q2 Evet, bunlar ağzımdan çıktı, ben de onları ortaya çıkardım. \q2 Bunları ansızın yaptım ve oldular. \q1 \v 4 Çünkü inatçı olduğunu, \q2 Boynunun demirden sinir, alnının da tunç olduğunu biliyordum; \q1 \v 5 Bu nedenle bunu sana eskiden beri bildirdim; \q2 Olmadan önce sana gösterdim; \q2 Öyle ki, 'Onları benim putum yaptı. \q2 Oyulmuş suretim ve dökme suretim onları buyurdu' demeyesin. \q1 \v 6 Bunu duydun. \q2 Şimdi bütün bunlara bak. \q2 Peki sen bunu bildirmeyecek misin?” \q2 “Şimdiden sana yeni şeyler gösterdim, hatta bilmediğin gizli şeyleri bile. \q1 \v 7 Onlar eskiden değil, şimdi yaratıldılar. \q2 'İşte, onları biliyordum' demeyesin diye \q2 Bugünden önce onları duymadın. \q1 \v 8 Evet, duymadın. \q2 Evet bilmedin. \q2 Evet, eskiden beri kulağın açılmadı, \q2 Çünkü çok hain davrandığını, \q2 Ana rahminden sana günahkâr dendiğini biliyordum. \q1 \v 9 Adım uğruna öfkemi geciktireceğim, \q2 Övgümden dolayı, seni kesip atmayayım diye, \q2 Onu senin için geri tutacağım. \q1 \v 10 İşte, seni arıttım ama gümüş gibi değil. \q2 Ben seni ızdırap ocağında seçtim. \q1 \v 11 Kendim için, kendi hatırım için bunu yapacağım; \q2 Adıma nasıl leke sürülür? \q2 Yüceliğimi bir başkasına vermeyeceğim.” \q1 \v 12 “Dinle beni, ey Yakov ve çağırdığım İsrael: \q2 İlk benim. \q2 Son da benim. \q1 \v 13 Evet, elim yeryüzünün temelini attı, \q2 Sağ elim de gökleri yaydı. Ben onları çağırdığımda hep birlikte ayağa kalkarlar.” \q1 \v 14 “Hepiniz toplanın ve dinleyin! \q2 Onların arasında kim bu şeyleri bildirdi? \q2 Yahve'nin sevdiği kişi O'nun istediğini Babil'e yapacak, \q2 Kolu Keldaniler'e karşı olacaktır. \q1 \v 15 Ben, ben söyledim. \q2 Evet, onu çağırdım. \q2 Ben onu getirdim, \q2 O yolunda başarılı olacak.” \q1 \v 16 “Yanıma gelin ve şunu dinleyin: \q1 Başlangıçtan beri gizlice söylemedim; \q2 Gerçekleştiği zamandan beri oradaydım.” \q1 Şimdi Efendi Yahve beni Ruhu'yla gönderdi. \q1 \v 17 Kurtarıcın, İsrael'in Kutsalı \q2 Yahve şöyle diyor: \q1 “Yararlı olanı sana öğreten, \q2 Gitmen gereken yolda sana öncülük eden, \q2 Ben Tanrın Yahve'yim. \q1 \v 18 Keşke buyruklarımı dinleseydin! \q2 O zaman esenliğin ırmak gibi, \q2 Doğruluğun da denizin dalgaları gibi olurdu. \q1 \v 19 Soyun da kum gibi, \q2 Bedeninden çıkan torunların da onun taneleri gibi olurdu. \q2 Onun adı benden kesilip atılmazdı, önümden yok olmazdı.” \q1 \v 20 Babil'i terk edin! \q2 Keldaniler'den kaçın! \q1 Sevinç haykırışlarıyla bunu duyurun, \q2 Dünyanın öbür ucuna kadar anlatın; \q2 “Yahve hizmetkârı Yakov'u fidye ile kurtardı!” deyin. \q1 \v 21 Onları çöllerde götürürken susamadılar. \q2 Onlar için kayadan sular akıttı. \q2 Kayayı da yardı, sular da fışkırdı. \q1 \v 22 Yahve, “Kötüler için esenlik yoktur” diyor. \c 49 \q1 \v 1 Ey adalar, beni dinleyin. \q2 Ey uzaktaki halklar, dinleyin: Yahve beni ana rahminden çağırdı; \q2 Annemin içinden benim adımı andı. \q1 \v 2 Ağzımı keskin bir kılıç gibi yaptı. \q2 Beni elinin gölgesine sakladı. \q1 Beni cilalı bir ok yaptı. \q2 Kendi okluğunda beni sakladı. \q1 \v 3 Bana, “Sen benim kendisinde yüceltileceğim \q2 Hizmetkârım İsrael'sin” dedi. \q1 \v 4 Ama ben şöyle dedim: “Boşuna emek verdim. \q2 Gücümü hiç için boşuna harcadım; \q1 Ama kesinlikle hakkım olan adalet Yahve'nin yanındadır, \q2 Karşılığı Tanrım'ın yanındadır.” \q1 \v 5 Şimdi, rahimden bana hizmetkârı olmak için biçim veren Yahve, \q2 Yakov'u yeniden kendisine getirmemi ve İsrael'i de O'nun yanında toplamamı söylüyor; \q2 Çünkü ben Yahve'nin gözünde saygınım, \q2 Tanrı da benim gücüm oldu. \q1 \v 6 Gerçekten de şöyle diyor: \q2 “Yakov'un oymaklarını yükseltmek, \q2 İsrael'in korunmuş olanlarını geri getirmek üzere benim hizmetkârım olman çok hafif bir şey. \q1 Üstelik seni uluslara ışık olarak vereceğim ki, \q2 Dünyanın ucuna kadar benim kurtarışım olasın.” \q1 \v 7 İsrael'in Kurtarıcısı ve Kutsalı Yahve, \q2 İnsanın küçümsediği kişiye, ulusun nefret ettiği kişiye, hükümdarların hizmetçisine şöyle diyor: \q1 “Sadık olan Yahve'den, seni seçmiş olan İsrael'in Kutsalı'ndan dolayı \q2 Krallar görüp ayağa kalkacaklar, beyler görecekler ve tapınacaklar.” \q1 \v 8 Yahve şöyle diyor: “Kabul görme zamanında sana yanıt verdim. \q2 Kurtuluş gününde sana yardım ettim. \q1 Ülkeyi yükseltmek, ıssız mirası onlara mülk edindirmek için \q2 Seni koruyacağım ve seni halka bir antlaşma olarak vereceğim; \q1 \v 9 bağlı olanlara, 'Çıkın!'; \q2 Karanlıkta olanlara, ‘Kendinizi gösterin!’ diyesin.” \q1 “Onlar yollarda otlayacaklar, \q2 Bütün çıplak tepelerde otlakları olacak. \q1 \v 10 Aç kalmayacaklar, \q2 Susamayacaklar; \q2 Onlara ne sıcak ne de güneş çarpacak; \q2 Çünkü onlara merhamet eden, onlara önderlik edecektir. \q2 Onları su pınarları yanına götürecektir. \q1 \v 11 Bütün dağlarımı yol yapacağım, \q2 Ana yollarım da yükseltilecek. \q1 \v 12 İşte, bunlar uzaktan gelecek; \q2 işte, bunlar da kuzeyden ve batıdan, \q2 Bunlar da Sinim diyarından gelecek.” \q1 \v 13 Ey gökler, ezgi söyleyin, ey yeryüzü sevinçle coş! \q2 Ey dağlar, ezgi söylemeye başlayın! \q1 Çünkü Yahve halkını avuttu, \q2 Kederli olanlarına da acıyacak. \q1 \v 14 Ama Siyon, “Yahve beni terk etti, \q2 Efendi de beni unuttu” dedi. \q1 \v 15 “Bir kadın, emzikteki çocuğunu unutabilir mi ki, \q2 Kendi rahminin oğluna acımasın? \q1 Evet bunlar unutabilir, \q2 Ama ben seni unutmayacağım! \q1 \v 16 İşte, seni avuçlarıma kazıdım. \q2 Duvarların sürekli karşımda. \q1 \v 17 Çocukların acele ediyor. \q2 Yok edicilerin ve seni harap edenler senden ayrılıyor. \q1 \v 18 Çepeçevre gözlerini kaldır da bak; \q2 Bunların hepsi toplanıp da sana geliyor. \q1 Varlığım hakkı için.” diyor Yahve, “Gerçekten bunların hepsini bir süs gibi takınacaksın, \q2 Bir gelin gibi onları giyeceksin.” \q1 \v 19 “Çünkü çorak yerlerine, ıssız yerlerine \q2 Ve harap olmuş diyarına gelince, \q1 O diyar artık sakinleri için gerçekten çok dar olacak, \q2 Seni yutanlar çok uzakta olacaklar. \q1 \v 20 Yitik çocukların kulaklarına şöyle diyecekler: \q2 'Burası benim için çok dar. Bana yaşayacak bir yer ver.' \q1 \v 21 O zaman yüreğinden şöyle diyeceksin, \q2 'Ben çocuklarımı yitirdiğim, yalnız, sürgünde ve oradan oraya dolaştığım halde bunlara benim için kim gebe kaldı? \q1 Bunları kim büyüttü? \q2 İşte, yalnız kalmıştım. Bunlar neredeydi?'” \q1 \v 22 Efendi Yahve şöyle diyor: \q1 “İşte, uluslara elimi kaldıracağım, \q2 Halklara sancağımı kaldıracağım. \q2 Senin oğullarını kucaklarında getirecekler, \q2 Senin kızlarını omuzlarında taşıyacaklar. \q1 \v 23 Krallar sana süt baba, \q2 Onların kraliçeleri de sana sütanne olacaklar. \q1 Yüzleri yere doğru önünde eğilip \q2 Ayaklarının tozunu yalayacaklar. \q1 O zaman benim Yahve olduğumu bileceksin; \q2 Beni bekleyenler de hayal kırıklığına uğramayacaklar.” \q1 \v 24 Güçlüden ganimet alınacak mı, \q2 Ya da yasal tutsaklar kurtarılacak mı? \q1 \v 25 Ama Yahve şöyle diyor: \q2 “Güçlünün de tutsakları alınacak, \q2 Ganimet de zalimden geri alınacak; \q1 Çünkü seninle çekişenle ben çekişeceğim \q2 Ve senin çocuklarını kurtaracağım. \q1 \v 26 Sana zulmedenleri kendi etleriyle doyuracağım; \q2 Tatlı şarap içmiş gibi kendi kanlarıyla sarhoş olacaklar. \q2 O zaman bütün insanlık bilecek ki, ben Yahve, senin Kurtarıcın, \q2 Seni fidye ile kurtaran, Yakov'un Güçlüsü'yüm.'' \c 50 \q1 \v 1 Yahve şöyle diyor: “Annenizi onunla bıraktığım boşanma belgesi nerede? \q2 Ya da sizi alacaklılarımdan hangisine sattım? \q1 İşte, kötülükleriniz nedeniyle satıldınız, \q2 Anneniz de suçlarınız yüzünden bırakıldı. \q1 \v 2 Ben geldiğim zaman neden kimse yoktu? \q2 Çağırdığımda neden yanıt verecek kimse yoktu? \q1 Elim, fidye ile kurtaramayacak kadar kısa mı? Ya da kurtaracak gücüm yok mu? \q2 İşte, azarlamamla denizi kuruturum. \q2 Irmakları çöle çeviririm. Balıkları su olmadığı için kokar ve susuzluktan ölür. \q1 \v 3 Gökleri karanlıkla kaplarım. \q2 Ben onların örtüsünü çul ederim.” \q1 \v 4 Efendi Yahve bana eğitilenlerin dilini verdi, \q2 Öyle ki, yorgun olana sözlerle nasıl destek olacağımı bileyim. \q1 O, her sabah uyandırır, \q2 Eğitilenler gibi duysun diye kulağımı uyandırır. \q1 \v 5 Efendi Yahve kulağımı açtı. \q2 Ben isyankâr değildim. \q2 Geri dönmedim. \q1 \v 6 Beni dövenlere sırtımı, \q2 Saçımı yolanlara yanaklarımı verdim. \q2 Utançtan ve tükürükten yüzümü gizlemedim. \q1 \v 7 Çünkü Efendi Yahve bana yardım edecek. \q2 Bu nedenle şaşkın değilim. \q1 Bu yüzden yüzümü çakmaktaşı gibi ettim, \q2 Hayal kırıklığına uğramayacağımı da biliyorum. \q1 \v 8 Beni aklayan yakındır. \q2 Kim bana karşı suçlamada bulunacak? \q1 Gelin birlikte ayağa kalkalım. \q2 Düşmanım kim? \q2 O bana yaklaşsın. \q1 \v 9 İşte, Efendi Yahve bana yardım edecek! \q2 Beni suçlu çıkaracak olan kimdir? \q1 İşte onların hepsi bir elbise gibi eskiyecekler. \q2 Güveler onları yiyip bitirecek. \q1 \v 10 Aranızda Yahve'den korkan, \q2 Hizmetkârının sözünü dinleyen kimdir? \q1 Karanlıkta yürüyen ve ışığı olmayan kişi, \q1 Yahve'nin adına güvensin ve Tanrısı'na güvensin. \q1 \v 11 İşte, ateş tutuşturanlar, \q2 Etrafındaki meşalelerle kendini süsleyen sizler, hepiniz ateşinizin alevinde ve tutuşturduğunuz meşalelerin arasında yürüyün. \q1 Bunu elimden alacaksınız: \q2 Acı içinde yatacaksınız. \c 51 \q1 \v 1 “Ey doğruluk peşinden gidenler, \q2 Yahve'yi arayanlar, beni dinleyin. \q1 Kesildiğin kayaya, kazıldığın taş ocağına bak. \q1 \v 2 Atanız Avraham'a, sizi doğuran Sarah'a bakın; \q1 Çünkü daha bir kişiyken onu çağırdım, \q2 Onu kutsadım ve çoğalttım. \q1 \v 3 Çünkü Yahve Siyon'u avuttu. \q2 Onun bütün ıssız yerlerini teselli etti, \q2 Onun çölünü Aden gibi, \q2 Bozkırını da Yahve'nin bahçesi gibi yaptı. \q1 Onlarda neşe ve sevinç, \q2 Şükran ve nağme sesi bulunacak.” \q1 \v 4 “Dinle beni, ey halkım; \q2 Duy beni, ey ulusum, \q1 Çünkü benden yasa çıkacak, \q2 Halklara ışık olmak üzere adaletimi yerleştireceğim. \q1 \v 5 Doğruluğum yakındır. \q2 Kurtarışım dışarı çıktı, \q2 Kollarım da halkları yargılayacak. \q1 Adalar beni bekleyecek, \q2 Onlar da benim koluma güvenecekler. \q1 \v 6 Gözlerinizi göklere kaldırın, \q2 Aşağıdaki yeryüzüne bakın; \q1 Çünkü gökler duman gibi dağılacak, \q2 Yeryüzü de elbise gibi eskiyecek. \q1 Onun sakinleri de aynı şekilde ölecekler \q2 Ama benim kurtarışım sonsuz olacak, \q2 Doğruluğum da ortadan kalkmayacak.” \q1 \v 7 “Ey doğruluğu bilen sizler, \q2 Yüreğinde yasam bulunan halk, beni dinleyin. \q1 İnsanların hakaretlerinden korkmayın, \q2 Onların sövmelerinden yılmayın. \v 8 Çünkü güve onları giysi gibi yiyip bitirecek, kurt da yün gibi yiyecek; ama doğruluğum sonsuz ve kurtarışım tüm kuşaklara olacak.” \q1 \v 9 Uyan, uyan, gücü kuşan, ey Yahve'nin kolu! \q2 Uyan, eski günlerde, çok eski zaman kuşaklarında olduğu gibi. \q1 Rahav'ı parçalayan, canavarı delen sen değil misin? \q1 \v 10 Denizi, büyük derinliğin sularını kurutan \q2 Sen değil misin? \q2 Fidye ile kurtarılanların geçmesi için \q2 Denizin derinliklerini kim yol yaptı? \q1 \v 11 Yahve'nin fidyeyle kurtardıkları geri dönecek, \q2 Ezgi söyleyerek Siyon'a gelecekler. \q2 Başları üzerinde sonsuz sevinç olacak. \q1 Sevinç ve neşe bulacaklar. \q2 Keder ve inilti kaçıp gidecek. \q1 \v 12 “Benim, seni avutan benim. \q2 Sen kimsin ki ölecek insandan, \q2 Ot gibi olacak insanoğlundan korkuyorsun? \q1 \v 13 Gökleri geren ve yeryüzünün temellerini atan \q2 Yaratıcın Yahve'yi unuttun mu? \q1 Zorba, yok etmek için hazırlanırken \q2 Hiddetinden ötürü bütün gün sürekli korku içinde mi yaşıyorsun? \q2 Zorbanın hiddeti nerede? \q1 \v 14 Sürgündeki tutsak hızla serbest bırakılacak. \q2 Ölmeyecek ve çukura inmeyecek. \q2 Ekmeği tükenmeyecek. \q1 \v 15 Çünkü ben onun dalgaları kükresin diye, \q2 Denizi karıştıran senin Tanrın Yahve'yim. \q2 Ordular Yahvesi'dir O'nun adı. \q1 \v 16 Gökleri dikmek, yeryüzünün temellerini atmak, \q2 Siyon'a, 'Sen benim halkımsın' demek için sözlerimi ağzına koydum, \q2 Seni elimin gölgesiyle örttüm.” \q1 \v 17 Uyan, uyan! \q2 Ayağa kalk, ey Yeruşalem, \q2 Yahve'nin gazabının kâsesini elinden içmiş olan sizler. \q1 Sersemlik kâsesini içtin ve onu boşalttın. \q1 \v 18 Doğurduğu bütün oğulları arasında ona yol gösteren kimse yok; \q2 Yetiştirdiği bütün oğulları arasında onun elinden tutan kimse yok. \q1 \v 19 Başına bu iki şey geldi; \q2 Kim seninle birlikte üzülecek? \q1 Issızlık ve yıkım, \q2 Kıtlık ve kılıç; \q2 Seni nasıl avutayım? \q1 \v 20 Oğulların bitkin düştü. \q2 Ağa takılan geyik gibi, bütün sokak başlarında yatıyorlar. \q1 Onlar Yahve'nin gazabıyla, \q2 Tanrın'ın azarıyla dolu. \q1 \v 21 Ey dertli, sarhoşsun, ama şarapla değil, \q2 Bu nedenle şimdi şunu dinle; \q1 \v 22 Efendin Yahve, \q2 Halkının davasını savunan Tanrın şöyle diyor: \q1 “İşte, elinden sersemlik kâsesini, \q2 Gazabımın kâsesini aldım. \q2 Artık bir daha onu içmeyeceksin. \q1 \v 23 Onu sana eziyet edenlerin, canına, \q2 'Eğil de senin üzerinden yürüyelim' diyenlerin eline vereceğim; \q2 Sen de sırtını toprak gibi, sokak gibi üzerinde yürüyenlere serdin.” \c 52 \q1 \v 1 Uyan, uyan! Gücünü kuşan ey Siyon. \q2 Güzel giysilerini giyin, kutsal kent Yeruşalem; \q2 Çünkü bundan böyle sünnetsiz ve kirli olanlar artık sana girmeyecek. \q1 \v 2 Kendini tozdan silkele! \q2 Kalk, otur, Yeruşalem! \q2 Kendini boynunun bağlarından kurtar, Siyon'un sürgün kızı! \q1 \v 3 Çünkü Yahve şöyle diyor: “Hiçe satıldınız; \q2 Parasız olarak da kurtarılacaksınız.” \q1 \v 4 Çünkü Efendi Yahve şöyle diyor: \q1 “Halkım ilk başta orada yaşamak için Mısır'a indi; \q2 Asurlular da onlara nedensiz yere zulmettiler.” \q1 \v 5 “Halkımın bir hiç uğruna götürüldüğünü görünce \q2 Şimdi ben burada ne yapayım” diyor Yahve. \q1 “Onlara hükmedenler alay ediyor” diyor Yahve, \q2 “Gün boyu sürekli adıma küfrediliyor. \q1 \v 6 Bu nedenle halkım adımı bilecek. \q2 Bu yüzden o gün konuşanın ben olduğumu anlayacaklar. İşte, O benim.” \q1 \v 7 Müjde getirenin, \q2 Esenliği duyuranın, \q2 İyi haberi getirenin, \q2 Kurtuluşu ilan edenin, \q2 Siyon'a, “Tanrın hüküm sürüyor!” diyenin \q2 Dağlar üzerindeki ayakları ne güzeldir. \q1 \v 8 Nöbetçilerin seslerini yükseltiyor. \q2 Birlikte ezgi söylüyorlar; \q2 Çünkü Yahve Siyon'a döndüğünde onlar göz göze görecekler. \q1 \v 9 Sevinmeye başlayın! \q2 Birlikte ezgi söyleyin, ey Yeruşalem'in yıkık yerleri; \q2 Çünkü Yahve halkını avuttu. \q2 Yeruşalem'i fidyeyle kurtardı. \q1 \v 10 Yahve bütün ulusların gözü önünde kutsal kolunu apaçık gösterdi. \q2 Yeryüzünün bütün uçları Tanrımız'ın kurtarışını gördü. \q1 \v 11 Ayrılın! Ayrılın! Çıkın oradan! Kirli olan hiçbir şeye dokunmayın! \q2 Onun içinden çıkın! \q2 Ey Yahve'nin kaplarını taşıyanlar, kendinizi arındırın. \q1 \v 12 Çünkü aceleyle çıkmayacaksınız, \q2 Kaçarak da gitmeyeceksiniz; \q1 Çünkü Yahve önünüzden gidecek \q2 Ve İsrael'in Tanrısı ardınızda korumanız olacak. \q1 \v 13 İşte, hizmetkârım akıllıca davranacak. \q2 O, yüceltilecek, yükseltilecek \q2 Ve çok yüce olacaktır. \q1 \v 14 Birçokları sana nasıl hayret ettiyse, \q2 Onun görünüşü herkesten daha çok, biçimi de insanoğullarından daha çok bozulmuştu; \q1 \v 15 O da birçok ulusu temizleyecek. \q2 Krallar onun önünde ağızlarını kapatacaklar; \q2 Çünkü kendilerine söylenmemiş olanı görecekler, \q2 Duymadıklarını da anlayacaklar. \c 53 \q1 \v 1 Haberimize kim inandı? \q2 Yahve'nin kolu kime açıklandı? \q1 \v 2 Çünkü o, onun önünde körpe bir fidan gibi, \q2 Kuru topraktan bir kök gibi büyüdü. \q1 Ne güzelliği ne de heybeti vardı. \q2 Ona baktığımızda onu arzulayalım diye hiçbir güzellik yoktu. \q1 \v 3 O, insanlar tarafından hor görüldü ve reddedildi; \q2 Hastalıkları yakından tanıyan acılar adamıydı. \q1 İnsanların kendisinden yüzlerini gizledikleri biri gibi hor görüldü; \q2 Ve biz ona saygı duymadık. \q1 \v 4 Gerçekten hastalıklarımızı o üstlendi, \q2 Acılarımızı da o taşıdı; \q1 Bizse onun cezalandırıldığını, Tanrı tarafından vurulup acı çektiğini düşündük. \q1 \v 5 Ama bizim suçlarımızdan dolayı onun bedeni delindi. \q2 Bizim kötülüklerimizden dolayı o ezildi. \q1 Esenliğimizi getiren ceza onun üzerindeydi; \q2 Onun yaralarıyla da iyileştik. \q1 \v 6 Koyunlar gibi hepimiz yoldan saptık. \q2 Herkes kendi yoluna döndü; \q2 Yahve de hepimizin kötülüğünü onun üzerine koydu. \q1 \v 7 O zulme uğrayıp, \q2 Ezildiyse de ağzını açmadı. \q1 Kesime götürülen kuzu gibi, \q2 Kırkıcıların önünde sessiz duran koyun gibi, \q2 Ağzını açmadı. \q1 \v 8 Zulüm ve yargı yüzünden götürüldü. \q2 Onun kuşağına gelince, \q2 Yaşayanlar diyarından kesilip atılmasının, \q2 Vurulmasının halkımın başkaldırısı yüzünden olduğunu kim düşündü? \q1 \v 9 Onun mezarını kötülerle birlikte yaptılar, \q2 Ölümünde zengin adamla birlikteydi, \q1 Oysa o hiç şiddete başvurmamıştı, \q2 Ağzında da hiç hile yoktu. \q1 \v 10 Yine de onu ezmek Yahve'yi hoşnut etti. \q2 Ona acı çektirdi. \q1 Onun canını günah sunusu yaptığında, \q2 Kendi soyunu görecektir. \q1 Günlerini uzatacak, \q2 Yahve'nin isteği de onun elinde başaracaktır. \q1 \v 11 Canının çektiği acılardan sonra ışığı görecek ve hoşnut olacak. \q1 Doğru hizmetkârım, kendi bilgisiyle birçoklarını aklayacaktır; \q2 Onların kötülüklerini de o üstlenecek. \q1 \v 12 Bu nedenle ona büyüklerle birlikte pay vereceğim. \q2 Ganimeti güçlülerle birlikte paylaşacak, \q2 Çünkü canını ölüme döktü \q2 Ve suçlularla sayıldı; \q2 Yine de birçoklarının günahını o üstlendi ve günahkarlar için aracılık etti. \c 54 \q1 \v 1 “Ey sen, doğurmamış olan kısır, ezgi söyle! \q2 Ey doğum sancısı çekmemiş olan, ezgi söylemeye başla ve yüksek sesle haykır! \q2 Çünkü terkedilmiş olanın çocukları evli kadının çocuklarından çoktur” diyor Yahve. \q1 \v 2 “Çadırının yerini genişlet, \q2 Konutlarının perdelerini gersinler; \q2 Esirgeme; iplerini uzat ve kazıklarını güçlendir. \q1 \v 3 Çünkü sağa ve sola yayılacaksın; \q2 Senin soyun ulusları mülk edinecek, \q2 Ve ıssız kentlere yerleşecek.” \q1 \v 4 “Korkma, çünkü utanmayacaksın. \q2 Şaşırma, çünkü hayal kırıklığına uğramayacaksın. \q1 Çünkü gençliğinin utancını unutacaksınız. \q2 Artık dul kalmanın ayıbını hatırlamayacaksın. \q1 \v 5 Çünkü Yaratıcın senin kocandır; Ordular Yahvesi'dir O'nun adı. \q2 İsrael'in Kutsalı seni fidye ile kurtarandır. \q2 O'na bütün yeryüzünün Tanrısı denecektir. \q1 \v 6 Çünkü Yahve seni terk edilmiş ve ruhu kederli bir eş, \q2 Gençliğinde atılmış bir eş gibi çağırdı” diyor Tanrın. \q1 \v 7 “Kısa bir an için seni bıraktım, \q2 Ama büyük merhametlerle seni toplayacağım. \q1 \v 8 Taşkın gazapla yüzümü bir anlığına senden gizledim, \q2 Ama sonsuz sevgi dolu iyiliğimle sana merhamet edeceğim” diyor seni fidye ile kurtaran Yahve. \q1 \v 9 “Çünkü bu benim için Noa'nın suları gibidir; \q2 Çünkü Noa'nın suları artık yeryüzünden aşmayacak diye nasıl ant içtimse, \q2 Sana kızmayacağıma ve seni azarlamayacağıma da öyle ant içtim. \q1 \v 10 Çünkü dağlar yerinden kalkabilir, \q2 Tepeler taşınabilir, \q1 Ama sevgi dolu iyiliğim senden ayrılmayacak, \q2 Esenlik antlaşmam ortadan kalkmayacak” diyor \q2 Sana merhamet eden Yahve. \q1 \v 11 “Ey, fırtınalarla savrulmuş ve avutulmamış, sarsılmış sen, \q2 İşte, taşlarını güzel renklerle yerine koyacağım, \q2 Temellerini de safirlerle atacağım. \q1 \v 12 Kale burçlarını yakutlardan, \q2 Kapılarını parlak mücevherlerden, \q2 Bütün duvarlarını değerli taşlardan yapacağım. \q1 \v 13 Bütün çocuklarınız Yahve tarafından eğitilecek \q2 Ve çocuklarının esenliği büyük olacak. \q1 \v 14 Doğruluk içinde sabitleneceksiniz. \q2 Baskıdan uzak olacaksın çünkü korkmayacaksın; \q2 Dehşetten uzak olacaksın çünkü sana yaklaşmayacak. \q1 \v 15 İşte, onlar toplanabilirler ama benden değil. \q2 Sana karşı kim toplanırsa senden dolayı düşecektir.” \q1 \v 16 “İşte, kömürleri alev içine üfleyen, \q2 İşi için silah döven demirciyi ben yarattım; \q2 Yok ediciyi yok etmesi için de ben yarattım. \q1 \v 17 Sana karşı düzenlenen hiçbir silah galip gelmeyecek; \q2 Yargıda sana karşı çıkan her dili de suçlu çıkaracaksın. \q1 Bu, Yahve hizmetkârlarının mirasıdır, \q2 Onların doğruluğu da bendendir” diyor Yahve. \c 55 \q1 \v 1 “Ey sizler, susayan herkes sulara gelsin! \q2 Parası olmayanlar, alın ve yiyin! \q2 Evet gelin, şarap ve sütü parasız ve bedelsiz alın. \q1 \v 2 Neden paranızı ekmek olmayana, \q2 Emeğinizi doyurmayan şeye harcıyorsunuz? \q1 Beni özenle dinleyin de iyi olanı yiyesiniz, \q2 Canınız da zenginlikte keyif alsın. \q1 \v 3 Kulağınızı çevirin de bana gelin. \q2 Duyun ve canınız yaşayacak. \q2 Sizinle David'in emin merhametlerini, sonsuza dek sürecek bir antlaşma yapacağım. \q1 \v 4 İşte onu halklara tanık, \q2 Halklara önder ve komutan olarak verdim. \q1 \v 5 İşte, bilmediğin bir ulusu çağıracaksın; \q2 Ve seni bilmeyen bir ulus, Tanrın Yahve'den ve İsrael'in Kutsalı'ndan dolayı sana koşacak; \q2 Çünkü O seni yüceltti.” \q1 \v 6 Bulunabilirken Yahve'yi arayın. \q2 Yakındayken O'nu çağırın. \q1 \v 7 Kötü kişi kendi yolunu, haksız kişi kendi düşüncelerini bıraksın. \q1 Yahve'ye, Tanrımız'a dönsün, O da ona merhamet eder; \q2 Çünkü O serbestçe bağışlayacaktır. \q1 \v 8 “Çünkü benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, \q2 Sizin yollarınız da benim yollarım değil” diyor Yahve. \q1 \v 9 “Çünkü gökler yeryüzünden nasıl yüksekse, \q2 Yollarım da sizin yollarınızdan, \q2 Düşüncelerim de sizin düşüncelerinizden öyle yüksektir. \q1 \v 10 Çünkü yağmur ve kar nasıl gökten iner, \q2 oraya geri dönmezlerse, ama yeryüzünü sular, \q2 Onu büyütür, tomurcuklandırır, ekene tohum, yiyene ekmek verirse; \q1 \v 11 ağzımdan çıkan sözüm de öyledir: \q2 Bana boş dönmeyecek, ama dilediğim şeyi yerine getirecek, \q2 Yapması için gönderdiğim işte başarılı olacaktır. \q1 \v 12 Çünkü sevinçle çıkacak ve esenlikle götürüleceksiniz. \q1 Dağlar ve tepeler önünüzde ezgi söylemeye başlayacaklar; \q2 Kırlardaki bütün ağaçlar da el çırpacaklar. \q1 \v 13 Diken yerine selvi ağacı çıkacak; \q2 Çalı yerine mersin ağacı çıkacak. \q1 Bu, Yahve'ye bir ün olmak üzere, hiç kesilip atılmayacak sonsuz bir belirti olmak üzere olacaktır.” \c 56 \q1 \v 1 Yahve şöyle diyor: \q2 “Adaleti koruyun \q2 Ve doğru olanı yapın; \q2 Çünkü kurtarışım yakındır, \q2 Doğruluğum da yakında meydana çıkacaktır. \q1 \v 2 Bunu yapan insana, \q2 Onu sımsıkı tutan insanoğluna ne mutlu; \q1 O, Şabat'ı kirletmeden tutar, \q2 Elini her türlü kötülükten de alıkoyar.” \q1 \v 3 Yahve'ye bağlanan hiçbir yabancı, \q2 “Yahve beni halkından kesinlikle ayıracak” diye konuşmasın. \q2 Hadım, “İşte ben kuru bir ağacım” demesin. \q1 \v 4 Çünkü Yahve şöyle diyor: “Şabatlar'ı tutan, \q2 Beni hoşnut eden şeyleri seçen \q2 Ve antlaşmama sıkı sıkıya bağlı kalan hadımlara, \q1 \v 5 evimde ve duvarlarımın içinde onlara oğullardan ve kızlardan daha iyi bir anıt ve bir ad vereceğim. \q2 Onlara, kesilip atılmayacak, sonsuz bir ad vereceğim. \q1 \v 6 Üstelik, O'na hizmet etmek, Yahve'nin adını sevmek, O'nun hizmetkârları olmak için Yahve'ye bağlanan yabancıları, \q2 Şabat'ı kirletmemek için onu tutan ve antlaşmama sıkı sıkıya bağlı kalan herkesi, \q1 \v 7 Onları kutsal dağıma getireceğim \q2 ve onları dua evimde sevindireceğim. \q1 Onların yakmalık sunuları ve kurbanları sunağımda kabul edilecek; \q2 Çünkü evime bütün halkların dua evi denecek.” \q1 \v 8 İsrael'in sürgünlerini toplayan Efendi Yahve şöyle diyor: \q2 “Toplanılmışlarına ek olarak \q2 Başkalarını da onun yanına toplayacağım.” \q1 \v 9 Ey kır hayvanları, ormandaki bütün hayvanlar, yiyip bitirmeye gelin. \q1 \v 10 Onun bekçileri kördür. \q2 Hepsi bilgisizdir. \q1 Onların hepsi dilsiz köpeklerdir. \q2 Havlayamazlar; \q2 Rüya görüp uzanırlar, uyuklamayı severler. \q1 \v 11 Evet, köpekler açgözlüdür. \q2 Asla yeterincesine sahip olamazlar. \q1 Onlar anlayamayan çobanlardır. \q2 Her taraftan, her biri kendi kazancına, \q2 Hepsi kendi yollarına döndüler. \q1 \v 12 “Gelin” diyorlar, “Şarap alayım, \q2 Ağır içkiye doyalım; \q2 Yarın da bugünkü gibi, haddinden fazla iyi olacak.” \c 57 \q1 \v 1 Doğru kişi yok oluyor, \q2 Ama kimse bunu yüreğine koymuyor. \q1 Merhametliler alınıp götürülüyor, \q2 Ama kimse doğrunun kötülüğün önünden alınıp götürüldüğünü görmüyor. \q1 \v 2 O esenliğe giriyor. \q2 Doğrulukla yürüyenler, yataklarında dinleniyorlar. \q1 \v 3 Ama buraya yaklaşın, ey büyücünün oğulları, \q2 Ey zina edenlerin ve fahişelerin soyu. \q1 \v 4 Kiminle alay ediyorsunuz? \q2 Ağzınızı kime açıyorsunuz ve dil çıkarıyorsunuz? \q1 Siz başkaldırı çocukları ve yalanın soyu değil misiniz? \q1 \v 5 Siz ki, meşelerin arasında, her yeşil ağacın altında kendinizi kızıştırır, \q2 Vadilerde, kayaların kovukları altında çocukları öldürürsünüz. \q1 \v 6 Vadinin düzgün taşları arasında senin payın var. \q2 Onlar, onlar senin hissendir. \q1 Onlara dökmelik sunu bile döktün. \q2 Sunu sundun. \q2 Bu şeylerden ötürü yatışacak mıyım? \q1 \v 7 Yüksek ve yüce bir dağa yatağını yerleştirdin. \q2 Kurban sunmak için de oraya çıktın. \q1 \v 8 Kapıların ve sövelerinin arkasına kendi anıtını koydun, \q2 Çünkü kendini benden başkasına soydun ve yukarı çıktın. \q1 Yatağını genişlettin ve onlarla bir antlaşma yaptın. \q2 Onların yatağında gördüklerini sevdin. \q1 \v 9 Krala yağla gittin, kokularını çoğalttın, \q2 Elçilerini uzaklara gönderdin ve kendini ölüler diyarına kadar alçalttın. \pi1 \v 10 Yollarının uzunluğundan yoruldun; \q2 Yine de, 'Boşuna' demedin. \q1 Gücünün canlanmasını buldun; \q2 Bu yüzden bitkin düşmedin. \q1 \v 11 “Kimden korktun ve çekindin ki, \q2 Yalan söylüyorsun, \q2 Beni anmadın ve kendi yüreğine bunu koymadın? \q1 Uzun zamandır suskun kalmadım mı, \q2 Benden de korkmuyor musun? \q1 \v 12 Doğruluğunu ilan edeceğim, \q2 Ama işlerine gelince, onlar sana yarar sağlamayacak. \q1 \v 13 Feryat ettiğin zaman, \q2 Şu topladıkların seni kurtarsın, \q1 Ama rüzgar onları alıp götürecek. \q2 Bir soluk hepsini alıp götürecek, \q2 Ama bana sığınan ülkeyi mülk edinecek, \q2 Kutsal dağımı da miras alacak.” \q1 \v 14 “Kur, kur, yolu hazırla! \q2 Halkımın yolundan tökezleme taşını kaldır.” diyecek. \q1 \v 15 Çünkü yüce ve ulu Olan, sonsuzlukta yaşayan, \q2 Adı Kutsal olan şöyle diyor: \q1 “Ben yüksek ve kutsal yerde otururum, \q2 Alçakgönüllülerin ruhunu canlandırmak \q2 Ve ezilmişlerin yüreğini canlandırmak için \q2 Ezilmiş ve alçakgönüllü ruhlu olanla da birlikteyim. \q1 \v 16 Çünkü sonsuza dek çekişmeyeceğim, sürekli öfkeli de olmayacağım; \q2 Çünkü yarattığım canlar ve ruh benim önümde hali kalmazdı. \q1 \v 17 Onun açgözlülüğünün kötülüğünden ötürü öfkelendim ve onu vurdum. \q2 Kendimi gizledim ve öfkelendim; \q2 Ve o yüreğinin yolunda döneklik etmeye devam etti. \q1 \v 18 Onun yollarını gördüm ve onu iyileştireceğim. \q2 Ona öncülük edeceğim \q2 Ve ona ve yas tutanlarına avunmalarını geri vereceğim. \q1 \v 19 Dudakların ürününü yaratıyorum: \q2 Esenlik, esenlik, uzakta olana ve yakında olana” \q2 Diyor Yahve; \q2 Ve onları iyileştireceğim.” \q1 \v 20 Ama kötüler çalkantılı deniz gibidir; \q2 Çünkü rahat duramaz ve suları pislik ve çamur atar. \q1 \v 21 “Kötülere esenlik yoktur” diyor Tanrım. \c 58 \q1 \v 1 “Yüksek sesle bağır! Esirgeme! Boru gibi sesini yükselt! \q1 Halkıma itaatsizliklerini, Yakov evine de günahlarını bildir. \q1 \v 2 Her gün beni arıyorlar, yollarımı bilmekten zevk alıyorlarmış. \q1 Doğru olanı yapan ve \q2 Tanrıları'nın buyruklarını terk etmeyen bir ulus olarak, \q1 Benden doğru yargılar istiyorlar. \q2 Tanrı'ya yaklaşmaktan zevk alıyorlar. \q1 \v 3 'Neden oruç tuttuk da görmüyorsun?' diyorlar, \q2 'Neden canımızı ezdik de fark etmiyorsun?'” \q1 “İşte oruç tuttuğun gün zevk alıyorsun, \q2 Bütün işçilerine de baskı yapıyorsun. \q1 \v 4 İşte, siz kavga ve çekişme için, \q2 Kötülüğün yumruğuyla vurmak için oruç tutuyorsunuz. \q2 Bugün sesinin yüksekte duyulması için oruç tutmuyorsunuz. \q1 \v 5 Benim seçtiğim oruç bu mu? \q2 İnsanın canını alçaltma günü mü? \q1 Başını saz gibi eğmek, \q2 Altına çul ve kül sermek mi? \q1 Buna mı oruç ve Yahve'ye uygun gün diyeceksin?” \q1 \v 6 “Benim seçtiğim oruç, bu değil mi: \q2 Kötülüğün bağlarını çözmek, \q2 Boyunduruğun kayışlarını açmak, \q2 Ezilenleri serbest bırakmak \q2 Ve her boyunduruğu kırmak? \q1 \v 7 Aç olanla ekmeğini paylaşmak, \q2 Sürgün edilmiş yoksulu evine getirmek, \q2 Çıplak gördüğün zaman onu örtmek, \q2 Kendi etinden kaçınmamak değil mi? \q1 \v 8 O zaman ışığın sabah gibi parlayacak, \q2 Şifan hemen görünecek; \q1 Doğruluğun önünden gidecek, \q2 Yahve'nin görkemi ardında koruman olacak. \q1 \v 9 O zaman çağıracaksın ve Yahve yanıt verecek. \q2 Yardım için feryat edeceksin ve O, 'İşte buradayım' diyecek.” \q1 “Eğer aranızdan boyunduruğu, \q2 Parmak uzatmayı ve \q2 Kötü konuşmayı kaldırırsan; \q1 \v 10 Ve eğer canını aç olana dökersen, \q2 Dertli canı doyurursan, \q1 O zaman ışığın karanlıkta yükselir, \q2 Karanlığın da öğle vakti gibi olur; \q1 \v 11 Ve Yahve sana durmadan yol gösterecek, \q2 Kurak yerlerde canını doyuracak ve kemiklerini güçlendirecek. \q1 Sulanmış bir bahçe gibi, \q2 Suları hiç tükenmeyen bir su kaynağı gibi olacaksın. \q1 \v 12 Senden olanlar eski harap yerleri yeniden kuracaklar. \q2 Çok kuşakların temellerini yeniden kuracaksın. \q1 Sana Gedik Onarıcı, Meskenlerle Yolları Yeniden Canlandıran denecek.” \q1 \v 13 “Eğer ayağını Şabat’ta, kutsal günümde \q2 kendi zevkini yapmaktan çevirirsen, \q1 Şabat’ı zevk, Yahve'nin kutsalını onurlu sayarsan, \q2 Onu da onurlandırırsan, \q2 Kendi yollarını yapmaz, \q2 Kendi zevkini aramaz, \q2 Kendi sözlerini söylemezsen, \q1 \v 14 o zaman Yahve'de zevk bulacaksın, \q2 Seni yeryüzünün yüksek yerlerine bindireceğim, \q2 Atan Yakov’un mirasıyla da seni besleyeceğim.” \q2 Çünkü bunu Yahve'nin ağzı söyledi. \c 59 \q1 \v 1 İşte, Yahve'nin eli kısalmadı ki, kurtaramasın; \q2 Kulağı ağırlaşmadı ki, duymasın. \q1 \v 2 Ama suçlarınız sizi ve Tanrınız'ı ayırdı, \q2 Günahlarınız O'nun yüzünü sizden gizledi, \q2 Böylece duymayacak. \q1 \v 3 Çünkü elleriniz kanla kirlendi, \q2 Parmaklarınız da kötülükle. \q1 Dudaklarınız yalan söyledi, \q2 Diliniz kötülük fısıldıyor. \q1 \v 4 Hiç kimse doğrulukla dava açmıyor, \q2 Kimse de gerçeği savunmuyor. \q1 Boşluğa güveniyorlar ve yalan söylüyorlar. \q1 Kötülüğe gebe kalıyorlar \q2 Ve kötülük doğuruyorlar. \q1 \v 5 Engereğin yumurtalarını çatlatıyorlar ve örümcek ağı dokuyorlar. \q1 Onların yumurtalarından yiyen ölür; \q2 Kırılanından da engerek çıkar. \q1 \v 6 Ağlarından giysi olmayacak, \q2 Kendilerini işleriyle örtmeyecekler. \q1 Onların işleri kötülük işleridir \q2 Zorbalık eylemleri de onların ellerindedir. \q1 \v 7 Ayakları kötülüğe koşar, \q2 Masum kanı dökmek için de acele ederler. \q1 Düşünceleri kötülük düşünceleridir. \q2 Yollarında harap ve yıkım vardır. \q1 \v 8 Esenlik yolunu bilmezler, \q2 Yollarında da adalet yoktur. \q1 Kendilerine eğri yollar yaptılar; \q2 Onlarda yürüyenlerin hiçbiri esenliği bilmez. \q1 \v 9 Bu yüzden adalet bizden uzaktır, doğruluk da bize yetişmiyor. \q1 Işık arıyoruz, ama karanlık görüyoruz; \q2 Parıltı arıyoruz, ama karanlıkta yürüyoruz. \q1 \v 10 Körler gibi duvarı el yordamıyla arıyoruz. \q2 Evet, gözleri olmayanlar gibi yokluyoruz. \q2 Öğle vakti alacakaranlıktaymış gibi tökezliyoruz. \q2 Güçlüler arasında ölüler gibiyiz. \q1 \v 11 Hepimiz ayılar gibi homurdanıyoruz, \q2 güvercinler gibi de hüzünle inliyoruz. \q1 Adalet arıyoruz, ama yok; \q2 Kurtuluş arıyoruz, ama bizden uzak. \q1 \v 12 Çünkü suçlarımız senin önünde çoğaldı, \q2 Günahlarımız bize karşı tanıklık ediyor; \q1 Çünkü suçlarımız bizimle birlikte, \q2 Kötülüklerimiz ise, onları biliyoruz: \q1 \v 13 Çünkü günah işleyip Yahve'yi inkâr ettik, \q2 Tanrımız'ın yolundan saptık, \q2 Zorbalık ve isyan dedik, yürekten yalan sözler tasarlayıp söyledik. \q1 \v 14 Adalet tersine döndü, \q2 Doğruluk uzakta duruyor; \q1 Çünkü gerçek sokakta düştü, \q2 Doğruluk da içeri giremiyor. \q1 \v 15 Evet, gerçek eksik; \q2 Kötülükten uzak duran da kendini av yapıyor. Yahve bunu gördü, \q2 Adaletin olmamasından da hoşnutsuzdu. \q1 \v 16 Hiçbir insanın olmadığını gördü, \q2 Aracılık edecek birinin de olmamasına şaştı. \q1 Bu yüzden kendi kolu ona kurtuluş getirdi; \q2 Doğruluğu kendisine destek oldu. \q1 \v 17 Doğruluğu zırh gibi üzerine, \q2 Kurtuluş miğferini de başına giydi. \q1 Öç alma giysilerini kuşandı, \q2 Gayreti de kaftan gibi sarındı. \q1 \v 18 Yaptıklarına göre, uygun karşılık verecek, hasımlarına gazap, düşmanlarına ceza. Adalara hak ettiklerini ödeyecek. \q1 \v 19 Böylece batıdan olanlar Yahve'nin adından, \q2 Gün doğumundakiler de görkeminden korkacaklar; \q1 Çünkü Yahve'nin soluğunun önüne kattığı, \q2 Coşkun bir ırmak gibi o gelecek. \q1 \v 20 “Fidye ile Kurtarıcı Siyon'a, \q2 Yakov'daki itaatsizlikten dönenlere gelecek” diyor Yahve. \p \v 21 “Benim için, bu benim onlarla yaptığım antlaşmadır” diyor Yahve. “Üzerinde olan Ruhum ve ağzına koymuş olduğum sözlerim, şimdiden sonsuza dek ağzından, soyunun ağzından, soyunun soyunun ağzından ayrılmayacak” diyor Yahve. \c 60 \q1 \v 1 “Kalk, parla; çünkü ışığın geldi, \q2 Ve Yahve'nin görkemi senin üzerine doğdu! \q1 \v 2 Çünkü işte, karanlık yeryüzünü, \q2 Ve koyu karanlık halkları örtecek; \q1 Ama Yahve senin üzerine doğacak ve görkemi senin üzerinde görülecek. \q1 \v 3 Uluslar senin ışığına, \q2 Krallar da senin doğuşunun parlaklığına gelecekler.” \q1 \v 4 “Gözlerini her yana kaldır ve bak: \q2 Hepsi bir araya toplanıyor. \q2 Sana geliyorlar. \q1 Oğulların uzaktan gelecek, kızların da kucakta taşınacak. \q1 \v 5 O zaman göreceksin ve parlayacaksın, \q2 Ve yüreğin heyecanlanacak ve genişleyecek; \q1 Çünkü denizin bolluğu sana döndürülecek. Ulusların zenginliği sana gelecek. \q1 \v 6 Midyan ve Efa'nın hecin develeri sürüsü seni kaplayacak. \q1 Hepsi Şeba'dan gelecek. \q2 Altın ve günnük getirecekler, \q2 Yahve'nin de övgülerini ilan edecekler. \q1 \v 7 Kedar'ın bütün sürüleri sana toplanacak. \q2 Nebayot'un koçları sana hizmet edecek. \q2 Sunağımın üzerinde onlar sunular olarak kabul görecekler, \q2 Görkemli evimi de süsleyeceğim.” \q1 \v 8 “Bulut gibi, \q2 Pencerelerine uçan kumrular gibi, \q2 Bu uçanlar kimlerdir? \q1 \v 9 Kesinlikle adalar beni bekleyecekler, \q2 Ta ki, önce de Tarsiş gemileri, \q1 Oğullarını uzaktan, gümüşleri ve altınlarıyla birlikte, \q2 Tanrın Yahve'nin adı ve İsrael'in Kutsalı için getirsinler, \q2 Çünkü o seni yüceltti.” \q1 \v 10 “Yabancılar duvarlarını bina edecekler, \q2 Kralları da sana hizmet edecekler; \q1 Çünkü gazabımla seni vurdum, ama lütfumla sana merhamet ettim. \q1 \v 11 Kapıların da sürekli açık olacak; gece gündüz kapanmayacaklar ki, insanlar ulusların servetini ve onların tutsak edilmiş krallarını sana getirilsin. \q1 \v 12 Çünkü sana hizmet etmeyen ulus ve krallık yok olacak, evet, o uluslar tümüyle harap olacak.” \q1 \v 13 “Lübnan'ın görkemi, selvi ağacı, çam ve şimşir ağacı birlikte, konutumu süslemek için sana gelecekler. Ayaklarımın yerini görkemli kılacağım. \q1 \v 14 Seni ezenlerin oğulları sana eğilerek gelecekler. \q1 Seni hor görenlerin hepsi ayak tabanlarına eğilecekler. \q2 Sana Yahve'nin Kenti, \q2 İsrael'in Kutsalı'nın Siyonu diyecekler.” \q1 \v 15 “Terk edilmiş ve nefret edilmişken, \q2 Senin içinden kimse geçmemişken, \q1 Seni sonsuz bir övünç, çok kuşakların sevinci yapacağım. \q1 \v 16 Milletlerin sütünü de içeceksin, \q2 Ve kraliyet memelerinden emeceksin. \q1 O zaman ben, Yahve'nin Kurtarıcın, \q2 Fidye ile Kurtarıcın olan, Yakov'un Güçlüsü olduğumu bileceksin. \q1 \v 17 Tunç yerine altın, demir yerine gümüş, ağaç yerine tunç, taş yerine demir getireceğim. \q1 Esenliği valin, doğruluğu da yöneticin yapacağım. \q1 \v 18 Ülkende zorbalık, \q2 Sınırlarının içinde yıkım ve haraplık duyulmayacak. \q2 Ama surlarına Kurtuluş, kapılarına Övgü diyeceksin. \q1 \v 19 Güneş artık senin gündüz ışığın olmayacak, \q2 Ay'ın parlaklığı da sana ışık vermeyecek. \q1 Ama Yahve senin sonsuz ışığın olacak, \q2 Tanrın da senin görkemin olacak. \q1 \v 20 Güneşin artık batmayacak, \q2 Ay'ın da çekilmeyecek. \q1 Çünkü Yahve senin sonsuz ışığın olacak \q2 Ve yas günlerin sona erecek. \q1 \v 21 O zaman senin halkının hepsi doğru olacak. \q2 Onlar ben yüceltileyim diye, \q2 Diktiğim fidan, ellerimin işidirler, \q2 Ülkeyi sonsuza dek mülk edinecekler. \q1 \v 22 Küçüğü bin, \q2 Azı güçlü bir ulus olacak. \q2 Ben, Yahve, bunu zamanında çabucak yapacağım.” \c 61 \q1 \v 1 Efendi Yahve'nin Ruhu benim üzerimdedir, \q2 Çünkü Yahve alçakgönüllülere iyi haberi duyurmak için beni meshetti. \q1 Kırık yüreklileri sarmak, \q2 Tutsaklara özgürlük, \q2 Bağlı olanlara serbest bırakılacaklarını ilan etmek için, \q1 \v 2 Yahve'nin lütuf yılını, \q2 Tanrımız'ın öç gününü ilan etmek, \q2 Yas tutanların tümünü avutmak için, \q1 \v 3 Siyon'da yas tutanlara sağlamak üzere, \q2 Küller yerine çelenk, \q2 Yas yerine sevinç yağı, \q2 Ağırlık ruhu yerine övgü giysisi vermek için beni gönderdi. \q1 Öyle ki, onlara doğruluk ağaçları, \q2 Yahve'nin kendisinin yücelmesi için diktiği denilsin. \q1 \v 4 Eski yıkıntıları yeniden bina edecekler. \q2 Eskiden harap olmuş yerleri yeniden kuracaklar. \q1 Çok kuşaklardır harap olmuş yıkık kentleri onaracaklar. \q1 \v 5 Yabancılar durup sürülerinizi otlatacaklar. \q2 Yabancılar tarlalarınızda ve bağlarınızda çalışacaklar. \q1 \v 6 Ama size Yahve'nin kâhinleri denilecek. \q2 İnsanlar size Tanrımız'ın hizmetkârları diyecekler. \q1 Ulusların servetini yiyeceksiniz. \q2 Onların görkemiyle övüneceksiniz. \q1 \v 7 Utancınıza karşılık iki katı olacak. \q2 Aşağılanmaya karşılık onlar paylarıyla sevinecekler. \q1 Bu nedenle kendi topraklarında iki kat mülk edinecekler. \q2 Onlara sonsuz sevinç olacak. \q1 \v 8 “Çünkü ben, Yahve, adaleti severim. \q2 Soygundan ve haksızlıktan nefret ederim. \q1 Onlara gerçekte ödüllerini vereceğim ve onlarla sonsuz bir antlaşma yapacağım. \q1 \v 9 Soyları uluslar arasında, \q2 onların soyları da halklar arasında bilinecek. \q1 Onları gören herkes, \q2 Yahve'nin kutsadığı soy olduklarını kabul edecek.” \q1 \v 10 Yahve'de çok sevineceğim! \q2 Canım Tanrım'da sevinç duyacak, \q1 Çünkü O beni kurtuluş giysisiyle sardı. \q2 Damadın çelenkle süslenmesi gibi, \q2 Gelinin de mücevherleriyle süslenmesi gibi, \q2 Doğruluk kaftanıyla beni örttü. \q1 \v 11 Çünkü yeryüzü nasıl filiz verirse, \q2 Bahçe de içine ekilen şeyleri nasıl yetiştirirse, \q2 Efendi Yahve de bütün ulusların önünde doğruluk ve övgüyü öyle yetiştirecektir. \c 62 \q1 \v 1 Siyon uğruna susmayacağım, \q2 Yeruşalem uğruna dinlenmeyeceğim, \q1 Ta ki doğruluğu şafak gibi, \q2 Kurtuluşu yanan bir kandil gibi parlayıncaya dek. \q1 \v 2 Uluslar senin doğruluğunu, \q2 Bütün krallar da senin görkemini görecek. \q1 Yahve'nin ağzının vereceği yeni bir adla çağırılacaksın. \q1 \v 3 Yahve'nin elinde güzellik tacı, \q2 Tanrı'nın elinde kraliyet tacı olacaksın. \q1 \v 4 Artık sana Terk Edilmiş denmeyecek, \q2 Ülkene de artık Harap denmeyecek. \q1 Ama sana Heftsiva, \q2 Ülkene Beula denecek. \q1 Çünkü Yahve senden hoşnut olacak, \q2 Ülken de evli olacak. \q1 \v 5 Çünkü bir genç el değmemiş bir kızla nasıl evlenirse, \q2 Oğulların da seninle öyle evlenecek. \q1 Damat gelini için nasıl sevinirse, \q2 Tanrın da senin için öyle sevinecek. \q1 \v 6 Surlarına bekçiler yerleştirdim, ey Yeruşalem. \q2 Gece gündüz susmayacaklar. \q1 Ey Yahve'yi çağıranlar, dinlenmeyin, \q1 \v 7 Yeruşalem'i pekiştirinceye dek, \q2 Yeryüzünde onu övünç yapıncaya dek, \q2 O'na da rahat vermeyin. \q1 \v 8 Yahve sağ eliyle ve güçlü koluyla ant içti: \q1 “Artık tahılını kesinlikle düşmanlarına yiyecek olarak vermeyeceğim, \q2 Yabancılar da emek verdiğin yeni şarabını içmeyecekler. \q1 \v 9 Ama onu biçenler onu yiyecek, \q2 Yahve'yi de övecekler. \q2 Onu toplayanlar onu kutsal yerimin avlularında içecekler.” \q1 \v 10 Geçin, kapılardan geçin! \q2 Halkın yolunu hazırlayın! \q1 Yapın, ana yolu yapın! \q2 Taşları toplayın! \q2 Halklar için bir sancak kaldırın. \q1 \v 11 İşte, Yahve yeryüzünün sonuna dek duyurdu: \q2 “Siyon kızına de ki, \q2 ‘İşte, kurtuluşun geldi! \q2 İşte, ödülü onunla birlikte, karşılığı da önündedir!’” \q1 \v 12 Onlara “Kutsal Halk, Yahve'nin fidye ile Kurtardıkları” diyecekler. \q2 Sana, “Aranan, Terk Edilmemiş Kent” denecek. \c 63 \q1 \v 1 Bosra'dan boyalı giysilerle \q2 Edom'dan gelen bu kimdir? \q1 Giysilerinde görkemli, gücünün büyüklüğü içinde \q2 Bu yürüyen kimdir? \q1 “O, doğrulukla konuşan, \q2 Kurtarmakta kudretli olan benim.” \q1 \v 2 Neden giysilerin kırmızı, \q2 Giysilerin de üzüm teknesini çiğneyeninki gibi? \q1 \v 3 “Üzüm cenderesini tek başıma çiğnedim. \q2 Halklardan kimse yanımda değildi. \q1 Evet, onları öfkemle çiğnedim, gazabımla da ezdim. \q2 Kanı giysilerime sıçradı \q2 Ve bütün giysilerimi kirlettim. \q1 \v 4 Çünkü öç alma günü yüreğimdeydi, \q2 Fidye ile kurtardıklarımın yılı da gelmişti. \q1 \v 5 Baktım ve yardım edecek kimse yoktu; \q2 Destek olacak kimsenin olmayışına da şaştım. \q1 Bu yüzden kendi kolum bana kurtuluş getirdi. \q2 Kendi öfkem bana destek oldu. \q1 \v 6 Öfkemle halkları çiğnedim, \q2 Gazabımla da onları sarhoş ettim. \q2 Kanlarını yeryüzüne döktüm.” \q1 \v 7 Yahve'nin sevgi dolu iyiliklerini, \q2 Övgülerini, Yahve'nin bize verdiği her şeye, \q2 İsrael evine olan büyük iyiliğine, \q2 Merhametlerine ve sevgi dolu iyiliklerinin çokluğuna göre anlatacağım. \q1 \v 8 Çünkü, “Gerçekten onlar benim halkım, \q2 Hile yapmayacak çocuklardır” dedi; \q2 Böylece onların Kurtarıcısı oldu. \q1 \v 9 Bütün sıkıntılarında O sıkıntı çekti \q2 Ve huzurunda duran melek onları kurtardı. \q1 Sevgisiyle ve acımasıyla onları fidye ile kurtardı. \q2 Onları taşıdı, eskiden beri de onları taşıdı. \q1 \v 10 Ama isyan ettiler, \q2 Kutsal Ruhu'nu da kederlendirdiler. \q1 Bu yüzden döndü ve onların düşmanı oldu \q2 Ve kendisi onlara karşı savaştı. \q1 \v 11 Sonra eski günleri, \q2 Moşe'yi ve halkını anımsadı ve şöyle dedi: \q1 “Onları sürüsünün çobanlarıyla birlikte denizden çıkaran nerede? \q2 Kutsal Ruhu'nu aralarına koyan nerede?” \q1 \v 12 Görkemli kolunu Moşe'nin sağında kim durdurdu? \q2 Kim önlerinde suları yararak kendisine sonsuz bir ad yaptı? \q1 \v 13 Onları bozkırdaki bir at gibi, \q2 Derinliklerden, tökezlemeden kim geçirdi? \q1 \v 14 Vadiye inen hayvanlar gibi, \q2 Yahve'nin Ruhu onları dinlendirdi. \q2 Böylece kendine görkemli bir ad yapmak için halkına yol gösterdin. \q1 \v 15 Gökten aşağı bak \q2 Ve kutsallığının ve görkeminin konutundan gör. \q1 Gayretin ve kudretli işlerin nerede? \q2 Yüreğinin hasreti ve şefkatin bana karşı kısıtlandı. \q1 \v 16 Çünkü sen bizim Babamız'sın, \q2 Avraham bizi tanımasa da, \q2 İsrael bizi kabul etmese de. \q1 Sen, ey Yahve, bizim Babamız'sın. \q2 Sonsuzluktan beri adın Kurtarıcımız'dır. \q1 \v 17 Ey Yahve, neden bizi yollarından saptırıyorsun \q2 Yüreğimizi de korkundan katılaştırıyorsun? \q1 Hizmetkârların uğruna, mirasının oymakları uğruna geri dön. \q1 \v 18 Kutsal halkın onu kısa bir süre için mülk edindi. \q2 Düşmanlarımız senin kutsal yerini çiğnediler. \q1 \v 19 Hiçbir zaman üzerlerinde hüküm sürmediğin, \q2 Adınla çağrılmamış olanlar gibi olduk. \c 64 \q1 \v 1 Ah, keşke gökleri yarıp insen de, \q2 Dağlar senin huzurunda sarsılsalar; \q1 \v 2 ateşin çalıyı tutuşturduğu gibi, \q2 Ateşin suyu kaynattığı gibi. \q1 Adını düşmanlarına duyur ki, \q2 Uluslar senin huzurunda titresinler! \q1 \v 3 Beklemediğimiz korkunç şeyler yaptığın zaman indin, \q2 Dağlar da senin huzurunda sarsıldı. \q1 \v 4 Çünkü eskiden beri insanlar duymadı, \q2 Kulak kavramadı, \q2 Göz de senden başka bir Tanrı görmedi, \q2 O Tanrı ki, kendisini bekleyen için işler. \q1 \v 5 Sevinen ve doğru şeyler yapan kişiyi, \q2 Senin yollarında seni hatırlayanları karşılarsın. \q1 İşte, öfkelendin, biz de günah işledik. \q2 Uzun zamandır günah içindeyiz. \q2 Kurtulacak mıyız biz? \q1 \v 6 Çünkü hepimiz kirli olana benzedik, \q2 Bütün doğruluğumuz da kirli bir giysi gibidir. \q1 Hepimiz yaprak gibi soluyoruz; \q2 Suçlarımız da rüzgar gibi, bizi alıp götürüyor. \q1 \v 7 Adını çağıran, \q2 Sana tutunmak için kendini teşvik eden yok; \q1 Çünkü yüzünü bizden sakladın \q2 Suçlarımızla da bizi tükettin. \q1 \v 8 Ama şimdi, ey Yahve, sen bizim Babamız'sın. \q2 Biz balçığız, sen de çömlekçimizsin. \q2 Biz hepimiz senin elinin işiyiz. \q1 \v 9 Öfkelenme, ey Yahve. \q2 Kötülüğü sonsuza dek anma. \q1 Bak ve gör, sana yalvarıyoruz, \q2 Biz hepimiz senin halkınız. \q1 \v 10 Kutsal kentlerin çöl oldu. \q2 Siyon çöl oldu, \q2 Yeruşalem ıssız. \q1 \v 11 Atalarımızın seni övdüğü kutsal ve güzel evimiz \q2 Ateşle yakıldı. \q2 Bütün güzel yerlerimiz harap oldu. \q1 \v 12 Bunlar böyleyken kendini geri mi çekeceksin, ey Yahve? \q2 Sessiz kalıp bizi ağır bir şekilde cezalandıracak mısın? \c 65 \q1 \v 1 “Beni sormayanlar tarafından soruldum. \q2 Beni aramayanlar tarafından bulundum. \q2 Adımla çağırılmayan bir ulusa, ‘Beni görün, beni görün’ dedim. \q1 \v 2 Ellerimi bütün gün, \q2 Kendi düşünceleri ardınca, iyi olmayan bir yolda yürüyen \q2 Asi bir halka uzattım. \q1 \v 3 Bahçelerde kurban keserek, \q2 Tuğlalarda buhur yakarak \q2 Sürekli yüzüme karşı beni kışkırtan; \q1 \v 4 mezarların arasında oturan, \q2 Gizli yerlerde geceleyen, \q1 Domuz eti yiyen, \q2 Kaplarında da iğrenç şeylerin suyu bulunan; \q1 \v 5 ‘Yalnız kal, bana yaklaşma, \q2 Çünkü ben senden daha kutsalım’ diyen bir halk. \q1 Bunlar burnumda duman, bütün gün yanan bir ateştir.” \q1 \v 6 “İşte, önümde yazılıdır: \q2 Susmayacağım, ama ödeyeceğim, \q2 Evet, onların koynuna ödeyeceğim \q1 \v 7 kendi kötülüklerinizi ve atalarınızın kötülüklerini birlikte” diyor Yahve, \q2 “Onlar dağlar üzerinde buhur yakanlar \q2 Ve tepelerde bana küfür edenlerdir. \q2 Bu yüzden önce onların işlerini koynuna ölçeceğim.” \q1 \v 8 Yahve diyor ki, “Yeni şarabın salkımda bulunduğu gibi, \q2 Birinin, ‘Onu yok etme, çünkü içinde bereket var’ dediği gibi; \q1 Ben de hepsini yok etmemek için, \q2 Hizmetkârlarım uğruna öyle yapacağım. \q1 \v 9 Yakov’dan bir soy, \q2 Yahuda’dan da dağlarımın mirasçısını çıkaracağım. \q1 Seçtiklerim onu miras alacak \q2 Hizmetkârlarım da orada oturacaklar. \q1 \v 10 Beni arayan halkım için, \q2 Şaron sürülerin ağılı, \q2 Akor Vadisi de sürülerin yattığı yer olacak.” \q1 \v 11 “Ama siz, Yahve'yi terk edenler, \q2 Kutsal dağımı unutanlar, \q2 Talih için sofra hazırlayanlar, \q2 Kısmet için karışık şarap dolduranlar, \q1 \v 12 Sizi kılıca kısmet edeceğim, \q2 Hepiniz boğazlanmak için eğileceksiniz; \q1 Çünkü sizi çağırdığım zaman yanıt vermediniz. \q2 Konuştuğum zaman dinlemediniz; \q1 Ama gözümde kötü olanı yaptınız, \q2 Hoşlanmadığım şeyi seçtiniz.” \q1 \v 13 Bu yüzden Efendi Yahve şöyle diyor: \q2 “İşte, hizmetkârlarım yiyecekler, ama siz aç kalacaksınız; \q2 İşte, hizmetkârlarım içecekler, ama siz susuz kalacaksınız. \q2 İşte, hizmetkârlarım sevinecekler, ama siz hayal kırıklığına uğrayacaksınız. \q1 \v 14 İşte, hizmetkârlarım yüreklerinin sevincinden ezgi söyleyecekler, \q2 Ama siz yürek üzüntüsünden ağlayacak, \q2 Ruh sıkıntısından uluyacaksınız. \q1 \v 15 Adınızı seçilmişlerime lanet andı olarak bırakacaksınız, \q2 Efendi Yahve de sizi öldürecek. \q1 Hizmetkârlarını başka bir adla çağıracak, \q1 \v 16 Böylece yeryüzünde kendisini kutsayan kişi, gerçeğin Tanrısı'nda kendisini kutsayacak; \q2 Yeryüzünde ant içen de, gerçeğin Tanrısı'yla ant içecek; \q1 Çünkü önceki sıkıntılar unutuldu ve gözlerimden gizlendi.” \q1 \v 17 “Çünkü işte, yeni gökler ve yeni bir yer yaratıyorum; \q2 Önceki şeyler de hatırlanmayacak, akla gelmeyecek. \q1 \v 18 Ama yaratmakta olduğumda sonsuza dek sevinin ve coşun; \q2 Çünkü işte, Yeruşalem'i zevk kaynağı, halkını sevinç olarak yaratıyorum. \q1 \v 19 Yeruşalem'de sevineceğim, \q2 halkımdan da hoşnut olacağım; \q1 artık onda ağlayış sesi ve feryat sesi duyulmayacak.” \q1 \v 20 “Artık birkaç gün yaşayan bir bebek, \q2 günlerini doldurmayan bir ihtiyar olmayacak. \q1 Çünkü çocuk yüz yaşında ölecek, \q2 Yüz yaşında olan günahkâr da lanetli olacak. \q1 \v 21 Evler yapacaklar ve onda oturacaklar. \q2 Bağlar dikecekler ve ürününü yiyecekler. \q1 \v 22 Onlar bina edip de başkası oturmayacak. \q2 Onlar dikip de başkası yemeyecek. \q1 Çünkü halkımın günleri ağacın günleri gibi olacak. \q2 Seçtiklerim de kendi ellerinin işinden uzun süre zevk alacaklar. \q1 \v 23 Boşuna emek vermeyecekler, felaket için de doğurmayacaklar. \q1 Çünkü onlar, kendileriyle birlikte torunları da, \q2 Yahve'nin kutsanmışlarının soyudur. \q1 \v 24 Öyle olacak ki, onlar çağırmadan önce ben yanıt vereceğim; \q2 Ve onlar daha konuşurken ben işiteceğim. \q1 \v 25 Kurtla kuzu birlikte otlayacak. \q2 Aslan öküz gibi saman yiyecek. \q2 Toprak yılanın yemeği olacak. \q1 Kutsal dağımın tümünde zarar vermeyecekler ve yok etmeyecekler.” \q2 diyor Yahve. \c 66 \q1 \v 1 Yahve şöyle diyor: “Gök benim tahtım, yeryüzü de ayaklarımın basamağıdır. \q2 Bana nasıl bir ev yapacaksınız? \q2 Nerede dinleneceğim? \q1 \v 2 Çünkü bütün bunları benim elim yaptı, \q2 Bütün bunlar da öylece var oldu.” diyor Yahve: \q2 “Ama ben bu adama, \q2 Yoksula, ruhu kırık olana ve sözümden titreyen adama bakacağım. \q1 \v 3 Öküz öldüren, adam öldüren gibidir; \q2 Kuzu kurban eden, köpek boynu kıran gibidir; \q2 Sunu sunan, domuz kanı sunan gibidir; \q2 Günnük yakan, putu yücelten gibidir. \q1 Evet, onlar kendi yollarını seçtiler, \q2 Canları da kendi iğrençliklerinden zevk alıyor. \q1 \v 4 Ben de onların kuruntularını seçeceğim, \q2 Korkularını üzerlerine getireceğim, \q1 Çünkü çağırdığım zaman kimse yanıt vermedi; \q2 Ben konuştuğum zaman dinlemediler, \q1 Ama gözümde kötü olanı yaptılar, \q2 Hoşlanmadığım şeyi yaptılar.” \q1 \v 5 O'nun sözlerinden titreyenler, \q2 Yahve'nin sözünü dinleyin: \q2 “Sizden nefret eden, sizi adım uğruna kovan kardeşleriniz, \q1 ‘Yahve yüceltilsin de sevincinizi görelim’ dediler; \q2 Ama hayal kırıklığına uğrayacak olanlar kendileri olacak. \q1 \v 6 Kentten bir kargaşa sesi, \q2 Tapınaktan bir ses, \q2 Düşmanlarına hak ettiklerini ödeyen Yahve'nin sesi.” \q1 \v 7 “Ağrı çekmeden önce doğurdu. \q2 Ağrısı gelmeden önce bir oğul doğurdu. \q1 \v 8 Böyle bir şeyi kim duydu? \q2 Böyle şeyleri kim gördü? \q1 Bir ülke bir günde doğar mı? \q2 Bir ulus birden doğar mı? \q1 Çünkü Siyon ağrı çeker çekmez çocuklarını doğurdu. \q1 \v 9 Doğuma kadar getirir de \q2 Doğurtmaz mıyım?” diyor Yahve. \q2 “Doğurtmaya güç veren ben, \q2 Rahmi kapatır mıyım?” diyor Tanrın. \q1 \v 10 “Yeruşalem ile sevinin ve onun için coşun, ey onu sevenler. \q1 Ey onun için yas tutanlar, onunla birlikte sevinçten coşun; \q1 \v 11 böylece onun avutucu memesinden emip doyasınız; \q2 Bol bol içip yüceliğinin bolluğundan zevk alasınız.” \q1 \v 12 Çünkü Yahve diyor ki, “İşte, ırmak gibi esenliği, \q2 Ulusların yüceliğini de taşkın kaynak gibi ona salacağım, \q2 Ve ondan emeceksiniz. \q1 Onun yanında taşınacaksınız, \q2 Dizleri üzerinde de sevileceksiniz. \q1 \v 13 Annesinin avuttuğu biri gibi, \q2 Ben de sizi avutacağım. \q2 Yeruşalem'de avutulacaksınız.” \q1 \v 14 Bunu göreceksiniz ve yüreğiniz sevinecek, \q2 Kemikleriniz körpe ot gibi gelişecek. \q1 Yahve'nin eli hizmetkârları arasında bilinecek, \q2 Düşmanlarına karşı da öfkelenecek. \q1 \v 15 Çünkü işte, Yahve ateşle gelecek, \q2 Arabaları da kasırga gibi olacak; \q2 Öfkesini şiddetle, azarını da ateş alevleriyle verecek. \q1 \v 16 Çünkü Yahve bütün insanlığa ateşle ve kılıcıyla yargı verecek; \q2 Yahve tarafından öldürülenler de çok olacak. \p \v 17 “Kendilerini kutsayanlar ve bahçelere gitmek için kendilerini arındıranlar, ortada duranı izleyenler, domuz eti, iğrenç şeyler ve fare yiyenler, hepsi birlikte yok olacaklar” diyor Yahve. \p \v 18 “Çünkü ben onların işlerini ve düşüncelerini biliyorum. Bütün ulusları ve dilleri toplayacağım zaman geliyor, gelecekler ve benim yüceliğimi görecekler.” \p \v 19 “Aralarında bir belirti koyacağım, onlardan kaçıp kurtulanları uluslara, Tarşiş, Pul ve Lud'a, yay çekenlere, Tubal ve Yavan'a, ünümü duymamış, görkemimi görmemiş uzak adalara göndereceğim. Uluslar arasında görkemimi duyuracaklar. \v 20 İsrael'in çocuklarının temiz bir kapta Yahve'nin evine sundukları gibi, onlar da, kardeşlerinizin hepsini, bütün uluslardan, atlarla, arabalarla, tahtırevanlarla, katırlarla ve develerle, kutsal dağım Yeruşalem'e, Yahve'ye sunu olarak getirecekler. \v 21 Onlardan kâhinler ve Levililer de seçeceğim.” diyor Yahve. \p \v 22 “Çünkü yapacağım yeni gökler ve yeni yeryüzü önümde nasıl duracaksa” diyor Yahve, “Soyunuz ve adınız da öyle duracak. \v 23 Öyle olacak ki, Yeni Ay'dan Yeni Ay'a, Şabat'tan Şabat'a bütün insanlık önümde tapınmak için gelecek” diyor Yahve. \v 24 “Çıkıp bana karşı isyan etmiş olan adamların ölü bedenlerine bakacaklar; çünkü onların kurtları ölmeyecek, onların ateşleri de sönmeyecek ve onlar bütün insanlara iğrenç gelecekler.”