\id DAN - Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC) \h DANİEL \toc1 DANİEL \toc2 DANİEL \toc3 DANİEL \mt1 DANİEL \c 1 \p \v 1 Yahuda Kralı Yehoyakim'in krallığının üçüncü yılında, Babil Kralı Nebukadnetsar Yeruşalem'e gelip onu kuşattı. \v 2 Yahve, Yahuda Kralı Yehoyakim'i ve Tanrı'nın evindeki kaplardan bazılarını onun eline verdi. Bunları Şinar diyarına, ilâhının evine götürdü. Kapları ilâhının hazine evine getirdi. \p \v 3 Kral, hadımlarının başı olan Aşpenaz'a, İsrael'in çocuklarından, kral soyundan ve soylulardan bazılarını getirmesini söyledi. \v 4 Bunlar hiçbir kusuru olmayan, ama yakışıklı, her türlü bilgelikte usta, bilgili, bilimde anlayışlı, kralın sarayında durabilecek yetenekte olan gençlerdi. Onlara Keldaniler'in öğretisini ve dilini öğretmesini söyledi. \v 5 Kral onlara kralın lezzetli yemeklerinden ve içtiği şaraptan üç yıl boyunca beslenmeleri için günlük bir pay ayırdı; böylece sonunda kralın önünde duracaklardı. \p \v 6 Onların arasında Yahuda'nın çocuklarından Daniel, Hananya, Mişael ve Azarya da vardı. \v 7 Hadımlar beyi onlara adlar koydu: Daniel'e Belteşatsar, Hananya'ya Şadrak, Mişael'e Meşak ve Azarya'ya Abednego adını verdi. \p \v 8 Ama Daniel kralın lezzetli yemekleriyle ve içtiği şarapla kendini kirletmemeye yüreğine koydu. Bunun için, hadımlar beyinden kendini kirletmemek için ricada bulundu. \v 9 Tanrı, Daniel'e hadımlar beyinin gözünde iyilik ve merhamet buldurdu. \v 10 Hadımlar beyi Daniel'e, “Yiyecek ve içeceğinizi tayin eden efendim kraldan korkuyorum” dedi. “Çünkü neden sizin yüzlerinizi yaşıtlarınızdan daha kötü görsün? O zaman başımı kralla tehlikeye atmış olursunuz.” \p \v 11 O zaman Daniel, hadımlar beyinin Daniel'in, Hananya'nın, Mişael'in ve Azarya'nın üzerine atadığı kâhyaya şöyle dedi: \v 12 “Lütfen hizmetkârlarınızı on gün dene; bize yemek için sebze ve içmek için su versinler. \v 13 Sonra yüzlerimiz ve kralın lezzetli yemeklerinden yiyen gençlerin yüzleri senin önünde yoklansın; gördüğüne göre de hizmetkârlarına davran.” \v 14 Böylece onları bu konuda dinledi ve onları on gün denedi. \p \v 15 On günün sonunda onların yüzleri kralın lezzetli yemeklerinden yiyen bütün gençlerden daha güzel ve daha beslenmiş göründü. \v 16 Bunun üzerine hizmetkâr lezzetli yiyeceklerini içecekleri şarabı kaldırdı, onlara sebze verdi. \p \v 17 Bu dört gence gelince, her türlü öğrenme ve bilgelikte Tanrı onlara bilgi ve beceri verdi. Daniel de her türlü görüm ve düşte anlayışa sahipti. \p \v 18 Kralın onların içeri alınması için belirlediği günlerin sonunda, hadımların beyi onları içeriye, Nebukadnetsar'ın önüne getirdi. \v 19 Kral onlarla konuştu; ve aralarında Daniel, Hananya, Mişael ve Azarya gibisi bulunamadı. Bu yüzden kralın önünde bunlar durdular. \v 20 Kralın onlara sorduğu her türlü bilgelik ve anlayış konusunda, onları ülkesindeki bütün sihirbazlardan ve büyücülerden on kat daha iyi buldu. \p \v 21 Daniel, Kral Koreş'in birinci yılına kadar yerinde durdu. \c 2 \p \v 1 Nebukadnetsar'ın krallığının ikinci yılında Nebukadnetsar düşler gördü; ruhu sıkıldı ve uykusu kaçtı. \v 2 Sonra kral, kendisine düşlerini anlatsınlar diye büyücülerin, sihirbazların, falcıların ve Keldaniler'in çağırılmasını buyurdu. Böylece içeri girip kralın önünde durdular. \v 3 Kral onlara, “Bir düş gördüm ve o düşü bilmek için ruhum sıkılıyor” dedi. \p \v 4 Sonra Keldaniler krala Suriye dilinde, “Ey kral, sonsuza dek yaşa! Hizmetkârlarına düşü anlat da yorumunu gösterelim.” dediler. \p \v 5 Kral Keldaniler'e, “Bu şey benden gitti” diye karşılık verdi, “Eğer düş ve yorumunu bana bildirmezseniz, paramparça edileceksiniz ve evleriniz çöplüğe çevrilecek. \v 6 Ama eğer düşü ve yorumunu gösterirseniz, benden armağanlar, ödüller ve büyük onur alacaksınız. Bu yüzden düşü ve yorumunu bana gösterin.” \p \v 7 İkinci kez yanıt verip, “Kral hizmetkârlarına düşü anlatsın, yorumunu gösterelim” dediler. \p \v 8 Kral şöyle yanıt verdi, “Zaman kazanmaya çalıştığınızı kesinlikle biliyorum, çünkü o şeyin benden gitmiş olduğunu görüyorsunuz. \v 9 Ama eğer düşü bana bildirmezseniz, sizin için tek bir yasa var; çünkü durum değişene dek önümde söylemek için yalan ve bozuk sözler hazırladınız. Bu yüzden bana düşü söyleyin de yorumunu bana gösterebileceğinizi bileyim.” \p \v 10 Keldaniler krala yanıt verip, “Yeryüzünde kralın meselesini gösterebilecek kimse yok, çünkü hiçbir kral, efendi ya da yönetici bir büyücüden, falcıdan ya da Keldani'den böyle bir şey sormamıştır. \v 11 Kralın sorduğu bu şey nadirdir, meskeni insanlar arasında olmayan ilâhlar dışında, kralın önünde bunu gösterebilecek kimse yoktur.” dediler. \p \v 12 Bu yüzden kral kızdı ve çok hiddetlendi ve Babil'in bütün bilge adamlarının öldürülmesini buyurdu. \v 13 Böylece ferman çıktı ve bilge adamlar öldürülecekti. Daniel'i ve arkadaşlarını öldürmek için aradılar. \p \v 14 O zaman Daniel, Babil'in bilge adamlarını öldürmek için çıkan kralın muhafız komutanı Aryok'a öğüt ve sağduyuyla yanıt verdi. \v 15 Kralın komutanı Aryok'a, “Kraldan bu ferman neden bu kadar acil?” diye karşılık verdi. Sonra Aryok durumu Daniel'e bildirdi. \v 16 Daniel içeri girdi ve krala yorumu göstermek için kraldan kendisine bir zaman vermesini istedi. \p \v 17 Sonra Daniel evine gitti ve arkadaşları Hananya, Mişael ve Azarya'ya durumu bildirdi. \v 18 Öyle ki, Daniel ve arkadaşları Babil'in diğer bilge adamlarıyla birlikte yok olmasınlar diye, bu sır konusunda göğün Tanrısı'nın merhametini dileyeceklerdi. \v 19 O zaman sır Daniel'e geceleyin bir görümde açıklandı. Sonra Daniel göğün Tanrısı'nı övdü. \p \v 20 Daniel şöyle yanıt verdi, \q1 “Tanrı'nın adı sonsuza dek ve hep yücelsin; \q2 Çünkü bilgelik ve güç O'nundur. \q1 \v 21 Zamanları ve mevsimleri değiştiren O'dur. \q2 O kralları indirir ve krallar diker. \q1 Bilgelere bilgelik, anlayışlı olanlara bilgi verir. \q1 \v 22 Derin ve gizli şeyleri açığa O çıkarır. \q2 Karanlıkta ne olduğunu bilir \q2 Ve ışık O'nun yanında oturur. \q1 \v 23 Ey atalarımın Tanrısı, \q2 Bana bilgelik ve güç veren \q2 Ve şimdi senden istediğimiz şeyi bana bildiren sana \q2 Şükrederim ve seni överim; \q2 Çünkü kralın meselesini bize bildirdin.” \p \v 24 Bunun üzerine Daniel, kralın Babil bilgelerini yok etmekle görevlendirmiş olduğu Aryok'un yanına gitti. Gidip ona şöyle dedi: “Babil bilgelerini yok etme. Beni kralın önüne götür, ben de krala yorumunu göstereyim.” \p \v 25 Aryok, Daniel'i aceleyle kralın önüne getirdi ve şöyle dedi: “Yahuda sürgünlerinden krala yorumunu bildirecek bir adam buldum.” \p \v 26 Kral, Belteşatsar adındaki Daniel'e, “Gördüğüm düşü ve yorumunu bana bildirebilir misin?” diye karşılık verdi. \p \v 27 Daniel kralın önünde şöyle yanıt verdi: “Kralın sorduğu sır, bilgeler, büyücüler, sihirbazlar ya da falcılar tarafından krala gösterilemez. \v 28 Ancak gökte sırları açan bir Tanrı var ve O, son günlerde ne olacağını Kral Nebukadnetsar'a bildirdi. Senin düşün, yatağının üzerinde başının görümleri şunlardır: \p \v 29 “Ey kral, bundan sonra ne olacak diye yatağında sana düşünceler geldi; ve sırları açan sana ne olacağını bildirdi. \v 30 Ama bana gelince, bu sır bana bütün yaşayanlardan daha bilge olduğum için değil, ama yorumun krala bildirilsin de, sen kendi yüreğinin düşüncelerini bilesin diye açıklandı.” \p \v 31 “Sen, ey kral, gördün ve işte, büyük bir suret. Güçlü ve parlaklığı olağanüstü olan bu suret senin önünde duruyordu; görünüşü de korkunçtu. \v 32 Bu suretin başı saf altından, göğsü ve kolları gümüşten, karnı ve kalçaları tunçtan, \v 33 bacakları demirden, ayaklarının bir kısmı demirden, bir kısmı kildendi. \v 34 Sen el değmeden kesilen bir taşın suretin demir ve kilden olan ayaklarını vurup parçaladığı o ana dek bakıyordun. \v 35 O zaman demir, kil, tunç, gümüş ve altın birlikte parçalandı ve yaz harman yerlerinin saman çöpü gibi oldular. Rüzgâr onları alıp götürdü, öyle ki, onlar için bir yer bulunamadı. Surete çarpan taş büyük bir dağ oldu ve bütün dünyayı doldurdu.” \p \v 36 “Düş budur; ve yorumunu kralın önünde bildireceğiz. \v 37 Ey kral, sen kralların kralısın, göğün Tanrısı sana krallığı, gücü, kuvveti ve yüceliği verdi. \v 38 İnsan çocuklarının oturduğu her yerde, kır hayvanlarını ve gökyüzünün kuşlarını senin eline verdi ve seni onların hepsinin üzerinde hakim kıldı. Sen altından olan başsın.” \p \v 39 “Senden sonra senden aşağı başka bir krallık çıkacak; ve bütün dünya üzerinde hüküm sürecek olan tunçtan başka üçüncü bir krallık çıkacak. \v 40 Dördüncü krallık demir gibi güçlü olacak, çünkü demir her şeyi kırar ve boyun eğdirir; ve bunların hepsini ezen demir gibi parçalayıp ezecektir. \v 41 Oysa ayakların ve parmakların bir kısmının çömlekçi kilinden, bir kısmının demirden olduğunu gördün, bölünmüş bir krallık olacak; ama içinde demirin gücü olacak, çünkü demiri kil çamuruyla karışık gördün. \v 42 Ayak parmaklarının bir kısmı demirden, bir kısmı kilden olduğu gibi, krallığın bir kısmı güçlü, bir kısmı da kırılgan olacak. \v 43 Oysa demirin kil çamuruyla karışık olduğunu gördün, onlar insan tohumuyla karışacaklar; ama demirin kille karışmadığı gibi onlar da birbirine yapışmayacaklar.” \p \v 44 “O kralların günlerinde göğün Tanrısı, asla yıkılmayacak, hâkimiyeti başka bir halka bırakılmayacak bir krallık kuracak; ama o bütün bu krallıkları parçalayacak ve tüketecek ve o kendisi sonsuza dek duracak. \v 45 Çünkü dağdan el değmeden bir taşın kesildiğini ve demiri, tuncu, kili, gümüşü ve altını parçaladığını gördün; büyük Tanrı bundan sonra ne olacağını krala bildirdi. Düş kesindir ve yorumu güvenilirdir.” \p \v 46 O zaman Kral Nebukadnetsar yüzüstü yere kapandı, Daniel'e tapındı ve ona bir sunu ve güzel kokular sunmalarını buyurdu. \v 47 Kral Daniel'e karşılık verip dedi: “Gerçekten Tanrın, ilâhların Tanrısı, kralların Efendisi ve sırları açıklayandır; çünkü bu sırrı açıklayabildin.” \p \v 48 Sonra kral Daniel'i yükseltti ve ona birçok büyük armağanlar verdi ve onu bütün Babil eyaleti üzerine hâkim ve Babil'in bütün bilgelerinin üzerine baş vali yaptı. \v 49 Daniel kraldan rica etti ve o da Şadrak, Meşak ve Abednego'yu Babil eyaleti işleri üzerine atadı; ancak Daniel kralın kapısındaydı. \c 3 \p \v 1 Kral Nebukadnetsar, yüksekliği altmış arşın, genişliği altı arşın olan altın bir suret yaptı. Onu Babil eyaletindeki Dura Ovası'na dikti. \v 2 Sonra Kral Nebukadnetsar, yerel valileri, vekilleri, valileri, hâkimleri, haznedarları, danışmanları, güvenlik görevlilerini ve eyaletlerin bütün yöneticilerini, Kral Nebukadnetsar'ın dikmiş olduğu suretin adanmasına gelsinler diye toplanmaları için haber gönderdi. \v 3 O zaman yerel valiler, vekiller, valiler, hâkimler, haznedarlar, danışmanlar, güvenlik görevlileri ve eyaletlerin bütün yöneticileri, Kral Nebukadnetsar'ın diktiği heykelin adanması için toplandılar ve Nebukadnetsar'ın dikmiş olduğu heykelin önünde durdular. \p \v 4 Sonra haberci yüksek sesle bağırdı: “Ey halklar, uluslar ve diller, size buyruldu ki, \v 5 Boru, ney, lir, kanun, çenk, kaval ve her çeşit çalgı sesini duyduğunuzda, yere kapanıp Kral Nebukadnetsar'ın dikmiş olduğu altın heykele tapacaksınız. \v 6 Kim yere kapanıp tapmazsa, hemen o saat yanan kızgın fırının içine atılacaktır.” \p \v 7 Bunun üzerine o sırada bütün halklar, uluslar ve diller, boru, ney, lir, kanun, çenk, kaval ve her çeşit çalgı sesini duyduklarında, yere kapanıp Kral Nebukadnetsar'ın diktiği altın heykele taptılar. \p \v 8 Bu nedenle, o sırada bazı Keldaniler yaklaşıp Yahudiler'e karşı suçlamada bulundular. \v 9 Kral Nebukadnetsar'a, “Ey kral, sonsuza dek yaşa!” diye karşılık verdiler. \v 10 “Ey kral, boru, ney, kanun, lir, çenk, kaval ve her çeşit çalgı sesini duyan her adam yere kapanıp altın heykele tapacak; \v 11 Ve kim yere kapanıp tapmazsa, yanan kızgın fırının içine atılacak diye buyruk çıkardın. \v 12 Babil eyalet işleri üzerine atamış olduğun bazı Yahudiler var: Şadrak, Meşak ve Abednego. Ey kral, bu adamlar sana saygı göstermediler. Senin ilâhlarına hizmet etmiyorlar ve dikmiş olduğun altın heykele tapmıyorlar.” \p \v 13 Bunun üzerine Nebukadnetsar öfkelenip hiddetlenerek Şadrak, Meşak ve Abednego'nun getirilmesini buyurdu. Sonra bu adamlar kralın önüne getirildi. \v 14 Nebukadnetsar onlara şöyle karşılık verdi: “Ey Şadrak, Meşak ve Abednego, ilâhlarıma hizmet etmediğiniz ve dikmiş olduğum altın surete tapmadığınız doğru mu? \v 15 Şimdi, boru, ney, lir, kanun, arp, kaval ve her türlü müzik aletinin sesini duyduğunuzda, yere kapanıp yapmış olduğum surete tapmaya hazırsanız, iyi; ama eğer tapmazsanız, aynı saatte yanan kızgın fırının içine atılacaksınız. Sizi benim elimden kurtaracak ilâh kimdir?” \p \v 16 Şadrak, Meşak ve Abednego krala şöyle karşılık verdiler: “Ey Nebukadnetsar, bu konuda sana yanıt vermemize gerek yok. \v 17 Eğer olursa, hizmet ettiğimiz Tanrımız bizi yanan kızgın fırından kurtarabilir; ey kral, senin elinden de bizi kurtaracaktır. \v 18 Ama eğer öyle olmazsa, ey kral, şunu bilesin ki, senin ilâhlarına hizmet etmeyiz, dikmiş olduğun altın surete tapmayız.” \p \v 19 Bunun üzerine Nebukadnetsar öfkeyle doldu ve yüzünün şekli Şadrak, Meşak ve Abednego'ya karşı değişti. Söyleyip fırının her zamankinden yedi kat daha fazla ısıtılmasını buyurdu. \v 20 Ordusunda bulunan bazı güçlü adamlara Şadrak, Meşak ve Abednego'yu bağlamalarını ve onları yanan kızgın fırına atmalarını buyurdu. \v 21 Sonra bu adamlar şalvarları, gömlekleri, sarıkları ve öbür giysileri üzerinde olarak bağlandılar ve yanan kızgın fırının içine atıldılar. \v 22 Bu nedenle, kralın buyruğu acil ve fırın çok sıcak olduğu için, ateşin alevi Şadrak, Meşak ve Abednego'yu tutan adamları öldürdü. \v 23 Şu üç adam, Şadrak, Meşak ve Abednego, bağlı olarak yanan ateşli fırının içine düştüler. \p \v 24 Bunun üzerine Kral Nebukadnetsar şaştı ve aceleyle ayağa kalktı. Danışmanlarına, “Biz üç adamı bağlı olarak ateşin içine atmadık mı?” diye sordu. \p Onlar da krala, “Doğru, ey kral” diye karşılık verdiler. \p \v 25 Şöyle karşılık verdi: “Bakın, ben ateşin ortasında çözülmüş yürümekte olan dört adam görüyorum ve zarar görmemişler. Dördüncünün görünüşü bir ilâhlar oğluna benziyor.” \p \v 26 Bunun üzerine Nebukadnetsar yanan kızgın fırının ağzına yaklaştı. Söyleyip dedi: “Şadrak, Meşak ve Abednego, Yüce Tanrı’nın hizmetkârları, dışarı çıkın ve buraya gelin!” \p Sonra Şadrak, Meşak ve Abednego ateşin içinden çıktılar. \v 27 Yerel valiler, vekiller, valiler ve kralın danışmanları bir araya toplanmış olarak bu adamların bedenleri üzerinde ateşin hiç gücünün olmadığını gördüler. Başlarındaki saçlar kavrulmamıştı. Şalvarları değişmemişti. Hatta üzerlerinde ateş kokusu bile yoktu. \p \v 28 Nebukadnetsar söyleyip dedi: “Şadrak, Meşak ve Abednego’nun Tanrısı övülsün. O, meleğini gönderip kendisine güvenen hizmetkârlarını kurtardı. Kralın sözünü değiştirdiler ve kendi Tanrıları'ndan başka bir ilâha hizmet etmemek ve tapmamak için kendi bedenlerini verdiler. \v 29 Bu nedenle, Şadrak, Meşak ve Abednego’nun Tanrısı’na karşı kötü söz söyleyen her halkın, ulusun ve dilin parçalanması ve evlerinin çöplüğe çevrilmesi için buyruk çıkarıyorum. Çünkü böyle kurtarabilen başka bir ilâh yoktur.” \p \v 30 O zaman kral, Şadrak, Meşak ve Abednego’yu Babil eyaletinde yükseltti. \c 4 \q1 \v 1 Kral Nebukadnetsar, yeryüzünde oturan bütün halklara, uluslara ve dillere: \q2 Esenliğiniz çok olsun. \q1 \v 2 Yüce Tanrı'nın benim için yapmış olduğu \q2 Belirtileri ve harikaları göstermek bana iyi göründü. \q1 \v 3 Belirtileri ne büyüktür! \q2 Harikaları ne güçlüdür! \q1 Krallığı sonsuz bir krallıktır. \q2 Hakimiyeti kuşaktan kuşağa sürer. \pi1 \v 4 Ben, Nebukadnetsar, evimde rahat ve sarayımda refah içindeydim. \v 5 Beni korkutan bir düş gördüm; yatağımdaki düşünceler ve başımın görümleri beni rahatsız etti. \v 6 Bu yüzden Babil'in bütün bilgelerinin önüme getirilmesi, bana bu düşün yorumunu bildirmeleri için buyruk çıkardım. \v 7 O zaman büyücüler, sihirbazlar, Keldaniler ve falcılar içeri girdiler; onlara düşü anlattım, ama yorumunu bana bildirmediler. \v 8 Ama sonunda ilâhımın adına göre adı Belteşatsar olan, kutsal ilâhların ruhu kendisinde bulunan Daniel önüme geldi. Düşü ona söyledim ve dedim, \v 9 “Sihibazların efendisi ey Belteşatsar, kutsal ilâhların ruhunun sende olduğunu ve hiçbir sırrın sana sıkıntı çıkarmadığını bildiğim için gördüğüm düşün görümlerini ve yorumunu bana söyle. \v 10 Yatağımın üzerinde başımın görümleri şunlardı: Baktım ve işte, yeryüzünün ortasında bir ağaç vardı; ve çok yüksekti. \v 11 Ağaç büyüdü ve güçlendi. Boyu göğe ulaştı ve bütün yeryüzünün ucuna kadar görülüyordu. \v 12 Yaprakları güzeldi, meyvesi boldu ve onda herkes için yiyecek vardı. Kır hayvanları altında gölgeleniyor, gökyüzünün kuşları dallarında yaşıyor ve her canlı ondan besleniyordu. \pi1 \v 13 “Yatağımda başımın görümlerini gördüm ve işte, gökyüzünden kutsal bir gözcü indi. \v 14 Yüksek sesle çağırdı ve şöyle dedi: ‘Ağacı kesin ve dallarını koparın! Yapraklarını silkeleyin ve meyvesini dağıtın! Hayvanlar altından ve kuşlar dallarından kaçsın. \v 15 Ancak köklerinin kütüğünü, demir ve tunçla çevreleyip, kırın taze otu içinde, yerde bırakın; gökyüzünün çiyiyle ıslansın. Onun payı, yeryüzünün otunda hayvanlarla birlikte olsun. \v 16 Onun insan yüreği değiştirilsin ve ona bir hayvan yüreği verilsin. Sonra üzerinden yedi vakit geçsin.'” \pi1 \v 17 “Hüküm, gözcülerin kararıyla talep de, kutsalların sözüyle oldu; öyle ki, yaşayanlar, Yüce Olan'ın insanların krallığı üzerinde hüküm sürdüğünü ve onu dilediğine verdiğini, onun üzerine insanların en aşağısını da diktiğini bilsinler.” \pi1 \v 18 “Bu düşü ben, Kral Nebukadnetsar gördüm; ve sen, Belteşatsar, yorumunu bildir, çünkü krallığımın bütün bilgeleri bana yorumu bildiremiyorlar; ama sen bildirebilirsin, çünkü kutsal ilâhların ruhu sendedir.” \pi1 \v 19 O zaman, adı Belteşatsar olan Daniel bir süre sessiz şaşkın kaldı ve düşünceleri onu rahatsız etti. Kral, “Belteşatsar, düş ve yorum seni rahatsız etmesin” diye karşılık verdi. \pi1 Belteşatsar, “Efendim, düş senden nefret edenler için, yorumu da düşmanların için olsun” diye karşılık verdi. \v 20 Gördüğün o ağaç, büyüdü ve güçlendi, boyu gökyüzüne erişti, bütün yeryüzünden görünüyordu, \v 21 Yaprakları güzel, meyvesi boldu, onda herkes için yiyecek vardı, kırın hayvanları onun altında yaşadılar, gökyüzünün kuşları onun dallarında oturdular: \v 22 O ağaç sensin ey kral, sen büyüdün ve güçlendin. Çünkü büyüklüğün arttı, gökyüzüne erişti, hakimiyetin yeryüzünün ucuna erişti.” \pi1 \v 23 “Mademki kral gökyüzünden inen kutsal bir gözcü gördü ve, ‘Ağacı kesin ve yok edin; ama köklerinin kütüğünü demir ve tunçla çemberleyip yerde, kırın taze otu içinde bırakın, göğün çiyiyle ıslansın. Onun üzerinden yedi vakit geçinceye dek, kırın hayvanları ile payı olsun’ dedi.” \pi1 \v 24 “Ey kral, yorumu, efendim kralın üzerine gelen Yüce Olan'ın çıkardığı buyruk budur: \v 25 İnsanlar arasından kovulacaksın ve kır hayvanlarıyla birlikte oturacaksın. Öküz gibi ot yedirecekler ve gökyüzünün çiyiyle ıslanacaksın ve Yüce Olan'ın insanların krallığı üzerinde hüküm sürdüğünü ve onu dilediğine verdiğini bilene dek senin üzerinden yedi vakit geçecek. \v 26 Mademki ağacın köklerinin kütüğünün bırakılması buyruğu verildi, sen göğün hüküm sürdüğünü bildikten sonra krallığın sana kesin olarak verilecektir. \v 27 Bu nedenle, ey kral, öğüdüm senin tarafından kabul görsün ve günahlarını doğrulukla, suçlarını da yoksullara merhamet göstermekle kırıp at. Belki de rahatın uzatılır.” \pi1 \v 28 Bütün bunlar Kral Nebukadnetsar'ın başına geldi. \v 29 On iki ayın sonunda Babil'in krallık sarayında dolaşıyordu. \v 30 Kral söyleyip dedi, “Gücümün kudretiyle ve heybetimin yüceliği için krallık konutu olsun diye yapmış olduğum büyük Babil bu değil mi?” \pi1 \v 31 Söz daha kralın ağzındayken gökyüzünden bir ses geldi ve şöyle dedi: “Ey Kral Nebukadnetsar, sana söyleniyor: ‘Krallık senden gitti. \v 32 İnsanlar arasından kovulacaksın ve kırın hayvanlarıyla birlikte oturacaksın, öküz gibi ot yedirecekler; Yüce Olan’ın insanların krallığı üzerinde hüküm sürdüğünü ve onu dilediğine verdiğini anlayana dek, senin üzerinden yedi vakit geçecek.'” \pi1 \v 33 Bu şey aynı saatte Nebukadnetsar üzerinde, hemen yerine geldi. İnsanlar arasından kovuldu ve öküz gibi ot yedi; saçları kartal tüyleri gibi, tırnakları kuşların pençeleri gibi uzayana dek bedeni gökyüzünün çiyiyle ıslandı. \pi1 \v 34 O günlerin sonunda, ben, Nebukadnetsar, gözlerimi göğe kaldırdım ve anlayışım bana geri döndü; ve Yüce Olan'ı övdüm ve sonsuza dek yaşayanı övüp onurlandırdım, \pi1 Çünkü O'nun hakimiyeti sonsuz bir hakimiyettir, \pi1 Ve krallığı kuşaktan kuşağa sürer. \v 35 Yeryüzünün bütün sakinleri bir hiç olarak anılır; \pi1 Ve O, gök ordusunda ve yeryüzünün sakinleri arasında dilediğine göre yapar; \pi1 Ve kimse O'nun elini durduramaz, \pi1 Ya da O'na, “Ne yapıyorsun?” diye soramaz. \pi1 \v 36 Aynı zamanda anlayışım bana geri döndü; ve krallığımın görkemi için, heybetim ve ihtişamım bana geri döndü. Danışmanlarım ve beylerim beni aradılar; ve krallığımda pekiştirildim, büyüklüğüme de büyüklük katıldı. \v 37 Şimdi ben, Nebukadnetsar, göğün Kralı'nı övüyor, yüceltiyor ve onurlandırıyorum; çünkü bütün işleri gerçektir ve yolları adalettir; ve kibir içinde yürüyenleri alçaltmaya gücü yeten O'dur. \c 5 \p \v 1 Kral Belşatsar beylerinden binine büyük bir ziyafet verdi ve bin kişinin önünde şarap içti. \v 2 Şaraptan tat alırken, babası Nebukadnetsar'ın Yeruşalem'deki tapınaktan çıkarmış olduğu altın ve gümüş kapların kendisine getirsinler ve böylece kral, beyleri, karıları ve cariyeleri onlarla içsinler diye buyurdu. \v 3 O zaman Tanrı'nın Yeruşalem'deki tapınağından çıkarılmış olan altın kapları getirdiler; kral, beyleri, karıları ve cariyeleri onlarla içtiler. \v 4 Şarap içip altından, gümüşten, tunçtan, demirden, ağaçtan ve taştan ilâhları övdüler. \p \v 5 Tam aynı saatte, bir insan elinin parmakları göründü ve şamdanın yanında, kral sarayının duvarının sıvası üzerine yazdı. Kral yazan elin parçasını gördü. \v 6 O zaman kralın yüzü değişti, düşünceleri onu rahatsız etti; uyluk eklemleri çözüldü, dizleri birbirine çarptı. \p \v 7 Kral büyücüleri, Keldaniler'i ve falcıları getirsinler diye yüksek sesle bağırdı. Kral Babil bilgelerine söyleyip şöyle dedi, “Bu yazıyı kim okur ve yorumunu bana gösterirse, kendisine mor giydirilecek, boynuna altın zincir takılacak ve krallığın üçüncü önderi olacak.” \p \v 8 Sonra kralın bütün bilgeleri içeri girdi; ama yazıyı okuyamadılar ve yorumu krala bildiremediler. \v 9 O zaman Kral Belşatsar çok sıkıldı, yüzü değişti, beyleri de şaştı. \p \v 10 Kraliçe, kralın ve beylerin sözleri yüzünden ziyafet evine geldi. Kraliçe söyleyip dedi, “Ey kral, sonsuza dek yaşa; düşüncelerin seni rahatsız etmesin, yüzün değişmesin. \v 11 Krallığında kutsal ilâhların ruhu kendisinde olan bir adam var. Babanın günlerinde onda ışık, anlayış ve ilâhların bilgeliği gibi bilgelik bulunmuştur. Kral, baban Nebukadnetsar, evet kral, baban, onu büyücülerin, sihirbazların, Keldaniler'in ve falcıların efendisi yaptı. \v 12 Çünkü kralın Belteşatsar adını verdiği aynı Daniel'de olağanüstü bir ruh, bilgi, anlayış, düşleri yorumlama, karanlık cümleleri gösterme ve kuşkuları giderme ruhu bulunmuştur. Şimdi Daniel çağrılsın, yorumu o gösterecektir.” \p \v 13 O zaman Daniel kralın önüne getirildi. Kral konuşup Daniel'e şöyle dedi: “Sen, babamın Yahuda'dan getirmiş olduğu Yahuda sürgünlerinden Daniel misin? \v 14 İlâhların ruhunun sende olduğunu, ışığın, anlayışın ve olağanüstü bilgeliğin sende bulunduğunu duydum. \v 15 Şimdi bilge adamlar, büyücüler bu yazıyı okusunlar ve bana yorumunu bildirsinler diye önüme getirildiler; ama bu şeyin yorumunu gösteremediler. \v 16 Ama senin yorum yapabildiğini ve kuşkuları giderebildiğini duydum. Şimdi yazıyı okuyabilir ve bana yorumunu bildirebilirsen, mor giydirileceksin, boynuna altın zincir takılacak ve krallıkta üçüncü önder olacaksın.” \p \v 17 O zaman Daniel kralın önünde şöyle karşılık verdi: “Armağanların senin olsun, ödüllerini başkasına ver. Yine de yazıyı krala okuyacağım ve yorumunu ona bildireceğim.” \p \v 18 “Ey kral, Yüce Tanrı baban Nebukadnetsar'a krallığı, büyüklüğü, yüceliği ve heybeti verdi. \v 19 Ona verdiği büyüklük yüzünden, bütün halklar, uluslar ve diller onun önünde titreyip korktular. Dilediğini öldürdü, dilediğini yaşattı. Dilediğini yükseltti, dilediğini alçalttı. \v 20 Ama yüreği yükselip, ruhu katılaşınca, kibirlendi, krallık tahtından indirildi ve yüceliği ondan alındı. \v 21 İnsanoğullarından kovuldu, yüreği hayvanlarınki gibi edildi, yaban eşekleriyle birlikte oturdu. Öküz gibi otla beslendi, Yüce Tanrı'nın insanların krallığı üzerinde hüküm sürdüğünü ve dilediğini onun üzerine koyduğunu anlayana dek, bedeni gökyüzünün çiyiyle ıslandı.” \p \v 22 “Sen, oğlu Belşatsar, bütün bunları bilmene rağmen yüreğini alçaltmadın. \v 23 Ama kendini göklerin Efendisi'ne karşı yükselttin; ve O'nun evinin kaplarını önüne getirdiler ve sen ve beylerin, karıların ve cariyelerin onlarla şarap içtiniz. Görmeyen, duymayan ve bilmeyen gümüşten ve altından, tunçtan, demirden, ağaçtan ve taştan ilâhları övdün; ve soluğun elinde olan, bütün yollarının da sahibi olan Tanrı'yı yüceltmedin. \v 24 O zaman el parçası O'nun önünden gönderildi ve bu yazı yazıldı.” \p \v 25 “Yazılan yazı şudur: ‘MENE, MENE, TEKEL, UFARSİN.’” \p \v 26 “O şeyin yorumu şudur: MENE: Tanrı senin krallığını saydı ve onu sona erdirdi. \v 27 TEKEL: Terazide tartıldın ve eksik bulundun. \v 28 PERES: Krallığın bölündü ve Medler ile Persler'e verildi.” \p \v 29 Bunun üzerine Belşatsar buyurdu ve Daniel'e mor giydirdiler, boynuna altın bir zincir taktılar ve krallıkta üçüncü yönetici olacaktır diye onun hakkında duyuru yaptılar. \p \v 30 O gece Keldani Kralı Belşatsar öldürüldü. \v 31 Medli Darius altmış iki yaşında iken krallığı aldı. \c 6 \p \v 1 Darius, krallığın üzerine yüz yirmi yerel vali koymayı uygun gördü. Bunlar bütün krallık içinde olacaktı. \v 2 Ve onların üzerine üç başkan koyacaktı. Bunlardan biri Daniel'di. Böylece yerel valiler onlara hesap verecek ve kral hiç kayıp yaşamayacaktı. \v 3 O zaman bu Daniel başkanlardan ve yerel valilerden üstündü. Çünkü kendisinde olağanüstü bir ruh vardı; kral da onu bütün krallığın üzerine koymayı düşündü. \p \v 4 O zaman başkanlar ve yerel valiler Daniel'e karşı krallıkla ilgili bir durum bulmaya çalıştılar. Ama Daniel'e karşı hiçbir durum veya kusur bulamadılar, çünkü o sadıktı. Kendisinde hiçbir yanlış ya da kusur bulunmadı. \v 5 O zaman bu adamlar, “Bu Daniel'e karşı ancak Tanrısı'nın yasasıyla ilgili bir durum bulmazsak, ona karşı hiçbir durum bulmayacağız” dediler. \p \v 6 Sonra bu başkanlar ve yerel valiler kralın yanına toplandılar ve ona, “Kral Darius, sonsuza dek yaşa!” dediler. \v 7 Ey kral, kim otuz gün içinde herhangi bir ilâhtan ya da insandan, senden başkasından bir dilekte bulunursa aslanların inine atılsın diye, krallığın bütün başkanları, vekilleri ve yerel valileri, danışmanları ve valileri, bir krallık kanunu ve güçlü bir yasa çıkarmak için bir arada danıştılar. \v 8 Şimdi, ey kral, kararı koy ve yazıyı imzala ki, Medler ve Persler'in değişmez kanununa göre değişmesin.” \v 9 Bunun üzerine Kral Darius yazıyı ve yasayı imzaladı. \p \v 10 Daniel yazının imzalandığını bilince evine gitti (odasının pencereleri Yeruşalem'e doğru açıktı) ve önceden yaptığı gibi günde üç kez diz çöküp dua etti ve Tanrısı'nın önünde şükretti. \v 11 O zaman bu adamlar toplandılar ve Daniel'in Tanrısı'na dilekte bulunup yakarmakta buldular. \v 12 Sonra yaklaşıp kralın önünde kralın fermanı hakkında konuştular: “Ey kral, otuz gün içinde bir ilâhtan ya da insandan, senden başkasından bir şey dileyen her adam aslanların çukuruna atılsın diye, sen bir yasa imzalamadın mı?” \p Kral, “Medler ve Persler yasasına göre bu doğrudur, değişmez” diye karşılık verdi. \p \v 13 O zaman kralın önünde yanıt verip dediler: “Ey kral, Yahuda sürgünlerinden olan Daniel, seni ve imzaladığın yasayı saymıyor, ama günde üç kez dilekte bulunuyor.” \v 14 Sonra kral bu sözleri duyunca çok öfkelendi ve Daniel’i kurtarmayı yüreğine koydu; güneş batana dek onu kurtarmak için çalıştı. \p \v 15 O zaman bu adamlar kralın yanına toplandılar ve krala, “Ey kral, bil ki, Medler ve Persler'in yasasıdır; kralın koyduğu hiçbir kanun ve yasa değiştirilemez” dediler. \p \v 16 Sonra kral buyurdu ve Daniel'i getirip aslanların inine attılar. Kral Daniel'e söyleyip dedi, “Durmadan hizmet ettiğin Tanrın seni O kurtaracaktır.” \p \v 17 Bir taş getirilip inin ağzına konuldu; Daniel ile ilgili hiçbir şey değiştirilmesin diye, kral onu kendi mührüyle ve beylerinin mührüyle mühürledi. \v 18 Sonra kral sarayına gitti ve geceyi oruçlu geçirdi. Önüne hiçbir çalgı getirilmedi ve uykusu kaçtı. \p \v 19 O zaman kral sabah çok erken kalktı ve aceleyle aslanların inine gitti. \v 20 Daniel'in inine yaklaştığında, sıkıntılı bir sesle bağırdı. Kral konuşup Daniel'e şöyle dedi, “Yaşayan Tanrı'nın hizmetkârı Daniel, durmadan hizmet ettiğin Tanrın seni aslanlardan kurtarabildi mi?” \p \v 21 Sonra Daniel krala, “Ey kral, sonsuza dek yaşa! \v 22 Tanrım meleğini gönderdi ve aslanların ağızlarını kapattı, ve bana zarar vermediler, çünkü onun önünde bende suç bulunmadı; ve senin önünde de, ey kral, hiçbir kötülük yapmadım.” dedi. \p \v 23 O zaman kral çok sevindi ve Daniel'i inden çıkarmalarını buyurdu. Böylece Daniel inden çıkarıldı ve Tanrısı'na güvendiği için üzerinde hiçbir hasar bulunmadı. \p \v 24 Kral buyurdu ve Daniel'i suçlayan adamları getirdiler ve onları, çocuklarını ve karılarını aslanların inine attılar; ve aslanlar onları parçaladılar ve inin dibine varmadan bütün kemiklerini kırdılar. \p \v 25 O zaman Kral Darius, yeryüzünde oturan bütün halklara, uluslara ve dillere şöyle yazdı: \p “Esenliğiniz çok olsun. \q1 \v 26 Krallığımın bütün diyarında, \q2 İnsanların Daniel'in Tanrısı'nın önünde titreyip korkmaları için buyruk çıkarıyorum. \q1 Çünkü O, yaşayan Tanrı'dır ve sonsuza dek sarsılmaz. \q1 O'nun krallığı yıkılmayacak olandır. \q2 Hakimiyeti sona dek sürecektir. \q1 \v 27 O kurtarır ve yardım eder. \q2 Gökte ve yerde belirtiler ve harikalarla işler, \q2 Daniel'i aslanların gücünden O kurtarmıştır.” \p \v 28 Böylece bu Daniel, Darius'un ve Persli Koreş'in krallığında başarılı oldu. \c 7 \p \v 1 Babil Kralı Belşatsar’ın birinci yılında, Daniel yatağındayken bir düş ve başında görümler gördü. Sonra düşü yazdı ve konuların özetini anlattı. \p \v 2 Daniel söyleyip dedi: “Geceleyin görümümde gördüm ve işte, gökyüzünün dört rüzgarı büyük denize saldırdılar. \v 3 Denizden birbirinden farklı dört büyük hayvan çıktı. \p \v 4 “Birincisi aslana benziyordu ve kartal kanatları vardı. Kanatları koparılıncaya ve yerden kaldırılıp insan gibi iki ayak üzerinde durduruluncaya dek baktım. Ona bir insan yüreği verildi.” \p \v 5 “İşte, ayıya benzeyen başka bir hayvan, bir ikincisi vardı. Bir yanı üzerine kalktı ve ağzında dişlerinin arasında üç kaburga kemiği vardı. Ona şöyle dediler: ‘Kalk! Çok et ye!’” \p \v 6 “Bundan sonra, işte, sırtında dört kuş kanadı olan bir leopara benzeyen bir başkasını gördüm. O hayvanın da dört başı vardı ve ona hakimiyet verildi.” \p \v 7 “Bundan sonra gece görümlerini gördüm ve işte, dördüncü bir hayvan vardı; korkunç, güçlü ve çok kudretliydi. Büyük demir dişleri vardı. Yutuyor, parçalıyor ve kalanını ayaklarıyla eziyordu. Kendisinden önceki bütün hayvanlardan farklıydı. On boynuzu vardı.” \p \v 8 “Boynuzlara baktım ve işte, aralarından başka bir boynuz, küçük bir boynuz çıktı, önceki boynuzlarından üçü onun önünden köklerinden söküldü; ve işte, bu boynuzda insan gözlerine benzer gözler ve kibirle konuşan bir ağız vardı.” \q1 \v 9 “Tahtlar kuruluncaya ve Günleri Eski Olan oturuncaya dek bekledim. \q1 Giysileri kar gibi beyazdı ve başının saçı saf yün gibiydi. \q1 Tahtı ateşli alevlerdi ve tekerlekleri yanan ateşti. \q1 \v 10 Önünden bir ateş ırmağı çıkıyor ve akıyordu. \q2 Binlerce binler O'na hizmet ediyorlardı. \q2 On binlerce on binler önünde ayakta duruyordu. \q1 Yargı kuruldu. \q2 Kitaplar açıldı.” \p \v 11 “O sırada boynuzun söylediği kibirli sözlerin sesinden dolayı izliyordum. Hayvan öldürülene, bedeni yok edilip ateşle yakılmak üzere verilene kadar izledim. \v 12 Öteki hayvanlara gelince, hakimiyetleri ellerinden alındı; ancak yaşamları bir vakit ve bir zaman için uzatıldı.” \p \v 13 “Gece görümlerinde gördüm ve işte, İnsanoğlu'na benzer biri gökyüzünün bulutlarıyla geldi, Günleri Eski Olan'a doğru geldi ve kendisini O'nun yanına, önüne getirdiler. \v 14 Bütün halklar, uluslar ve diller O'na hizmet etsinler diye, O'na hakimiyet, yücelik ve krallık verildi; O'nun hakimiyeti, geçmeyecek sonsuz bir hakimiyettir, krallığı da yıkılmayacak bir krallıktır.” \p \v 15 “Ben Daniel, ruhum bedenimin içinde kederlendi ve başımdaki görümler beni rahatsız etti. \v 16 Ayakta duranlardan birine yaklaştım ve ona bütün bu şeylerle ilgili gerçeği sordum.” \p “Böylece bana anlattı ve o şeylerin yorumunu bana bildirdi. \v 17 'Bu dört büyük hayvan, yeryüzünden çıkacak dört kraldır. \v 18 Ama Yüceler Yücesi'nin kutsalları krallığı alacak ve krallığı sonsuza dek, sonsuzluklar boyunca sonsuza dek ellerinde tutacaklar.'” \p \v 19 “Sonra, hepsinden farklı, çok korkunç, dişleri demirden, tırnakları tunçtan olan, yutup parçalayan ve kalanını ayaklarıyla ezen dördüncü hayvanla ilgili, \v 20 Ve başında bulunan on boynuz ve çıkan diğer boynuzla ilgili gerçeği öğrenmek istedim. Bu boynuz önünde üç boynuz düşmüştü, gözleri ve kibirli konuşan bir ağzı vardı, görünüşü diğerlerinden daha iriydi. \v 21 Baktım, o boynuz kutsallarla savaşıyordu, \v 22 Günlerin Eski Olan gelene, Yüce Olan'ın kutsallarına hüküm verilene ve kutsalların krallığı ellerinde tutacakları zaman gelene dek onları yendi.” \p \v 23 “Bunun üzerine şöyle dedi, ‘Dördüncü hayvan yeryüzünde dördüncü bir krallık olacak, bütün krallıklardan farklı olacak, bütün dünyayı yiyip bitirecek, çiğneyip parçalayacak. \v 24 On boynuza gelince, bu krallıktan on kral çıkacak. Onlardan sonra bir başkası çıkacak; öncekinden farklı olacak ve üç kralı devirecek. \v 25 Yüce Olan'a karşı sözler söyleyecek ve Yüce Olan'ın kutsallarını yıpratacak. Zamanları ve yasayı değiştirmeyi tasarlayacak; bir vakte ve vakitlere ve yarım vakte dek onun eline verilecektir.'” \p \v 26 “Ama yargı kurulacak ve hakimiyetini elinden alacaklar, onu tüketip sonuna kadar yok edecekler. \v 27 Krallık, hakimiyet ve bütün gökyüzünün altındaki krallıkların büyüklüğü, Yüce Olan'ın kutsallarının halkına verilecek. O'nun krallığı sonsuz bir krallıktır ve bütün hakimiyetler O'na hizmet edecek ve itaat edecektir. \p \v 28 “İşte meselenin sonu. Bana gelince, Daniel, düşüncelerim beni çok rahatsız etti ve yüzüm değişti; ama meseleyi yüreğimde sakladım.” \c 8 \p \v 1 Kral Belşatsar'ın krallığının üçüncü yılında, bana, Daniel'e, ilk başta bana görünenden sonra bir görüm göründü. \v 2 Görümü gördüm. Ve öyle oldu ki, gördüğümde, Elam eyaletindeki Susa Kalesi'ndeydim. Görümde gördüm ve Ulay Irmağı'nın yanındaydım. \v 3 O zaman gözlerimi kaldırdım ve baktım, işte, iki boynuzu olan bir koç, ırmağın önünde duruyordu. Bu iki boynuz yüksekti, ama biri diğerinden daha yüksekti ve daha yüksek olanı sonradan çıktı. \v 4 Koçun batıya, kuzeye ve güneye doğru ittiğini gördüm. Hiçbir hayvan onun önünde duramıyordu. Onun elinden kurtarabilecek kimse yoktu, ama dilediğine göre yaptı ve kendini büyüttü. \p \v 5 Ben düşünürken, işte, batıdan bütün yeryüzünün üzerinden gelen ve yere değmeyen bir teke vardı. Tekenin gözlerinin arasında belirgin bir boynuz vardı. \v 6 Irmağın önünde durduğunu gördüğüm iki boynuzlu koçun yanına geldi ve kudretinin öfkesiyle ona doğru koştu. \v 7 Koçun yanına yaklaştığını gördüm ve ona karşı öfkelendi, koça vurdu ve iki boynuzunu kırdı. Koçta onun önünde duracak güç yoktu; onu yere devirdi ve çiğnedi. Koçu onun elinden kurtarabilecek kimse yoktu. \v 8 Teke kendini çok büyüttü. Güçlü olduğunda büyük boynuzu kırıldı; ve onun yerine gökyüzünün dört rüzgarına doğru dört belirgin boynuz çıktı. \p \v 9 Bunlardan birinden güneye, doğuya ve görkemli ülkeye doğru çok büyüyen küçük bir boynuz çıktı. \v 10 Gökyüzünün ordusuna kadar büyüdü; ordudan ve yıldızlardan bazılarını yere düşürdü ve onları çiğnedi. \v 11 Evet, ordunun Hükümdarı'na kadar kendini büyüttü; ve ondan sürekli yakılan sunuyu çekip aldı ve kutsal yerinin yeri yıkıldı. \v 12 Ordu, itaatsizlik yüzünden sürekli yakılan kurbanla birlikte ona teslim edildi. Gerçeği yere attı ve isteğini yaptı ve başarılı oldu. \p \v 13 O zaman kutsal birinin konuştuğunu duydum; ve o konuşana başka bir kutsal kişi şöyle dedi, “Hem kutsal yeri hem de orduyu ayaklar altında çiğnemeye vermek üzere, sürekli yakılan sunu ve harap eden itaatsizlik hakkında olan bu görüm ne zamana kadar?” \p \v 14 Bana, “İki bin üç yüz akşamla sabaha kadar. O zaman kutsal yer temizlenecek” dedi. \p \v 15 Ben, ben Daniel, görümü gördüğümde, onu anlamaya çalıştım. O zaman işte, önümde insana benzeyen biri duruyordu. \v 16 Ulay Kıyıları arasında bir adam sesi duydum. Adam, “Ey Gabriel, bu adama görümü anlat” diye seslendi. \p \v 17 Böylece durduğum yere yaklaştı. Geldiğinde korktum ve yüzüstü düştüm. Ama o bana, “İnsanoğlu, anla, çünkü bu görüm sonun zamanına aittir” dedi. \p \v 18 Benimle konuşurken, yüzüm yere doğru derin bir uykuya daldım. Ama o bana dokundu ve beni doğrulttu. \p \v 19 Şöyle dedi: “İşte, sana gazabın son zamanlarında ne olacağını bildireceğim. Çünkü bu, sonun belirlenmiş zamanına aittir. \v 20 Gördüğün iki boynuzu olan koç, Medya ve Pers krallarıdır. \v 21 Sert teke, Grek Kralı'dır. Gözlerinin arasındaki büyük boynuz, birinci kraldır. \v 22 Kırılmış ve yerine dört boynuz çıkmış olana gelince, uluslardan dört krallık yükselecek, ama onun gücüyle değil.” \p \v 23 “Onların krallığının son zamanlarında, suçlular doruğa ulaşınca, sert yüzlü ve bilmeceleri anlayan bir kral yükselecek. \v 24 Onun gücü büyük olacak, ama kendi gücüyle değil. Korkunç bir şekilde yok edecek ve yaptıklarında başarılı olacak. Güçlüleri ve kutsal halkı yok edecek. \v 25 Siyasetiyle elinde hileyi başarılı kılacak. Yüreğinde kendini büyütecek ve güvenlik içinde olan birçok kişiyi yok edecek. Ayrıca hükümdarların Hükümdarı'na karşı ayaklanacak, ama insan eli olmadan kırılacak.” \p \v 26 “Anlatılmış olan bu akşam ve sabah görümü gerçektir; ama görümü mühürle, çünkü çok günler sonrasına aittir.” \p \v 27 Ben Daniel, bitkin düştüm ve günlerce hasta kaldım. Sonra kalktım ve kralın işini yaptım. Görüme şaştım, ama kimse anlamadı. \c 9 \p \v 1 Medler soyundan Ahaşveroş oğlu Darius'un Keldaniler ülkesi üzerinde kral atandığı birinci yılda, \v 2 Hükmünün birinci yılında, ben Daniel, Yeruşalem'in ıssızlığının tamamlanması için Yahve'nin Peygamber Yeremya'ya sözü gelmiş olan yılların sayısını kitaplardan anladım; yetmiş yıl. \v 3 Dua ve dileklerle, oruçla, çul ve külle arayım diye, yüzümü Yahve Tanrı'ya çevirdim. \p \v 4 Tanrım Yahve'ye dua ettim, itiraf edip şöyle dedim, \pi1 “Ey Yahve, kendisini sevenlerle ve buyruklarını tutanlarla antlaşmasını ve sevgisini sürdüren, büyük ve korkunç Tanrı, \v 5 Günah işledik, sapkınlık ettik, kötülük yaptık, başkaldırdık, buyruklarından ve ilkelerinden saptık. \v 6 Krallarımıza, beylerimize, atalarımıza ve ülkenin bütün halkına, senin adınla konuşmuş olan hizmetkârların peygamberleri dinlemedik.” \pi1 \v 7 “Ey Yahve, doğruluk sana aittir, ama bugün olduğu gibi, utanç yüzü bize; Yahuda halkına, Yeruşalem sakinlerine ve sana karşı işlemiş oldukları suçtan ötürü kendilerini sürmüş olduğun bütün ülkelerde, yakında ve uzakta olan bütün İsrael'e. \v 8 Ey Yahve, utanç yüzü bizlere, krallarımıza, beylerimize ve atalarımıza aittir, çünkü sana karşı günah işledik. \v 9 Merhametler ve bağışlanma Tanrımız Yahve'nindir, çünkü O'na isyan ettik. \v 10 O'nun peygamber hizmetkârları aracılığıyla önümüze koyduğu yasalarında yürümek üzere Tanrımız Yahve'nin sözüne itaat etmedik, \v 11 Senin sözüne itaat etmesinler diye, evet, bütün İsrael saparak yasanı çiğnedi.” \pi1 “Bu yüzden Tanrı hizmetkârı Moşe'nin Yasası'nda yazılmış olan ant ve lanet üzerimize döküldü, çünkü O'na karşı günah işledik. \v 12 Üzerimize büyük bir kötülük getirerek, bize karşı ve bize hükmeden hâkimlerimize karşı söylemiş olduğu sözleri doğruladı; çünkü bütün gökyüzünün altında Yeruşalem'e yapılana benzer bir şey yapılmamıştır. \v 13 Moşe'nin Yasası'nda yazılmış olduğu gibi, bütün bu kötülük başımıza geldi. Yine de suçlarımızdan dönelim ve senin gerçeğinde anlayışa sahip olalım diye, Tanrımız Yahve'nin lütfunu dilemedik. \v 14 Bu yüzden Yahve kötülüğü gözetledi ve onu başımıza getirdi; çünkü Tanrımız Yahve yaptığı bütün işlerde adildir, biz de O'nun sözüne itaat etmedik.” \pi1 \v 15 “Şimdi, ey Tanrımız Yahve, halkını Mısır diyarından güçlü elle çıkaran ve kendine ün kazandıran, bugün olduğu gibi, günah işledik. Kötülük yaptık. \v 16 Ey Yahve, bütün doğruluğuna göre, lütfen öfken ve gazabın kutsal dağından, Yeruşalem kentinden dönsün; çünkü günahlarımız ve atalarımızın suçları yüzünden Yeruşalem ve halkın çevremizdeki herkes için utanç kaynağı oldu.” \v 17 “Şimdi, ey Tanrımız, hizmetkârının duasını ve dileklerini dinle de yüzünü, ıssız olan kendi kutsal yerine, Efendimiz'in uğruna parlat. \v 18 Tanrım, kulağını çevir ve duy. Gözlerini aç ve ıssızlığımızı ve adınla anılan kenti gör; çünkü dualarımızı doğruluğumuzdan ötürü değil, ama senin büyük merhametin uğruna sunuyoruz. \v 19 Ey Efendimiz, dinle. Ey Efendimiz, bağışla; ey Efendimiz, dinle ve yap; kendi uğrunda geciktirme, ey Tanrım, çünkü kendi kentin ve halkın senin adınla çağırılıyor.” \p \v 20 Ben daha söylerken, dua ederken, günahımı ve halkım İsrael'in günahını itiraf edip Tanrım'ın kutsal dağı için Tanrım Yahve'ye yalvarışımı sunarken, \v 21 Evet, ben daha söyleyip dua ederken, başlangıçta görümde görmüş olduğum Gabriel adlı adam, akşam sunusu vaktinde hızla uçup bana dokundu. \v 22 Bana anlatıp söyledi ve şöyle dedi: “Daniel, sana bilgelik ve anlayış vermek için geldim. \v 23 Dileklerinin başlangıcında buyruk çıktı, ben de sana bildirmeye geldim, çünkü sen çok sevilensin. Bu nedenle meseleyi düşün ve görümü anla.” \p \v 24 “Halkına ve kutsal kentine, isyanı sona erdirmek, günahları bitirmek, suç için barıştırmak, sonsuz doğruluğu getirmek, görüm ve peygamberliği mühürlemek ve En Kutsal Olan'ı meshetmek için yetmiş hafta kararlaştırıldı.” \p \v 25 “Bu nedenle, Yeruşalem'i eski haline döndürmek ve bina etmek için buyruğun çıkmasından Meshedilmiş Olan'a , Hükümdar'a kadar yedi hafta ve altmış iki hafta olacağını bil ve anla. Kent sıkıntı zamanlarında, sokakla ve hendekle yeniden bina edilecek. \v 26 Altmış iki haftadan sonra Meshedilmiş Olan kesilip atılacak ve hiçbir şeyi olmayacak. Gelecek hükümdarın halkı kenti ve kutsal yeri yok edecek. Onun sonu tufanla olacak ve sona dek savaş olacak. Yıkımlar belirlenmiştir. \v 27 Birçoklarıyla bir haftalık sağlam bir antlaşma yapacak. Haftanın ortasında kurban ve sunuyu durduracak. İğrençliklerin kanadında, harap eden biri gelecek; ve kararlaştırılmış olan tam sona dek, harap olanın üzerine gazap dökülecektir.” \c 10 \p \v 1 Pers Kralı Koreş'in üçüncü yılında, adı Belteşatsar olan Daniel'e bir haber açıklandı; ve haber gerçekti ve büyük bir savaştı. Haberi anladı ve o görümün anlayışına sahipti. \p \v 2 O günlerde ben Daniel, üç hafta boyunca yas tutuyordum. \v 3 Güzel yemek yemedim, ağzıma et veya şarap girmedi. Üç hafta tamamlanana dek hiç yağ sürünmedim. \p \v 4 Birinci ayın yirmi dördüncü günü, Büyük Irmak'ın, Hiddekel'in kıyısındayken, \v 5 Gözlerimi kaldırıp baktım ve işte, keten giyinmiş, beli Ufaz'ın saf altınıyla süslenmiş bir adam vardı. \v 6 Bedeni de sarı yakut gibiydi, yüzü şimşek görünüşü gibi, gözleri alev alev meşaleler gibiydi. Kolları ve ayakları cilalı tunç gibiydi. Sözlerinin sesi bir kalabalığın sesine benziyordu. \p \v 7 Ben, Daniel, yalnız ben, görümü gördüm, çünkü yanımda olan adamlar görümü görmediler, ama üzerlerine büyük bir titreme düştü ve saklanmak için kaçtılar. \v 8 Böylece yalnız kaldım ve bu büyük görümü gördüm. İçimde hiç güç kalmadı; çünkü yüzüm ölümcül derecede solgunlaştı ve hiç gücümü tutamadım. \v 9 Yine de sözlerinin sesini duydum. Sözlerinin sesini duyduğumda, yüzüm yere dönük derin bir uykuya daldım. \p \v 10 İşte, bir el bana dokundu, beni dizlerimin ve ellerimin üzerine koydu. \v 11 Bana şöyle dedi, “Ey Daniel, çok sevilen adam, sana söylediğim sözleri anla ve ayağa kalk, çünkü şimdi sana gönderildim.” Bana bu sözü söylediğinde titreyerek ayakta durdum. \p \v 12 O zaman bana şöyle dedi, “Korkma, Daniel; çünkü yüreğini anlamaya ve Tanrı'nın önünde kendini alçaltmaya koyduğun ilk günden sözlerin duyuldu. Ben senin sözlerin uğruna geldim. \v 13 Ama Pers krallığının hükümdarı bana yirmi bir gün direndi; ama işte, baş önderlerden biri olan Mikael, Pers krallarıyla birlikte orada kaldığım için bana yardım etmeye geldi. \v 14 Şimdi, son günlerde halkının başına ne geleceğini sana bildirmeye geldim, çünkü görüm daha çok günler içindir.” \p \v 15 Bu sözleri bana söyleyince, yüzümü yere çevirdim ve suskundum. \v 16 İşte, insanoğullarına benzeyen biri dudaklarıma dokundu. O zaman ağzımı açtım ve konuştum ve önümde durana dedim ki, “Efendim, bu görüm yüzünden üzüntülerim bana yetişti ve gücümü tutamıyorum. \v 17 Çünkü bu efendimin hizmetkârı nasıl bu efendimle konuşabilir? Çünkü bana gelince, bende şimdiden güç kalmadı. İçimde soluk kalmadı.” \p \v 18 Sonra insan görünümünde biri yine bana dokundu ve beni güçlendirdi. \v 19 Ve dedi, “Ey çok sevilen adam, korkma” dedi. “Sana esenlik olsun. Güçlü ol. Evet, güçlü ol.” \p O benimle konuşunca güçlendim ve, “Efendim konuş, çünkü beni güçlendirdin” dedim. \p \v 20 “Neden sana geldiğimi biliyor musun?” dedi. “Şimdi Pers hükümdarıyla savaşmak için geri döneceğim. Çıktığımda, işte Grek hükümdarı gelecek. \v 21 Ama sana gerçeğin yazısında yazılmış olanı bildireceğim. Bunlara karşı benimle birlikte duran, hükümdarınız Mikael’den başka kimse yok.” \c 11 \p \v 1 “Bana gelince, Med Darius’un birinci yılında, onu onaylamak ve güçlendirmek için ayağa kalktım.” \p \v 2 “Şimdi size gerçeği göstereceğim. İşte, Pers’te üç kral daha çıkacak. Dördüncüsü hepsinden çok daha zengin olacak. Zenginliğiyle güçlenince, Grek Krallığı'na karşı hepsini kışkırtacak. \v 3 Büyük bir hakimiyetle hüküm sürecek ve dilediğine göre yapacak yiğit bir kral çıkacak. \v 4 Çıktığında, krallığı kırılacak ve gökyüzünün dört rüzgârına doğru bölünecek, ama kendi soyuna ya da hükmettiği krallığına göre olmayacak; çünkü krallığı sökülüp atılacak, onlardan olmayan başkalarının olacak.” \p \v 5 “Güney Kralı güçlü olacak. Beylerinden biri ondan daha güçlü olacak ve hüküm sürecek. Hakimiyeti büyük bir hakimiyet olacak. \v 6 Yılların sonunda birleşecekler; ve Güney Kralı'nın kızı, bir anlaşma yapmak için Kuzey Kralı'na gelecek, ancak kolunun gücünü koruyamayacak. O da, kolu da ayakta durmayacak; ama kadınla onu getirmiş olanlar, babası da, kadına o vakitte destek olan da ele verilecekler.” \p \v 7 “Ama onun yerine o kadının köklerinin filizinden, biri çıkacak, orduya gelecek ve Kuzey Kralı'nın kalesine girecek, onlarla uğraşıp galip gelecek. \v 8 Dökme putlarıyla, gümüş ve altın güzel kaplarıyla birlikte ilâhlarını da Mısır'a tutsak alıp götürecek. Kuzey Kralı'ndan birkaç yıl sakınacak. \v 9 Güney Kralı'nın ülkesine gelecek, ama kendi ülkesine dönecek. \v 10 Onun oğulları savaşacak ve gelip taşacak ve içinden geçecek büyük güçler kalabalığı toplayacaklar. Geri dönecekler ve onun kalesine kadar savaşacaklar.” \p \v 11 “Güney Kralı öfkelenecek ve çıkıp onunla, Kuzey Kralı'yla savaşacak. O da büyük bir kalabalık çıkaracak ve kalabalık onun eline teslim edilecek. \v 12 Kalabalık yok edilecek ve onun yüreği yükselecek. On binlerce kişiyi devirecek, ama galip gelmeyecek. \v 13 Kuzey Kralı geri dönecek ve öncekinden daha büyük bir kalabalık çıkaracak. Zamanların, yılların sonunda, büyük bir orduyla ve bol miktarda erzakla gelecek.” \p \v 14 “O zamanlarda birçokları Güney Kralı'na karşı duracak. Senin halkının arasındaki zorba çocukları da, görümü yerine getirmek için kendilerini kaldıracaklar, ama düşecekler. \v 15 Böylece Kuzey Kralı gelip bir höyük kuracak ve surlu kenti alacak. Güneyin güçleri, seçme birlikleri de duramayacak ve ayakta duracak güçleri olmayacak. \v 16 Ama ona karşı gelen kendi dileğine göre yapacak ve kimse onun önünde duramayacak. Görkemli ülkede duracak ve yıkım onun elinde olacak. \v 17 Yüzünü krallığının bütün gücüyle gelmeye hazırlayacak ve onunla birlikte adil koşullar olacak. Bunları yerine getirecek. Krallığı yıkmak için ona kadınların kızını verecek, ama kız durmayacak ve onun olmayacak. \v 18 Bundan sonra yüzünü adalara çevirecek ve çoğunu alacak, ama bir hükümdar onun ettiği hakareti sona erdirecek. Dahası hakaretini de kendi üzerine döndürecek. \v 19 O zaman yüzünü kendi ülkesinin kalelerine çevirecek; ama tökezleyecek ve düşecek ve bulunamayacak.” \p \v 20 “O zaman krallığın görkemini korumak için vergi toplayanı krallığın içinden geçiren biri onun yerinde kalkacak; ama birkaç gün içinde öfkeyle değil, savaşta değil, yok edilecek.” \p \v 21 “Onun yerine, krallık onurunu vermedikleri aşağılık biri kalkacak; ama güvenlik zamanında gelecek ve yaltaklanarak krallığı elde edecek. \v 22 Hakim güçler onun önünden ezilecekler ve kırılacaklar. Antlaşma hükümdarı da öyle. \v 23 Kendisiyle yapılan antlaşmadan sonra hile yapacak; çünkü çıkacak ve küçük bir halkla güçlenecek. \v 24 Güvenlik zamanında, eyaletin en verimli yerlerine kadar gelecek. Ataları ve atalarının ataları tarafından yapılmamış olan şeyi yapacak. Onlar arasında yağma, çapul malı ve servet saçacak. Evet, kalelere karşı düzen kuracak, ama yalnız bir süre için.” \p \v 25 “Güç ve cesaretini büyük bir orduyla Güney Kralı'na karşı harekete geçirecek; ve Güney Kralı çok büyük ve güçlü bir orduyla savaşa kalkacak, ama ayakta duramayacak; çünkü ona karşı düzenler kuracaklar. \v 26 Evet, onun lezzetli yemeklerinden yiyenler onu yok edecek ve ordusu süpürülecek. Birçoğu düşüp ölecekler. \v 27 Bu iki kralın da yürekleri kötülük tasarlayacak ve bir sofrada yalanlar söyleyecekler; ama başarılı olmayacak, çünkü son ancak belirlenen zamanda olacak. \v 28 Sonra büyük bir servetle kendi ülkesine dönecek. Yüreği kutsal antlaşmaya karşı olacak. Harekete geçecek ve kendi ülkesine dönecek.” \p \v 29 “Belirlenen zamanda geri dönecek ve güneye gelecek; ama son başlangıç gibi olmayacak. \v 30 Çünkü Kittim gemileri ona karşı gelecek. Bu yüzden üzülecek ve geri dönecek, kutsal antlaşmaya karşı öfkelenecek ve harekete geçecek. Geri dönecek ve kutsal antlaşmayı terk edenlere saygı gösterecek.” \p \v 31 “Onun tarafından güçler kutsal yeri, kaleyi kirletecek ve sürekli yakılan sunuyu kaldıracaklar. Sonra harap edici iğrenç şeyi kuracaklar. \v 32 Antlaşmaya karşı kötülük edenleri yaltaklanarak ayartacak; ama Tanrıları'nı bilen halk güçlü olacak ve harekete geçecek.” \p \v 33 “Halkın bilgeleri birçoklarını eğitecek; ama günlerce kılıçla ve alevle, tutsaklıkla ve yağmayla düşecekler. \v 34 Şimdi düştüklerinde, onlara az bir yardımla yardım edilecek; ama birçokları yaltaklanarak onlara katılacaklar. \v 35 Sonun vaktine kadar kendilerini arındırmak, temizlemek ve ağartmak için bilge olanlardan bazıları düşecek; çünkü daha belirlenen zamana kadardır.” \p \v 36 “Kral dileğine göre yapacak. Kendini yükseltecek ve her ilâhtan daha büyütecek ve ilâhların Tanrısı'na karşı şaşılacak şeyler söyleyecek. Öfke tamamlanıncaya kadar başarılı olacak, çünkü kararlaştırılan şey yapılacaktır. \v 37 Atalarının ilâhlarına ya da kadının arzusuna ya da herhangi bir ilâha saygı duymayacak; çünkü kendini hepsinden büyük edecek. \v 38 Ama onların yerine, kaleler ilâhını onurlandıracak. Atalarının bilmedikleri bir ilâhı altınla, gümüşle, değerli taşlarla ve hoş şeylerle onurlandıracak. \v 39 Yabancı bir ilâhın yardımıyla en güçlü kalelerle uğraşacak. Bu ilâhı tanıyan herkesin yüceliğini artıracak. Onları bir çoklarının üzerinde hâkim kılacak ve ülkeyi bir bedel karşılığında bölüştürecek.” \p \v 40 “Sonun vaktinde Güney Kralı onunla çekişecek; Kuzey Kralı ise ona karşı bir kasırga gibi, savaş arabalarıyla, atlılarla ve birçok gemilerle gelecek. Ülkelere girecek, taşacak ve geçecek. \v 41 Görkemli ülkeye de girecek ve birçok ülke devrilecek; ama bunlar elinden kurtarılacak: Edom, Moav ve Ammon'un çocuklarının önderleri. \v 42 Ülkelere de elini uzatacak. Mısır ülkesi kurtulamayacak. \v 43 Ama altın ve gümüş hazineleri ve Mısır'ın bütün değerli şeyleri üzerinde güç sahibi olacak. Libyalılar ve Etiyopyalılar onun adımlarını izleyecekler. \v 44 Ama doğudan ve kuzeyden gelen haberler onu rahatsız edecek; ve büyük bir öfkeyle çıkıp birçoklarını yok edecek ve tamamen süpürüp atacak. \v 45 Sarayının çadırlarını denizle görkemli kutsal dağ arasına kuracak; ama kendi sonuna gelecek ve ona yardım eden olmayacak.” \c 12 \p \v 1 “O zaman halkının çocukları için duran büyük önder Mikael ayağa kalkacak; ve ulus var olduğundan beri o zamana dek hiç olmamış bir sıkıntı zamanı olacak. O zaman senin halkın, kitapta yazılı bulunan herkes kurtulacak. \v 2 Yerin toprağında uyuyanların çoğu uyanacak, kimisi sonsuz yaşama, kimisi utanca ve sonsuz nefrete. \v 3 Bilge olanlar gök kubbenin parlaklığı gibi parlayacaklar. Birçoğunu doğruluğa döndürenler sonsuza dek yıldızlar gibi, durmadan parlayacaklar. \v 4 Ama sen, ey Daniel, sonun vaktine dek, sözleri sakla ve kitabı mühürle. Birçokları ileri geri koşacaklar ve bilgi artacak.” \p \v 5 O zaman ben, Daniel, baktım ve işte, iki adam, biri ırmağın bu kıyısında, diğeri ırmağın öbür kıyısında duruyordu. \v 6 Irmak suları üzerinde bulunan keten giyinmiş adama, “Bu harikaların sonuna ne kadar zaman var?” diye sordu. \p \v 7 Irmak suları üzerinde bulunan keten giyinmiş adamın, sağ elini ve sol elini göğe kaldırarak, sonsuza dek yaşayanın hakkı için ant içtiğini duydum; bir vakit, vakitler, yarım vakit olacak; kutsal halkın gücünü kırmayı bitirdikleri zaman, bütün bu şeyler bitecektir. \p \v 8 Duydum, ama anlamadım. O zaman, “Efendim, bu şeylerin sonu ne olacak?” dedim. \p \v 9 “Git, Daniel, çünkü sözler son zamana kadar saklı ve mühürlüdür” dedi. \v 10 “Birçokları kendini temizleyecek, ağartacak ve arıtılacaklar, ama kötüler kötülük yapacak; ve kötülerin hiçbiri anlamayacak, ama bilge olanlar anlayacaklar.” \p \v 11 “Sürekli yakılan kurban kaldırılıp harap edici iğrenç şey dikilinceye kadar bin iki yüz doksan gün olacak. \v 12 Bekleyip bin üç yüz otuz beş güne gelene ne mutlu.” \p \v 13 “Ama sen sonuna kadar git; çünkü dinleneceksin ve günlerin sonunda mirasında kalkacaksın.”