\id HEB - Open Basic Turkish New Testament \ide UTF-8 \h İbraniler \toc1 İbranilerʼe Mektup \toc2 İbraniler \toc3 İbr \mt1 İbranilerʼe Mektup \c 1 \s1 İsa Mesih meleklerden üstündür \p \v 1 Eski zamanlarda Allah, sözünü birçok defa ve çeşitli yollardan atalarımıza peygamberler aracılığıyla bildirdi. \v 2 Ama dünyanın bu son günlerinde sözünü bize kendi \w Oğlu|lemma="Oğul"\w* aracılığıyla bildirdi. \w Oğluʼnu|lemma="Oğul"\w* her şeyin mirasçısı kıldı. Oʼnun aracılığıyla da evreni yarattı. \v 3 \w Oğul\w*, Allahʼın görkemini yansıtır. O, Allah özünün gözle görünen şeklidir. Kendi güçlü sözüyle her şeyi devam ettirir. Günahlarımızdan temizlenmemizi sağladıktan sonra göklerde yüce Allahʼın sağına oturdu.\f + \fr 1:3 \fr*\fk Allahʼın sağına oturdu \fk*\ft Allahʼın yanında en şerefli yere kavuştu, en üstün yetkiye sahip oldu.\ft*\f* \v 4 \w Oğul\w* meleklerden daha üstün bir \w ad\w* miras aldı, aynı şekilde kendisi de onlardan daha üstün oldu. \v 5 Allah asla meleklerden birine şunu demedi: \q1 “Sen benim oğlumsun. \q2 Bugün ben sana baba oldum.”\f + \fr 1:5 \fr*\ft \+xt Mezmur 2:7\+xt*\ft*\f* \m Ya da, \q1 “Ben ona baba olacağım, \q2 o da bana oğul olacak.”\f + \fr 1:5 \fr*\ft \+xt 2. Samuel 7:14; 1. Tarihler 17:13\+xt*\ft*\f* \p \v 6 Fakat Allah, ilk doğan olarak her şeyi miras alan \w Oğluʼnu|lemma="Oğul"\w* dünyaya gönderirken şöyle buyurur: \q1 “Allahʼın bütün melekleri Oʼna tapınsınlar.”\f + \fr 1:6 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 32:43\+xt* Bu aktarmanın Septuaginta adlı Tevratʼın Grekçe tercümesinden olduğu düşünülür.\ft*\f* \m \v 7 Ama melekler hakkında şöyle denir: \q1 “Allah meleklerini rüzgar, \q2 hizmetkârlarını ateş alevi yapar.”\f + \fr 1:7 \fr*\ft \+xt Mezmur 104:4\+xt*\ft*\f* \m \v 8 Ama \w Oğul\w* hakkında şöyle denir: \q1 “Senin tahtın, ey Allah, sonsuzlara kadar duracak. \q2 Senin krallık değneğin adalet değneğidir. \q1 \v 9 \w Doğruluğu|lemma="doğruluk"\w* sevdin ve kötülükten nefret ettin. \q2 Bu sebeple Allah, senin Allahın, \q2 seni sevinç yağıyla meshetti,\f + \fr 1:9 \fr*\fk Seni sevinç yağıyla meshetti \fk*\ft Yani, seni kral seçerek sevindirdi. Eski zamanlarda kral olarak seçilen kişinin başına zeytinyağı dökülürdü.\ft*\f* \q2 arkadaşlarından üstün kıldı.”\f + \fr 1:9 \fr*\ft \+xt Mezmur 45:6,7\+xt*\ft*\f* \m \v 10 Yine şöyle denir: \q1 “Sen, ya Rab, zamanın başlangıcında dünyanın temelini attın. \q2 Gökler de senin ellerinin eseridir. \q1 \v 11 Onlar yok olup gidecek, ama sen kalıcısın. \q2 Onların hepsi bir elbise gibi eskiyecek. \q1 \v 12 Gökleri bir \w kaftan\w* gibi katlayacaksın, \q2 Bir elbise gibi değiştirilecek. \q1 Ama sen aynı kalıyorsun, \q2 senin yıllarının sonu yok.”\f + \fr 1:12 \fr*\ft \+xt Mezmur 102:25‑27\+xt*\ft*\f* \m \v 13 Allah hiçbir meleğe şöyle demedi: \q1 “Senin düşmanlarını ayaklarına basamak yapacağım. \q2 O zamana kadar sağımda otur.”\f + \fr 1:13 \fr*\ft \+xt Mezmur 110:1\+xt*\ft*\f* \m \v 14 Meleklerin hepsi görevli ruhlar değil mi? Onlar kurtuluşu miras alacak olan insanlara hizmet etmek için gönderilmiyorlar mı? \c 2 \s1 Kurtuluşumuza önem verelim \p \v 1 Bu sebeple işittiğimiz gerçeklere daha büyük dikkatle kulak asmalıyız, yoksa bunlardan gitgide uzaklaşırız. \v 2 Melekler aracılığıyla bildirilen Tevrat geçerliydi ve ona karşı işlenen her suç ve itaatsizlik hak ettiği cezayı aldı. \v 3 Öyleyse biz de bu kadar harika bir kurtuluşa önem vermezsek, cezadan nasıl kaçacağız? Bu kurtuluşu en başta Rab İsa bildirdi. Sonra Oʼnu dinlemiş olanlar bu kurtuluşu bize doğruladılar. \v 4 Allah bunu olağanüstü işaretler, harikalar, çeşitli mucizeler ve \w Kutsal Ruhʼun|lemma="Kutsal Ruh"\w* verdiği yeteneklerle kanıtladı. Bunları kendi isteğine göre dağıttı. \s1 Mesih bizim için insan oldu \p \v 5 Allah, hakkında konuştuğumuz gelecek dünyayı meleklerin hükmüne vermedi. \v 6 Ama birisi bir yerde şöyle şahitlik etti: \q1 “İnsan nedir ki, sen onu anasın? \q2 İnsanoğlu nedir ki, onunla ilgilenesin? \q1 \v 7 Onu meleklerden biraz aşağı kıldın, \q2 başına şan ve şeref tacını geçirdin. \q1 \v 8 Her şeyi ayaklarının altına sererek \q2 onun hükmüne verdin.”\f + \fr 2:8 \fr*\ft \+xt Mezmur 8:4‑6\+xt*\ft*\f* \m Madem Allah her şeyi insanın hükmüne verdi, demek ki insanın hükmü dışında bir şey bırakmadı. Oysa her şeyin onun hükmü altında olduğunu henüz görmüyoruz. \v 9 Fakat İsaʼyı görüyoruz. O, meleklerden biraz aşağı kılındı. Böylece Allahʼın lütfuyla herkes için ölümü tattı. Ölümün acılarına katlandığı için, Oʼnun başına şan ve şeref tacı geçirildi. \v 10 Her şeyi yaratan ve her şeyin varlığını sürdüren Allahʼın amacı birçok oğulu yüceliğe kavuşturmaktı. Böylece onların kurtuluşunun öncüsü olan İsaʼyı, çektiği acılarla mükemmel hale\f + \fr 2:10 \fr*\fk Mükemmel hale \fk*\ft İsa Mesih Allahʼın Oğlu olarak kusursuzdur. Oysa insanların kurtuluşunda öncü olabilmesi için insan olarak çarmıhta acı çekmesi gerekiyordu. Bu acılarla mükemmel bir öncü olması sağlandı.\ft*\f* getirmeyi uygun gördü. \v 11 İnsanların Allahʼa adanmasını sağlayan İsa ve Oʼnun sayesinde Allahʼa adananların hepsi aynı \w Babaʼdandır|lemma="Baba"\w*. Bu sebeple İsa onlara “kardeş” demekten utanmaz. \v 12 Çünkü O Allahʼa şöyle der: \q1 “Adını kardeşlerime bildireceğim. \q2 Topluluğun ortasında seni ilahilerle öveceğim.”\f + \fr 2:12 \fr*\ft \+xt Mezmur 22:22\+xt*\ft*\f* \m \v 13 Şunu da ekler: \q1 “Ben Allahʼa güveneceğim.”\f + \fr 2:13 \fr*\ft \+xt Yeşaya 8:17\+xt*\ft*\f* \m Bir de şöyle der: \q1 “İşte, ben ve Allahʼın bana verdiği evlatlar!”\f + \fr 2:13 \fr*\ft \+xt Yeşaya 8:18\+xt*\ft*\f* \p \v 14-15 Bu evlatlar et ve kandandır. Bu sebeple İsa da onlar gibi et ve kandan bir bedene sahip oldu. Öyle ki, ölümü sayesinde ölüm gücüne sahip olanı, yani \w İblisʼi|lemma="İblis"\w* güçsüz hale getirsin ve hayat boyunca ölümden korkan herkesi bu korkuya esir olmaktan kurtarsın. \v 16 Şüphe yok ki İsa meleklere yardım etmeye gelmedi. İbrahimʼin soyundan olanlara yardım etmeye geldi. \v 17 Bunun için İsaʼnın biz kardeşlerine her bakımdan benzemesi lazımdı. Öyle ki, Allahʼın hizmetinde merhametli ve sadık bir başrahip olup halkın günahlarını bağışlatmak için kendini kurban etsin. \v 18 İsa çektiği acılarla sınandı. Bunun için zorluklarla sınananlara yardım edecek güçtedir. \c 3 \s1 İsa Musaʼdan üstündür \p \v 1 Bu sebeple, ey Allahʼa adanmış ve göksel çağrıya ortak olan kardeşlerim, İsaʼyı iyice düşünün! İsa açıkça şahitlik ettiğimiz inancın elçisi ve başrahibidir. \v 2 Allahʼın bütün ev halkına sadakatle hizmet eden Musa gibi İsa da kendisini görevlendiren Allahʼa sadakatle hizmet etti. \v 3 Elbette evi kuran kişi evden daha çok saygı görür. Bunun gibi İsa da Musaʼdan daha büyük şan şerefe layık sayılmıştır. \v 4 Çünkü her evin bir kurucusu var. Her şeyi kuran ise Allahʼtır. \v 5 “Musa Allahʼın hizmetkârı olarak Allahʼın bütün ev halkına olan görevini sadakatle yaptı.”\f + \fr 3:5 \fr*\ft \+xt Sayım 12:7\+xt*\ft*\f* Böylece Allahʼın gelecekte bildireceği gerçekler hakkında şahitlik etti. \v 6 Mesih ise, Allahʼın ev halkı üzerinde \w Oğul\w* olarak sadıktır. Biz Allahʼın ev halkıyız. Yeter ki, cesaretimize ve gurur duyduğumuz umuda sımsıkı tutunalım. \s1 İmansızlığa karşı uyarı \p \v 7 Onun için \w Kutsal Ruhʼun|lemma="Kutsal Ruh"\w* dediği gibi: \q1 “Bugün Allahʼın sesini işitirseniz, \q2 \v 8 inatçılık etmeyin! \q1 Atalarınız ıssız yerlerdeyken Allahʼın sabrını denediler, \q2 Oʼna karşı geldiler. Onlar gibi olmayın!” \m \v 9 Allah diyor ki, \q1 “Orada atalarınız kırk yıl boyunca yaptığım harikaları gördüler. \q2 Yine de benim sabrımı denediler. \q1 \v 10 Bu sebeple o kuşağa öfkelendim, \q2 ‘Yürekleri hep yoldan sapıyor, \q2 benim istediğim şeyleri yapmayı öğrenmediler’ dedim. \q1 \v 11 Öfkelendim ve şöyle yemin ettim: \q2 ‘Huzur vereceğim ülkeye asla girmeyecekler.’ ”\f + \fr 3:11 \fr*\ft \+xt Mezmur 95:7‑11\+xt*\ft*\f* \p \v 12 Dikkat edin kardeşler, aranızda diri Allahʼa sırt çeviren imansız, kötü yürekli kimse olmasın. \v 13 Ama “Gün bugündür” dendikçe, birbirinize her gün cesaret verin. Öyle ki, aranızda, günaha aldanıp inatçılık eden bir kişi olmasın. \v 14 Çünkü hepimiz Mesihʼe ortak olduk, yeter ki başlangıçtaki güvenimizi gevşemeden sonuna kadar devam ettirelim. \p \v 15 Yukarıda dendiği gibi, \q1 “Bugün Allahʼın sesini işitirseniz, \q2 inatçılık etmeyin! \q2 Atalarınız Oʼna karşı geldiler; onlar gibi olmayın!”\f + \fr 3:15 \fr*\ft \+xt Mezmur 95:7,8\+xt*\ft*\f* \p \v 16 Peki, Allahʼın sesini işittikten sonra Oʼna başkaldıranlar kimlerdi? Onların hepsi Musaʼnın liderliğinde Mısırʼdan çıkanlar değil miydi? \v 17 Allah kimlere kırk yıl boyunca öfkelendi? Günah işleyen ve cesetleri ıssız yerlere düşen insanlara değil mi? \v 18 Allah kimlere, “Huzur vereceğim ülkeye girmeyeceksiniz” diye yemin etti? İtaat etmeyenlere değil mi? \v 19 Evet, görüyoruz ki, onlar imansızlıkları yüzünden huzura kavuşamadılar. \c 4 \s1 Allahʼın vereceği huzur \p \v 1 Öyleyse dikkat edelim. Allah, halkını huzura kavuşturacağını vaat etmişti. Hâlâ geçerli olan bu vaatten hiç biriniz yoksun kalmış gibi olmasın. \v 2 Çünkü atalarımıza bildirildiği gibi bize de müjde bildirildi. Fakat işittikleri haberin onlara hiçbir faydası olmadı. Çünkü Allahʼa itaat edenlerin imanını paylaşmadılar. \v 3 Ama biz iman edenler Allahʼın vereceği huzura kavuşuyoruz. Allahʼın söylediği gibi: \q1 “Öfkelendim ve şöyle yemin ettim: \q2 ‘Huzur vereceğim ülkeye asla girmeyecekler’ ”\f + \fr 4:3 \fr*\ft \+xt Mezmur 95:11\+xt*\ft*\f* \m Oysa Allah yaptıklarını dünyanın ta başlangıcında bitirmişti. \v 4 Tevratʼın bir yerinde haftanın yedinci günü hakkında şöyle yazılıdır: “Allah yedinci gün bütün yaptıklarından dinlendi.”\f + \fr 4:4 \fr*\ft \+xt Yaratılış 2:2\+xt*\ft*\f* \v 5 Allah bu konuda şunu da söylüyor: “Huzur vereceğim ülkeye asla girmeyecekler.”\f + \cat dup\cat*\fr 4:5 \fr*\ft \+xt Mezmur 95:11\+xt*\ft*\f* \p \v 6 Demek ki bazıları hâlâ huzura kavuşabilir. Ama bu müjdeyi önceden duyanlar itaat etmedikleri için huzura kavuşamadılar. \v 7 Bu sebeple Allah uzun zaman sonra Davudʼun aracılığıyla bir gün kararlaştırır. Ona “bugün” denir. Daha önce anlattığımız gibi Davud şöyle dedi: \q1 “Bugün Allahʼın sesini işitirseniz, \q2 inatçılık etmeyin.”\f + \cat dup\cat*\fr 4:7 \fr*\ft \+xt Mezmur 95:7,8\+xt*\ft*\f* \m \v 8 Yeşu\f + \fr 4:8 \fr*\fk Yeşu \fk*\ft Musa Peygamber öldüğünde İsrailoğullarının lideri.\ft*\f* onları huzura kavuşturmuş olsaydı, Allah daha sonra başka bir gün hakkında konuşmazdı. \v 9 Demek ki, Allahʼın halkını Allahʼın dinlendiği yedinci gündeki gibi sonsuz bir huzur bekliyor. \v 10 Çünkü aynen Allahʼın dinlendiği gibi, huzura erişen kişi de kendi uğraşlarından dinlenir. \v 11 O zaman bu huzura kavuşmak için elimizden geleni yapalım. Öyle ki, hiçbirimiz atalarımız gibi itaatsizlik ederek yok olmasın. \p \v 12 Allahʼın sözü canlı ve güçlüdür, iki ağızlı kılıçtan daha keskindir. O kadar derine iner ki, can ve ruhun, oynak yerleri ve iliğin ayrıldığı yere kadar işler. Yüreğin düşüncelerini ve niyetlerini açığa çıkarır. \v 13 Allahʼın göremediği hiçbir varlık yoktur. Her şey Oʼnun gözlerine çıplak ve açıktır. Bir gün hepimiz Oʼna hesap vereceğiz. \s1 Başrahibimiz İsa \p \v 14 Göklerden öteye geçen yüce bir başrahibimiz var. O da \w Allahʼın Oğlu\w* İsaʼdır. Bu sebeple açıkça kabul ettiğimiz inanca sımsıkı sarılalım. \v 15 Başrahibimiz İsa halimizden anlar, zayıflıklarımızı bilir. İsa bizim gibi her türlü günahla denendi. Ancak O hiç günah işlemedi. \v 16 Bunun için lütufkâr Allahʼın tahtına cesaretle yaklaşalım. Böylece yardıma muhtaç olduğumuz zaman merhamet buluruz ve Oʼnun lütfuna kavuşuruz. \c 5 \p \v 1 İnsanlar arasından görevlendirilen her başrahip insanlar adına Allahʼa hizmet eder. Görevi, günahlar için adaklar ve kurbanlar getirmektir. \v 2 Başrahip cahil ve yoldan sapmış insanlara anlayışlı davranabilir, çünkü onun da birçok zayıf noktası var. \v 3 Bu sebeple halkın günahları için olduğu gibi kendi günahları için de kurban getirmek zorundadır. \v 4 Hiç kimse başrahiplik şerefini kendisi alamaz. Ancak Harun gibi Allah tarafından o göreve çağrılırsa başrahip olur. \v 5 Tıpkı bunun gibi, Mesih de başrahip olmak için kendi kendini yüceltmedi. Bunu Oʼna, \q1 “Sen benim oğlumsun, \q2 bugün ben sana baba oldum”\f + \fr 5:5 \fr*\ft \+xt Mezmur 2:7\+xt*\ft*\f* \m diyen Allah yaptı. \v 6 Tıpkı Allahʼın başka yerde dediği gibi: \q1 “Sen sonsuza dek \q2 Melkisedek türünden \w rahipsin|lemma="rahip"\w*.”\f + \fr 5:6 \fr*\ft \+xt Mezmur 110:4\+xt*\ft*\f* \p \v 7 Mesih, dünyada insan olarak yaşadığı günlerde, Oʼnu ölümden kurtarma gücüne sahip olan Allahʼa dua etti. Yüksek sesle ağlayıp gözyaşları dökerek yalvardı. Allahʼa olan derin saygısı sayesinde duaları kabul edildi. \v 8 Mesih \w Allahʼın Oğluʼdur|lemma="Allahʼın Oğlu"\w*, yine de çektiği acılardan itaat etmeyi öğrendi. \v 9 Böylece mükemmel hale\f + \fr 5:9 \fr*\fk Mükemmel hale \fk*\ft İsa Mesih Allahʼın Oğlu olarak kusursuzdur. Oysa insanlara kurtuluş kaynağı olabilmesi için insan olarak çarmıhta acı çekmesi gerekiyordu. Bu acılarla mükemmel bir kurtuluş kaynağı oldu.\ft*\f* geldi ve kendisine itaat eden herkese sonsuza kadar sürecek kurtuluş kaynağı oldu. \v 10 Çünkü Allah Oʼnu Melkisedek türünden başrahip olarak görevlendirdi. \s1 İman hayatınızda ilerleyin \p \v 11 Bu konuda size söyleyecek sözümüz çok. Ama kulaklarınız uyuştuğu için konunun açıklanması zor. \v 12 Şimdiye kadar bu şeyleri öğretiyor olmalıydınız. Ancak Allahʼın \w vahiyleri|lemma="vahiy"\w* hakkındaki temel gerçekleri size yeniden öğretecek birine ihtiyacınız var. Katı yiyecek yerine, süte muhtaç oldunuz! \v 13 Çünkü sütle beslenen herkes henüz bebektir, doğruyu ayırt edecek kadar olgun değildir. \v 14 Katı yiyecek ise yetişkin insanlar içindir. Onlar anlama güçlerini sürekli kullanarak geliştirmiş ve böylece iyi olanı kötü olandan ayırt etmeyi öğrenmişlerdir. \c 6 \p \v 1 Bu sebeple Mesih hakkındaki temel bilgileri aşıp olgunluğa doğru ilerleyelim. Çünkü ölü işlerden tövbe edip Allahʼa iman ettik. İnancımızın bu temelini tekrar tekrar atmayalım. \v 2 Vaftizler\f + \fr 6:2 \fr*\fk Vaftizler \fk*\ft Bu deyim Yahudi dinindeki paklanma törenleri anlamına gelebilir. İmanlının suda vaftiz olması ve Kutsal Ruhʼla vaftiz olması söz konusu olabilir.\ft*\f*, elle \w kutsama|lemma="kutsamak"\w*, ölülerin dirilmesi ve sonsuza dek geçerli yargı konularında zaten bilgimiz var. \v 3 Allahʼın izniyle bu temel bilgileri aşıp olgunluğa doğru ilerleyeceğiz. \p \v 4 Bazıları var ki, bir zamanlar aydınlığa kavuştular, gökten gelen bereketi tattılar ve \w Kutsal Ruhʼa|lemma="Kutsal Ruh"\w* ortak oldular. \v 5 Allahʼın sözünün iyiliğini ve gelecek dünyanın kuvvetlerini tattılar. \v 6 Yine de imandan döndüler. Böylelerini yeniden tövbe ettirmek mümkün değildir. Yaptıklarıyla \w Allahʼın Oğluʼnu|lemma="Allahʼın Oğlu"\w* sanki yeniden çarmıha gerer, Oʼnu herkesin önünde rezil ederler. \p \v 7 Öyle toprak var ki, üzerine sık sık yağan yağmuru emer ve çiftçilere faydalı bitkiler yetiştirir. Bu toprak Allahʼtan bereket alır. \v 8 Dikenli ve zararlı bitkiler yetiştiren toprak ise bir şeye yaramaz ve lanetlenmek tehlikesindedir. Sonunda da ateşe verilir. \p \v 9 Ama sevgili arkadaşlar, böyle konuşsak bile, durumunuzun bundan daha iyi olduğundan eminiz. Kurtuluşun bereketlerine sahipsiniz. \v 10 Çünkü Allah adaletsiz değildir. Kutsal halkına yardım ettiniz ve yardım etmeye devam ediyorsunuz. Allah bu yaptıklarınızı ve Oʼnun adına gösterdiğiniz sevgiyi unutmaz. \v 11 Yine de her birinizin sona kadar aynı çabayı göstermesini istiyoruz. O zaman umutla beklediğiniz şeylere kavuşacağınızdan emin olursunuz. \v 12 Tembelliğe düşmenizi istemiyoruz. Sizden öncekiler, imanları ve sabırları sayesinde Allahʼın vaat ettiklerine kavuştular. O insanları örnek alın. \s1 Allahʼın vaadi ve yemini \p \v 13 Allah, İbrahimʼe vaat ettiği zaman kendi üzerine yemin etti. Çünkü üzerine yemin edeceği daha üstün bir varlık yoktur. \v 14 Allah şöyle söz verdi: \q1 “Seni fazlasıyla bereketleyeceğim, \q2 soyunu fazlasıyla çoğaltacağım.”\f + \fr 6:14 \fr*\ft \+xt Yaratılış 22:17\+xt*\ft*\f* \m \v 15 Böylece İbrahim sabırla bekledi. Sonunda vaat edilene kavuştu. \p \v 16 İnsanlar kendilerinden üstün biri üzerine yemin ederler. Yemin, söylenen sözü doğrular ve her tartışmaya son verir. \v 17 Allah da vaadini yeminle pekiştirdi. Çünkü vaat ettiği şeylere kavuşacak olanlara niyetinin değişmezliğini daha kesin olarak göstermek istiyordu. \v 18 Allahʼın yalan söylemesi imkansızdır. Oʼnun vaadi ve yemini değişmez. Böylece Allahʼa sığınan bizler bu iki şeyle büyük cesaret bulur, önümüze koyulan umuda sımsıkı tutunuruz. \v 19 Bu umut, canımız için bir gemi demiri gibi sağlam ve güvenilirdir. Bizi gökteki tapınak perdesinin arkasına, Allahʼın huzuruna ulaştırır. \v 20 İsa, o perdenin arkasına bizim uğrumuza öncümüz olarak girdi. Çünkü O, sonsuza dek Melkisedek türünden \w başrahip\w* olmuştu. \c 7 \s1 Rahip Melkisedek \p \v 1 Söz konusu Melkisedek, Şalem\f + \fr 7:1 \fr*\fk Şalem \fk*\ft Yeruşalim (Kudüs).\ft*\f* şehrinin kralı ve yüce Allahʼın \w rahibiydi|lemma="rahip"\w*. İbrahim bazı kralları savaşta yenmiş, eve dönüyordu. Melkisedek onu karşıladı ve \w kutsadı|lemma="kutsamak"\w*. \v 2 İbrahim savaşta ele geçirdiği malların onda birini Melkisedekʼe verdi. Melkisedek “Adalet Kralı” anlamına gelir. Şalem Kralı ise “Esenlik Kralı” demektir. \v 3 Melkisedekʼin annesi babası ve soyu hakkında bilgi yoktur. Ne günlerinin başı, ne de hayatının sonu var.\f + \fr 7:3 \fr*\fk Melkisedekʼin annesi babası ve soyu hakkında bilgi yoktur. Ne günlerinin başı, ne de hayatının sonu var. \fk*\ft Tevrat Melkisedekʼin soyu, doğuşu ve ölümü hakkında bilgi vermez. Bu mektubun yazarı bu durumda Allahʼın Oğluʼna bir benzeyiş görür. Oysa Melkisedek insandı, doğdu, yaşadı ve öldü.\ft*\f* \w Allahʼın Oğlu\w* gibi o sonsuza dek \w rahip\w* kalır. \p \v 4 Melkisedekʼin ne kadar önemli olduğunu bir düşünün. Büyük atamız İbrahim savaşta ele geçirdiği malların en iyisinin onda birini ona verdi. \v 5 Leviʼnin\f + \fr 7:5 \fr*\fk Levi \fk*\ft İbrahimʼin dördüncü kuşaktan torunu, Yakubʼun on iki oğlundan biriydi. Musa Peygamber, ağabeyi Harun ve ondan sonra gelen bütün İsrail rahipleri Leviʼnin soyundandı.\ft*\f* soyundan gelenlerden bazıları rahiplik görevini alır. Bu kişiler Tevratʼın emrine göre halktan, yani İbrahim soyundan olan vatandaşlarından ondalık alma hakkına sahiptir. \v 6 Melkisedek ise Levi soyundan değildi, yine de İbrahimʼin malından ondalık aldı. Sonra Allahʼın vaatlerini alan İbrahimʼi \w kutsadı|lemma="kutsamak"\w*. \v 7 Hiç şüphe yok ki, kutsayan kişi \w kutsanan|lemma="kutsanmak"\w* kişiden üstündür. \v 8 Bir yandan ölümlü insanlar olan Levi oğulları ondalık alıyorlar. Öte yandansa, Tevratʼta diri olduğu söylenen Melkisedek ondalık alıyor. \v 9 Bu demek oluyor ki, ondalık alan Levi de atası İbrahim aracılığıyla Melkisedekʼe ondalık verdi. \v 10 Çünkü Melkisedek İbrahimʼi karşıladığı zaman Levi hâlâ atası İbrahimʼin bedenindeydi.\f + \fr 7:10 \fr*\fk Levi hâlâ atası İbrahimʼin bedenindeydi. \fk*\ft Levi İbrahimʼin torunu olan Yakubʼun çocuğuydu. Bu durumda Levili rahiplerin ataları İbrahim aracılığıyla Melkizedekʼe ondalık vermiş sayılır.\ft*\f* \s1 İsa Melkisedek türünden rahip \p \v 11 Levi rahipliği İsrail halkına verilen Tevrat kanunlarıyla kuruldu, ama kusursuzluk getiremedi. Getirseydi, Harun türünden değil de Melkisedek türünden başka bir rahibin ortaya çıkmasına ne gerek kalırdı? \v 12 Çünkü rahiplik değişince mecburen Tevratʼtaki kanun da değişmeli. \v 13 Hakkında böyle konuştuğumuz kişi, Levi \w oymağından|lemma="oymak"\w* değil, başka bir oymaktandır. Ama o oymaktan hiç kimse tapınağın kurban yerinde hizmet etmedi. \v 14 Rabbimiz İsaʼnın Yahuda oymağından geldiği apaçıktır. Ama Musa o oymaktan söz ederken rahipler hakkında bir şey söylemedi. \v 15 Melkisedek benzeri başka bir \w rahip\w* ortaya çıktığı için bu söylediklerimiz daha açık oluyor. \v 16 İsa, Tevratʼın soyla ilgili bir buyruğuna dayanarak değil, yok edilemeyen bir yaşamın gücüne dayanarak rahip oldu. \v 17 Çünkü Allah şöyle şahitlik ediyor: \q1 “Sen sonsuza dek \q2 Melkisedek türünden \w rahipsin|lemma="rahip"\w*.”\f + \fr 7:17 \fr*\ft \+xt Mezmur 110:4\+xt*\ft*\f* \p \v 18 Rahipler hakkındaki eski buyruk, güçsüz ve faydasız olduğu için ortadan kaldırılmıştır. \v 19 Çünkü Tevrat kanunları hiçbir şeyi kusursuz hale getirmedi. Tevrat yerine bize daha üstün bir umut verildi. İşte bu umutla Allahʼa yaklaşıyoruz. \p \v 20 Allah İsaʼyı rahip yaparken bunu yeminle doğruladı. Oysa Levili rahipler yeminsiz rahip olurlar. \v 21 İsa ise Allahʼın yemin etmesiyle rahip oldu. Bu, şu sözlerden anlaşılır: \q1 “Rab yemin etti, fikrini değiştirmez: \q2 Sen sonsuza dek rahipsin.”\f + \cat dup\cat*\fr 7:21 \fr*\ft \+xt Mezmur 110:4\+xt*\ft*\f* \m \v 22 Böylece İsa, Allahʼın bizimle yaptığı daha iyi bir antlaşmanın güvencesi oldu. \p \v 23 Öbür rahipler çoktu, çünkü ölüm onların göreve devam etmesini engelledi. \v 24 Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için Oʼnun rahipliği hiç son bulmaz. \v 25 Bu sebeple İsaʼnın, kendi aracılığıyla Allahʼa yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü var, çünkü onlar uğruna aracılık yapmak için daima yaşıyor. \p \v 26 İsa ihtiyacımızı karşılayan böyle bir \w başrahiptir|lemma="başrahip"\w*. O pak, suçsuz, günahla kirlenmemiş, biz günahkârlardan apayrı biridir ve göklerin üstüne yükseltilmiştir. \v 27 Öbür başrahipler her gün önce kendi günahları, sonra halkın günahları için kurban getirmek zorundadırlar. İsaʼnın bunu yapmaya ihtiyacı yok. Çünkü kendini halk için kurban etmekle bunu ilk ve son defa yaptı. \v 28 Tevrat, zayıflıkları olan insanları başrahip yapar. Fakat Allah Tevratʼtan sonra yemin ederek söz verdi. Bu sözle, görevini sonsuzlara dek kusursuzca yerine getiren \w Oğluʼnu|lemma="Oğul"\w* başrahip yaptı. \c 8 \p \v 1 Şimdiye kadar söylediklerimizin özeti şudur: Böyle bir \w başrahibimiz|lemma="başrahip"\w* var. O göklerde yüce Allahʼın tahtının sağına oturdu.\f + \fr 8:1 \fr*\fk Allahʼın tahtının sağına oturdu. \fk*\ft Allahʼın yanında en şerefli yere kavuştu.\ft*\f* \v 2 En kutsal yerde, asıl tapınma çadırında hizmet ediyor. O tapınağı insanlar kurmadı, Rab kurdu. \p \v 3 Her \w başrahip\w* Allahʼa adaklar ve kurbanlar getirmek için görevlendirilir. Onun için başrahibimiz İsaʼnın da kurban edecek bir şeyi olması lazımdı. \v 4 İsa şimdi yeryüzünde yaşıyor olsaydı, \w rahip\w* olamazdı. Çünkü zaten Tevratʼın istediği adakları getiren rahipler var. \v 5 Bu rahiplerin hizmet ettiği tapınak gökteki asıl tapınağın bir örneği ve gölgesidir. Çünkü Musa tapınma çadırını kurmaya hazırlanırken Allah ona şöyle buyurmuştu: “Her şeyi sana dağda gösterilen örneğe göre yapmaya dikkat et!”\f + \fr 8:5 \fr*\ft \+xt Çıkış 25:40\+xt*\ft*\f* \v 6 Ama şimdi İsa daha üstün bir rahiplik görevini aldı. Çünkü daha üstün bir antlaşmanın aracısı oldu. Bu antlaşma daha üstün vaatlere dayanır. \p \v 7 Birinci antlaşma kusursuz olsaydı, ikinci bir antlaşmaya ihtiyaç duyulmazdı. \v 8 Oysa Rab halkını kusurlu bularak şöyle diyor: \q1 “Bakın, öyle günler geliyor ki, ben İsrail halkıyla, \q2 ve Yahuda halkıyla yeni bir antlaşma yapacağım. \q1 \v 9 Bu antlaşma, atalarıyla yaptığım antlaşmaya benzemez. \q2 Onları ellerinden tutup Mısırʼdan çıkardım. \q1 O zaman onlarla bir antlaşma yaptım. \q2 Ancak benim antlaşmama sadık kalmadılar. \q1 Bu yüzden ben de onlardan yüz çevirdim, diyor Rab. \q1 \v 10 O günlerden sonra, İsrail halkıyla şöyle bir antlaşma yapacağım, diyor Rab: \q1 Kanunlarımı zihinlerine işleyeceğim, \q2 yüreklerine yazacağım. \q1 Ben onların Allahı olacağım, \q2 onlar da benim halkım olacak. \q1 \v 11 Artık kimse yurttaşına, kardeşine, \q2 ‘Rabbi tanımalısın!’ diye akıl vermeyecek. \q1 Çünkü küçük büyük hepsi beni tanıyacak. \q1 \v 12 Suçlarını bağışlayacağım. \q2 Günahlarını bir daha hiç anmayacağım.”\f + \fr 8:12 \fr*\ft \+xt Yeremya 31:31‑34\+xt*\ft*\f* \p \v 13 Allah “yeni antlaşma” derken, birinci antlaşmayı eskimiş saydı. Süresi geçip eskiyense artık yok olmaya hazırdır. \c 9 \s1 Eski tapınma düzeni \p \v 1 Birinci antlaşmanın Allahʼa tapınma düzeni ve yeryüzünde kutsal bir tapınma yeri vardı. \v 2 Kurulan tapınma çadırının ilk bölümüne “kutsal yer” denir. İçinde lambalık, masa ve masanın üzerine koyulan adak ekmekleri vardı. \v 3 İkinci perdenin arkasında tapınma çadırının bir başka bölümü vardı. Buna “en kutsal yer” denir. \v 4 En kutsal yere ait altın \w tütsü\w* masası ve antlaşma sandığı vardı. O sandığın her yanı altınla kaplanmıştı. İçinde altın kap vardı. Kapta man\f + \fr 9:4 \fr*\fk Man \fk*\ft Musa Peygamber zamanında ıssız yerlerde aç kalan İsrail halkına Allahʼın sağladığı mucizevi yiyecek. Man kelimesinin anlamı “Bu ne?” Halk manı ilk gördüğü zaman “Bu ne?” diye sordular. Manın bir parçası hatıra olarak bir kapta saklanırdı.\ft*\f* denen yiyecek bulunurdu. Sandığın içinde Harunʼun filizlenen değneği ve antlaşmanın yazılı olduğu taş tablalar\f + \fr 9:4 \fr*\fk Antlaşmanın yazılı olduğu taş tablalar \fk*\ft Allahʼın İsrail halkıyla yaptığı antlaşmanın şartları On Emirʼdi. Bu emirler iki taş tablaya yazılmıştı.\ft*\f* da vardı. \v 5 Sandığın üstünde görkemli keruv\f + \fr 9:5 \fr*\fk Keruv \fk*\ft Allahʼın önünde ibadet eden kanatlı varlık. Keruv heykelleri antlaşma sandığını kanatlarıyla örterlerdi.\ft*\f* heykelleri dururdu. Bağışlanma kapağının\f + \fr 9:5 \fr*\fk Bağışlanma kapağının \fk*\ft Bağışlanma kapağı antlaşma sandığını örten kapaktır. Buraya serpilen kurban kanı günahların bağışlandığına işaret ederdi.\ft*\f* üstüne gölge salardı. Ama şimdi bunları ayrıntılarıyla anlatmanın zamanı değildir. \p \v 6 Bütün bu şeyler böyle hazırlanmıştır. Rahipler de her gün tapınma çadırının ilk bölümüne girer, ibadet görevlerini yerine getirirler. \v 7 Ama ikinci bölüme sadece başrahip girer. Bunu da yılda bir defa yapar. Oraya kurban kanı getirmeden giremez. O kanı hem kendi günahlarını hem de halkın bilmeden işlediği günahları bağışlatmak için getirir. \v 8 \w Kutsal Ruh\w* şunu göstermek istiyor: tapınma çadırının ilk bölümü dururken, en kutsal yere giden yol henüz açılmadı. \v 9 Bu, şimdiki zaman için bir benzetmedir. Bundan anlaşılır ki, tapınağa getirilen adaklar ve kurbanlar ibadet eden kişinin vicdanını tamamen temizleyemez. \v 10 Eski düzen sadece yiyecek, içecek, türlü yıkanma adetleri ve bedensel kurallarla ilgilidir. Bu kurallar yalnız yeni düzenin kurulacağı zamana kadar geçerli kaldılar. \s1 Mesihʼin kanı \p \v 11 Mesih ise şimdi sahip olduğumuz iyi şeyleri sağlayan başrahip olarak geldi. Daha üstün, daha mükemmel tapınma çadırına girdi. Bu tapınma çadırı insan eliyle yapılmamış, yani bu dünyadan olmayan bir çadırdır. \v 12 Mesih bu çadırın en kutsal yerine ilk ve son defa girdi. Oraya kurbanlık tekelerin ya da danaların kanını değil, kendi kanını getirdi. Böylece bize sonsuza kadar kalıcı kurtuluşu kazandı. \v 13 Kurban edilen tekelerle boğaların kanı ve yakılan dişi dananın külleri \w murdar\w* kişilerin üzerine serpilir. Böylece o kişiler bedence temizlenir, pak sayılırlar. \v 14 Mesih, sonsuza kadar var olan Ruhʼun gücüyle kusursuz bir kurban olarak kendini Allahʼa sundu. Öyleyse Oʼnun kanı, diri Allahʼa tapınabilmemiz için vicdanlarımızı ölü işlerden ne kadar daha kesin olarak temizler! \p \v 15 Bu sebeple Mesih, Allahʼla halkı arasında yeni bir antlaşmanın aracısıdır. Çünkü Mesih, ölümü aracılığıyla birinci antlaşma zamanında işlenen suçları bağışlatan kurban oldu. Böylece Allahʼın kendisine çağırdığı kişiler Oʼnun vaat ettiği sonsuza dek kalıcı mirasa kavuşurlar. \v 16 Böyle bir antlaşma vasiyet gibidir. Bir vasiyetin geçerli olabilmesi için vasiyeti bırakan kişinin öldüğü kanıtlanmalıdır. \v 17 Çünkü vasiyet ancak miras bırakan kişinin ölümünden sonra yürürlüğe girer. Vasiyet eden kişi yaşıyorsa vasiyetin hükmü yoktur. \v 18 Bunun için ilk antlaşma bile ancak kurban kanı akıtıldıktan sonra geçerli oldu. \v 19 Musa önce Tevratʼın her buyruğunu bütün halka bildirdi. Ondan sonra kesilmiş danaların ve tekelerin kanını aldı. Kırmızı yapağıyla bağlanan bir demet şileotu\f + \fr 9:19 \fr*\fk Şileotu \fk*\ft Eski Antlaşmaʼda kurban kanının serpilmesi için kullanılan bol yapraklı bir bitkidir.\ft*\f* kullanarak suyla karıştırılan kanı hem Tevrat kitabı, hem de halkın üzerine serpti. \v 20 “Bu kan, Allahʼın size buyurduğu antlaşmanın kanıdır”\f + \fr 9:20 \fr*\ft \+xt Çıkış 24:8\+xt*\ft*\f* dedi. \v 21 Musa, kanı aynı şekilde tapınma çadırı üzerine ve ibadette kullanılan bütün eşyaların üzerine serpti. \v 22 Aslında Tevratʼa göre hemen hemen her şey kanla temiz kılınır. Kurban kanı akıtılmadan Allah günahları affetmez. \p \v 23 Bu sebeple gökteki asıl tapınma çadırının dünyadaki kopyası bu kurbanlarla temizlenmeliydi. Ama gökteki tapınma çadırının daha üstün kurbanlarla temizlenmesi lazımdı. \v 24 Çünkü Mesih insan eliyle yapılmış kutsal yere girmedi. Bu, asıl kutsal yerin sadece bir kopyasıdır. Hayır, Mesih bizim adımıza Allahʼın önüne çıkmak için göğün kendisine girdi. \v 25 Başrahip tapınağın en kutsal yerine yılda bir defa girer. Oraya kendi kanını değil, kurban kanını getirir. Oysa Mesih kendisini tekrar tekrar kurban etmek için göğe yükselmedi. \v 26 Öyle olsaydı, dünyanın başından beri tekrar tekrar acı çekmesi lazım olurdu. Oysa Mesih zamanın sonuna doğru ortaya çıkıp kendisini bir defa kurban ederek günahı ortadan kaldırdı. \p \v 27 İnsanın bir defa ölmesi ve ondan sonra yargılanması kaçınılmazdır. \v 28 Aynı şekilde Mesih de birçok insanın günahlarını ortadan kaldırmak için kendini bir defa kurban etti. O ikinci defa gelecek. Ancak bu sefer insanların günahını kaldırmak için değil, Oʼnu dört gözle bekleyenleri kurtarmak için gelecek. \c 10 \p \v 1 Tevrat kanunlarında gelecek iyi şeylerin aslı değil, sadece gölgesi vardır. Bu sebeple yıldan yıla devamlı aynı tür kurbanlar getirilir. Ama Tevrat kanunları o kurbanlarla Allahʼa yaklaşan insanları asla kusursuz hale getiremez. \v 2 Eğer bunu yapabilseydi, bu kurbanların getirilmesine son verilmez miydi? Çünkü o zaman Allahʼa ibadet edenler bir kere temiz kılındıktan sonra artık vicdanlarında kendilerini günahlı hissetmezlerdi. \v 3 Oysa her yıl getirilen bu kurbanlar insanlara günahlarını hatırlatır. \v 4 Çünkü boğaların ve tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz. \v 5 Bu sebeple Mesih dünyaya gelirken Allahʼa şöyle diyor: \q1 “Kurbanları ve adakları istemedin, \q2 ama bana bir beden hazırladın. \q1 \v 6 Yakmalık kurbanlardan \q2 ve günah adaklarından hoşlanmadın. \q1 \v 7 Bunun üzerine şöyle dedim: \q2 ‘Kitabʼın bir yerinde benim hakkımda yazıldığı gibi, \q2 ey Allah, işte senin isteğini yerine getirmeye geldim.’ ”\f + \fr 10:7 \fr*\ft \+xt Mezmur 40:6‑8\+xt* (Eski Antlaşmanın Septuaginta adlı Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \m \v 8 Mesih daha önce şöyle diyor: “Kurban ve adak istemedin, yakmalık kurbanlar ve günah adakları istemedin, bunlardan hoşlanmadın.” Oysa bu kurbanlar Tevratʼın emri olduğu için getirilir. \v 9 Sonra sözüne şunu ekliyor: “İşte senin isteğini yerine getirmeye geldim.” Yani, yeni düzeni başlatmak için eski düzeni ortadan kaldırır.\f + \fr 10:9 \fr*\fk Yeni düzeni başlatmak için eski düzeni ortadan kaldırır. \fk*\ft Mesih çarmıhta kendini kusursuz kurban olarak sunduğu zaman Tevratʼın emrine göre kesilen hayvan kurbanlarını hükümsüz kıldı.\ft*\f* \v 10 Allahʼın bu isteğiyle İsa Mesihʼin bedeni ilk ve son defa kurban edildi. Bu sayede Allahʼa adanmış olduk. \p \v 11 Her rahip günden güne görevini ayakta yapar ve aynı tür kurbanları tekrar tekrar getirir. Bu kurbanlar hiçbir zaman günahları ortadan kaldıramaz. \v 12 Ama Mesih günahlar için kendisini sonsuzlara kadar geçerli tek kurban olarak feda ettikten sonra Allahʼın sağında oturdu.\f + \fr 10:12 \fr*\fk Allahʼın sağında oturdu \fk*\ft Allahʼın yanında en şerefli yere kavuştu.\ft*\f* \v 13 O zamandan beri Mesih, düşmanlarının yenilip ayaklarının altına serilmesini bekliyor. \v 14 Çünkü Allahʼa adadığı insanları tek bir kurbanla sonsuzlara kadar kusursuz hale getirdi. \v 15 \w Kutsal Ruh\w* bunun hakkında bize şahitlik ediyor. Önce şunu söylüyor: \q1 \v 16 “Rab diyor ki, ‘O günlerden sonra, \q2 Onlarla şöyle bir antlaşma yapacağım: \q1 Kanunlarımı onların yüreklerine işleyeceğim, \q2 ve zihinlerine yazacağım.’ ”\f + \fr 10:16 \fr*\ft \+xt Yeremya 31:33\+xt*\ft*\f* \m \v 17 Sonra şöyle diyor: \q1 “Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım.”\f + \fr 10:17 \fr*\ft \+xt Yeremya 31:34\+xt*\ft*\f* \m \v 18 Günahlar bağışlandığı zaman artık günah için kurban lazım değildir. \s1 Dayanın kardeşler! \p \v 19 Onun için kardeşler, İsaʼnın çarmıhta akıtılan kanı sayesinde en kutsal yere girmeye cesaretimiz var.\f + \fr 10:19 \fr*\fk En kutsal yere girmeye cesaretimiz var. \fk*\ft Bu söz dünyadaki tapınağı bir benzetme olarak kullanır. Biz imanlıların çekinmeden Allahʼın huzuruna yaklaşabildiğimizi anlatır.\ft*\f* \v 20 Dünyadaki tapınakta en kutsal yerin önünde bir perde durur. Bu perde İsaʼnın bedenini temsil eder. İsa, bedeniyle bize hayat veren yepyeni bir yol açmıştır. \v 21 Allahʼın ev halkından sorumlu büyük bir rahibimiz var. \v 22 Bu sebeple samimi yürekle ve imanın verdiği güvenle Allahʼa yaklaşalım. Çünkü yüreklerimiz, suçlayan vicdandan kanla serpilerek temizlendi,\f + \fr 10:22 \fr*\fk Kanla serpilerek temizlendi \fk*\ft Tevratʼın kan serpme adetini anlatıyor. Bu adete göre kesilen kurbanın kanı halkın üzerine serpilir ve bu şekilde onlar din bakımından temiz sayılırlardı. Bugün ise imanlının yüreği İsa Mesihʼin çarmıhta akıtılan değerli kanıyla temizlenir.\ft*\f* bedenlerimiz temiz suyla yıkandı. \v 23 Sağa sola sapmadan açıkça kabul ettiğimiz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Allah sözüne sadıktır. \v 24 Birbirimizi başkalarını sevmeye ve iyilik yapmaya nasıl teşvik edeceğimizi düşünelim. \v 25 Bazılarının alıştığı gibi topluluk olarak bir araya gelmekten vazgeçmeyelim. Tersine, birbirimize cesaret verelim. Hele Mesihʼin geleceği günün yaklaştığını gördükçe bunu daha da çok yapalım. \p \v 26 Çünkü gerçeği öğrenip kabul ettikten sonra, bile bile günah işlemeye devam edersek, artık günahlarımız için hiçbir kurban kalmaz. \v 27 Allahʼa karşı gelenleri Allahʼın korkunç hükmü ve kızgın ateş bekler. O ateş onları yiyip bitirecek. \v 28 Musaʼya verilen Tevratʼın kanunlarını hiçe sayan kişi, iki ya da üç şahidin sözüyle, merhametsizce ölüm cezasına çarptırılır. \v 29 Bir düşünün! \w Allahʼın Oğluʼnu|lemma="Allahʼın Oğlu"\w* ayaklar altına alan kişi ne kadar daha ağır bir cezaya layık sayılır! Böyle bir kişi Allahʼa adanmasını sağlayan antlaşma kanını \w murdar\w* saymış ve Allahʼın lütufkâr Ruhuʼna hakaret etmiş olur. \v 30 Allahʼın ne dediğini biliyoruz. O şöyle dedi: “Öç benimdir. Karşılık ben vereceğim”\f + \fr 10:30 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 32:35\+xt*\ft*\f* ve yine, “Rab kendi halkını yargılayacak.”\f + \fr 10:30 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 32:36; Mezmur 135:14\+xt*\ft*\f* \v 31 Diri Allahʼın eline düşmek korkunç bir şeydir! \p \v 32 O eski günleri aklınıza getirin. Aydınlandıktan sonra acılarla dolu büyük bir mücadeleye sabırla katlandınız. \v 33 Kimi zaman halkın önünde hakarete ve eziyete uğradınız. Kimi zaman da böyle sıkıntı çeken başkalarının dertlerini paylaştınız. \v 34 Hapiste olanlara yakınlık gösterdiniz. Mallarınızın soyulmasını sevinçle kabul ettiniz. Çünkü daha üstün, daha kalıcı bir servete sahip olduğunuzu biliyordunuz. \v 35 Öyleyse cesaretinizi kaldırıp atmayın, çünkü bu cesaretin karşılığı büyüktür. \v 36 Dayanmanız lazım. Dayanırsanız, Allahʼın isteğini yerine getirirsiniz ve Oʼnun vaat ettiklerine kavuşursunuz. \p \v 37 Allah diyor ki, \q1 “Elbette gelmekte olan\f + \fr 10:37 \fr*\fk Gelmekte olan. \fk*\ft Mesih demektir.\ft*\f* pek yakında gelecek, gecikmeyecek.\f + \fr 10:37 \fr*\ft \+xt Yeşaya 26:20; Habakuk 2:3\+xt*\ft*\f* \q1 \v 38 \w Doğru saydığım|lemma="doğru saymak"\w* kişi imanı sayesinde hayat bulacak. \q2 Ama geri çekilirse, \q2 canım o kişiden hoşnut olmaz.”\f + \fr 10:38 \fr*\ft \+xt Habakuk 2:4\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \m \v 39 Bizler ise geri çekilip mahvolanlardan değiliz. İman edip canlarını koruyanlardanız. \c 11 \s1 İmanın önemi \p \v 1 İman, umut ettiğimiz şeylerin yerine geleceğine güvenmek, göremediğimiz şeylerin gerçek olduğundan emin olmaktır. \v 2 İmanları sayesinde atalarımız şeref kazandılar. \p \v 3 İman sayesinde evrenin Allahʼın emriyle meydana geldiğini ve böylece görünen her şeyin görünmeyenlerden yaratıldığını anlıyoruz. \p \v 4 İman sayesinde Habil Allahʼa Kayinʼden\f + \fr 11:4 \fr*\fk Kayin \fk*\ft Kabil olarak da biliniyor.\ft*\f* daha iyi bir kurban getirdi. Bu imanıyla Habil Allah tarafından \w doğru\w* insan olarak kabul edildi. Allah onun adaklarından razı olduğunu söyledi. Habil çoktan öldü, ama imanı sayesinde hâlâ konuşuyor. \p \v 5 İman sayesinde Hanok ölüm görmesin diye bu dünyadan alındı. “Onu arayıp bulamadılar, çünkü Allah onu göğe almıştı.”\f + \fr 11:5 \fr*\ft \+xt Yaratılış 5:24\+xt*\ft*\f* Bundan önce Allahʼın Hanokʼtan memnun olduğuna şahitlik edilmişti. \v 6 İman olmadan Allahʼı memnun etmek imkansızdır. Çünkü Allahʼa yaklaşanlar Oʼnun var olduğuna ve kendisine sığınanlara ödül vereceğine iman etmelidirler. \p \v 7 Allah Nuhʼu henüz göremediği gelecek olaylar hakkında uyardı. İman sayesinde Nuh Allahʼtan korkarak ev halkının kurtulması için bir gemi yaptı. İmanıyla dünyanın suçlu olduğunu gösterdi ve imandan gelen \w doğruluğun|lemma="doğruluk"\w* bereketlerine kavuştu. \p \v 8 İman sayesinde İbrahim Allahʼın çağrısına uydu. Miras alacağı yere gitmek için yola çıktı. Ama yola çıkarken nereye gideceğini bilmiyordu. \v 9 İmanı sayesinde İbrahim Allahʼın vaat ettiği topraklara gurbetçi olarak yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakubʼla birlikte çadırlarda yaşadı. \v 10 Çünkü sağlam temelleri üzerine kurulu şehri bekliyordu. O şehri planlayan ve kuran Allahʼtır. \p \v 11 İbrahim çok yaşlıydı, karısı Sara da kısırdı. Fakat vaat eden Allahʼı güvenilir saydı. İmanı sayesinde baba olma gücüne kavuştu. \v 12 Böylece tek bir kişiden, üstelik ölmeye yakın bir kişiden gökyüzündeki yıldızlar kadar kalabalık ve deniz kenarındaki kum taneleri kadar sayısız insan doğdu. \p \v 13 Bütün bu insanlar imanlı olarak öldüler. Allahʼın vaat ettiklerine kavuşmadılar, ama bunları uzaktan görüp sevinçle karşıladılar. Yeryüzünde gurbetçi ve misafir olduklarını açıkça kabul ettiler. \v 14 Belli ki, böyle konuşanlar kendilerine bir vatan arıyorlar. \v 15 Gerçekten de geride bıraktıkları ülkeyi düşünselerdi, bir fırsatını bulup oraya dönerlerdi. \v 16 Ama daha iyi bir ülkeyi, yani göksel vatanlarını özlüyorlardı. Bu sayede Allah, onların Allahı diye tanınmaktan utanmıyor. Çünkü onlar için bir şehir hazırlamıştır. \p \v 17 İmanı sayesinde İbrahim Allah tarafından sınandığı zaman İshakʼı kurban etmeye götürdü. Vaatleri almış olan İbrahim biricik oğlunu kurban etmeye hazırdı. \v 18 Oysa Allah ona, “Senin soyun İshakʼla devam edecek”\f + \fr 11:18 \fr*\ft \+xt Yaratılış 21:12\+xt*\ft*\f* demişti. \v 19 İbrahim Allahʼın ölüleri bile diriltme gücüne sahip olduğunu düşündü. Gerçekten de olup biten, İshakʼı ölümden geri almaya benzeyen bir şeydi. \p \v 20 İman sayesinde İshak, gelecek olaylar hakkında konuşarak Yakubʼu ve Esavʼı \w kutsadı|lemma="kutsamak"\w*. \p \v 21 İman sayesinde Yakub ölürken Yusufʼun iki oğlunu \w kutsadı|lemma="kutsamak"\w*. Kendi değneğinin ucuna dayanarak Allahʼa ibadet etti. \p \v 22 İman sayesinde Yusuf ölürken İsrailoğullarına bir gün Mısırʼdan çıkacaklarını hatırlattı. Kendi kemikleri için buyruk da verdi. \p \v 23 Musa doğduğunda annesiyle babası imanları sayesinde onu üç ay gizlediler. Çünkü onun güzel bir çocuk olduğunu gördüler ve kralın buyruğundan\f + \fr 11:23 \fr*\fk Kralın buyruğu \fk*\ft Firavun denen Mısır Kralı İsrailoğullarına yeni doğan erkek bebeklerini evden atıp ölüme terk etmelerini emretmişti.\ft*\f* korkmadılar. \p \v 24 İmanı sayesinde Musa, büyüdüğü zaman Firavun kızının oğlu olarak tanınmayı reddetti.\f + \fr 11:24 \fr*\fk Firavun kızının oğlu olarak tanınmayı reddetti. \fk*\ft Fıravunun kızı terk edilmiş bebek Musaʼyı bulup evlat edinmişti.\ft*\f* \v 25 Kısa bir vakit için günahın tadını çıkarmak yerine, Allahʼın halkıyla birlikte eziyet çekmeyi seçti. \v 26 Mesih uğruna aşağılanmayı Mısırʼın hazinelerinden daha değerli saydı. Çünkü ileri bakıp alacağı karşılığı düşünüyordu. \v 27 İmanı sayesinde Musa, kralın öfkesinden korkmadan Mısırʼı terk etti. Çünkü gözle görülemeyen Allahʼı görüyormuş gibi sabırla dayandı. \v 28 İmanı sayesinde \w Özgürlük Bayram|lemma="Özgürlük Bayramı"\w* kurbanının kesilmesini ve kurban kanının kapılara sürülmesini sağladı. Böylece, ilk doğanları öldüren melek İsrailoğullarına dokunmadı. \p \v 29 İman sayesinde İsrailoğulları kuru topraktan geçiyormuş gibi Kızıldenizʼden geçtiler. Mısırlılar aynısını yapmaya kalkınca boğuldular. \p \v 30 İsrailoğulları yedi gün Eriha şehrinin duvarları etrafında yürüyüş yaptılar. İmanları sayesinde şehrin duvarları yıkıldı. \v 31 İmanı sayesinde fahişe Rahav şehri gözetlemeye gelenleri esenlikle misafir etti. Bunun sayesinde canını kurtardı. Allahʼa itaat etmeyen şehir halkıyla birlikte öldürülmedi. \p \v 32 Daha ne söyleyeyim? Gidyon, Barak, Şimşon, Yiftah, Davud, Samuel ve öbür peygamberleri anlatmaya vaktim yetmez. \v 33 Onlar imanla ülkeler ele geçirdiler, adaleti yerine getirdiler, Allahʼın vaat ettiklerine kavuştular. Aslanlara yem olmaktan kurtuldular, \v 34 kızgın ateşleri söndürdüler, kılıcın ağzından kaçtılar, çaresizken kuvvet buldular, savaşta güçlü oldular, yabancı orduları bozguna uğrattılar. \v 35 Kadınlar ölmüş olan sevdiklerini dirilmiş olarak geri aldılar. Diğerleri ise işkenceyle öldürüldüler. Şartlı serbest bırakılmayı kabul etmediler. Öyle ki, dirildiklerinde daha iyi bir hayat bulsunlar. \v 36 Daha başkaları alaya alındılar, kamçılandılar. Hatta zincire vurulup hapse atıldılar. \v 37 Taşlandılar, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar. Yoksulluk çektiler, baskı ve eziyet gördüler. \v 38 Issız yerlerde ve dağlarda avare avare gezdiler. Mağaralarda ve yer altı oyuklarda saklandılar. Dünya onlara layık değildi! \p \v 39 Bu insanların hepsi imanlarıyla şeref kazandılar, ama Allahʼın vaat ettiklerine kavuşmadılar. \v 40 Çünkü Allah bizim için daha iyisini hazırlamıştı. Öyle ki, onlar bizden ayrı olarak kusursuz hale getirilmesinler. \c 12 \s1 Gözümüzü İsaʼdan ayırmayalım \p \v 1 Bakın, böylesine büyük bir şahitler kalabalığı etrafımızı bulut gibi sarmıştır! Bu sebeple her engeli ve bizi esir tutan her günahı üzerimizden atalım ve önümüze konulan yarışta kararlı bir şekilde koşalım. \v 2 Gözümüz İsaʼda olsun. İmanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsaʼdır. O, kendisini bekleyen sevinç için utancı hiçe sayarak çarmıhta ölmeye katlandı ve şimdi Allahʼın tahtının sağında oturuyor.\f + \fr 12:2 \fr*\fk Allahʼın tahtının sağında oturuyor \fk*\ft Allahʼın yanında en şerefli yere kavuşmuştur.\ft*\f* \v 3 Bu sebeple günahkârların bunca düşmanlığına sabırla katlanan İsaʼyı iyice düşünün. O zaman bitkin düşüp yılmazsınız. \s1 Allah terbiye eder \p \v 4 Günahla mücadelenizde henüz kanınızı akıtacak kadar direnmediniz. \v 5 Size oğullara söylenir gibi söylenen şu cesaret verici sözleri unuttunuz: \q1 “Oğlum, Rabbin terbiye etmesini küçümseme. \q2 O seni azarlasa, yılma. \q1 \v 6 Çünkü Rab sevdiği kişiyi terbiye eder. \q2 Oğulluğa kabul ettiği herkesi yola getirir.”\f + \fr 12:6 \fr*\ft \+xt Özdeyişler 3:11,12\+xt* (Eski Antlaşmaʼnın Septuaginta adlı Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \p \v 7 Allah sizi terbiye ederken acılara dayanın. Allah size oğullara davranır gibi davranıyor. Babasının terbiye etmediği bir oğul var mı? \v 8 Allah bütün evlatlarına yaptığı gibi sizi de terbiye eder. Eğer etmezse, o vakit oğullar değil, kanun dışı evlatlarsınız. \v 9 Üstelik bizi terbiye eden bu dünyadaki babalarımız vardı ve biz onlara saygı duyardık. Buna göre ruhsal \w Babamız|lemma="Baba"\w* olan Allahʼa teslim olmamız çok daha önemli değil mi? Bunu yaparsak, hayat buluruz. \v 10 Bu dünyadaki babalarımız bizi kısa bir zaman için uygun gördükleri gibi terbiye ettiler. Allah ise, kutsallığına ortak olalım diye, bizi kendi iyiliğimiz için terbiye eder. \v 11 Terbiye edilmek ilk başta insana hoş gelmez, acı verir. Ama böyle eğitilenler sonunda \w doğru\w* olanı yapmanın ürünü olan esenliğe kavuşurlar. \v 12 Onun için, sarkık ellerinizi kaldırın ve bükük dizlerinizi doğrultun. \v 13 “Ayaklarınıza dümdüz yollar yapın.”\f + \fr 12:13 \fr*\ft \+xt Özdeyişler 4:26\+xt*\ft*\f* O zaman incinmiş ayak sakat kalmaz, tersine şifa bulur. \s1 Allahʼın lütfundan uzaklaşmayın \p \v 14 Herkesle barış içinde yaşamak ve kendinizi Rabbe adamak için elinizden geleni yapın. İnsan kendini Rabbe adamadan Oʼnu göremeyecek. \v 15 Dikkat edin ki, aranızda kimse Allahʼın lütfundan yoksun kalmasın. Kimse zararlı ot gibi kök salıp büyümesin, sıkıntı vermesin ve birçoklarını zehirlemesin. \v 16 Hiçbiriniz seksüel günah işlemesin veya Esav gibi kutsal değerleri önemsiz görmesin. Esav ilk doğan oğul hakkını bir tek yemek için sattı. \v 17 Biliyorsunuz, Esav daha sonra Allahʼın bereketine kavuşmak istedi, ama bu isteği reddedildi. Gözyaşları döküp yalvardıysa da, durumu değiştirmeye imkan bulamadı. \p \v 18 İsrailoğulları gibi siz dokunulabilen, alev alev yanan dağa yaklaşmadınız. Ortalıkta karanlık, kapkara bulut ve fırtına da yoktur. \v 19 Onlar bir borazan çalındığını ve bir sesin konuştuğunu işittiler. Ses öyle korkunçtu ki, bunu işitenler kendilerine daha başka bir söz söylenmesin diye yalvardılar. \v 20 Çünkü Allah, “Bir hayvan bile bu dağa dokunursa, taşlansın!”\f + \fr 12:20 \fr*\ft \+xt Çıkış 19:12,13\+xt*\ft*\f* diye buyurmuştu. Onlar da bu buyruğa dayanamadılar. \v 21 Gördükleri o kadar korkunçtu ki, Musa, “Çok korkuyorum, tir tir titriyorum”\f + \fr 12:21 \fr*\ft Bakınız \+xt Yasanın Tekrarı 9:19\+xt* ayetine.\ft*\f* dedi. \p \v 22 Fakat siz \w Siyon\w* Dağıʼna, diri olan Allahʼın şehrine, göksel Yeruşalimʼe, sayısız meleklerin şenliğine yaklaştınız. \v 23 Gökte adları yazılı ilk doğanların\f + \fr 12:23 \fr*\fk Gökte adları yazılı ilk doğanlar \fk*\ft İmanlılara “ilk doğanlar” denir, çünkü onlar ilk doğan oğullar gibi Allahʼın bütün bereketlerini miras alırlar.\ft*\f* topluluğuna katıldınız. Herkesin yargıcı olan Allahʼa geldiniz. Kusursuz hale getirilmiş \w doğru\w* insanların ruhlarına yaklaştınız. \v 24 Yeni bir antlaşmanın aracısı olan İsaʼya da yaklaştınız. Oʼnun serpilmiş kanı, Habilʼin kanından\f + \fr 12:24 \fr*\fk Habilʼin kanı \fk*\ft Allah tarafından hoş karşılanan kurban getirdiği için kardeşi tarafından öldürülen Habilʼin kanı katilin cezalandırılmasını gerektiriyordu. İsaʼnın serpilmiş kanı ise Allah ile imanlılar arasında yeni bir antlaşma sağlar.\ft*\f* daha üstün bir anlam taşır. \p \v 25 Sakın bunları söyleyeni reddetmeyin. Allah, Musa aracılığıyla insanları yeryüzünde uyardı. Oʼnu reddedenler cezadan kaçamadılar. Şimdi Allah bizi gökten uyarıyor. Oʼndan yüz çevirirsek, bizim de kaçamayacağımız çok daha kesindir. \v 26 Musaʼnın zamanında Allahʼın sesi sadece yeri sarsmıştı. Ama şimdi Allah şöyle söz veriyor: “Ben bir kere daha yalnız yeri değil, göğü de sarsacağım.”\f + \fr 12:26 \fr*\ft \+xt Hagay 2:6\+xt*\ft*\f* \v 27 “Bir kere daha” sözü şu anlama geliyor: Yaratılmış olan her şey sarsılıp ortadan kalkacak. Öyle ki, sarsılamayan şeyler kalsın. \v 28 Sarsılmaz bir krallığa kavuştuğumuz için Allahʼa şükredelim. Böylece saygı ve korkuyla Allahʼı memnun edecek biçimde ibadet edelim. \v 29 Çünkü “Bizim Allahımız ateş gibi yakıp yok edendir.”\f + \fr 12:29 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 4:24\+xt*\ft*\f* \c 13 \s1 Son buyruklar \p \v 1 İmanlı kardeşlerinizi her zaman sevmelisiniz. \v 2 Misafirleri kabul etmekten geri kalmayın. Misafir kabul eden bazıları bilmeden melekleri misafir ettiler. \v 3 Hapiste olanları siz de onlarla birlikte hapsedilmiş gibi hatırlayın. Eziyet görenleri unutmayın. Çünkü sizin de acı çekebilen bir bedeniniz var. \p \v 4 Herkes evliliğe saygı göstersin. Evlilik yatağı günahla lekelenmesin. Çünkü Allah seksüel günah işleyen ve zina edenleri cezalandıracak. \v 5 Hayatınız para sevgisinden uzak olsun. Elinizde olanla yetinin. Çünkü Allah şöyle dedi: \q1 “Ben seni asla bırakmayacağım. \q2 Seni asla terk etmeyeceğim.”\f + \fr 13:5 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 31:6\+xt*\ft*\f* \m \v 6 Onun için cesaretle diyoruz ki, \q1 “Rab yardımcımdır, korkmam. \q2 İnsan bana ne yapabilir?”\f + \fr 13:6 \fr*\ft \+xt Mezmur 118:6,7\+xt*\ft*\f* \p \v 7 Size liderlik yapanları anın. Allahʼın mesajını size bildiren onlardı. Onların nasıl yaşadığına, nasıl öldüğüne bakın. İmanlarını örnek alın. \v 8 İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır. \p \v 9 Türlü türlü garip inançlara kapılmayın. Çünkü yemek kurallarına uymaktansa Allahʼın lütfuyla yüreklenip güçlenmemiz iyidir. Yemek kurallarına takılanlar bundan hiçbir fayda görmediler. \v 10 Bizim öyle bir kurban yerimiz var ki, oradan tapınma çadırında hizmet edenlerin yemeye hakları yoktur. \v 11 Başrahip günahları bağışlatmak için kurban edilen hayvanların kanını tapınağın en kutsal yerine getirir. Bu hayvanların cesetleri ise halkın yaşadığı yerin dışında yakılır. \v 12 Tıpkı bunun gibi İsa da şehir kapısının dışında acı çekip öldü. Bunu, akıtılmış kanıyla halkını Allahʼa adamak için yaptı. \v 13 Bu sebeple de halkın yaşadığı yerin dışına çıkıp İsaʼnın yanına gidelim ve Oʼnun uğradığı hakarete katlanalım. \v 14 Zaten bu dünyada kalıcı bir şehrimiz yok. Gelecekteki şehri hasretle bekliyoruz. \p \v 15 Öyleyse Allahʼa kurban olarak İsa \w adıyla|lemma="ad"\w* devamlı övgü getirelim. Bu övgüler Oʼnun adını açıkça anan dudakların ürünüdür. \v 16 İyilik yapmayı ve mallarınızı başkalarıyla paylaşmayı unutmayın. Çünkü Allah böyle kurbanlardan hoşlanır. \p \v 17 Size liderlik edenlerin sözünü dinleyin, onların emrine uyun. Çünkü onlar sizin için Allahʼa hesap verecek kişiler olarak size göz kulak olurlar. Liderlik işini sevinçle yapmalarına yardım edin. Çünkü bunu inleyerek yaparlarsa, bunun size bir faydası olmaz. \p \v 18 Bizim için dua edin. Vicdanımızın temiz olduğundan ve her durumda iyi niyetle davrandığımızdan eminiz. \v 19 Size bir an önce dönebilmem için özellikle dua etmenizi rica ederim. \p \v 20 Esenlik veren Allah, koyunlarını güden iyi çoban gibi halkını güden\f + \fr 13:20 \fr*\fk Koyunlarını güden iyi çoban gibi halkını güden \fk*\ft Kutsal Yazılarʼda Allah kendini, koyunlarını güden bir çoban gibi halkını koruyan ve yol gösteren iyi niyetli bir kral olarak tanıtır. İsa Mesih de aynısını yapar. \+xt Yuhanna 10:11\+xt*\ft*\f* Rabbimiz İsaʼyı ölümden diriltti ve Oʼnun çarmıhta akıtılan kanıyla sonsuza dek süren antlaşmayı yürürlüğe koydu. \v 21 Allah, isteğini yerine getirmeniz için size her türlü iyilik yapma gücünü versin. İsa Mesih aracılığıyla Oʼnu memnun etmemize yardım etsin. Sonsuzlara kadar Mesihʼe şan şeref olsun! Amin. \b \b \p \v 22 Kardeşler, size cesaret vermek için yazdım. Rica ederim, bu kısa mektubu hoş görüp dikkate alın. \b \p \v 23 Kardeşimiz Timoteosʼun serbest bırakıldığından haberiniz olsun. O yakında yanıma gelirse, onunla birlikte sizi görmeye geleceğim. \b \p \v 24 Bütün liderlerinize ve diğer imanlılara selam söyleyin. \p İtalyaʼdan olanlar size selam gönderiyorlar. \b \p \v 25 Allahʼın lütfu hepinizin üzerinde olsun.