\id ACT - Open Basic Turkish New Testament \usfm 3.0 \ide UTF-8 \h Elçilerin İşleri \toc1 Elçilerin İşleri \toc2 Elçilerin İşleri \toc3 Elç \mt1 Elçilerin İşleri \c 1 \s1 İsa göğe alınıyor \p \v 1 Ey Teofilos, \m İlk kitabımda\f + \fr 1:1 \fr*\fk İlk kitabımda \fk*\ft İncilʼin Luka kısmı.\ft*\f* İsaʼnın göklere alındığı güne kadar yapmaya ve öğretmeye başladığı her şeyi yazdım. \v 2 İsa göklere alınmadan önce, seçtiği elçilere \w Kutsal Ruh\w* aracılığıyla buyruklar verdi. \v 3 Acı çekip öldükten sonra, birçok kanıtla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süresince onlara göründü ve \w Allahʼın Krallığı\w* hakkında konuştu. \v 4 Bir gün onlarla yemek yerken şunları emretti: “\w Yeruşalimʼden|lemma="Yeruşalim"\w* ayrılmayın. \w Babaʼnın|lemma="Baba"\w* verdiği sözün yerine gelmesini bekleyin. Bunun hakkında konuştuğumu işittiniz. \v 5 Şöyle ki, Yahya suyla \w vaftiz\w* etti, ama siz birkaç güne kadar \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* vaftiz olacaksınız.” \p \v 6 Elçiler bir araya gelmişken, İsaʼya sordular: “Ya Rab, İsrailʼin krallığını şimdi mi yeniden kuracaksın?” \p \v 7 Onlara şöyle dedi: “Babaʼnın kendi yetkisiyle kararlaştırdığı zamanları ve tarihleri bilmek size düşmez. \v 8 Ama \w Kutsal Ruh\w* üzerinize gelince kuvvet alacaksınız. \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w*, bütün Yahudiye ve \w Samiriyeʼde|lemma="Samiriye"\w*, dünyanın en uzak köşesine kadar benim şahitlerim olacaksınız.” \p \v 9 İsa bu sözleri söyledikten sonra, elçileri seyrederken yukarı alındı. Bir bulut İsaʼyı alıp götürdü. Oʼnu artık göremediler. \p \v 10 İsa giderken ve onların gözleri hâlâ göğe dikiliyken, birden yanlarında beyaz elbiseler içinde iki adam göründü. \v 11 Şöyle dediler: “Celileli adamlar, neden göğe bakıp duruyorsunuz? Aranızdan göğe alınan İsa, aynen göğe çıktığını gördünüz gibi geri gelecek.” \s1 Yahudaʼnın yerine yeni bir elçi seçiliyor \p \v 12 Ondan sonra Zeytin Dağı denilen tepeden \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* döndüler. O tepe Yeruşalimʼe yakındır. Bir kilometre kadar uzaklıktadır.\f + \fr 1:12 \fr*\fk Bir kilometre kadar uzaklıktadır. \fk*\ft Grekçe “Bir Şabat Günü yolculuğu”. Yahudi din kurallarına göre Şabat Günü 2000 arşından (yaklaşık 900 metre) fazla yol gitmek yasaktı.\ft*\f* \v 13 Şehre varınca Petrus ve Yuhanna, Yakub ve Andreas, Filipus ve Tomas, Bartalmay ve Matta, Alpay oğlu Yakub ve “Yurtsever”\f + \fr 1:13 \fr*\fk Yurtsever \fk*\ft İ.S. birinci yüzyılda İsrail halkını onları esir eden Romalılardan kurtarmak için savaşan Yahudi partisi.\ft*\f* Simun, ve Yakub oğlu Yahuda kaldıkları evin üst katına çıktılar. \v 14 Onlar kendilerini tek bir fikirle hep duaya verdiler. Bazı kadınlar, İsaʼnın annesi Meryem ve İsaʼnın erkek kardeşleri onlara katıldılar. \p \v 15 O günlerde Petrus imanlı kardeşlerin arasında ayağa kalktı. Aşağı yukarı yüz yirmi kişiden meydana gelen bir topluluk bir araya gelmişti. Petrus onlara şöyle dedi: \v 16 “Kardeşler, Kutsal Yazıʼnın yerine gelmesi lazımdı. Bunu \w Kutsal Ruh\w*, Davudʼun ağzıyla Yahuda hakkında önceden haber vermişti. Yahuda, İsaʼyı yakalayanlara yol gösterdi. \v 17 Oysa bizden biriydi ve bu hizmette pay alırdı.” \p \v 18 Yahuda ihanetinin karşılığıyla bir tarla aldı. Sonra baş aşağı düştü, karnı yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı fışkırdı. \v 19 \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* yaşayan herkesin bu olaydan haberi oldu. Bu yüzden o tarlaya onların dilinde “Hakeldema” denilir. Bu ad “Kan Tarlası” anlamına gelir. \p \v 20 Petrus konuşmasına şöyle devam etti: “\w Mezmurlar|lemma="Mezmur"\w* kitabında şöyle yazılmıştır: \q1 ‘Onun evi ıssız kalsın, \q2 artık kimse orada oturmasın.’\f + \fr 1:20 \fr*\ft \+xt Mezmur 69:25\+xt*\ft*\f* \m Yine de: \q1 ‘Onun görevini başkası alsın.’\f + \fr 1:20 \fr*\ft \+xt Mezmur 109:8\+xt*\ft*\f* \m \v 21 Bunun için, Rab İsa aramızdayken hep bizimle beraber olan adamlardan birini seçmeliyiz. \v 22 Bu kişi, İsaʼnın Yahya tarafından \w vaftiz\w* edilmesinden göklere alınmasına kadar aramızda bulunmuş biri olmalı. Bize katılıp İsaʼnın dirilişine şahitlik etmeli.” \p \v 23 İki adamı öne çıkardılar: Biri Barsabba ve Yustus diye bilinen Yusuf, öbürüyse Mattiya idi. \v 24 Şöyle dua ettiler: “Ya Rab, sen her insanın yüreğini biliyorsun. Bize bu ikisinden hangisini seçtiğini göster. \v 25 Yahudaʼnın hak ettiği yere gitmek için boş bıraktığı bu hizmeti ve elçilik görevini kim alsın?” \v 26 Ondan sonra bu iki kişi arasında kura çektirdiler. Kura Mattiyaʼya düştü. Böylece Mattiya seçilip on bir elçiye katıldı. \c 2 \s1 Kutsal Ruhʼun gelişi \p \v 1 Pentikost Bayramı\f + \fr 2:1 \fr*\fk Pentikost Bayramı \fk*\ft Tevratʼta Yahudilere emredilen bir bayramdır. Bu bayramda ekinlerin biçilmesi kutlanır. Bu yüzden birçok insanın Mesihʼe inanmasını belirtmek için uygun bir işarettir. Özgürlük Bayramıʼndan elli gün sonra kutlanır. Grekçede Pentikost “ellinci” demektir.\ft*\f* gelmişti. O gün imanlıların hepsi birlikte aynı yerdeydiler. \v 2 Birdenbire gökten bir ses geldi. Bu ses, kuvvetle esen bir rüzgarın sesi gibiydi ve bulundukları evi doldurdu. \v 3 Onlara dil şeklinde alevlere benzer bir şeyler göründü. Bunlar dağılarak her birinin üzerine indi. \v 4 İmanlıların hepsi \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* doldu. Ruhʼun onları konuşturduğu başka \w diller konuşmaya|lemma="diller konuşmak"\w* başladılar. \p \v 5 O arada \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* dünyanın bütün ülkelerinden gelen Yahudiler, Allahʼtan korkan adamlar vardı. \v 6 Bu ses duyulunca, büyük bir kalabalık bir araya geldi. Onlar şaşırıp kaldı, çünkü herkes kendi ana dilinde konuşulduğunu duydu. \v 7 Hayret ve şaşkınlık içinde şöyle dediler: “Şuna bak! Bu konuşanların hepsi Celileli değil mi? \v 8 Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor? \v 9 Aramızda Partlar ve Medler, Elamlılar ve Mezopotamyaʼda yaşayanlar, Yahudiye ve Kapadokyaʼda, Pontus ve Ege bölgesinde, \v 10 Frigya ve Pamfilyaʼda, Mısırʼda ve Libyaʼnın Kirene şehrinin etrafında oturanlar var. Romaʼdan gelen \v 11 hem asıl Yahudi hem de Yahudi inancını kabul eden ziyaretçiler, Giritliler ve Araplar var. Hepimiz Allahʼın yaptığı harikaların kendi dillerimizde konuşulduğunu duyuyoruz.” \p \v 12 Herkes hayret ve şaşkınlık içinde birbirine “Bu ne demek oluyor?” dedi. \p \v 13 Bazıları ise, onlarla alay ederek şöyle dediler: “Bunlar yeni şarabı fazla kaçırmış!” \s1 Petrusʼun Pentikost Bayram vaazı \p \v 14 Bunun üzerine Petrus öbür on bir elçiyle ayağa kalkıp sesini yükseltti ve kalabalığa şunları söyledi: “Ey Yahudi kardeşler ve \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* oturan herkes, bu olayı size açıklayayım. Sözlerime kulak verin. \v 15 Bu insanlar sandığınız gibi sarhoş değiller. Saat daha sabahın dokuzu! \v 16 Hayır, bu Peygamber Yoelʼin aracılığıyla bildirilen olaydır: \q1 \v 17 ‘Allah şöyle diyor: \q1 Son günlerde bütün insanların üzerine Ruhumʼdan dökeceğim. \q1 Oğullarınız ve kızlarınız \w peygamberlik\w* edecekler. \q2 Gençleriniz olağanüstü görüntüler, \q2 yaşlı adamlarınız rüyalar görecekler. \q1 \v 18 Evet, o günlerde kadın erkek bütün kullarımın üzerine, \q2 Ruhumʼdan dökeceğim, \q2 onlar da \w peygamberlik\w* edecekler. \q1 \v 19 Yukarıda, gökte harikalar, \q2 aşağıda, yeryüzünde mucizevi işaretler göstereceğim: \q2 kan, ateş ve duman bulutları. \q1 \v 20 Rabbin büyük ve görkemli günü gelmeden önce, \q2 güneş kapkaranlık olacak. \q2 Ay kan rengine dönecek. \q1 \v 21 O zaman Rabbi \w adıyla|lemma="ad"\w* yardıma çağıran herkes kurtulacak.’\f + \fr 2:21 \fr*\ft \+xt Yoel 2:28‑32\+xt*\ft*\f* \p \v 22 Ey İsrail halkı! Şu sözleri dinleyin: Nasıralı İsa Allah tarafından kimliği size kanıtlanmış bir adamdır. Bildiğiniz gibi, Allah bunu Oʼnun aracılığıyla aranızda yapılan güçlü işler, harikalar ve mucizelerle yaptı. \v 23 Fakat Allahʼın önceden karar verdiği bir planı vardı. O, ne olacağını önceden biliyordu. Buna göre İsa elinize teslim edildi. Oʼnu Tevratʼı tanımayanların eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz. \v 24 Fakat Allah Oʼnu diriltti. Oʼnun ölüm acılarına son verdi. Çünkü ölümün İsaʼyı esir tutması mümkün değildi. \v 25 Evet, Davud Oʼnun hakkında şöyle der: \q1 ‘Gözümü Rabʼden asla ayırmam. \q2 O sağımda kaldığı için sarsılmam. \q1 \v 26 Bu sebeple yüreğim mutlu ve dilim sevinçten coşuyor. \q2 Üstelik bedenim de umutla yaşayacak. \q1 \v 27 Çünkü sen ya Rab, canımı ölüler dünyasına terk etmeyeceksin. \q2 Sana sadık olanın çürümesine de izin vermeyeceksin. \q1 \v 28 Sen nasıl hayat bulacağımı bana bildirdin. \q2 Huzurunda beni sevinçle dolduracaksın.’\f + \fr 2:28 \fr*\ft \+xt Mezmur 16:8‑11\+xt* (Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \p \v 29 Kardeşler, yüce atamız Davud hakkında şunu kesinlikle söyleyebilirim. O öldü ve gömüldü. Onun \w mezarı|lemma="mezar"\w* bugüne kadar aramızdadır. \v 30 Fakat Davud bir peygamberdi. Allahʼın ona yeminle söz verdiğini biliyordu. Bu söze göre Allah onun soyundan bir kişiyi tahtına oturtacaktı. \v 31 Bunun için o ne olacağını gördü ve Mesihʼin dirilişi hakkında konuştu. Dedi ki, Mesih ‘ölüler dünyasına terk edilmedi’, ‘bedeninin çürümesine izin verilmedi’. \v 32 Allah bu İsaʼyı ölümden diriltti. Biz hepimiz buna şahidiz. \v 33 İsa, Allahʼın sağına yükseltildi. \w Babaʼnın|lemma="Baba"\w* vaat ettiği Kutsal Ruhʼu alıp Oʼnu gördüğünüz ve işittiğiniz gibi üzerimize döktü. \v 34-35 Elbette göğe çıkan Davud değildi; ama kendisi şöyle der: \q1 ‘Rab Efendimʼe dedi ki, \q2 “Senin düşmanlarını ayaklarına basamak yapacağım. \q2 O zamana kadar sağımda otur.” ’\f + \fr 2:34‑35 \fr*\ft \+xt Mezmur 110:1\+xt*\ft*\f* \p \v 36 Onun için bütün İsrail halkı şunu kesin olarak bilsin: sizin çarmıha gerdiğiniz bu İsaʼyı Allah hem Efendi, hem de Mesih yaptı!” \p \v 37 Halk bunu işitince yüreklerine bıçak saplanmış gibi oldu. Petrusʼa ve öbür elçilere sordular: “Kardeşler, ne yapmalıyız?” \p \v 38 Petrus onlara şöyle dedi: “Tövbe edin ve her biriniz İsa Mesihʼin \w adıyla|lemma="ad"\w* \w vaftiz\w* olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruhʼu karşılıksız alacaksınız. \v 39 Bu vaat sizin için, çocuklarınız ve uzakta olan herkes için, yani Rab Allahımızʼın kendisine çağıracağı herkes içindir.” \p \v 40 Petrus daha birçok sözle onları sıkı sıkı uyardı. “Kendinizi bu sapık kuşağın uğrayacağı cezadan kurtarın!” diye yalvardı. \v 41 Sonuçta Petrusʼun sözünü kabul edenler \w vaftiz\w* oldu. O gün yaklaşık üç bin kişi topluluğa katıldı. \s1 İmanlıların beraberliği \p \v 42 Onlar kendilerini elçilerin öğrettiklerini dinlemeye, beraberliğe, ekmek bölüp paylaşmaya ve dua etmeye adadılar. \v 43 Herkes hayranlıkla karışık korku içindeydi. Elçilerin aracılığıyla birçok harika ve mucize yapılıyordu. \v 44 Bütün iman edenler bir aradaydı, her şeyi paylaşıyorlardı. \v 45 Mallarını mülklerini satıp parasını herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı. \v 46 Günden güne tek bir fikirle kendilerini tapınak avlusunda toplanmaya adadılar. Evlerde ekmek bölüp paylaşıyorlardı. Hep birlikte coşkun bir sevinç ve temiz yürekle yemek yiyorlardı. \v 47 Allahʼı devamlı övüyorlardı. Bütün halk onları beğeniyordu. Rab da her gün kurtulan kişileri onların topluluğuna katıyordu. \c 3 \s1 Sakat dilenci iyileşiyor \p \v 1 Bir gün Petrus ve Yuhanna dua saatinde tapınağa çıkıyorlardı. Saat öğleden sonra üçtü.\f + \fr 3:1 \fr*\fk Öğleden sonra üçtü \fk*\ft Asıl metinde “dokuzuncu saat.” O çağda günışığı altındaki zaman 12 saate bölünürdü.\ft*\f* \v 2 Doğuştan sakat bir adam oraya getiriliyordu. Bu adamı tapınak avlusuna giren kişilerden para dilenmesi için her gün “Güzel Kapı” denilen avlu kapısının önüne bırakırlardı. \v 3 Petrusʼla Yuhanna tapınak avlusuna girmek üzereydi. Adam onları görünce, onlardan para istedi. \v 4 O zaman Petrusʼla Yuhanna ona dikkatle baktılar. Sonra Petrus, “Bize bak!” dedi. \v 5 Adam da bir şey alacağını umarak onlara dikkatle baktı. \p \v 6 Fakat Petrus ona şöyle dedi: “Bende gümüş ve altın yok. Ama bende ne varsa, onu sana veriyorum: Nasıralı İsa Mesihʼin \w adıyla|lemma="ad"\w* kalk, yürü!” \v 7 Sonra Petrus adamı sağ elinden tutup ayağa kaldırdı. Aynı anda adamın ayakları ve ayak bilekleri sapasağlam oldu. \v 8 Adam ayağa fırlayarak dimdik durdu ve yürümeye başladı. Yürüye, zıplaya, Allahʼı överek onlarla birlikte tapınak avlusuna girdi. \v 9 Bütün halk onun yürüdüğünü ve Allahʼı övdüğünü gördü. \v 10 Tapınağın Güzel Kapısında oturup dilenen adam olduğunu fark ettiler. Ona olanlara şaşırıp hayret ettiler. \s1 Petrusʼun tapınak avlusundaki vaazı \p \v 11 Adam Petrusʼla Yuhannaʼnın yanından ayrılmadı. Bütün halk da şaşkınlık içinde onların yanına koştu. Tapınağın “Süleymanʼın Kemeraltı” denilen üstü kapalı kısmında toplandılar. \v 12 Petrus bunu görünce, halka şöyle vaaz etmeye başladı: “Ey İsrail halkı! Buna neden şaştınız? Niçin gözlerinizi bize dikmiş bakıyorsunuz? Sanmayın ki bu adamı kendi kuvvetimizle, ya da dindarlığımızla yürüttük! \v 13 İbrahimʼin, İshakʼın ve Yakubʼun ve diğer Atalarımızın tapındığı Allah, hizmetkârı İsaʼyı yüceltti. Siz ise Oʼnu ele verdiniz. Vali Pilatus Oʼnu serbest bırakmaya karar verdi, fakat siz Oʼnu Pilatusʼun önünde reddettiniz. \v 14 Kutsal ve Doğru Olanʼı\f + \fr 3:14 \fr*\fk Doğru Olanʼı \fk*\ft Yahudilerin Mesihʼe verdikleri bir ad.\ft*\f* reddettiniz ve bir katilin serbest bırakılmasını istediniz. \v 15 Hayat Kaynağıʼnı öldürdünüz. Fakat Allah Oʼnu ölümden diriltti. Biz buna şahidiz. \v 16 İsaʼnın adı, gördüğünüz ve tanıdığınız bu adama şifa verdi. Çünkü o, İsaʼnın adına iman etti. Evet, İsaʼya olan iman onu hepinizin önünde sapasağlam yaptı. \p \v 17 Şimdi, kardeşlerim, sizin de aynı liderleriniz gibi bilgisizlikle davrandığınızı biliyorum. \v 18 Fakat Allah, bütün peygamberlerin ağzından, \w Mesihiʼnin|lemma="Mesih"\w* acı çekeceğini önceden bildirmişti. Bu haberi de söylediği şekilde yerine getirdi. \v 19 Bunun için tövbe edin, Allahʼa dönün, öyle ki, günahlarınız silinsin. \v 20 Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin ve sizin için önceden seçilen \w Mesihʼi|lemma="Mesih"\w*, yani İsaʼyı göndersin. \v 21 Her şey bir gün yeniden yaratılacak. Allah bunu ta eski zamanlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirmişti. O zamana kadar İsaʼnın gökte kalması lazım. \v 22 Musa şöyle dedi: ‘Rab Allahınız kendi halkınızdan sizin için benim gibi bir peygamber ortaya çıkaracak. Oʼnun size söyleyeceği her şeye kulak vermelisiniz. \v 23 O peygamberin sözünü dinlemeyen herkes Allahʼın halkından atılıp yok olacak.’\f + \fr 3:23 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 18:15,18,19\+xt*\ft*\f* \p \v 24 Samuelʼden başlayarak, onun ardından konuşan bütün peygamberler bu günleri bildirdi. \v 25 Peygamberlerin evlatları sizsiniz. Allahʼın atalarınızla yaptığı antlaşmaya ortaksınız. Allah İbrahimʼe şöyle söz verdi: ‘Senin soyun sayesinde yeryüzündeki bütün halklar bereketlenecek.’\f + \fr 3:25 \fr*\ft \+xt Yaratılış 22:18; 26:4\+xt*\ft*\f* \v 26 Allah, hizmetkârı İsaʼyı önce sizin için ortaya çıkardı. Oʼnu her birinizi yaptığınız kötülüklerden döndürüp bereketlemek için gönderdi.” \c 4 \s1 Petrus ve Yuhanna \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* önünde \p \v 1 Petrusʼla Yuhanna daha halkla konuşuyordu. Birden \w rahipler|lemma="rahip"\w*, tapınak polislerinin komutanı ve \w Sadukiler\w* denen din partisinden bazı adamlar onların karşısına dikildiler. \v 2 Bu adamlar çok kızgındı, çünkü Petrusʼla Yuhanna halka vaaz ediyorlardı. İsaʼnın ölümden dirildiğini, böylece tüm ölülerin de dirileceğini bildiriyorlardı. \v 3 Petrusʼla Yuhannaʼyı yakaladılar. Akşam olduğu için ertesi güne kadar onları hapiste tuttular. \v 4 Fakat o konuşmayı dinleyenlerden birçok kişi iman etti. Böylece iman eden erkeklerin sayısı aşağı yukarı beş bine çıktı. \p \v 5 Ertesi gün halkın liderleri, \w Meclis\w* üyeleri ve Tevrat uzmanları \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* toplantıya çağırıldılar. \v 6 Başrahip Hanan, Kayafa, Yohanan, İskender ve başrahibin soyundan gelen herkes oradaydı. \v 7 Petrusʼla Yuhannaʼyı orta yere dikip onları şöyle sorgulamaya başladılar: “Siz bunu hangi güçle ya da kimin adıyla yaptınız?” \p \v 8 O an \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* dolmuş olan Petrus onlara şöyle dedi: “Ey halkın liderleri ve Meclis üyeleri! \v 9 Biz sakat bir adama iyilik yaptık, ona nasıl şifa verdik diye mi bugün sorgulanıyoruz? \v 10 Siz ve bütün İsrail halkı bilin ki, bu adam Nasıralı İsa Mesih \w adıyla|lemma="ad"\w* önünüzde sağlam duruyor. Siz İsaʼyı çarmıha gerdiniz, ama Allah Oʼnu ölümden diriltti. \v 11 Siz inşaatçıların reddettiği taş olan bu İsa, binanın köşe taşı\f + \fr 4:11 \fr*\fk Binanın köşe taşı \fk*\ft Köşede iki duvarı birleştiren ve dolayısıyla bütün binayı bir arada tutan binanın en önemli taşı. Bazı uzmanlara göre kemeri bir arada tutmak için yerleştirilen son taş. Bu benzetmeye göre Mesih liderler tarafından reddedilecek ve sonra kurtarıcı ve kral olacaktı.\ft*\f* oldu.\f + \fr 4:11 \fr*\ft \+xt Mezmur 118:22\+xt*\ft*\f* \v 12 İsaʼdan başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Kurtuluşumuz için göğün altında insanlara bağışlanmış başka hiçbir \w ad\w* yoktur.” \p \v 13 \w Meclis\w* üyeleri Petrus ve Yuhannaʼnın cesaretle konuştuklarını gördüler ve onların okumamış ve sıradan kişiler olduklarını anlayınca şaşkına döndüler. Ayrıca onların daha önce İsaʼyla birlikte olduğunu fark ettiler. \v 14 İyileşmiş olan adamı da Petrus ve Yuhannaʼnın yanında görünce söyleyecek bir şey bulamadılar. \v 15 Onların \w Meclis\w* odasından çıkmalarını emrettikten sonra tartışmaya başladılar. \v 16 “Bu adamları ne yapacağız?” dediler. “Çünkü \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* oturan herkes onların olağanüstü bir \w mucize\w* yaptığını biliyor. Bunu inkâr edemeyiz. \v 17 Ama bunun halk arasında daha fazla yayılmasını önlemek için onları tehdit edelim. Böylece bir daha bu adamın \w adını|lemma="ad"\w* anarak hiç kimseyle konuşmasınlar.” \p \v 18 Petrusʼla Yuhannaʼyı çağırdılar. “Kesinlikle İsa \w adını|lemma="ad"\w* ağzınıza almayın, Oʼnun hakkında vaaz etmeyin” diye onlara buyruk verdiler. \p \v 19 Ama Petrus ve Yuhanna onlara şöyle cevap verdiler: “Allahʼın gözünde doğru olan ne? Allahʼın mı yoksa sizin sözünüzü mü dinleyelim? Buna siz karar verin. \v 20 Çünkü biz gördüğümüz ve duyduğumuz şeyleri konuşmadan duramayız.” \p \v 21 Meclis üyeleri Petrusʼla Yuhannaʼyı bir daha tehdit ettikten sonra serbest bıraktılar. Onlara ceza vermenin bir yolunu bulamadılar. Çünkü bütün halk olup bitenler için Allahʼı övüyordu. \v 22 Hem de bu mucizeyle şifa bulan adamın yaşı kırkı geçmişti. \s1 İmanlılar cesaret için dua ediyorlar \p \v 23 Petrus ve Yuhanna serbest bırakıldıktan sonra, arkadaşlarına döndüler. Başrahiplerin ve liderlerin onlara söylediklerini anlattılar. \v 24 İmanlılar bunu duyunca seslerini yükseltip hep birlikte Allahʼa şöyle dua ettiler: “Ey Efendimiz! Gökyüzünü, yeryüzünü, denizi ve onların içinde olan her şeyi yaratan sensin. \v 25 \w Kutsal Ruh\w* aracılığıyla, hizmetkârın olan atamız Davudʼun ağzından şöyle dedin: \q1 ‘Milletler niçin kafa tutup kızdılar? \q2 Halklar neden boş planlar kurdular? \q1 \v 26 Dünyanın kralları savaşa hazırlandılar. \q2 Rabbe ve Oʼnun \w Mesihiʼne|lemma="Mesih"\w* karşı \q2 liderler bir araya geldiler.’\f + \fr 4:26 \fr*\ft \+xt Mezmur 2:1‑2\+xt*\ft*\f* \m \v 27 Gerçekten bu şehirde \w Hirodes\w* ve Pontiyus Pilatus, İsrail halkı ve diğer milletlerden kişilerle toplandılar. \w Mesih\w* olarak seçtiğin kutsal hizmetkârın İsaʼya karşı geldiler. \v 28 Onlar ancak senin gücün ve isteğinle önceden karar verdiğini yerine getirebildiler. \v 29 Şimdi, ya Rab, onların tehditlerine bak. Biz hizmetkârlarına güç ver ki, senin sözünü tam bir cesaretle bildirelim. \v 30 Sen de aynı zamanda elini uzat ki, senin kutsal hizmetkârın İsaʼnın \w adıyla|lemma="ad"\w* hastalara şifa verilsin, mucizeler ve harikalar yapılsın.” \p \v 31 Onların duası bittikten sonra toplandıkları yer sarsıldı. Hepsi Kutsal Ruhʼla dolup Allahʼın sözünü cesaretle bildirmeye devam ettiler. \s1 İmanlılar mallarını paylaşıyorlar \p \v 32 İman edenlerin topluluğu yürekte ve düşüncede birdi. Onlardan hiçbiri malı mülkü için “bu benimdir” demiyordu. Her şeyi paylaşıyorlardı. \v 33 Elçiler de büyük kuvvetle Rab İsaʼnın ölümden dirilişine şahitlik ediyorlardı. Allah da bütün imanlılara lütfunu bol bol gösteriyordu. \v 34-35 Aralarında muhtaç olan yoktu. Çünkü tarlaları ya da evleri olanlar bunları satıyor, satıştan aldıkları parayı elçilerin emrine veriyorlardı. Elçiler de bu paradan herkese ihtiyacına göre dağıtıyordu. \p \v 36 Bir de Yusuf adlı bir adam vardı. Kendisi Kıbrıs doğumlu bir Leviliydi. Elçiler ona Barnaba lâkabını taktılar. Bu lâkap “Cesaret Veren” anlamına gelir. \v 37 Onun bir tarlası vardı. Tarlayı satıp parasını elçilerin emrine verdi. \c 5 \s1 Hananya ve Safira \p \v 1 Hananya adında bir adam karısı Safiraʼyla anlaşarak bir mülk sattı. \v 2 Paranın bir kısmını kendisine ayırdı. Gerisini getirip elçilerin emrine verdi. Karısının her şeyden haberi vardı. \p \v 3 Petrus ona şöyle dedi: “Hananya, neden Şeytanʼa uydun? \w Kutsal Ruhʼa|lemma="Kutsal Ruh"\w* yalan söyledin. Neden tarladan aldığın paranın bir kısmını kendine ayırdın? \v 4 Tarla satılmadan önce senin değil miydi? Satıldıktan sonra da parayı istediğin gibi kullanamaz mıydın? Nasıl oldu da yüreğinde bu işe yer verdin? İnsanlara değil, Allahʼa yalan söyledin.” \p \v 5 Hananya bu sözleri işitince yere yıkılıp can verdi. Bu olaydan haber alan herkesin üzerine büyük bir korku düştü. \v 6 Genç adamlar kalkıp Hananyaʼnın ölüsünü kefene sardılar, sonra dışarıya taşıyıp gömdüler. \p \v 7 Aradan aşağı yukarı üç saat geçtikten sonra Hananyaʼnın karısı içeri girdi. Fakat olanlardan haberi yoktu. \v 8 Petrus söz alıp şöyle dedi: “Söyle bana, tarlayı filanca paraya mı sattınız?” \p Safira da, “Evet, o paraya” dedi. \p \v 9 Bunun üzerine Petrus ona şöyle dedi: “Neden Rabbin Ruhuʼnu denemek için söz birliği yaptınız? İşte kocanı gömen kişilerin ayak sesleri kapıda duyuluyor. Onlar seni de dışarıya taşıyacaklar.” \p \v 10 Safira hemen Petrusʼun ayaklarının dibine yıkılıp can verdi. O anda genç adamlar içeri girdiler. Safiraʼyı ölü buldular ve onu dışarıya taşıyıp kocasının yanına gömdüler. \v 11 Bütün imanlılar topluluğu ve bu olaydan haber alan herkes büyük korkuya kapıldı. \s1 Birçok mucize yapılıyor \p \v 12 Halk arasında elçilerin elleriyle birçok \w mucize\w* ve harika yapılıyordu. Hep birlikte tek bir fikirle “Süleymanʼın Kemeraltı” denen üstü kapalı kısmında toplanıyorlardı. \v 13 Diğer Yahudiler onlara katılmaya cesaret edemediler. Yine de halk onlara büyük saygı gösterdi. \v 14 Gittikçe daha fazla kişi, hem erkek hem de kadın, Rabbe iman edip onlara katıldı. \v 15 Sonuçta hastaları sokağa çıkarıp yataklar ve döşeklerin üzerine yatırdılar. Bunu Petrus oradan geçerken, hiç değilse gölgesi bazılarının üzerine düşsün de şifa versin diye yaptılar. \v 16 \w Yeruşalimʼin|lemma="Yeruşalim"\w* etrafındaki kasabalardan birçok insan geliyordu. Hastalarını ve \w şeytani ruhlardan|lemma="şeytani ruh"\w* eziyet çekenleri getiriyorlardı. Onların hepsi iyileşti. \s1 Elçiler hapishaneye atılıyor \p \v 17 O arada başrahip harekete geçti. Kendisi ve yanında bulunanların hepsi, yani \w Saduki|lemma="Sadukiler"\w* partisinden olanlar kıskançlıkla doldular. \v 18 Elçileri yakalatıp herkesin gözü önünde hapishaneye attılar. \v 19 Fakat Rabbin bir meleği geceleyin hapishanenin kapılarını açtı ve elçileri dışarıya çıkarıp şöyle dedi: \v 20 “Gidin, tapınak avlusunda durun ve bu yaşam yolu hakkındaki her şeyi halka anlatın!” \p \v 21 Elçiler bunu duyunca sabaha doğru tapınak avlusuna gidip vaaz etmeye başladılar. \p Bu arada başrahip ve yanında bulunan adamlar geldiler ve \w Meclisʼi|lemma="Meclis"\w*, yani İsrail halkının bütün liderlerini toplantıya çağırdılar. Ondan sonra elçilerin getirilmesi için hapishaneye haber yolladılar. \v 22 Fakat oraya giden tapınak polisleri onları hapishanede bulmadılar. Bunun üzerine dönüp durumu anlattılar. \v 23 “Hapishaneyi kapalı kilitli bulduk” dediler. “Bekçiler de kapıların önünde duruyorlardı. Fakat kapıları açınca içerde kimseyi bulmadık.” \v 24 Tapınak polislerinin komutanı ve başrahipler bu sözleri işitince şaşırıp kaldılar ve bu işin sonu ne olacak diye merak ettiler. \p \v 25 O sırada birisi gelip onlara şu haberi getirdi: “Sizin hapishaneye attığınız adamlar var ya! İşte, onlar tapınak avlusunda durmuş halka vaaz ediyorlar.” \v 26 O zaman komutan, öbür polislerle birlikte, elçileri getirmeye gitti. Fakat hiç zor kullanmadılar, çünkü halkın kendilerini taşlamasından korkuyorlardı. \p \v 27 Elçileri getirip \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* önüne çıkardılar. Başrahip onları sorguya çekmeye başladı. \v 28 “Size kesin bir emir vermiştik” dedi. “Bu adamın \w adıyla|lemma="ad"\w* vaaz etmeyin demiştik. Fakat siz inancınızı \w Yeruşalimʼin|lemma="Yeruşalim"\w* her tarafına yaydınız. Üstelik bu adamın kanını dökmekten bizi sorumlu tutmak istiyorsunuz.” \p \v 29 Fakat Petrus ve öbür elçiler şöyle cevap verdiler: “İnsanlardan çok Allahʼa itaat etmeliyiz. \v 30 Siz İsaʼyı ağaçtan bir çarmıha asıp öldürdünüz. Fakat atalarımızın Allahı Oʼnu diriltti. \v 31 Allah Oʼnu Lider ve Kurtarıcı olarak kendi sağına yükseltti. Böylece İsrail halkına günahlarından tövbe edip bağışlanma fırsatını verdi. \v 32 Biz bu olayların şahitleriyiz, \w Kutsal Ruh\w* da şahittir. Allah Kutsal Ruhʼu kendisine itaat edenlere verir.” \p \v 33 Bunu işitince, \w Meclis\w* üyeleri öfkeden kudurdular ve elçileri öldürmek istediler. \v 34 Orada Gamaliyel adında bir Ferisi vardı. O bir Tevrat öğretmeniydi ve bütün halk ona saygı gösterirdi. \w Meclisʼte|lemma="Meclis"\w* ayağa kalkıp elçilerin kısa bir zaman için dışarı çıkarılmasına buyruk verdi. \v 35 Ondan sonra Gamaliyel Meclis üyelerine şunu söyledi: “Değerli soydaşlarım! Siz bu adamlara bir şey yapmayı düşünürken dikkatli davranın! \v 36 Bir süre önce Tevdas kendini önemli biri göstererek ayaklandı. Dört yüz kadar kişi ona katıldı. Adam öldürüldü. Onu izleyenler de dağıtıldı. Başlattığı hareket de yok olup gitti. \v 37 Bu adamdan sonra, halk sayımı yapıldığı günlerde, Celileli Yahuda ayaklandı ve arkasından bir sürü insan sürükledi. O adam da yok oldu ve onu izleyenler dağıtıldı. \v 38 Şimdiki duruma gelince, size şunu söylüyorum: bu adamlardan uzak durun, bırakın gitsinler. Çünkü eğer bu plan, bu hareket insan işiyse, o zaman kendiliğinden yok olacak. \v 39 Ama eğer bu iş Allahʼın işiyse bu adamları yok edemezsiniz. Tersine, kendinizi Allahʼa karşı savaşır durumda bulabilirsiniz.” \p Meclisʼtekiler Gamaliyelʼin fikrini kabul ettiler. \v 40 Ondan sonra elçileri içeri çağırtıp kamçılattılar. Onlara bir daha İsaʼnın \w adını|lemma="ad"\w* anarak konuşmamaları için buyruk verdiler. Sonra onları serbest bıraktılar. \p \v 41 Elçiler Meclisʼten ayrılırken, İsaʼnın adı\f + \fr 5:41 \fr*\fk İsaʼnın adı \fk*\ft Grekçede “o Ad”. Yahudiler Allahʼtan saygıyla söz etmek için “o Ad” deyimini kullanırlardı.\ft*\f* uğruna aşağılanmaya layık sayıldıkları için sevindiler. \v 42 Her gün hem tapınak avlusunda, hem de evden eve giderek, vaaz etmeye devam ettiler. İsaʼnın \w Mesih\w* olduğunu müjdelemekten vazgeçmediler. \c 6 \s1 Yedi kişi seçiliyor \p \v 1 O günlerde İsaʼnın \w öğrencileri|lemma="öğrenci"\w* gittikçe çoğalıyordu. Toplulukta her gün dul kadınlara yardım dağıtılıyordu. Bir ara, Grekçe konuşan Yahudiler, İbranice konuşan Yahudilerden şikâyet etmeye başladılar. “Günlük yardım dağıtılmasında bizim dul kadınlarımıza ilgi gösterilmiyor” dediler. \v 2 O zaman on iki \w elçi\w*, öğrencilerin hepsini toplantıya çağırıp şöyle dedi: “Dullara yardım dağıtmak için Allahʼın sözünü vaaz etmeyi bırakmamız uygun değildir. \v 3 Kardeşler, aranızdan yedi adam seçin. Onlar \w Kutsal Ruh\w* ve \w hikmetle|lemma="hikmet"\w* dolu, saygıya değer insanlar olarak tanınmış olsunlar. Onları bu işin başına koyacağız. \v 4 Biz ise, kendimizi duaya ve Allahʼın sözünü duyurma hizmetine verelim.” \p \v 5 Bütün topluluk bu teklifi beğendi. Böylece iman ve \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* dolu bir adam olan İstefanosʼu seçtiler. Bir de Filipus, Prohoros, Nikanor, Timon, Parmenas ve daha önce Yahudi inancını kabul eden Antakyalı Nikolasʼı seçtiler. \v 6 Onları elçilerin önüne getirdiler. Elçiler de bu yedi kişiyi görevlendirmek için onlara elleriyle dokunup dua ettiler. \p \v 7 Böylece Allahʼın sözü yayılmaya devam etti. \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* İsaʼnın \w öğrencilerinin|lemma="öğrenci"\w* sayısı arttıkça arttı. Hatta \w rahiplerden|lemma="rahip"\w* birçoğu iman çağrısına uyuyordu. \s1 İstefanos tutuklanıyor \p \v 8 İstefanos Allahʼın lütfu ve gücüyle doluydu. Halk arasında olağanüstü \w mucizeler|lemma="mucize"\w* ve harikalar yapıyordu. \v 9 Fakat “Serbest Bırakılanlar” denilen \w toplantı yerinden|lemma="toplantı yeri"\w* bazı Yahudiler İstefanosʼa karşı çıktılar. Onlar Kirene ile İskenderiye şehirlerinden ve Kilikya ile \w Ege\w* bölgelerindendiler. İstefanosʼla \w tartışmaya|lemma="tartışma"\w* başladılar. \v 10 Fakat İstefanosʼun konuşmasındaki \w hikmete|lemma="hikmet"\w* ve Ruhʼa karşı koyamadılar. \p \v 11 Bunun üzerine “Bu adamın Musaʼya ve Allahʼa hakaret ettiğini işittik” demeleri için bazı adamlara rüşvet verdiler. \p \v 12 Böylece halkı, liderleri ve Tevrat uzmanlarını ayağa kaldırdılar. İstefanosʼun üzerine yürüdüler. Onu yakalayıp \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* önüne götürdüler. \v 13 Oraya yalancı şahitler getirdiler. Bu şahitler de şöyle dediler: “Bu adam durmadan bu Kutsal Yerʼi ve Tevratʼı kötülüyor. \v 14 ‘Şu Nasıralı İsa bu tapınağı yok edecek ve Musaʼnın bize verdiği adetleri değiştirecek’ dediğini işittik.” \p \v 15 Meclisʼte oturanların hepsi gözlerini İstefanosʼun üzerine dikti. Yüzünün bir melek yüzüne benzediğini gördüler. \c 7 \s1 İstefanosʼun Meclisʼe vaazı \p \v 1 Başrahip, “Bu suçlamalar doğru mu?” diye sordu. \p \v 2 İstefanos şöyle cevap verdi: “Kardeşler ve babalar, bana kulak verin! Yüce Allah, atamız İbrahimʼe göründü. O sırada İbrahim Mezopotamyaʼdaydı. Hâlâ Harranʼa yerleşmemişti. \v 3 Allah ona şöyle dedi: ‘Memleketinden ve akrabalarından ayrıl ve sana göstereceğim ülkeye git!’\f + \fr 7:3 \fr*\ft \+xt Yaratılış 12:1\+xt*\ft*\f* \p \v 4 Ondan sonra İbrahim, Kildan topraklarından ayrıldı ve Harran şehrine yerleşti. Babası öldükten sonra Allahʼın emriyle oradan çıkıp sizin şimdi oturduğunuz bu ülkeye göç etti. \v 5 Burada Allah ona hiçbir miras, bir karış toprak bile vermedi. O sırada İbrahimʼin çocuğu yoktu. Ne var ki, Allah İbrahimʼe bu ülkeyi ona ve soyuna mülk olarak vereceğine söz verdi. \v 6 Allah ona şöyle dedi: ‘Senin soyun yabancı bir ülkede gurbetçi olacak. Orada dört yüz sene köle olarak çalışacaklar, eziyet görecekler. \v 7 Ama köle olarak hizmet ettikleri milleti ben yargılayacağım. Ondan sonra oradan çıkıp bana bu yerde tapınacaklar.’\f + \fr 7:7 \fr*\ft \+xt Yaratılış 15:13,14\+xt*\ft*\f* \v 8 Allah İbrahimʼle bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmanın işareti sünnet idi. Böylece İbrahim İshakʼın babası olunca onu sekiz günlükken sünnet etti. İshak, Yakubʼun babası oldu. Yakub da on iki büyük atamızın babası oldu. \p \v 9 Bu atalarımız Yusufʼu kıskanıp onu Mısırʼa giden tüccarlara köle olarak sattılar. Fakat Allah ona hep yardım etti. \v 10 Onu bütün sıkıntılarından kurtardı. Ona \w hikmet\w* verdi. Firavunʼun, yani Mısır kralının gözüne girmesini sağladı. Firavun onu Mısırʼa ve bütün saray halkına yönetici yaptı. \p \v 11 Sonra bütün Mısır ve Kenan topraklarında kıtlık oldu. Korkunç sıkıntılar başladı. Atalarımız yiyecek bulamaz oldular. \v 12 Ama Yakub Mısırʼda buğday olduğunu işitince, atalarımızı oraya yolladı. Bu onların ilk gidişiydi. \v 13 İkinci gidişlerinde Yusuf kendini kardeşlerine tanıttı. Böylece Firavun Yusufʼun ailesiyle tanıştı. \v 14 Yusuf da haber yollayıp babası Yakubʼu ve bütün ailesini çağırttı. Hepsi toplam yetmiş beş kişiydiler. \v 15 Yakub Mısırʼa gitti. Orada kendisi ve atalarımız öldüler. \v 16 Ama kemikleri oradan alınıp Şekem kasabasına götürüldü. İbrahim orada bir miktar gümüş ödeyerek Hamorʼun oğullarından bir \w mezar\w* satın almıştı. İşte, atalarımızın kemikleri oraya koyuldu. \p \v 17 Fakat Allah İbrahimʼe vaat etmişti. O vaadin yerine gelme vakti yaklaştığında, halkımız Mısırʼda fazlasıyla çoğalmıştı. \v 18 Sonunda başka bir kral Mısırʼda tahta çıktı. Bu kralın Yusufʼtan haberi yoktu.\f + \fr 7:18 \fr*\ft \+xt Çıkış 1:8\+xt*\ft*\f* \v 19 O, bizim halkımıza kurnazca davrandı. Atalarımıza öyle eziyet etti ki, yeni doğan çocuklarını dışarda ölüme terk etmeye zorladı. \p \v 20 O arada Musa doğdu. Musa Allahʼın gözünde özel bir çocuktu. Babasının evinde üç ay bakıldı. \v 21 Sonra dışarıya terk edildi. Ama Firavunʼun kızı onu evlat edindi ve onu kendi oğluymuş gibi büyüttü. \v 22 Musa, Mısırlıların okuduğu bütün konularda eğitim gördü. Hem sözde, hem işte güçlü bir adam oldu. \p \v 23 Musa kırk yaşına gelince, kendi halkı olan İsrailoğullarına gidip hallerini sormaya karar verdi. \v 24 Onlardan birine haksızlık yapıldığını görünce adamı savundu. İntikamını almak için ona eziyet eden Mısırlıyı öldürdü. \v 25 Allah Musaʼyı halkını kurtarmakla görevlendirmişti. Musa, soydaşlarının bunu anlayacağını düşündü, ama anlamadılar. \v 26 Ertesi gün, kavga eden iki soydaşına rast geldi. Onları barıştırmaya çalıştı. ‘Siz kardeşsiniz’ dedi. ‘Niçin birbirinize haksızlık ediyorsunuz?’ \p \v 27 Ama soydaşına haksızlık eden adam Musaʼyı iterek ‘Seni üzerimize kim lider ve yargıç yaptı?’ dedi. \v 28 ‘Yoksa dün o Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?’\f + \fr 7:28 \fr*\ft \+xt Çıkış 2:14\+xt*\ft*\f* \v 29 Bu sözü duyunca Musa kaçtı. Gidip Midyan ülkesinde gurbette yaşadı. Orada iki oğul babası oldu. \p \v 30 Aradan kırk yıl geçti. Musaʼya Sina Dağı yakınlarında ıssız bir yerdeyken yanan bir çalının alevleri içinde bir melek göründü. \v 31 Musa gördüklerine hayret etti. Daha yakından bakmak için yaklaştı. O zaman Rabbin sesini duydu: \v 32 ‘Ben atalarının Allahıʼyım. İbrahimʼin, İshakʼın ve Yakubʼun Allahı benim.’\f + \fr 7:32 \fr*\ft \+xt Çıkış 3:6\+xt*\ft*\f* Musa korkudan titredi ve çalıya bakmaya cesaret edemedi. \p \v 33 Rab ona şöyle dedi: ‘Ayaklarından sandaletlerini çıkar, çünkü durduğun yer kutsal topraktır. \v 34 Elbette, halkımın Mısırʼda ne kadar eziyet çektiğini gördüm. Ah çekmelerini işittim ve onları kurtarmak için indim. Şimdi gel, seni Mısırʼa göndereceğim.’\f + \fr 7:34 \fr*\ft \+xt Çıkış 3:5,7,8,10\+xt*\ft*\f* \p \v 35 Kendisinden yüz çevirdikleri adam Musaʼydı. Ona ‘Seni üzerimize kim lider ve yargıç yaptı?’ demişlerdi. Musa Allahʼın gönderdiği kişiydi. Çalının içinden görünen meleğin aracılığıyla Allah onu hem lider, hem kurtarıcı yaptı. \v 36 Evet bu adam halkı Mısırʼdan çıkardı. Mısırʼda, Kızıldenizʼde ve ıssız yerlerde kırk yıl boyunca \w mucizeler|lemma="mucize"\w* ve harikalar yaptı. \p \v 37 Bu aynı Musa İsrailoğullarına dedi ki, ‘Allah size kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber ortaya çıkaracak.’\f + \fr 7:37 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 18:15\+xt*\ft*\f* \v 38 Aynı Musa ıssız yerlerde Allahʼın topluluğu arasında yaşıyordu. Atalarımızla beraber olan Musa Sina Dağıʼnda kendisiyle konuşan melekle görüştü. Bize ulaştırmak için, ondan hayat veren sözler aldı. \p \v 39 Atalarımız onun sözünü dinlemek istemediler. Onu reddettiler. Yüreklerinde Mısırʼa dönme hevesi vardı. \v 40 Harunʼa şöyle dediler: ‘Bizim için önümüzden gidecek olan tanrılar yap. Çünkü bizi Mısırʼdan çıkaran şu Musaʼya ne oldu bilmiyoruz.’\f + \fr 7:40 \fr*\ft \+xt Çıkış 32:1\+xt*\ft*\f* \v 41 O zaman dana şeklinde bir put yaptılar. Puta tapmak için kurban kestiler. Kendi elleriyle yaptıkları put için bayram yaptılar. \v 42 Allah ise onlardan yüz çevirdi. Onları gökteki yıldızlara tapsınlar diye kendi hallerine bıraktı. Peygamberlerin kitabında yazıldığı gibi: \q1 ‘Ey İsrail halkı, kırk yıl boyunca \q2 ıssız yerlerde bana mı adaklar, kurbanlar sundunuz? \q1 \v 43 Hayır, siz Molekʼin\f + \fr 7:43 \fr*\fk Molekʼin \fk*\ft Molek eski Filistin halkının taptığı gök ve güneş tanrısı.\ft*\f* ibadet çadırını \q2 ve tanrınız Refanʼın\f + \fr 7:43 \fr*\fk Refanʼın \fk*\ft Refan Satürn gezegeniyle ilgili olan ve eski çağlarda bazı Filistinli halkların taptığı bir tanrıydı.\ft*\f* yıldızını taşıdınız. \q2 Bunlar tapmak için yaptığınız putlardı. \q1 Ben de sizi Babilʼin ötesine süreceğim.’\f + \fr 7:43 \fr*\ft \+xt Amos 5:25‑27\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \p \v 44 Issız yerlerde atalarımızın ‘Şahitlik Çadırı’ denen ibadet çadırı vardı. Musaʼyla konuşan Allah ona bu çadırı yapmasını buyurmuştu. Musa da onu kendisine gösterilen örneğe göre yaptı. \v 45 Atalarımız Şahitlik Çadırıʼnı önceki kuşaktan teslim aldılar. Onu Yeşuʼnun önderliğinde diğer milletlerin topraklarını ele geçirdikleri zaman buraya getirdiler. Allah o milletleri önlerinden kovdu, topraklarını atalarımıza verdi. Çadır Davudʼun zamanına kadar kaldı. \v 46 Davud Allahʼın lütfuna kavuştu. Allahʼtan İsrail halkına bir tapınak yapmak için izin istedi. \v 47 Ama Allahʼa tapınak yapan Süleyman oldu. \p \v 48 Ne var ki, yüce Allah ellerle yapılmış binalarda oturmaz. Peygamberin söylediği gibi: \q1 \v 49 ‘Rab diyor ki, \q2 Gökyüzü benim tahtımdır, \q2 yeryüzü de ayaklarıma basamaktır. \q1 Bana nasıl bir ev yapacaksınız? \q2 Ya da dinlenme yerim neresi? \q1 \v 50 Bütün bunları yapan, benim elim değil miydi?’\f + \fr 7:50 \fr*\ft \+xt Yeşaya 66:1,2\+xt*\ft*\f* \p \v 51 Sizi dik kafalılar! Yürekleriniz ve kulaklarınız hâlâ sünnetsiz.\f + \fr 7:51 \fr*\fk Kulaklarınız hâlâ sünnetsiz \fk*\ft Kulakları Allahʼın sözünü işitmek için açık değildi.\ft*\f* Siz her zaman \w Kutsal Ruhʼa|lemma="Kutsal Ruh"\w* karşı koyuyorsunuz. Atalarınızın yaptığı gibi yapıyorsunuz. \v 52 Atalarınız peygamberlerin hangisine eziyet etmediler ki? Doğru Olanʼın\f + \fr 7:52 \fr*\fk Doğru Olan \fk*\ft İsa Mesih demektir. Eski zamanın peygamberleri Mesihʼin doğruluğunu açıklamıştı. Pilatus da İsaʼnın suçsuzluğunu duyurdu. Ama yine de Yahudi liderler Pilatusʼu İsaʼyı öldürmeye zorladılar.\ft*\f* geleceğini önceden bildiren peygamberleri bile öldürdüler. Siz de şimdi Doğru Olanʼa ihanet edip Oʼnun katilleri oldunuz! \v 53 Siz Tevratʼı meleklerin aracılığıyla aldınız, ama yerine getirmediniz.” \s1 İstefanosʼu taşlayarak öldürdüler \p \v 54 Bunu işitince, öfkeden kudurdular ve İstefanosʼa karşı diş bilemeye başladılar. \v 55 Fakat o, Kutsal Ruhʼla doldu, gözlerini göğe dikti. Allahʼın görkemini ve İsaʼnın Allahʼın sağ tarafında durduğunu gördü \v 56 ve şöyle dedi: “İşte, göklerin açıldığını ve \w İnsan Oğluʼnun|lemma="İnsan Oğlu"\w* Allahʼın sağ tarafında durduğunu görüyorum.” \p \v 57 Bunun üzerine var güçleriyle bağırdılar, kulaklarını tıkayıp hep birlikte İstefanosʼa saldırdılar. \v 58 Onu şehirden çıkarıp taşlamaya başladılar. İstefanosʼa karşı şahitlik etmiş olanlar da \w kaftanlarını|lemma="kaftan"\w* çıkarıp Saul adında genç bir adamın ayaklarının dibine bıraktılar. \p \v 59 Onlar İstefanosʼu taşlarken, o “Ya Rab İsa, ruhumu al!” diye yalvardı. \v 60 Dizlerinin üstüne düşüp yüksek sesle, “Ya Rab, bu günahı onlara sayma!” Bunu söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı. \c 8 \p \v 1 Saul İstefanosʼun öldürülmesine razı gelmişti. \s1 Yeruşalimʼdeki imanlılara eziyet \p O gün \w Yeruşalimʼdeki|lemma="Yeruşalim"\w* imanlılar topluluğuna karşı korkunç bir eziyet zamanı başladı. Elçilerden başka, imanlıların hepsi Yahudiye ve \w Samiriye\w* bölgelerinde her tarafa dağıldılar. \v 2 Allahʼtan korkan bazı adamlar da İstefanosʼun cenazesini kaldırdılar. Ondan sonra İstefanos için derin üzüntüyle yas tuttular. \v 3 Saul ise imanlılar topluluğunu yok etmeye çalıştı. Ev ev dolaşıp kadın erkek demeden, imanlıları dışarı sürüklüyor, hapishaneye atıyordu. \s1 Filipus Samiriye bölgesinde \p \v 4 Bunun üzerine dağılmış olan imanlılar her yeri dolaşarak Allahʼın sözünü müjdelediler. \v 5 Filipus da Samiriye şehrine\f + \fr 8:5 \fr*\fk Samiriye şehri \fk*\ft Daha önce Samiriye adıyla tanınmış olan Samiriye bölgesinin başkenti Sebaste.\ft*\f* gitti ve oradakilere \w Mesih\w* hakkında vaaz etmeye başladı. \v 6 Halk Filipusʼun söylediklerini işitip yaptığı \w mucizeleri|lemma="mucize"\w* gördü. Söylediklerini can kulağıyla dinlediler. \v 7 Çünkü \w şeytani ruhlar|lemma="şeytani ruh"\w* birçoklarının içinden var gücüyle bağırarak çıkıyordu. Birçok felçli ve sakat insan şifa buluyordu. \v 8 Böylece o şehirde büyük sevinç oldu. \p \v 9 Aynı şehirde Simun adında bir adam vardı. Bir süreden beri orada büyücülük yaparak Samiriye halkını şaşkına çeviriyordu. Kendisinin önemli bir adam olduğunu söylüyordu. \v 10 Küçük büyük, herkes onu dikkatle dinliyordu. Şöyle diyorlardı: “Bu adam, ‘Allahʼın Büyük Gücü’ denen kişidir!” \v 11 Halkı uzun zamandan beri yaptığı büyücülükle şaşkınlık içinde bırakmıştı. Bu yüzden onu dikkatle dinliyorlardı. \v 12 Filipus ise, halka \w Allahʼın Krallığını|lemma="Allahʼın Krallığı"\w* ve İsa Mesihʼin \w adını|lemma="ad"\w* müjdeliyordu. Onlar da Filipusʼun söylediklerine inandılar. Kadın erkek, hepsi \w vaftiz\w* oldu. \v 13 Simunʼun kendisi bile inandı. Vaftiz olduktan sonra Filipusʼun yanından ayrılmadı. Yapılan olağanüstü harikaları ve mucizeleri görünce şaşırıp kaldı. \p \v 14 \w Yeruşalimʼdeki|lemma="Yeruşalim"\w* elçiler Samiriye halkının Allahʼın sözünü kabul ettiğini öğrenince Petrusʼla Yuhannaʼyı onlara gönderdiler. \v 15 Petrusʼla Yuhanna oraya varınca iman edenlerin \w Kutsal Ruhʼu|lemma="Kutsal Ruh"\w* almaları için dua ettiler. \v 16 Çünkü Kutsal Ruh henüz hiçbirinin üzerine inmemişti. Sadece Rab İsaʼnın \w adıyla|lemma="ad"\w* \w vaftiz\w* olmuşlardı. \v 17 Sonra Petrusʼla Yuhanna iman edenlere elleriyle dokunup onları \w kutsadılar|lemma="kutsamak"\w*. Onlar da Kutsal Ruhʼu aldılar. \p \v 18 Simun Kutsal Ruhʼun elçilerin dokunmasıyla verildiğini görünce onlara para teklif etti. \v 19 “Bana da aynı yetkiyi verin. Öyle ki, ellerimle kime dokunursam o Kutsal Ruhʼu alsın” dedi. \p \v 20 Ama Petrus ona şöyle dedi: “Paran seninle birlikte yok olsun! Çünkü Allahʼın karşılıksız verdiğini sen parayla satın alabileceğini sandın. \v 21 Bu işte senin ne payın, ne de hakkın var. Çünkü Allahʼın gözünde yüreğin dürüst değil. \v 22 Onun için bu kötü niyetinden tövbe et. Rabbe yalvar, eğer mümkünse, senin yüreğindeki bu niyet bağışlansın. \v 23 Çünkü senin kıskançlıkla dolu ve günaha esir olduğunu görüyorum.” \p \v 24 Simun cevap verip şöyle dedi: “Siz benim için Rabbe yalvarın ki söylediğiniz şeylerden hiçbiri başıma gelmesin.” \p \v 25 Böylece Petrusʼla Yuhanna İsa hakkında şahitlik edip Rabbin sözünü duyurdular. Sonra \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* dönerken \w Samiriyelilerin|lemma="Samiriyeliler"\w* birçok köyünde \w Müjdeʼyi|lemma="Müjde"\w* duyurdular. \s1 Filipus ve Etiyopyalı vezir \p \v 26 O arada Rabbin bir meleği Filipusʼa şunu söyledi: “Kalk, güneye doğru, \w Yeruşalimʼden|lemma="Yeruşalim"\w* Gazzeʼye inen ıssız yola git!” \v 27 Filipus da kalkıp oraya gitti. Yolda Etiyopyalı\f + \fr 8:27 \fr*\fk Etiyopyalı \fk*\ft O zamanlarda Etiyopya krallığı bugünkü Sudanʼın ve Etiyopyaʼnın bazı bölgelerini içine alıyordu.\ft*\f* bir hadıma\f + \fr 8:27 \fr*\fk Hadım \fk*\ft Çocuk yapamayan, erkekliği alınmış erkek. Eski çağda saraylarda kadınların hizmetinde olan erkeklerin erkekliği alınırdı.\ft*\f* rastladı. Adam Etiyopya kraliçesi Kandakeʼnin vezirlerinden biriydi. Kraliçenin bütün hazinesinden sorumluydu. Allahʼa ibadet etmek için \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gelmişti. \v 28 Ülkesine dönerken at arabasında oturmuş, peygamber Yeşayaʼnın kitabını okuyordu. \v 29 Kutsal Ruh Filipusʼa, “Git, şu arabaya yetiş” dedi. \p \v 30 Filipus koşup at arabasının yanına vardı. Vezirin Yeşaya Peygamberʼin kitabından okuduğunu işitince ona sordu: “Acaba okuduklarını anlıyor musun?” \p \v 31 Vezir de şöyle cevap verdi: “Birisi bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim?” Ondan sonra Filipusʼun arabaya binip yanına oturmasını rica etti. \p \v 32 Vezirin Kutsal Yazılarʼdan okuduğu parça şuydu: \q1 “Koyun gibi kesilmeye götürüldü. \q2 Kuzu kırkıcının önünde nasıl ses çıkarmazsa, \q2 o da ağzını açmadı. \q1 \v 33 Aşağılandı ve adaletten yoksun kaldı. \q2 Soyundan kim söz edecek? \q2 Çünkü Oʼnun yeryüzündeki hayatına son verildi.”\f + \fr 8:33 \fr*\ft \+xt Yeşaya 53:7‑8\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \p \v 34 Vezir de Filipusʼa dönüp şöyle dedi: “Rica ederim, söyle bana, peygamber kimden söz ediyor? Kendisinden mi yoksa başka birisinden mi?” \v 35 Filipus Kutsal Yazılarʼın o bölümünden başlayarak vezire İsaʼyı müjdeledi. \p \v 36-37 Yollarına devam ederlerken, su bulunan bir yere geldiler. O zaman vezir şöyle dedi: “İşte su! Vaftiz olmama ne engel var?”\f + \fr 8:36‑37 \fr*\ft Bazı Grekçe el yazmaları, “Filipus, ‘Bütün yüreğinle iman edersen, vaftiz olabilirsin’ dedi. Vezir de, ‘İman ediyorum ki, İsa Mesih Allahʼın Oğluʼdur’ dedi” sözlerini de içerir.\ft*\f* \v 38 Sonra at arabasının durdurulmasını buyurdu. Filipusʼla vezir birlikte suya indiler. Filipus da onu \w vaftiz\w* etti. \v 39 Sudan çıktıklarında Rabbin Ruhu Filipusʼu hemen alıp götürdü. Yoluna sevinçle devam eden vezir, Filipusʼu bir daha görmedi. \v 40 Filipus ise kendini Aşdod şehrinde buldu. Sezariyeʼye varıncaya kadar, bütün kasabaları dolaşarak \w Müjdeʼyi|lemma="Müjde"\w* duyurdu. \c 9 \s1 Saul imana geliyor \p \v 1 Bu arada Saul hâlâ Rabbin \w öğrencilerini|lemma="öğrenci"\w* tehdit ediyor, onlara karşı ölüm kusuyordu. Başrahibe gitti. \v 2 Ondan Şam\f + \fr 9:2 \fr*\fk Şam \fk*\ft Damaskus olarak da bilinen Şam eski zamanlardan bugüne kadar Suriyeʼde önemli bir şehir.\ft*\f* şehrindeki \w toplantı yerlerine|lemma="toplantı yeri"\w* mektuplar yazmasını istedi. Erkek kadın demeden İsaʼnın yolunda kimi bulsa tutuklayıp \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* getirecekti. \v 3 Saul yolculuk yaparken \w Şamʼa|lemma="Şam"\w* yaklaştı. Birdenbire gökten bir ışık onun etrafını aydınlattı. \v 4 Saul yere yıkılıp bir ses duydu. Ses, “Saul, Saul! Niçin bana eziyet ediyorsun?” dedi. \p \v 5 Saul, “Kimsin, Efendim?” diye sordu. \p Gelen cevap şuydu: “Ben senin eziyet ettiğin İsaʼyım. \v 6 Haydi, kalk ayağa, şehre gir ve ne yapacağın sana söylenecek.” \p \v 7 Saulʼla birlikte yolculuk yapan adamların dilleri tutuldu ve oldukları yerde kalakaldılar. Sesi işittiler ama kimseyi göremediler. \v 8 Saul yerden kalktı. Fakat gözlerini açtığında hiçbir şey göremedi. Yol arkadaşları onu elinden tutarak \w Şam\w* şehrine götürdüler. \v 9 Saulʼun gözleri üç gün görmedi. O sürede hiçbir şey yiyip içmedi. \p \v 10 \w Şamʼda|lemma="Şam"\w* İsaʼnın Hananya adında bir \w öğrencisi|lemma="öğrenci"\w* vardı. Rab ona olağanüstü bir görüntüde göründü. Ona, “Hananya!” dedi. \p O da, “Buyur, ya Rab!” dedi. “Dinliyorum.” \p \v 11 Rab ona şunları söyledi: “Kalk, Doğru Sokak denilen sokakta Yahudaʼnın evine git. Orada Saul adında Tarsuslu bir adamı sor. O şu anda dua ediyor. \v 12 Olağanüstü bir görüntü gördü. Görüntüde Hananya adında bir adam içeri girdi ve gözlerinin açılması için ona dokundu.” \p \v 13 Hananya ise şöyle cevap verdi: “Ya Rab, bu adam hakkında birçok kişiden haber aldım. \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* senin kutsal halkına ne kadar zarar verdiğini duydum. \v 14 Burada da senin \w adını|lemma="ad"\w* anan herkesi tutuklamak için başrahiplerden yetki almış.” \p \v 15 Fakat Rab ona şöyle dedi: “Git, çünkü bu adamı ben seçtim. Adımı diğer milletlere, krallara ve İsrailoğullarına bildirecek aracım olacak. \v 16 Benim adım uğruna ne kadar acı çekmesi gerektiğini ona göstereceğim.” \p \v 17 O zaman Hananya yola çıkıp o eve girdi. Saulʼa elleriyle dokunup şöyle dedi: “Saul kardeş, sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* dolasın diye beni gönderdi.” \v 18 Aynı anda Saulʼun gözlerinden balık pulları gibi bir şeyler düştü ve o yeniden görmeye başladı. Kalkıp \w vaftiz\w* oldu. \v 19 Sonra yemek yiyip kuvvet buldu. \s1 Saul Şam ve Yeruşalimʼde \p Saul birkaç gün İsaʼnın \w Şamʼdaki|lemma="Şam"\w* \w öğrencilerinin|lemma="öğrenci"\w* yanında kaldı. \v 20 Hemen Yahudilerin \w toplantı yerlerinde|lemma="toplantı yeri"\w* İsa hakkında vaaz etmeye başladı. “O \w Allahʼın Oğluʼdur|lemma="Allahʼın Oğlu"\w*” diyordu. \v 21 Saulʼu duyan herkes hayret içinde kalıp şöyle dedi: “\w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* bu \w adı|lemma="ad"\w* ananları yok etmeye çalışan adam bu değil mi? Buraya da onları tutuklayıp başrahiplerin önüne çıkarmak için gelmedi mi?” \v 22 Fakat Saulʼun vaazları gittikçe daha etkili oldu. İsaʼnın Mesih olduğunu kanıtlayarak \w Şamʼda|lemma="Şam"\w* oturan Yahudileri cevapsız bıraktı. \p \v 23 Uzun süre sonra, Yahudi liderler Saulʼu öldürmek için gizli bir plan kurdular. \v 24 Ama Saul onların planının haberini aldı. Şehrin kapılarını gece gündüz gözlüyorlardı. Saul şehirden çıkacak olursa onu öldüreceklerdi. \v 25 Saulʼun \w öğrencileri|lemma="öğrenci"\w* ise onu gece alıp büyük bir sepet içinde şehir duvarının bir deliğinden aşağıya indirdiler. \p \v 26 Bunun üzerine Saul \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gitti. İsaʼnın \w öğrencilerine|lemma="öğrenci"\w* katılmaya çalıştı, ama hepsi ondan korktular. Onun bir öğrenci olduğuna inanmadılar. \v 27 Fakat Barnaba yardımına gelip onu elçilerin yanına götürdü. Onlara Saulʼun nasıl yolda Rabbi gördüğünü, Rabbin de onunla konuştuğunu ve Saulʼun \w Şamʼda|lemma="Şam"\w* İsa \w adını|lemma="ad"\w* nasıl korkusuzca duyurduğunu anlattı. \v 28 Saul elçilerle kaldı. Onlarla birlikte \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* serbestçe dolaşırken, Rabbin \w adını|lemma="ad"\w* korkusuzca duyuruyordu. \v 29 Saul Grekçe konuşan Yahudilerle sohbet edip \w tartışıyordu|lemma="tartışma"\w*. Onlar ise onu öldürmeyi planlıyorlardı. \v 30 İmanlı kardeşler bu durumdan haber alınca, Saulʼu Sezariye şehrine götürdüler, oradan da Tarsusʼa gönderdiler. \p \v 31 Böylece bütün Yahudiye, Celile ve \w Samiriye\w* bölgelerindeki imanlılar topluluğu esenliğe kavuştu ve güçlendi. Topluluk Rab korkusu içinde yaşayıp Kutsal Ruhʼun verdiği cesaretle büyümeye devam etti. \s1 Petrusʼun hizmeti: Eneas ve Tabita \p \v 32 Öyle oldu ki, Petrus oradan oraya dolaşırken, Lidda kasabasındaki imanlılara da uğradı. \v 33 Orada Eneyas adında bir adama rast geldi. Eneyas felçliydi. Sekiz yıldan beri yatalaktı. \v 34 Petrus ona dedi: “Eneyas, İsa Mesih seni iyileştiriyor. Kalk, yatağını topla.” O da anında kalktı. \v 35 Lidda ve Şaronʼda oturanların hepsi adamı görünce Rabbe döndüler. \p \v 36 Yafa şehrinde İsaʼnın \w öğrencilerinden|lemma="öğrenci"\w* Tabita adında bir kadın vardı. Kadının adı “Ceylan” anlamına gelir. Bu kadın devamlı iyilik yapıp fakirlere yardım ederdi. \v 37 O günlerde hastalanıp öldü. Ölüsünü yıkadıktan sonra evinin üst katındaki odaya koydular. \v 38 Lidda ise Yafa şehrine yakındı. Yafaʼdaki imanlılar Petrusʼun Liddaʼda olduğundan haber aldılar. Bunun için ona iki adam yolladılar. Adamlar Petrusʼa şöyle yalvardılar: “Haydi hiç oyalanmadan bize gel!” \p \v 39 Petrus da kalkıp onlarla gitti. Eve varınca, onu üst kattaki odaya götürdüler. Bütün dul kadınlar Petrusʼun etrafında toplandılar. Ağlayarak ona Tabitaʼnın hâlâ aralarındayken diktiği bütün paltoları ve diğer elbiseleri gösterdiler. \p \v 40 Fakat Petrus onların hepsini odadan çıkardı. Diz çöküp dua etti. Sonra ölüye döndü ve “Tabita, kalk!” dedi. Tabita gözlerini açtı ve Petrusʼu görünce doğruldu. \v 41 Petrus da ona elini uzattı ve onu ayağa kaldırdı. Sonra dul kadınları ve diğer imanlıları çağırıp onlara Tabitaʼyı diri olarak gösterdi. \v 42 Bu olayın haberi bütün Yafaʼya yayıldı ve birçok kişi Rabbe iman etti. \v 43 Ondan sonra Petrus uzun bir süre Yafaʼda derici Simun adında bir adamın evinde kaldı. \c 10 \s1 Kornelyus Petrusʼu çağırıyor \p \v 1 Sezariye şehrinde Kornelyus adında bir adam vardı. Roma ordusunun “İtalyan” bölüğünde yüzbaşıydı. \v 2 Bütün ev halkıyla birlikte Allahʼa saygı ve korkuyla kulluk eden bir adamdı. Fakir halka cömertlikle yardım edip Allahʼa sürekli dua ederdi. \v 3 Bir gün öğleden sonra saat üçe doğru olağanüstü bir görüntüde Allahʼın bir meleğini açıkça gördü. Melek içeri girdi ve ona, “Kornelyus!” dedi. \p \v 4 Kornelyus gözlerini ona dikti. Korku içinde, “Ne var, efendim?” dedi. \p Melek ona şöyle dedi: “Allah senin dualarını ve fakirlere yaptığın yardımları huzuruna yükselen bir hoş koku gibi kabul etti. \v 5 Şimdi Yafa şehrine adam yolla, Petrus lakabıyla bilinen Simun adlı adamı çağırt! \v 6 O, derici Simun adında birinin evinde kalıyor. Onun evi de deniz kenarındadır”. \p \v 7 Kendisiyle konuşan melek ayrıldıktan sonra Kornelyus ev kölelerinden ikisini, bir de özel yardımcılarından dindar bir askeri yanına çağırdı. \v 8 Her şeyi anlattıktan sonra onları Yafaʼya yolladı. \p \v 9 Ertesi gün öğleye doğru yolda ilerleyip şehre yaklaşırlarken Petrus dua etmek için evin damına çıktı. \v 10 Acıkınca yemek istedi. Yemek hazırlanırken, Petrus olağanüstü hale dalıp bir görüntü gördü. \v 11 Göğün açıldığını ve büyük bir çarşafa benzeyen bir şeyin indiğini gördü. Çarşaf dört köşesinden tutulup yere kadar sarkıtıldı. \v 12 Onun içinde her çeşit dört ayaklı hayvan, sürüngen ve kuş bulunuyordu. \v 13 Bir ses ona, “Petrus, kalk, kes ve ye!” dedi. \p \v 14 Fakat Petrus şöyle cevap verdi: “Ya Rab! Bu, kesinlikle olmaz! Ben şimdiye kadar \w murdar\w* ya da din bakımından kirli olan hiçbir şey yemedim!” \p \v 15 Ses ona ikinci defa geldi: “Allahʼın temiz kıldığı şeyleri, artık \w murdar\w* sayma!” \p \v 16 Bu üç defa oldu. Sonra çarşafa benzeyen şey hemen göğe çekildi. \p \v 17 Petrusʼun kafası iyice karışmıştı. Görmüş olduğu olağanüstü görüntünün anlamını kestiremiyordu. Tam o sırada, Kornelyusʼun gönderdiği adamlar sora sora Simunʼun evini buldular ve kapının önünde durdular. \v 18 Yüksek sesle, “Petrus lakabıyla bilinen Simun adında biri burada mı kalıyor?” diye sordular. \p \v 19 Petrus daha o görüntünün ne anlama geldiğini düşünürken, Kutsal Ruh ona, “Bak, üç adam seni arıyor” dedi. \v 20 “Kalk, aşağı in, hiç çekinmeden onlarla git. Çünkü onları ben gönderdim.” \p \v 21 Petrus inip adamların yanına gitti ve şöyle dedi: “İşte, aradığınız kişi benim. Ne için geldiniz?” \p \v 22 Şöyle dediler: “Kornelyus adında bir yüzbaşı var. O, Allahʼtan korkan \w doğru\w* bir adamdır. Bütün Yahudi halkı ona saygı duyar. Allah ona kutsal bir melek aracılığıyla buyruk vermiş, seni evine çağırtmasını, söyleyeceğin sözleri dinlemesini emretmiş.” \v 23 Bunun üzerine Petrus onları içeri buyurup misafir etti. \p Ertesi gün Petrus kalkıp onlarla birlikte yola çıktı. Yafaʼdaki imanlılardan bazıları ona eşlik ettiler. \v 24 Bir gün sonra Sezariyeʼye vardılar. Kornelyus onları bekliyordu. Bütün akrabalarını ve yakın arkadaşlarını da çağırmıştı. \v 25 Petrus evine girecekken Kornelyus onu karşıladı ve eğilip ayaklarına kapandı. \v 26 Ama Petrus onu ayağa kaldırıp şöyle dedi: “Kalk, ben de sadece bir insanım.” \p \v 27 Kornelyusʼla konuşa konuşa eve girdi ve orada bir sürü kişiyi toplanmış buldu. \v 28 Onlara şunları söyledi: “Siz kendiniz biliyorsunuz ki, bir Yahudinin bir yabancıyla yakın ilişki kurması, onu ziyaret etmesi dinimize aykırıdır. Fakat Allah bana hiç kimseyi \w murdar\w* ya da din bakımından kirli saymamam gerektiğini gösterdi. \v 29 Bunun için çağrıldığım zaman, problem çıkarmadan geldim. Şimdi sorabilir miyim, beni ne maksatla buraya çağırttınız?” \p \v 30 Kornelyus şöyle cevap verdi: “Üç gün önce aynı saatte, öğleden sonra saat üçte evimde dua ediyordum. Aniden parlak elbise giyinmiş bir adam önüme çıktı. \v 31 O bana şöyle dedi: ‘Kornelyus, Allah senin dualarını işitti ve fakirlere yaptığın yardımları kabul etti. \v 32 Bu nedenle Yafa şehrine haber gönder ve Petrus lakabıyla bilinen Simunʼu çağırt. O, deniz kenarında derici Simunʼun evinde kalıyor.’ \v 33 Böylece sana hemen haber yolladım. Sen de iyilik ettin ve geldin. Evet, biz burada hepimiz Allahʼın huzurunda toplandık. Rabbin sana buyurduğu her şeyi dinlemeye hazırız”. \p \v 34 Petrus şöyle konuşmaya başladı: “Gerçekten anladım ki, Allah insanlar arasında ayrım yapmaz. \v 35 Hangi milletten olursa olsun kendisinden korkan ve \w doğru\w* olanı yapan kişiyi kabul eder. \v 36 Allahʼın İsrailoğullarına bildirdiklerinden haberiniz var. O, İsa Mesihʼin aracılığıyla esenlik müjdeledi. İsa Mesih herkese hâkim olan Rabʼdir. \v 37 Yahudiyeʼnin her tarafında neler olduğunu biliyorsunuz. Olaylar, Yahyaʼnın \w vaftiz\w* çağrısından sonra Celile bölgesinde başladı. \v 38 Allah Nasıralı İsaʼyı meshetti\f + \fr 10:38 \fr*\fk Allah Nasıralı İsaʼyı meshetti. \fk*\ft Özel bir görev için seçti.\ft*\f* ve Kutsal Ruhʼla güçlendirdi. İsa her tarafı gezip iyilik yaptı. \w İblisʼin|lemma="İblis"\w* eziyet ettiği insanların hepsini iyileştirdi. Çünkü Allah Oʼnunla birlikteydi. \p \v 39 Biz de İsaʼnın Yahudi topraklarında ve \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* yaptığı her şeye şahidiz. Oʼnu çarmıha asıp öldürdüler. \v 40 Fakat Allah Oʼnu üçüncü gün ölümden diriltti ve Oʼnu diri olarak insanlara gösterdi. \v 41 İsa bütün halka görünmedi. Allahʼın önceden seçtiği şahitlere göründü. O şahitler biziz. İsa ölümden dirildikten sonra Oʼnunla birlikte yedik içtik. \v 42 O, halka vaaz etmemizi emretti. Allah İsaʼyı ölülerle dirilerin yargıcı olarak seçti. Buna şahitlik etmemizi buyurdu. \v 43 Bütün peygamberler İsa hakkında şahitlik ediyor, ‘Oʼna iman eden herkesin günahları Oʼnun \w adıyla|lemma="ad"\w* bağışlanacak’ diyorlar.” \p \v 44 Petrus daha bu sözleri söylerken, Kutsal Ruh konuşmayı dinleyen herkesin üzerine indi. \v 45 Petrusʼla birlikte gelen Yahudi imanlılar şaşırıp kaldılar. Çünkü Allah, Kutsal Ruh armağanını Yahudi olmayanların üzerine dökmüştü. \v 46 Yahudi imanlılar Yahudi olmayanların da başka \w diller konuşup|lemma="diller konuşmak"\w* Allahʼı övdüklerini duydular. \p Bunun üzerine Petrus şöyle dedi: \v 47 “Madem onlar bizim gibi Kutsal Ruhʼu almışlar, kimse suyla \w vaftiz\w* olmalarına engel olamaz, değil mi?” \v 48 Böylece İsa Mesihʼin \w adıyla|lemma="ad"\w* \w vaftiz\w* olmalarını buyurdu. Sonra onlar Petrusʼun birkaç gün daha yanlarında kalmasını rica ettiler. \c 11 \s1 Petrusʼun Yeruşalimʼdeki imanlılara açıklaması \p \v 1 Bu arada elçiler ve Yahudiyeʼdeki imanlılar, diğer milletlerin de Allahʼın sözünü kabul ettiğini duydular. \v 2 Petrus \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* varınca, sünnete önem veren\f + \fr 11:2 \fr*\fk Sünnete önem veren \fk*\ft Bu kişiler, Yahudi olmayan imanlıların da sünnet edilmesi gerektiğini savunan Yahudi imanlılardı.\ft*\f* Yahudi imanlılar onu eleştirdiler. \v 3 “Sen sünnetsiz kişilerle aynı çatı altına girip onlarla birlikte yemek yemişsin!” dediler. \p \v 4 Petrus olup bitenleri onlara tek tek anlatmaya başladı. \v 5 “Ben Yafa şehrindeyken dua ediyordum” dedi. “O sırada olağanüstü hale dalıp bir görüntü gördüm. Büyük çarşafa benzeyen bir şey dört köşesinden tutulup gökten aşağıya indirildi. Bulunduğum yere kadar geldi. \v 6 Gözlerimi çarşafa dikip onu inceledim. Yeryüzünde yaşayan dört ayaklı hayvanlar, yabani hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar gördüm. \v 7 Sonra bana, ‘Petrus, kalk, kes ve ye!’ diyen bir ses işittim. \p \v 8 Fakat ben şöyle dedim: ‘Ya Rab! Kesinlikle olmaz! \w Murdar\w* ya da din bakımından kirli olan bir şey asla ağzıma girmedi.’ \p \v 9 Ses ikinci defa gökten, ‘Allahʼın temiz kıldığı şeyi, \w murdar\w* sayma’ dedi. \v 10 Bu olay üç defa oldu. Ondan sonra her şey tekrar göğe çekildi. \p \v 11 Tam o anda kaldığım evin önünde üç adam durdu. Onlar Sezariye şehrinden bana gönderilmişlerdi. \v 12 Kutsal Ruh bana, problem çıkarmadan onlarla gitmemi söyledi. Bu altı kardeş de benimle geldi ve biz adamın evine girdik. \v 13 O da bize kendi evinde görünen meleği nasıl gördüğünü anlattı. Melek ona şöyle demiş: ‘Yafaʼya haber yolla ve Petrus lakabıyla bilinen Simunʼu buraya çağırt. \v 14 Onun sana söyleyeceği sözlerle sen ve bütün ev halkın kurtuluş bulacaksınız.’ \p \v 15 Konuşmaya başladım. Tam o sırada Kutsal Ruh üzerimize ilk indiği gibi onların üzerine de indi. \v 16 O zaman Rabbin şu sözü aklıma geldi: ‘Yahya suyla \w vaftiz\w* etti, ama siz \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* vaftiz olacaksınız.’ \v 17 Allah onlara, Rab İsa Mesihʼe iman eden bizlere verdiğinin aynısını verdi. Bu durumda ben kimim ki, Allahʼa karşı geleyim?” \p \v 18 Bunu işitince yatıştılar ve Allahʼı yüceltip şöyle dediler: “Demek, Allah diğer milletlere de tövbe edip sonsuz yaşama kavuşma fırsatını vermiş.” \s1 Antakyaʼdaki imanlılar topluluğu \p \v 19 İstefanosʼun öldürülmesinden sonra eziyet sonucu dağılan imanlılar ta Fenike, Kıbrıs ve Antakyaʼya kadar gittiler. İsa hakkındaki haberi Yahudilerden başka kimseye duyurmadılar. \v 20 Fakat aralarında bazı Kıbrıslı ve Kireneli adamlar vardı. Onlar Antakyaʼya gelip Greklerle de konuşmaya başladılar. Greklere Rab İsaʼyı müjdelediler. \v 21 Rabbin eli onların üzerindeydi ve birçok kişi iman edip Rabbe döndü. \p \v 22 Olup bitenlerin haberi \w Yeruşalimʼdeki|lemma="Yeruşalim"\w* imanlılar topluluğuna ulaştı. Bunun üzerine Barnabaʼyı Antakyaʼya yolladılar. \v 23 Barnaba oraya vardığında Allahʼın oradakilere gösterdiği lütfu görünce sevindi. Rabbe canı gönülden sadık kalmaları için herkese cesaret verdi. \v 24 O, Kutsal Ruh ve imanla dolu, iyi bir adamdı. Böylece daha birçok kişi Rabbin topluluğuna katıldı. \p \v 25 Bundan sonra Barnaba, Saulʼu aramak için Tarsusʼa gitti. \v 26 Onu bulunca da Antakyaʼya geri getirdi. Bir yıl boyunca imanlılar topluluğuna katılıp birçok kişiyi eğittiler. İsaʼnın \w öğrencilerine|lemma="öğrenci"\w* Hristiyan\f + \fr 11:26 \fr*\fk Hristiyan \fk*\ft Grekçe “Hristianos” Hristos, yani Mesih taraftarı anlamına gelir.\ft*\f* adı ilk kez Antakyaʼda verildi. \p \v 27 O günlerde \w Yeruşalimʼden|lemma="Yeruşalim"\w* birkaç \w peygamber\w* Antakyaʼya geldi. \v 28 Onların arasında Hagabos adında biri vardı. O ayağa kalkıp bütün dünyada korkunç bir kıtlık olacağını Kutsal Ruh aracılığıyla bildirdi. Bu kıtlık da İmparator Klavdiyusʼun zamanında oldu. \v 29 Bunun üzerine Antakyaʼdaki imanlılar Yahudiyeʼde yaşayan imanlılara yardım etmeye karar verdiler. Her biri elinden geldiği kadar yardım gönderecekti. \v 30 Bağışlarını Barnaba ve Saulʼun eliyle \w Yeruşalimʼdeki|lemma="Yeruşalim"\w* topluluk liderlerine gönderdiler. \c 12 \s1 Petrusʼun mucizeyle hapisten kurtulması \p \v 1 O sırada kral \w Hirodes\w*\f + \fr 12:1 \fr*\fk Hirodes \fk*\ft Büyük Hirodesʼin torunu 1. Hirodes Agrippa.\ft*\f* imanlılar topluluğundan bazı kişilere eziyet etmeye başladı. \v 2 Yuhannaʼnın kardeşi Yakubʼu kılıçla öldürttü. \v 3 Yahudilerin bundan memnun kaldığını fark edince Petrusʼu da tutuklattı. O günlerde \w Mayasız Ekmek Bayramı\w* kutlanıyordu. \v 4 Petrusʼu yakalatıp hapishaneye attırdı. Onu kollamak için başına dörder kişilik dört takım asker koydu. \w Özgürlük Bayramıʼndan|lemma="Özgürlük Bayramı"\w* sonra Petrusʼu halkın önünde yargılamak istiyordu. \v 5 Böylece Petrus hapishanede gözaltına alındı. Fakat imanlılar topluluğu onun için Allahʼa canı gönülden dua ediyordu. \p \v 6 Tam \w Hirodesʼin|lemma="Hirodes"\w* onu halkın önünde yargılamak istediği günden önceki gece, Petrus iki zincirle bağlı olarak iki askerin arasında uyuyordu. Kapının önünde gardiyanlar durup, hapishanenin güvenliğini sağlıyorlardı. \v 7 Birdenbire Rabbin bir meleği göründü. Hücrede ışık parladı. Melek Petrusʼun yan tarafını dürtüp onu uyandırdı. “Çabuk kalk!” dedi. Bunun üzerine zincirler Petrusʼun bileklerinden düştü. \p \v 8 Melek ona şöyle dedi: “Kemerini bağla ve ayaklarına sandaletlerini giy!” Petrus da öyle yaptı. Melek, “Paltonu üstüne al ve peşimden gel” dedi. \v 9 Petrus dışarı çıktı ve meleğin arkasından gitti. Meleğin yaptığının gerçek olduğunu anlamıyor, olağanüstü bir görüntü gördüğünü sanıyordu. \v 10 Birinci ve ikinci nöbetçiyi geçtiler, sonra şehre açılan demir kapıya kadar geldiler. Kapı kendiliğinden açıldı. Dışarı çıkıp sokağın sonuna kadar yürüdükten sonra melek birdenbire Petrusʼun yanından ayrıldı. \p \v 11 O zaman Petrus kendine geldi ve şöyle dedi: “Rab bana meleğini göndermiş! Bunu şimdi gerçekten anlıyorum. Rab beni \w Hirodesʼin|lemma="Hirodes"\w* elinden ve Yahudi halkının bana yapmayı umduğu her şeyden kurtardı.” \p \v 12 Petrus olanların farkına varınca Meryemʼin evine gitti. Meryem Markos lakabıyla bilinen Yuhannaʼnın annesiydi. Orada birçok kişi toplanmış dua ediyordu. \v 13 Petrus evin dış kapısını çaldı. Roda adında hizmetçi kız kapıyı açmaya gitti. \v 14 Petrusʼun sesini tanıdı, ama o kadar sevinçliydi ki, kapıyı açmadan içeri koştu. “Petrus kapıda duruyor!” diye haber verdi. \p \v 15 Ona, “Sen çıldırmışsın!” dediler. Fakat kız ısrar edince, “Galiba onun meleğidir” dediler. \p \v 16 Petrus ise kapıyı çalmaya devam etti. Kapıyı açıp onu gördüler ve şaşırıp kaldılar. \v 17 Petrus susmaları için eliyle işaret etti. Onlara Rabbin kendisini nasıl hapisten çıkardığını anlattı. “Bu haberi Yakubʼa\f + \fr 12:17 \fr*\fk Yakubʼa \fk*\ft Burada adı geçen Yakub, Rab İsaʼnın üvey kardeşiydi. Zamanla Yeruşalimʼdeki imanlılar topluluğunun lideri oldu.\ft*\f* ve diğer imanlılara götürün” dedi. Ondan sonra oradan ayrıldı, başka yere gitti. \p \v 18 Sabah olunca askerler büyük telaşa düştü. “Petrusʼa ne oldu?” diye sordular. \v 19 \w Hirodes\w* de Petrusʼu arattı ama bulamadı. Bekçileri sorguya çekti ve öldürülmelerini emretti. \s1 Hirodesʼin ölümü \p Ondan sonra \w Hirodes\w* Yahudiyeʼden Sezariye şehrine gitti. Bir süre orada kaldı. \v 20 Hirodes, Sur ve Sayda şehir halklarına karşı çok öfkeliydi. Onlar da kralın saray yöneticisi olan Vlastusʼu kendi taraflarına çektiler ve hep birlikte Hirodesʼten barış istemeye gittiler. Çünkü memleketlerinin yiyeceği Hirodesʼin ülkesinden geliyordu. \p \v 21 Karar verilen günde \w Hirodes\w* krallık elbiselerini içinde tahtına oturdu. Onlara bir konuşma yapmaya başladı. \v 22 Halk ise, “Bu bir insanın sesi değil, bir tanrının sesi!” diye bağırıp durdu. \v 23 Tam o anda Rabbin bir meleği Hirodesʼi çarptı. Çünkü o Allahʼı yücelteceğine kendini yüceltti. Bağırsak kurtları içini yedi ve böylece can verdi. \p \v 24 Allahʼın sözü ise yayılıyordu ve iman edenlerin sayısı günden güne artıyordu. \p \v 25 Barnaba ve Saul hizmetlerini bitirip \w Yeruşalimʼden|lemma="Yeruşalim"\w* Antakyaʼya döndüler. Yanlarına Markos lakabıyla bilinen Yuhannaʼyı da aldılar. \c 13 \s1 Barnabaʼyla Saulʼun görevlendirilmesi \p \v 1 Antakyaʼdaki imanlılar topluluğunda \w peygamberler|lemma="peygamber"\w* ve öğretmenler\f + \fr 13:1 \fr*\fk Öğretmenler \fk*\ft İmanlıları Allahʼın sözüyle iman yolunda eğitenler.\ft*\f* vardı. Adları Barnaba, Niger\f + \fr 13:1 \fr*\fk Niger \fk*\ft Siyah anlamındaki bu takma adı, bu imanlının Afrikalı olduğunu gösterebilir.\ft*\f* lakabıyla bilinen Şimon, Kirene\f + \fr 13:1 \fr*\fk Kirene \fk*\ft Yıkıntıları bugün Libyaʼda bulunan şehir.\ft*\f* şehrinden Lukiyus, bölge kralı \w Hirodesʼle|lemma="Hirodes"\w* birlikte büyümüş olan Menahem ve Saulʼdu. \v 2 Onlar oruç tutup Rabbe ibadet ederken Kutsal Ruh şöyle dedi: “Barnabaʼyla Saulʼu özel bir hizmete çağırdım. Onları bana ayırın.” \v 3 Oruç tutup dua ettikten sonra Barnabaʼyla Saulʼa elleriyle dokunarak \w kutsadılar|lemma="kutsamak"\w*. Sonra onları yolcu ettiler. \s1 Kıbrıs adasında \p \v 4 Böylece Kutsal Ruhʼun emriyle yola çıkan Barnabaʼyla Saul Selefkiye\f + \fr 13:4 \fr*\fk Selefkiye \fk*\ft Bugünkü Samandağ.\ft*\f* limanına gittiler, oradan da gemiyle Kıbrısʼa geçtiler. \v 5 Salamis şehrine varınca Yahudilerin \w toplantı yerlerinde|lemma="toplantı yeri"\w* Allahʼın sözünü duyurmaya başladılar. Yuhanna Markos onların yardımcısıydı. \p \v 6 Bütün adayı boydan boya geçip Baf şehrine geldiler. Orada Baryeşu adında Yahudi bir büyücüyle karşılaştılar. O aynı zamanda sahte bir peygamberdi. \v 7 Baryeşu, adanın valisi Sergiyus Pavlusʼa devamlı eşlik ediyordu. Vali akıllı biriydi. Barnabaʼyla Saulʼu çağırtıp Allahʼın sözünü işitmek istedi. \v 8 Baryeşu büyücü anlamına gelen Elimas adıyla tanınıyordu. O Barnabaʼyla Saulʼa karşı koydu ve valinin imana gelmesine engel olmaya çalıştı. \v 9 Fakat Pavlus olarak da bilinen Saul \w Kutsal Ruhʼla|lemma="Kutsal Ruh"\w* dolup gözlerini Elimasʼa dikti \v 10 ve şöyle dedi: “Seni \w İblis\w* oğlu, \w doğru\w* olan her şeyin düşmanı! Yüreğin her türlü yalan ve dolandırıcılıkla dolu. Rabbin doğru yolunu çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin? \v 11 İşte şimdi, Rab elini kaldırıp cezanı verecek. Kör olacaksın, bir süre güneşi göremeyeceksin!” \p O anda Elimasʼın üzerine sis ve karanlık çöktü. Sağa sola dönerek elinden tutup yol gösterecek birini aradı. \v 12 Vali bu olanları görünce, Rab hakkında öğretilenlere hayran kaldı ve iman etti. \s1 Pisidya sınırındaki Antakyaʼda \p \v 13 Pavlus ve arkadaşları Bafʼtan denize açılıp Pamfilya bölgesindeki Perge şehrine gittiler. Orada Yuhanna Markos onlardan ayrılıp \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* döndü. \v 14 Diğerleri Pergeʼden devam edip Pisidya sınırındaki Antakya şehrine\f + \fr 13:14 \fr*\fk Pisidya sınırındaki Antakya \fk*\ft Bu şehir \+xt Elçilerin İşleri 13:1\+xt* ayetindeki Antakya şehriyle karıştırılmamalı. Bu ayetteki Antakya Suriyeʼye yakın Hatay ilinde hâlâ aynı adı taşıyan şehirdir. Pisidya Antakyasıʼnın yıkıntıları ise bugünkü Isparta ilindedir.\ft*\f* vardılar. \w Şabat\w* gününde Yahudilerin \w toplantı yerine|lemma="toplantı yeri"\w* girip oturdular. \v 15 Tevratʼtan ve peygamberlerin kitaplarından okunduktan sonra toplantı yerinin liderleri onları çağırtıp şöyle dediler: “Kardeşler, halkımıza bir teşvik sözünüz varsa söyleyin.” \p \v 16 Pavlus ayağa kalktı. Eliyle işaret ederek şöyle konuştu: “Ey İsrail soyu ve Allahʼtan korkan diğer milletler! Beni dinleyin! \v 17 Bu İsrail halkının ibadet ettiği Allah atalarımızı seçmişti. Mısırʼda gurbette yaşarlarken Allah onları büyük bir halk yaptı. Sonra onları kolunun gücüyle Mısırʼdan çıkardı. \v 18 Yaklaşık kırk yıl boyunca ıssız yerlerde onlara katlandı. \v 19 Kenan topraklarında yedi milleti yok etti ve topraklarını miras olarak halkımıza dağıttı. \v 20 Bütün bunlar yaklaşık dört yüz elli yıl sürdü. \p Bundan sonra onlara hâkimler verdi. Bu da peygamber Samuelʼin zamanına kadar sürdü. \v 21 Samuelʼden bir kral seçmesini istediler. Allah da onlara Benyamin \w oymağından|lemma="oymak"\w* Kişʼin oğlu Saulʼu kral yaptı. Kırk yıl böyle geçti. \v 22 Allah Saulʼun krallığına son verdi ve kral olarak Davudʼu başa geçirdi. Davud için şahitlik ederek şöyle dedi: ‘Ben İşayʼın oğlu Davudʼu buldum. O, gönlüme uygun bir adamdır ve bütün istediğimi yerine getirecek.’ \p \v 23 Allah, verdiği vaadi yerine getirerek bu adamın soyundan İsrail halkına bir Kurtarıcı gönderdi. Bu Kurtarıcı İsaʼdır. \v 24 İsaʼnın ortaya çıkmasından önce Yahya bütün İsrail halkını tövbe edip \w vaftiz\w* olmaya çağırdı. \v 25 Yahya, görevini tamamlarken hep şöyle diyordu: ‘Sizce ben kimim? Ben \w Mesih\w* değilim! Ama bakın, O benden sonra geliyor. Oʼnun ayaklarındaki sandaletlerini çözmeye layık değilim.’ \p \v 26 Kardeşler, bu kurtuluş haberi, İbrahimʼin soyundan gelenlere ve aranızda Allahʼtan korkan diğerlerine, yani hepimize gönderildi. \v 27 \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* oturanlar ve onların liderleri İsaʼnın kim olduğunu fark etmediler ve Oʼnu yargıladılar. Böylece her Şabat günü okunan peygamberlerin sözlerini yerine getirdiler. \v 28 Aslında Oʼnu ölüm cezasına çarptırmak için hiçbir sebep bulamadılar, ama yine de Oʼnun öldürülmesini Pilatusʼtan istediler. \v 29 Kutsal Yazılarʼda Oʼnun hakkında yazılanların hepsini yerine getirdikten sonra Oʼnu çarmıhtan indirip \w mezara|lemma="mezar"\w* koydular. \v 30 Ama Allah Oʼnu ölümden diriltti. \v 31 İsa kendisiyle birlikte Celile bölgesinden \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gelmiş olanlara günlerce göründü. Onlar da şimdi İsa için halka şahitlik ediyorlar. \p \v 32-33 Biz de size şu müjdeyi getiriyoruz: Allah atalarımıza verdiği vaadi onların torunları olan bizler için yerine getirdi. Bunu İsaʼyı ortaya çıkarmakla yaptı. İkinci \w Mezmurʼda|lemma="Mezmur"\w* da yazıldığı gibi: \q1 ‘Sen benim oğlumsun, \q2 bugün ben sana baba oldum.’\f + \fr 13:32‑33 \fr*\ft \+xt Mezmur 2:7\+xt*\ft*\f* \m \v 34 Allah İsaʼyı ölümden diriltti, bedeninin çürümesine hiçbir zaman izin vermeyecek. Allah bu konuda şunları söyledi: \q1 ‘Davudʼa söz verdiğim kutsal ve kalıcı bereketleri size vereceğim.’\f + \fr 13:34 \fr*\ft \+xt Yeşaya 55:3\+xt*\ft*\f* \m \v 35 Bu sebeple başka bir \w Mezmur\w*ʼda şöyle diyor: \q1 ‘Sen sadık hizmetkârının \w mezarda|lemma="mezar"\w* çürümesine izin vermeyeceksin.’\f + \fr 13:35 \fr*\ft \+xt Mezmur 16:10\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \p \v 36 Davud kendi zamanında Allahʼın amacına hizmet ettikten sonra hayata gözlerini kapadı.\f + \fr 13:36 \fr*\fk Hayata gözlerini kapadı \fk*\ft Harfi harfine “uykuya daldı.” Öldü demektir. İncilʼde dirilme umuduna sahip imanlının ölümü uykuya benzetilir.\ft*\f* Atalarının yanına gömüldü ve bedeni \w mezarda|lemma="mezar"\w* çürüdü. \v 37 Fakat İsa mezarda çürümedi. Allah Oʼnu ölümden diriltti. \p \v 38 Böylece kardeşler, şunu bilin ki, İsa sayesinde günahların bağışlandığı size bildiriliyor. Musaʼya verilen Tevrat, sizi günahlarınızdan kurtaramaz. \v 39 Fakat İsaʼya iman eden herkes, Oʼnun aracılığıyla kurtulur. \v 40 Bu sebeple dikkat edin, peygamberlerin söyledikleri başınıza gelmesin: \q1 \v 41 ‘Bakın, siz alay edenler, \q2 şaşkına dönün ve ortadan kaybolun! \q1 Çünkü sizin günlerinizde ben bir iş yapıyorum. \q2 Öyle bir iş ki, onu birisi size anlatsa bile, \q2 hiçbir zaman inanmayacaksınız.’ ”\f + \fr 13:41 \fr*\ft \+xt Habakuk 1:5\+xt*\ft*\f* \p \v 42 Pavlusʼla Barnaba dışarı çıkarken, oradakiler bir sonraki Şabat gününde aynı konularda vaaz etmelerini onlardan rica ettiler. \v 43 \w Toplantı yerindeki|lemma="toplantı yeri"\w* toplantı dağıldıktan sonra Yahudilerin ve Yahudi inancını kabul eden dindar yabancıların birçoğu Pavlusʼla Barnabaʼya katıldı. Pavlusʼla Barnaba bu insanlarla konuşup onları hep Allahʼın lütfuna güvenmeye teşvik ettiler. \p \v 44 Ertesi Şabat günü hemen hemen bütün şehir Rabbin sözünü duymak için toplandı. \v 45 Fakat Yahudi liderler kalabalığı görünce kıskançlıkla doldular. Pavlusʼun söylediklerine karşı çıkıp ona hakaret etmeye başladılar. \p \v 46 Pavlus ve Barnaba ise cesaretle karşılık verdiler: “Allahʼın sözünün önce size bildirilmesi lazımdı. Madem siz onu reddediyorsunuz ve kendinizi sonsuz yaşama layık görmüyorsunuz, biz diğer milletlere dönüyoruz. \v 47 Çünkü Rab bize şöyle buyurdu: \q1 ‘Seni milletlere ışık yaptım. \q2 Dünyanın en uzak yerine kadar kurtuluş götüreceksin.’ ”\f + \fr 13:47 \fr*\ft \+xt Yeşaya 49:6\+xt*\ft*\f* \p \v 48 Yahudi olmayanlar bunu işitince sevinip Rabbin sözünü yüceltmeye başladılar. Sonsuz yaşama kavuşmak için seçilenlerin hepsi iman etti. \p \v 49 Rabbin sözü bütün o bölgede yayıldı. \v 50 Fakat Yahudi liderler, dindar olan saygın kadınları ve şehrin ileri gelen erkeklerini ayağa kaldırdılar. Pavlusʼla Barnabaʼya eziyet etmeye kışkırttılar ve onları memleketlerinden kovdular. \v 51 Pavlusʼla Barnaba ise onlara uyarı olsun diye, ayaklarının tozunu silktiler. Sonra Konyaʼya gittiler. \v 52 İsaʼnın Pisidya Antakyasıʼndaki \w öğrencileri|lemma="öğrenci"\w* sevinç ve Kutsal Ruhʼla dolup taşıyorlardı. \c 14 \s1 Konyaʼda \p \v 1 Konyaʼda ise Pavlus ve Barnaba her zamanki gibi Yahudilerin \w toplantı yerine|lemma="toplantı yeri"\w* girdiler. Öyle konuştular ki, hem Yahudilerden hem de Greklerden birçok kişi iman etti. \v 2 Ama iman etmek istemeyen Yahudiler, Yahudi olmayan kişilerin düşüncelerini zehirlediler ve onları imanlılara karşı gelmeye kışkırttılar. \v 3 Pavlusʼla Barnaba uzun bir zaman orada kaldılar. Rab hakkında cesaretle konuştular. Rab, onlara \w mucizeler|lemma="mucize"\w* ve harikalar yapma gücünü verdi. Böylece lütfu hakkında verdikleri vaazları doğruladı. \v 4 Ancak şehir halkı ikiye bölündü: kimisi Yahudilerin, kimisi de elçilerin tarafını tuttu. \v 5 Yahudilerle Yahudi olmayanlardan bazıları, liderlerinin desteğiyle elçileri dövmek ve taşlamak için plan yaptılar. \v 6 Fakat Pavlusʼla Barnaba bundan haber alınca kaçtılar. Likaonya bölgesinin Listra ve Derbe şehirlerine ve etraf köylere gittiler. \v 7 Oralarda da \w Müjdeʼyi|lemma="Müjde"\w* yaymaya devam ettiler. \s1 Listra ve Derbeʼde \p \v 8 Listra şehrinde ayakları tutmayan bir adam vardı. Doğuştan sakattı, hiç yürüyemiyordu. \v 9 Pavlusʼun konuşmasını dinledi. Pavlus ona dikkatle baktı ve adamın şifa bulmak için imanı olduğunu gördü. \v 10 O zaman yüksek sesle şöyle dedi: “Ayağa kalk, dik dur!” Adam ayağa fırladı ve yürümeye başladı. \p \v 11 Kalabalıklar Pavlusʼun yaptığını görünce, seslerini yükseltip Likaonya dilinde şöyle dediler: “Tanrılar insan kılığına girip yanımıza inmişler!” \v 12 Barnabaʼya Zeus\f + \fr 14:12 \fr*\fk Zeus \fk*\ft ve \ft*\fk Hermes \fk*\ft Greklerin inancında Zeus en önemli tanrı sayılıyordu. Hermes onun habercisi ve sözcüsüydü.\ft*\f* adını, Pavlusʼa ise baş sözcü olduğu için Hermes adını taktılar. \v 13 Zeus tapınağı şehrin dışındaydı. Tapınağın rahibi şehir kapısına çiçeklerle süslenmiş boğalar getirdi. Halkla birlikte kurban kesmek istiyordu. \p \v 14 Elçiler, yani Barnaba ve Pavlus, bunu duyunca elbiselerini yırtarak kalabalığa daldılar. Yüksek sesle şöyle dediler: \v 15 “Beyler, neden böyle yapıyorsunuz? Biz de sizin gibi insanız, aynı tabiata sahibiz. Size müjde getiriyoruz. Sizi bu boş şeylerden vazgeçip diri olan Allahʼa dönmeye çağırıyoruz. O, gökyüzünü, yeryüzünü, denizi ve onların içinde olan her şeyi yaratmıştır. \v 16 Allah, geçmiş kuşaklarda bütün milletlerin kendi bildikleri yoldan gitmelerine izin verdi. \v 17 Yine de varlığına şahitlik olarak size iyilik yapıyor. Size gökten yağmur yağdırıyor, meyve dolu mevsimler veriyor. Karnınızı doyuruyor, yüreklerinizi de sevindiriyor.” \v 18 Pavlusʼla Barnaba bunları söyleyerek kalabalığın onlara kurban kesmesine zor engel oldular. \p \v 19 Ama Pisidya Antakyası ve Konya şehirlerinden bazı Yahudiler geldiler. Onlar halkı kendi taraflarına çekip Pavlusʼu taşladılar. Onu ölü sanıp şehirden dışarı sürüklediler. \v 20 Fakat İsaʼnın \w öğrencileri|lemma="öğrenci"\w* Pavlusʼun etrafında toplandılar. O da ayağa kalktı ve şehre döndü. Ertesi gün Barnabaʼyla birlikte Derbe şehrine gitti. \p \v 21 Orada İsaʼyı müjdelediler ve birçok kişiyi Oʼnun \w öğrencisi|lemma="öğrenci"\w* olarak yetiştirdiler. Ondan sonra Listra, Konya ve Pisidya Antakyasıʼna döndüler. \v 22 Oralarda İsaʼnın öğrencilerini yüreklendirip güçlendirdiler. Onları imana bağlı kalmaya teşvik ettiler. “\w Allahʼın Krallığıʼna|lemma="Allahʼın Krallığı"\w* girmek için, birçok sıkıntıdan geçmemiz lazım” dediler. \v 23 Pavlusʼla Barnaba imanlıların her topluluğunda liderler görevlendirdiler. Oruç tutup dua ettiler. Sonra liderleri iman ettikleri Rabbe emanet ettiler. \v 24 Pisidyaʼnın içinden geçip Pamfilya bölgesine vardılar. \v 25 Perge şehrinde Allahʼın sözünü vaaz ettikten sonra Antalyaʼya gittiler. \p \v 26 Oradan da gemiye binip Antakyaʼya doğru gittiler.\f + \fr 14:26 \fr*\fk Antakya \fk*\ft Bu bölümde Antakya adlı iki şehir var. \+xt Ayet 21|link-href="ACT 14:21"\+xt*ʼde sözü geçen Pisidya Antakyasıʼnın yıkıntıları bugünkü Isparta ilindedir. Bu ayetteki Antakya ise Suriyeʼye yakın Hatay ilinde hâlâ aynı adı taşıyan şehirdir.\ft*\f* Tamamlamış oldukları görevi yapmak için Allahʼın lütfuna Antakyaʼda teslim edilmişlerdi. \v 27 Oraya varınca imanlılar topluluğunu bir araya çağırdılar. Allahʼın onların eliyle neler yaptığını, nasıl diğer milletler için bir iman kapısı açtığını teker teker anlattılar. \v 28 İsaʼnın Antakyaʼdaki \w öğrencileriyle|lemma="öğrenci"\w* uzun uzun vakit geçirdiler. \c 15 \s1 Yeruşalimʼdeki toplantı \p \v 1 Yahudiye bölgesinden bazı kişiler Antakyaʼya gelip oradaki imanlılara şunu öğretmeye başladılar: “Musaʼya verilen Tevratʼa göre sünnet olmazsanız, kurtulamazsınız.” \v 2 Pavlus ve Barnaba bu adamlarla çekişti. Aralarında uzun bir \w tartışma\w* oldu. Sonunda Pavlusʼla Barnabaʼyı ve oradan bazı imanlıları \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gönderme kararı verildi. Onlar bu konuyu elçilere ve diğer liderlere danışacaklardı. \v 3 Böylece imanlılar topluluğu onları yolcu ettikten sonra Fenike ve \w Samiriye\w* bölgelerinden geçtiler. Oradaki imanlılara Yahudi olmayan insanların nasıl Allahʼa döndüğünü anlattılar. Bu haber bütün imanlıları fazlasıyla sevindirdi. \v 4 Pavlus, Barnaba ve yanlarındaki imanlılar Yeruşalimʼe vardılar. Oradaki imanlılar topluluğu, elçiler ve liderler tarafından hoş karşılandılar. Allahʼın onların eliyle yapmış olduğu her şeyi anlattılar. \p \v 5 Fakat \w Ferisi|lemma="Ferisiler"\w* partisinden imana gelmiş bazı kişiler kalkıp şöyle dediler: “Yahudi olmayan imanlıları sünnet etmeliyiz. Musaʼya verilen Tevratʼa uymalarını emretmeliyiz.” \p \v 6 Bunun üzerine elçiler ve liderler bu sorunu görüşmek için bir araya geldiler. \v 7 Uzun bir tartışmadan sonra Petrus ayağa kalkıp onlara şöyle dedi: “Kardeşler, biliyorsunuz, Allah uzun zaman önce aranızdan beni seçti. Diğer milletlerin \w Müjdeʼyi|lemma="Müjde"\w* benim ağzımdan duyarak ve imana gelmelerini istiyordu. \v 8 İnsanın yüreğini bilen Allah, Kutsal Ruhʼu bize verdiği gibi, onlara da verdi. Böylece onları kabul ettiğini gösterdi. \v 9 Onların yüreklerini imanla temizledi. Bizimle onların arasında hiç ayrım yapmadı. \v 10 Tevratʼın buyrukları ağır bir yüktür. Öyleyse neden şimdi imanlıların üstüne bu yükü koymakla Allahʼın sabrını deniyorsunuz? Bu yükü ne biz taşıyabildik ne de atalarımız taşıyabildiler. \v 11 Hayır! Biz Rab İsaʼnın lütfuyla kurtulduğumuza inanıyoruz. Yahudi olmayanlar da aynen böyle kurtulur.” \p \v 12 Bunun üzerine bütün topluluk sustu ve Barnabaʼyla Pavlusʼu dinlemeye başladı. Barnabaʼyla Pavlus, Allahʼın onların elleriyle milletlerin arasında ne gibi \w mucizeler|lemma="mucize"\w* ve harikalar yaptığını anlattılar. \v 13 Onlar konuşmalarını bitirince, Yakub\f + \fr 15:13 \fr*\fk Yakub \fk*\ft Burada adı geçen Yakub, Rab İsaʼnın üvey kardeşiydi. Zamanla Yeruşalimʼdeki imanlılar topluluğunun lideri oldu.\ft*\f* söz alıp şöyle dedi: “Kardeşler, beni dinleyin! \v 14 Simun\f + \fr 15:14 \fr*\fk Simun \fk*\ft Yakub, burada Petrusʼtan söz ederken Şimon diye çağırarak Simun adının İbranice şeklini kullanır.\ft*\f* bize Allahʼın ilk defa diğer milletlerle nasıl ilgilenip, onlardan kendisine ait bir halk çıkardığını açıkladı. \v 15 Peygamberlerin sözleri de bunu doğruluyor. Aynı yazıldığı gibi: \q1 \v 16 ‘Rab diyor ki, bundan sonra geri döneceğim, \q2 Davudʼun yıkık evini yeniden kuracağım. \q1 Evet, onun yıkıntılarını yeniden inşa edeceğim. \q2 Onu tekrar ayağa kaldıracağım. \q1 \v 17-18 O zaman geriye kalan insanlar, \q2 halkım olmaya çağırdığım bütün milletler, \q2 bana sığınacaklar.’\f + \fr 15:17‑18 \fr*\ft \+xt Amos 9:11,12\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \q1 Rab bu şeyleri ezelden beri bildirmiştir. \p \v 19 Bu sebeple, bence Allahʼa dönen yabancılara güçlük çıkarmayalım. \v 20 Ancak onlara bir mektup yazalım ve şu buyruğu verelim: putların önünde kesilmiş ve bu sebeple temiz olmayan kurban etlerinden, evlilik dışındaki seksüel ilişkilerden, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve kanı süzülmemiş etten uzak durun. \v 21 Bildiğiniz gibi Musaʼya verilen Tevrat eski zamanlardan beri her şehirde vaaz ediliyor, her \w Şabat\w* günü \w toplantı yerlerinde|lemma="toplantı yeri"\w* okunuyor.” \s1 Yeruşalimʼdeki liderlerin mektubu \p \v 22 Bunun üzerine elçiler ve diğer liderler bütün imanlılar topluluğuyla birlikte aralarından bazı adamlar seçtiler. Onları Pavlus ve Barnabaʼyla birlikte Antakya şehrine göndermeyi uygun gördüler. Barsabba adıyla bilinen Yahudaʼyı ve Silasʼı seçtiler. Bunlar imanlıların arasında liderlerdi. \v 23 Onların eliyle şu mektubu gönderdiler: \pmo “Kardeşleriniz olan biz elçiler ve diğer liderlerden selam! \pmo Antakya şehrinde ve Suriyeʼyle Kilikya bölgelerinde bulunan sizlere, yani Yahudi olmayan imanlı kardeşlerimize selam ederiz. \pm \v 24 Duyduğumuza göre aramızdan çıkan bazı kişiler sizi sözleriyle rahatsız etmiş, kafalarınızı karıştırmışlar. Onları biz göndermedik. \v 25 Bu nedenle aramızdan bazı adamları seçtik. Onları sevgili kardeşlerimiz Barnaba ve Pavlusʼla birlikte size göndermeye karar verdik. \v 26 Bu adamlar Rabbimiz İsa Mesihʼin \w adı|lemma="ad"\w* için hayatlarını tehlikeye attılar. \v 27 Böylece Yahuda ve Silasʼı gönderiyoruz. Onlar da aynı şeyleri sözlü olarak anlatacaklar. \v 28 Evet, \w Kutsal Ruh\w* ve biz, şu zorunlu kuralların dışında, üzerinize daha fazla yük koymamayı uygun gördük: \v 29 Putların önünde kesilen kurban etlerinden, kanı süzülmemiş etten, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve evlilik dışındaki seksüel ilişkilerden uzak durmalısınız. Bunlardan sakınırsanız, iyi edersiniz. \pmc Hoşça kalın!” \p \v 30 Böylece Barnaba, Pavlus, Yahuda ve Silas yolcu edildi. Antakyaʼya varınca, topluluğu bir araya getirip mektubu teslim ettiler. \v 31 İmanlılar mektubu okuyunca, içindeki cesaret verici sözlere sevindiler. \v 32 Kendileri \w peygamber\w* olan Yahuda ve Silas birçok vaaz verdiler. İmanlıları yüreklendirip güçlendirdiler. \v 33-34 Bir süre orada kaldılar. Sonra imanlılar, onları gönderen kişilere geri dönmek üzere esenlik dileğiyle yolcu ettiler.\f + \fr 15:33‑34 \fr*\ft Bazı Grekçe elyazmalarında şu sözler eklenir: Ama Silas orada kalmaya karar verdi.\ft*\f* \v 35 Pavlusʼla Barnaba ise Antakyaʼda kaldılar ve birçok kişiyle birlikte vaaz edip Rabbin sözünü müjdelediler. \s1 Barnaba ile Pavlusʼun arasında anlaşmazlık \p \v 36 Bir süre sonra Pavlus Barnabaʼya şöyle dedi: “Haydi Rabbin sözünü vaaz ettiğimiz bütün o kasabalara dönüp imanlı kardeşlerimizi ziyaret edelim. Hallerini görelim.” \v 37 Barnaba, Markos diye bilinen Yuhannaʼyı yanlarına almak istiyordu. \v 38 Fakat Pavlus bunu uygun görmedi. Onu yanlarına almak istemedi. Çünkü Markos onları daha önce Pamfilyaʼda terk etmiş ve göreve onlarla birlikte devam etmemişti. \v 39 Aralarında öyle keskin bir anlaşmazlık çıktı ki, birbirlerinden ayrıldılar. Barnaba Markosʼu yanına alıp gemiyle Kıbrısʼa gitti. \v 40 Pavlus ise Silasʼı seçti ve imanlılar tarafından Rabbin lütfuna emanet edildikten sonra yola çıktı. \v 41 Suriye ve Kilikya bölgelerinden geçerek oradaki imanlılar topluluklarını güçlendirdi. \c 16 \s1 Timoteos Pavlusʼa katılıyor \p \v 1 Sonra Pavlus Derbe ve Listra şehirlerine geldi. Listraʼda İsaʼnın Timoteos adında bir \w öğrencisi|lemma="öğrenci"\w* vardı. Annesi İsaʼya iman etmiş bir Yahudi, babası ise Grekti. \v 2 Listra ve Konyaʼdaki imanlılar Timoteos hakkında iyi şeyler söylüyorlardı. \v 3 Pavlus Timoteosʼu yolculukta yanına almak istedi. O bölgedeki Yahudiler yüzünden Timoteosʼu sünnet ettirdi.\f + \fr 16:3 \fr*\fk Timoteosʼu sünnet ettirdi. \fk*\ft Grekler oğullarını sünnet etmezlerdi. Timoteos annesi sayesinde Yahudi sayılırdı. Fakat sünnet edilmeseydi Yahudiler tarafından kabul edilmezdi. Bu sebeple Pavlus onu sünnet ettirdi.\ft*\f* Çünkü babasının Grek olduğunu hepsi biliyordu. \v 4 Pavlus, Silas ve Timoteos şehir kasaba dolaştılar. \w Yeruşalimʼdeki|lemma="Yeruşalim"\w* elçilerle diğer liderlerin aldığı kararları imanlılara bildirdiler. Bunlara uymalarını istediler. \v 5 Böylece toplulukların imanı kuvvetlendi, imanlılar her gün sayıca çoğaldılar. \s1 Pavlus görüntüde Makedonyalı adamı görüyor \p \v 6 Pavlus, Silas ve Timoteos Frigya ve Galatya sınırlarındaki bölgeden geçtiler, çünkü Kutsal Ruh \w Ege\w* bölgesinde vaaz etmelerini engellemişti. \v 7 Misya bölgesine varınca Bitinya bölgesine geçmek istediler, ama İsaʼnın Ruhʼu onlara izin vermedi. \v 8 Misyaʼdan geçip Troas şehrine gittiler. \v 9 O gece Pavlus olağanüstü bir görüntü gördü. Karşısında Makedonyalı bir adam durmuş ona şöyle yalvarıyordu: “Makedonyaʼya gel ve bize yardım et!” \v 10 Pavlusʼun gördüğü bu görüntüden sonra hemen oradan ayrılıp Makedonyaʼya gitmenin bir yolunu aradık. Çünkü Allahʼın bizi oradakilere \w Müjdeʼyi|lemma="Müjde"\w* duyurmaya çağırdığını anladık. \s1 Lidya Rabbe geliyor \p \v 11 Troasʼtan denize açılıp doğrudan Semadirek adasına gittik. Ertesi gün Neapolis\f + \fr 16:11 \fr*\fk Neapolis \fk*\ft Bugünkü adı Kavalaʼdır. Yunanistanʼın kuzeyinde bulunur.\ft*\f* şehrine devam ettik. \v 12 Oradan da Filipiʼye\f + \fr 16:12 \fr*\fk Filipiʼye \fk*\ft Yıkıntıları Yunanistanʼın Kavala şehrine yakın bir kasaba.\ft*\f* geçtik. Filipi, Romalıların kurduğu bir yerleşme yeri\f + \fr 16:12 \fr*\fk Yerleşme yeri \fk*\ft Romalıların kurduğu ve kendi kanunları ve yönetimiyle yürüttüğü şehir, Roma kolonisi.\ft*\f* ve Makedonya bölgesinin birinci kısmında bulunan bir şehirdir. Orada birkaç gün kaldık. \p \v 13 \w Şabat\w* günü şehir kapısından çıkıp ırmak kenarına gittik. Orada bir dua yeri olacağını düşündük. Oturduk ve toplanmış olan kadınlarla konuşmaya başladık. \v 14 Bizi dinleyenler arasında Tiyatira\f + \fr 16:14 \fr*\fk Tiyatira \fk*\ft Bugünkü Akhisar. Türkiyeʼnin Ege bölgesindedir.\ft*\f* şehrinden Lidya adında bir kadın vardı. Mor renkli kumaş ticareti yapardı. Allahʼa tapınan biriydi. Pavlusʼun söylediklerine önem vermesi için Rab Lidyaʼnın yüreğini açtı. \v 15 Kendisi ve bütün ev halkı \w vaftiz\w* oldu. Sonra bizi evine davet etti: “Eğer siz beni Rabbe iman etmiş biri sayarsanız, evime gelip bende kalın” dedi. Böylece bizi razı etti. \s1 Pavlusʼla Silas hapse atılıyor \p \v 16 Bir gün, biz dua yerine giderken, bir köle kızla karşılaştık. Kızın içinde falcılık ruhu vardı. Gelecekten haber vererek sahiplerine çok para kazandırıyordu. \v 17 Pavlusʼla bizim arkamıza takıldı ve şöyle bağırıp durdu: “Bu adamlar yüce Allahʼın kullarıdır. Size kurtuluş yolunu bildiriyorlar.” \v 18 Günlerce böyle devam etti. Pavlus bundan öyle rahatsız oldu ki, dönüp kızdaki ruha şöyle dedi: “İsa Mesihʼin \w adıyla|lemma="ad"\w* sana emrediyorum, bu kızın içinden çık!” Ruh da anında kızdan çıktı. \p \v 19 Kızın sahipleri para kazanma umutlarının yok olduğunu gördüler. Pavlusʼla Silasʼı yakalayıp meydana, şehir yöneticilerinin önüne sürüklediler. \v 20 Onları hâkimlerin yanına götürüp şöyle dediler: “Bu adamlar şehrimizi karıştırıyorlar. Onlar Yahudi. \v 21 Biz Romalıların kabul etmesi ve uygulaması yasak olan adetler yayıyorlar.” \p \v 22 Kalabalık da Pavlusʼla Silasʼa yapılan saldırıya katıldı. Hâkimler onların elbiselerinin yırtılıp çıkartılması ve sopalarla dövülmeleri için buyruk verdiler. \v 23 Onları iyice dövdükten sonra, hapishaneye attılar. Hapishane müdürüne de, onları sıkı güvenlik altına alması için buyruk verdiler. \v 24 Böyle bir buyruğu alan müdür, onları hapishanenin en içerdeki kısmına attı ve ayaklarını tomruğa vurdu.\f + \fr 16:24 \fr*\fk Tomruğa vurdu. \fk*\ft Tomruk: suçlunun ayaklarının geçirildiği tahtadan yapılan işkence aracı.\ft*\f* \p \v 25 Gece yarısına yakın bir vakitte Pavlus ve Silas dua ediyor, ilahilerle Allahʼı övüyorlardı. Öbür tutuklular da onları dinliyordu. \v 26 Aniden öyle büyük bir deprem oldu ki, hapishanenin temelleri sarsıldı. Birdenbire bütün kapılar açıldı ve herkesin zincirleri çözüldü. \v 27 Hapishane müdürü uykusundan kalktı, hapishanenin kapılarını açık gördü ve bütün tutukluların kaçmış olduğunu sandı. Bu sebeple kılıcını çekip kendini öldürecekti. \v 28 Fakat Pavlus yüksek sesle şöyle dedi: “Sakın kendine zarar verme, çünkü hepimiz buradayız!” \p \v 29 Müdür lamba getirtti, içeri koştu ve korkudan titreyerek Pavlusʼla Silasʼın önünde yere kapandı. \v 30 Onları dışarı çıkarttı. “Efendiler, kurtulmak için ne yapmam lazım?” diye sordu. \p \v 31 Onlar, “Rab İsaʼya iman et, hem sen, hem de ev halkın kurtulacaksınız” dediler. \v 32 Ondan sonra müdüre ve onun evindekilere Rabbin sözünü anlattılar. \v 33 Müdür de onları gecenin o saatinde su bulunan bir yere götürüp yaralarını yıkadı. Hemen sonra kendisi ve evindeki herkes \w vaftiz\w* oldu. \v 34 Müdür Pavlusʼla Silasʼı yukarı çıkarıp kendi evine götürdü ve önlerinde sofra kurdu. Evindeki herkesle birlikte sevinçle doldu. Çünkü Allahʼa iman etmişti. \p \v 35 Sabah olunca, hâkimler silahlı görevlileri gönderip, “O adamları serbest bırakın” diye emrettiler. \v 36 Hapishane müdürü bu sözleri Pavlusʼa bildirdi. “Hâkimler sizi serbest bırakmak için haber yolladılar. Bunun için şimdi dışarı çıkıp esenlikle gidin” dedi. \p \v 37 Fakat Pavlus görevlilere şöyle dedi: “Biz Roma vatandaşlarıyız! Hiç dava açmadan bizi herkesin önünde dövüp hapishaneye attılar. Şimdi bizi gizlice mi kovacaklar? Olmaz öyle şey! Hayır, kendileri gelip bizi çıkarsınlar!” \p \v 38 Görevliler bu sözleri hâkimlere bildirdiler. Hâkimler de Pavlusʼla Silasʼın Roma vatandaşı olduğunu duyunca korktular. \v 39 Gelip özür dilediler. Onları serbest bıraktıktan sonra şehirden ayrılmalarını rica ettiler. \v 40 Hapisten çıkan Pavlusʼla Silas Lidyaʼnın evine gittiler. İmanlılarla görüşüp onları yüreklendirdikten sonra oradan ayrıldılar. \c 17 \s1 Selanikʼte \p \v 1 Pavlusʼla yanındakiler Amfipolis ve Apollonya şehirlerinden geçip Selanik şehrine gittiler. Orada Yahudilerin bir \w toplantı yeri\w* vardı. \v 2 Pavlus, kendi adetine göre, onların toplantılarına katıldı. Arka arkaya üç \w Şabat\w* günü onlarla Kutsal Yazılar üzerinde \w tartıştı|lemma="tartışma"\w*. \v 3 Pavlus yazıları açıkladı, \w Mesihʼin|lemma="Mesih"\w* acı çekmesi ve ölümden dirilmesi gerektiğini kanıtlarla anlattı. Onlara şöyle dedi: “Size sözünü ettiğim bu İsa, Mesihʼin kendisidir.” \v 4 Yahudilerden bazıları ve Allahʼa tapınan bir sürü Grek ikna olup iman ettiler ve Pavlusʼla Silasʼa katıldılar. Aralarında birçok önemli kadın da vardı. \p \v 5 Yahudi liderler ise kıskançlığa kapıldılar. Çarşıda boş gezen serserileri topladılar ve kalabalık halinde şehirde kargaşa başlattılar. Yasonʼun evini bastılar. Pavlusʼla Silasʼı arıyorlardı. Onları halkın önüne çıkarıp yargılamak istiyorlardı. \v 6 Fakat onları bulamayınca, Yasonʼu ve bazı imanlıları şehir yöneticilerinin önüne sürükleyip şöyle bağırdılar: “Dünyayı altüst eden bu adamlar buraya da geldiler. \v 7 Yason onları misafir etti. Onların hepsi imparatorun buyruklarına karşı koyuyor. İsa adında başka bir kral var, diyorlar.” \v 8 Bu sözleri işiten kalabalık ve şehir yöneticileri telaşa kapıldılar. \v 9 Şehir yöneticileri Yason ve diğerlerinden yeterli para aldıktan sonra, onları serbest bıraktılar. \s1 Veriyaʼda \p \v 10 İmanlılar da hiç beklemeden Pavlusʼla Silasʼı geceleyin Veriya şehrine gönderdiler. Pavlusʼla Silas oraya varınca, Yahudilerin \w toplantı yerine|lemma="toplantı yeri"\w* gittiler. \v 11 Veriyaʼdaki Yahudiler Selanikʼtekilerden daha açık fikirliydi. Allahʼın sözünü büyük hevesle kabul ettiler. Anlatılanların doğru olup olmadığını anlamak için her gün Kutsal Yazılarʼı araştırıyorlardı. \v 12 Sonuç olarak birçok Yahudi ile bir sürü saygın Grek kadın ve erkek imana geldi. \p \v 13 Fakat Selanikli Yahudi liderler Pavlusʼun Veriyaʼda da Allahʼın sözünü yaydığını öğrenince oraya gittiler. Halkı ayağa kaldırıp kargaşa çıkardılar. \v 14 Bu yüzden imanlılar hemen Pavlusʼu deniz kenarına gönderdiler. Silasʼla Timoteos ise Veriyaʼda kaldılar. \v 15 Pavlusʼa eşlik edenler onu Atinaʼya kadar götürdüler. Pavlusʼtan, “Silasʼla Timoteos bir an önce yanıma gelsinler” diye buyruk aldıktan sonra yanından ayrıldılar. \s1 Atinaʼda \p \v 16 Pavlus Silasʼla Timoteosʼu Atinaʼda bekliyordu. Şehrin her tarafında putlar olduğunu görünce ruhu acıyla doldu. \v 17 Bu sebeple \w toplantı yerinde|lemma="toplantı yeri"\w* Yahudiler ve Allahʼa tapınan Greklerle konuştu. Her gün çarşı meydanında karşılaştığı insanlarla da konuştu. \v 18 Ayrıca Epikürcü\f + \fr 17:18 \fr*\fk Epikürcü \fk*\ft Grek filozofu Epikürʼün (İ.Ö. 341‑270) düşüncelerini kabul eden kişi. Bu felsefeye göre ruh beden gibi ölümlüdür, yeryüzündeki hayattan başka hayat yoktur. Kişi mutluluğu ruh huzurunda aramalıdır.\ft*\f* ve Stoacı\f + \fr 17:18 \fr*\fk Stoacı \fk*\ft Grek filozofu Zenonʼun (İ.Ö. 335‑263) düşüncelerini kabul eden kişi. Bu felsefeye göre insan, mutluluğu ancak bütün acılar ve zevklerden kaçınmakla bulabilecek.\ft*\f* olarak bilinen bazı filozoflar onunla tartışmaya başladılar. Onlardan kimileri, “Bu boşboğaz ne demek istiyor?” diye soruyordu. Diğerleriyse, “Galiba yabancı tanrıların propagandasını yapıyor” diyorlardı. Çünkü Pavlus, İsaʼyı ve Dirilişʼi\f + \fr 17:18 \fr*\fk İsaʼyı ve Dirilişʼi \fk*\ft Bunların iki tanrının adlarını sanmışlar.\ft*\f* müjdeliyordu. \v 19 Pavlusʼu alıp Arestepeʼde\f + \fr 17:19 \fr*\fk Arestepeʼde \fk*\ft “Areopagos” yani Ares Tepesi. Eski Atinalıların milli meclisi, ilk zamanlarda Ares Tepesiʼnde toplanırdı.\ft*\f* toplanan Atina meclisine götürdüler. Ona şöyle dediler: “Vaaz ettiğin bu yeni inancın ne olduğunu öğrenebilir miyiz? \v 20 Kulağımıza garip gelen şeyler söylüyorsun. Bu şeylerin anlamını öğrenmek istiyoruz.” \v 21 Bütün Atinalılar ve orada bulunan yabancılar vakitlerini hep yeni fikirler anlatıp dinlemekle geçiriyorlardı. \p \v 22 Pavlus da Arestepe Meclisiʼnin ortasında durup şöyle dedi: “Ey Atinalılar! Her konuda çok dindar olduğunuzu gördüm. \v 23 Çünkü gezinirken ve tapınma yerlerinizi incelerken üzerinde ‘Bilinmeyen tanrıya ait’ diye yazılmış bir kurban yerine bile rastladım. Siz bilmediğiniz bir tanrıya tapıyorsunuz. \p Bilmeden taptığınız bu Tanrıʼyı size anlatayım. \v 24 Dünyayı ve onun içindeki her şeyi yaratan Allahʼtır. O, yerin ve göğün Efendisi olduğu için elle yapılmış tapınaklarda oturmaz. \v 25 Oʼnun bir şeye ihtiyacı varmış gibi insan eliyle Oʼna yardım edilmez. Çünkü herkese hayat, soluk ve her şeyi veren Oʼdur. \v 26 Allah Tek insandan bütün milletleri yarattı. Onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi. Onların tarihlerine ve yaşayacakları yerlerin sınırlarına önceden karar verdi. \v 27 Allah bunu, insanlar Oʼnu elleriyle yoklarmış gibi arayıp bulsunlar diye yaptı. O aslında hiçbirimizden uzak değildir. \v 28 ‘Çünkü biz Oʼnda yaşıyoruz ve hareket ediyoruz. Var olmamız Oʼndandır.’\f + \fr 17:28 \fr*\ft Epimenides adlı Giritli filozofun yazılarından.\ft*\f* Aranızdan bazı şairlerin de dediği gibi, ‘Biz de Oʼnun soyundanız.’\f + \fr 17:28 \fr*\ft Kendisi Kilikyalı olan Aratus adlı Stoacı filozofun yazılarından.\ft*\f* \p \v 29 Madem Allahʼın soyundanız, şunu anlamalıyız: Allahʼın özü altın, gümüş ya da taştan bir şeye benzemez, insan ustalığı ve hayal gücüyle şekil verilen bir şey değildir. \v 30 Allah, cahillik zamanlarını görmemezlikten geldi. Ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini emrediyor. \v 31 Çünkü Allah bir gün seçti ve o gün görevlendirdiği adam aracılığıyla dünyadaki bütün insanları adaletle yargılayacak. Oʼnu ölümden dirilterek bunu herkese kanıtladı.” \p \v 32 Ölülerin dirilme konusunu duyunca, bazıları alay etmeye başladılar. Başkalarıysa, “Bu konuda seni tekrar dinleyeceğiz” dediler. \v 33 Böylece Pavlus onların arasından ayrıldı. \v 34 Ama bazı adamlar ona katılarak iman ettiler. Onların arasında meclis üyesi Dionisiyos, Damaris adında bir kadın ve birkaç kişi daha vardı. \c 18 \s1 Korintʼte \p \v 1 Ondan sonra Pavlus Atinaʼdan ayrılıp Korint şehrine gitti. \v 2 Orada Akvila adında Pontus\f + \fr 18:2 \fr*\fk Pontus \fk*\ft Bugünkü Türkiyeʼnin Doğu Karadeniz bölgesi.\ft*\f* doğumlu bir Yahudiye rastladı. Akvila kısa bir zaman önce karısı Priskilaʼyla İtalyaʼdan Korintʼe gelmişti. Çünkü İmparator Klavdiyus bütün Yahudilerin Romaʼyı terk etmelerini emretmişti. Pavlus onları görmeye gitti. \v 3 Çadırcılık yapıyorlardı. Pavlus onlarla meslektaş olduğu için, onların yanında kaldı ve birlikte çalıştılar. \v 4 Üstelik Pavlus her \w Şabat\w* günü Yahudilerin \w toplantı yerinde|lemma="toplantı yeri"\w* \w tartışarak|lemma="tartışma"\w* hem Yahudileri hem de Grekleri imana getirmeye çalışıyordu. \p \v 5 Sonra Silas ve Timoteos Makedonyaʼdan geldiler. O zaman Pavlus kendini tamamen Allahʼın sözünü yaymaya verdi. Yahudilere şahitlik ederek İsaʼnın \w Mesih\w* olduğunu bildirdi. \v 6 Fakat Yahudiler Pavlusʼa karşı gelip hakaret ettiler. Bu yüzden Pavlus elbiselerini silkip\f + \fr 18:6 \fr*\fk Pavlus elbiselerini silkip \fk*\ft Pavlusʼun elbiselerini silkmesi Yahudilerin tutumuna karşı bir protesto idi.\ft*\f* onlara şöyle dedi: “Başınıza gelecek belalardan siz sorumlusunuz! Sorumluluk benden gitti! Artık öbür milletlere gideceğim.” \p \v 7 Pavlus oradan ayrılıp Titiyus Yustus adında bir adamın evine gitti. O, Allahʼa tapınan bir Grekti. Evi Yahudilerin \w toplantı yeriyle|lemma="toplantı yeri"\w* yan yanaydı. \v 8 \w Toplantı yerinin|lemma="toplantı yeri"\w* lideri olan Krispus bütün ev halkıyla birlikte Rabbe inandı. Pavlusʼu dinleyen birçok Korintli de iman edip \w vaftiz\w* oldu. \p \v 9 Rab Pavlusʼa geceleyin olağanüstü bir görüntüde görünüp şöyle dedi: “Korkma, konuşmaya devam et, susma! \v 10 Çünkü ben seninleyim, hiç kimse sana elini kaldırıp zarar vermeyecek, çünkü bu şehirde çok halkım var.” \v 11 Pavlus orada bir yıl altı ay kaldı ve onların arasında Allahʼın sözünü vaaz etmeye devam etti. \p \v 12 Galliyo Ahaya valisi olduğu sıralarda Yahudiler birleşip Pavlusʼa saldırdılar. Onu dava yerine çıkardılar. \v 13 Şöyle dediler: “Bu adam insanları kanuna ters düşen biçimde Allahʼa ibadet etmeye kandırıyor.” \p \v 14 Pavlus tam konuşmaya başlayacağı zaman Galliyo Yahudilere şöyle dedi: “Ey Yahudiler, eğer davanız haksızlık ya da ağır suç olsaydı, sizi dinlemem akla uygun olurdu. \v 15 Fakat bu tartışmalar sadece sözler, adlar ve kendi kanunlarınız hakkındadır. O yüzden bu işe kendiniz bakın. Böyle davaları yargılamaya benim hiç niyetim yok.” \v 16 Ondan sonra onları dava yerinden kovdu. \v 17 Bütün halk, Yahudilerin toplantı yerinin lideri olan Sostenesʼi yakalayıp dava yerinin önünde dövmeye başladı. Fakat Galliyo bu olaylara hiç aldırmadı. \s1 Priskila ile Akvila ve Apollos \p \v 18 Pavlus Korintʼte bir süre daha kaldı. Sonra oradaki imanlı kardeşlerle vedalaşıp Suriyeʼye gitmek için gemiye bindi. Priskila ve Akvila da onun yanındaydı. Denize açılmadan önce Pavlus Kenhere\f + \fr 18:18 \fr*\fk Kenhere \fk*\ft Güney Yunanistanʼdaki dar bir kara parçasının batısında Korint şehri, doğusunda ise oranın limanı Kenhere bulunuyordu.\ft*\f* limanında saçını kestirdi. Çünkü Allahʼa verdiği sözü tutuyordu.\f + \fr 18:18 \fr*\fk Allahʼa verdiği sözü tutuyordu. \fk*\ft Pavlus kısa bir zaman için nezir, yani Allahʼa adanmış olmaya söz vermişti. Söz verdiği zaman boyunca saçını kestiremezdi, şarap içemezdi. Zaman sona erince saçını kestirmesi ve Allahʼa kurban sunması lazımdı.\ft*\f* \v 19 Sonra Efesʼe vardılar. Pavlus, Priskila ve Akvilaʼyı orada bıraktı. Kendisi ise, Yahudilerin \w toplantı yerine|lemma="toplantı yeri"\w* gidip Yahudilerle konuştu. \v 20 Onlar Pavlusʼun daha uzun bir süre kalmasını rica ettiler, ama o razı gelmedi. \v 21 Onlarla vedalaşıp şöyle dedi: “Allah isterse size tekrar döneceğim.” Sonra Efesʼten denize açıldı. \v 22 Sezariye limanına vardı, oradan da \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gitti. Oradaki imanlılar topluluğunu ziyaret etti. Ondan sonra Antakyaʼya geçti. \v 23 Orada biraz vakit geçirdikten sonra ayrıldı. Galatya ve Frigya topraklarını dolaştı ve oralardaki bütün imanlıları güçlendirdi. \p \v 24 O sıralarda İskenderiye\f + \fr 18:24 \fr*\fk İskenderiye \fk*\ft İskenderiye şehri Mısırʼdadır. Birinci yüzyılda iyi tanınan bir bilim merkeziydi.\ft*\f* şehrinden Apollos adında bir Yahudi Efesʼe geldi. Kendisi eğitim görmüş bir konuşmacıydı ve Kutsal Yazılarʼı çok iyi biliyordu. \v 25 Bu adam Rabbin yolu hakkında bilgi almıştı. Coşkun bir ruhla konuşuyor ve İsaʼyla ilgili doğru bilgiler veriyordu. Fakat yalnız Yahyaʼnın vaftizini biliyordu. \v 26 Apollos Yahudilerin \w toplantı yerinde|lemma="toplantı yeri"\w* cesaretle konuşmaya başladı. Ama Priskila ve Akvila konuşmasını dinleyince, onu bir kenara çekip Allahʼın yolunu ona daha doğru biçimde açıkladılar. \p \v 27 Ondan sonra Apollos, Ahaya bölgesine geçmek istedi. Efesʼteki imanlılar onu oraya gitmeye teşvik ettiler. Onu kabul etsinler diye Ahaya bölgesindeki imanlılara bir de mektup yazdılar. Apollos oraya varınca, Allahʼın lütfuyla imana gelmiş olanlara çok yardımcı oldu. \v 28 Yahudilerin İsaʼya karşı söylediklerini herkesin önünde güçlü bir şekilde yalanladı. Çünkü Kutsal Yazıları İsaʼnın \w Mesih\w* olduğunu kanıtlamak için kullandı. \c 19 \s1 Pavlus Efesʼte \p \v 1 Apollos Korintʼteyken, Pavlus İç Anadoluʼdan geçip Efesʼe geldi. Orada bazı imanlıları buldu. \v 2 Onlara şunu sordu: “İman ettiğiniz zaman Kutsal Ruhʼu aldınız mı?” \p Onlar da Pavlusʼa şöyle cevap verdiler: “Hayır, almadık. Kutsal Ruhʼun varlığından bile haberimiz yok.” \p \v 3 O zaman Pavlus onlara, “Madem öyle, siz hangi vaftizi aldınız?” diye sordu. \p Onlarsa “Yahyaʼnın vaftizini” dediler. \p \v 4 Pavlus da, “Yahyaʼnın yaptığı vaftiz tövbe edenler içindi” dedi. “Yahya, halka kendisinden sonra gelecek Olanʼa, yani İsaʼya, iman etmelerini söyledi.” \v 5 Onlar bunu işitince, Rab İsaʼnın \w adıyla|lemma="ad"\w* \w vaftiz\w* oldular. \v 6 Pavlus da onların üzerine ellerini koydu. O zaman Kutsal Ruh onların üzerine geldi, ve başka \w diller konuşmaya|lemma="diller konuşmak"\w* ve \w peygamberlik\w* etmeye başladılar. \v 7 Onlar aşağı yukarı on iki kişiydiler. \p \v 8 Pavlus Yahudilerin \w toplantı yerine|lemma="toplantı yeri"\w* gitti ve üç ay boyunca cesaretle vaaz etti. Oradakilerle \w tartışarak|lemma="tartışma"\w* onları \w Allahʼın Krallığı\w* konusunda inandırmaya çalıştı. \v 9 Ama bazıları inat etti. İman etmek istemediler. Dua evindekilerin önünde İsaʼnın yolunu kötülemeye başladılar. O zaman Pavlus onlardan ayrıldı. \w Öğrencilerini|lemma="öğrenci"\w* beraberinde götürdü ve her gün\f + \fr 19:9 \fr*\fk Her gün \fk*\ft Bazı el yazmalarında şu sözler eklenir: “saat 11.00ʼden 16.00ʼya kadar”.\ft*\f* Tiranusʼun dershanesinde tartışmalarını sürdürdü. \v 10 Bu böyle iki yıl devam etti. Neticede Yahudi olsun Grek olsun, \w Ege\w* bölgesinde oturanların hepsi Rabbin sözünü duydular. \p \v 11 Allah Pavlusʼun eliyle olağanüstü mucizeler yapıyordu. \v 12 Öyle ki, onun bedenine değmiş mendilleri ve önlükleri hastalara götürdüler. Hastalar şifa buldu, \w şeytani ruhlar|lemma="şeytani ruh"\w* da insanlardan kovuldu. \p \v 13 Fakat yer yer gezip cin kovan bazı Yahudiler vardı. Onlar şeytani ruhlara esir olanları kurtarmak için Rab İsaʼnın \w adını|lemma="ad"\w* kullanmaya kalktılar. Şeytani ruhlara şöyle diyorlardı: “Pavlusʼun vaaz ettiği İsaʼnın adıyla size emrediyorum!” \v 14 Skeva adında bir Yahudi başrahibin yedi oğlu da bunu yapıyorlardı. \v 15 Bir seferinde şeytani ruh onlara şöyle cevap verdi: “İsaʼyı biliyorum, Pavlusʼtan da haberim var. Ama siz kimsiniz?” \v 16 Sonra içinde şeytani ruh bulunan adam onların üstüne atladı. Hepsini dövüp perişan etti. Öyle ki, adamın evinden çıplak ve yaralı kaçtılar. \p \v 17 Efes şehrinde yaşayan Yahudi, Grek herkesin bu olaydan haberi oldu. Hepsini bir korku sardı ve Rab İsaʼnın \w adı|lemma="ad"\w* büyük bir saygınlık kazandı. \v 18 İman etmiş olanların birçoğu öne çıktı. Yapmış oldukları kötülükleri anlattılar, açığa çıkardılar. \v 19 Büyücülükle uğraşmış birçok kişi de büyü kitaplarını toplayıp herkesin gözü önünde yaktı. Yakılan kitapların elli bin gümüş değerinde\f + \fr 19:19 \fr*\fk Elli bin gümüş değerinde \fk*\ft Pavlusʼun zamanında 50.000 gümüş parayı kazanmak için normal bir işçinin 50.000 gün yani 167 yıl çalışması lazım olurdu.\ft*\f* olduğunu hesapladılar. \v 20 Böylece Rabbin sözü kuvvetle yayıldı, daha da etkili oldu. \p \v 21 Bütün bu şeylerden sonra, Pavlus Makedonya ve Ahaya bölgelerinden geçip \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gitmeye karar verdi. “Oraya gittikten sonra Romaʼyı da görmem lazım” dedi. \v 22 Pavlus kendisine yardım edenlerden ikisini, Timoteos ve Erastusʼu Makedonyaʼya yolladı. Kendisi ise Ege bölgesinde bir süre daha kaldı. \s1 Efesʼte karışıklık \p \v 23 O arada İsaʼnın yolu hakkında büyük bir karışıklık çıktı. \v 24 Demetriyos adında gümüş ustası bir adam vardı. Artemis\f + \fr 19:24 \fr*\fk Artemis \fk*\ft Greklerin önemli bir kadın tanrısı. Latince adı Dianaʼydı.\ft*\f* tapınağının gümüşten maketlerini yaparak bu işle uğraşanlara çok kârlı bir iş sağlıyordu. \v 25 Demetriyos onları ve benzer işlerle uğraşanları toplayıp şöyle dedi: “Beyler! Biliyorsunuz, kazancımız bu işe bağlıdır. \v 26 Fakat şu Pavlusʼun ne yaptığını görüyorsunuz ve duyuyorsunuz. Yalnız Efesʼte değil, ama neredeyse bütün Ege bölgesinde birçok kişiyi kandırıp yoldan saptırdı. Onlara, elle yapılan tanrılar gerçek tanrı değildir, diyor. \v 27 Tehlikeli durumdayız. Hem sanatımızın saygınlığı elden gidecek, hem de büyük tanrıçamız Artemisʼin tapınağı hiçe sayılacak. Üstelik tüm Ege bölgesinin ve dünyanın tapındığı Artemis yüceliğini kaybedecek.” \p \v 28 Bunu duyunca öfkeyle doldular. “Efeslilerin Artemisi büyüktür!” diye bağırmaya başladılar. \v 29 Şehir tamamen karıştı. Halk Pavlusʼun Makedonyalı yol arkadaşları olan Gayus ve Aristarhusʼu yakaladı. Onları sürükleyerek çabucak tiyatroya götürdüler. \v 30 Pavlus halkın önüne çıkmak istedi. Fakat imanlılar ona engel oldular. \v 31 Ege yöneticilerinden bazıları Pavlusʼun arkadaşlarıydı. Onlar da Pavlusʼa haber yollayıp tiyatroya ayak basmaması için yalvardılar. \p \v 32 Tiyatroda her kafadan başka bir ses çıkıyordu. Toplantı karmakarışıktı. Çoğunluk neden bir araya geldiklerini bile bilmiyordu. \v 33 Yahudiler İskenderʼi öne çıkardılar. Kalabalıktan bazıları olayı ona bağladı. İskender eliyle işaret yaptı ve halkın önünde savunmasını yapmak istedi. \v 34 Ama onun Yahudi olduğunu anlayınca, hemen hemen iki saat boyunca hepsi bir ağızdan “Efeslilerin Artemisi büyüktür!” diye bağırdı. \p \v 35 Şehir başkanı gelip kalabalığı susturdu ve sonra şöyle konuştu: “Efesliler! Efes şehri büyük Artemisʼin tapınağının ve gökten düşen taşın\f + \fr 19:35 \fr*\fk Gökten düşen taşın \fk*\ft Efes halkı bu taşı tanrıçası Artemisʼi temsil eden heykel olarak kabul etti. Bu taşın gerçekte akanyıldızdan yere düşen bir parça olduğu sanılır.\ft*\f* kollayıcısıdır. Bunu bilmeyen var mı? \v 36 Kimse bu şeyleri inkâr edemez. Onun için sakin olmanız lazım. Akılsız bir şey yapmayın. \v 37 Buraya getirdiğiniz bu adamlar ne tapınakları soydular, ne de tanrıçamıza hakaret ettiler. \v 38 Onun için eğer Demetriyos ve meslektaşlarının herhangi bir kişiden şikâyeti varsa, dava yerleri açık, yargıçlar da var. Orada birbirlerine dava açsınlar. \v 39 Bundan başka bir isteğiniz varsa, yasal toplantıda halledilsin. \v 40 Çünkü bugünkü olaylardan dolayı ayaklanma suçundan yargılanma tehlikesindeyiz. Bu kargaşanın haklı bir sebebi yok, onun hesabını veremeyiz.” \v 41 Bunu söyledikten sonra toplantıyı dağıttı. \c 20 \s1 Pavlus Makedonyaʼya ve Ahayaʼya gidiyor \p \v 1 Karışıklık bitince, Pavlus imanlıları çağırttı. Onlara cesaret verdikten sonra vedalaştı ve Makedonyaʼya gitmek için ayrıldı. \v 2 O tarafları gezip birçok konuşmalarla oradaki imanlıları cesaretlendirdi. Sonra Ahaya bölgesine gitti. \v 3 Orada üç ay kaldı. Suriyeʼye deniz yoluyla gidecekti, ama Yahudiler onu gemide öldürmek için plan yaptılar. Bu sebeple Pavlus Makedonya üzerinden dönmeye karar verdi. \v 4 Piros oğlu Veriyalı Sopater, Selanikli Aristarhus ve Sekundus, Derbe şehrinden olan Gayus, Timoteos ve Ege bölgesinden Tihikos ile Trofimos Pavlusʼa eşlik ettiler. \v 5 Onlar önden gidip bizi Troas şehrinde beklediler. \v 6 Biz ise \w Mayasız Ekmek Bayramıʼndan|lemma="Mayasız Ekmek Bayramı"\w* sonra Filipiʼden denize açıldık ve beş gün sonra Troasʼa şehrine varıp onlara katıldık. Orada yedi gün kaldık. \s1 Eftihos diriliyor \p \v 7 Haftanın birinci günü\f + \fr 20:7 \fr*\fk Haftanın birinci günü \fk*\ft Şabat günü Cumartesi akşamı bitiyordu ve haftanın birinci günü başlıyordu.\ft*\f* \w ekmek bölmek\w* için bir araya geldik. Pavlus imanlılara bir konuşma yaptı. Ertesi gün oradan ayrılacağı için konuşmasını gece yarısına kadar sürdürdü. \v 8 Üst katta bir odada toplanmıştık ve orada birçok lamba yanıyordu. \v 9 Eftihos adında bir genç pencerede oturmuş uyukluyordu. Pavlus konuşmasını uzatınca, Eftihos derin bir uykuya dalıp üçüncü kattan aşağı düştü. Ölüsünü yerden kaldırdılar. \v 10 Pavlus da aşağı indi. Eftihosʼun üzerine kapanıp onu kucakladı. “Olay yaratmayın, o yaşıyor” dedi. \v 11 Pavlus tekrar yukarı çıktı, imanlılarla ekmek böldü ve yedi. Güneş doğuncaya kadar onlarla uzun uzun konuştu. Sonra oradan ayrıldı. \v 12 Bu arada imanlılar çocuğu canlı olarak eve götürdüler ve olup bitenlerden büyük cesaret aldılar. \s1 Pavlus Efesʼteki liderlerle vedalaşıyor \p \v 13 Biz ise, Pavlusʼun önünden gidip gemiye bindik ve Assos şehrine doğru denize açıldık. Niyetimiz Pavlusʼu oradan gemiye almaktı. Pavlus Assos şehrine yürüyerek gideceği için bunu önceden ayarlamıştı. \v 14 Assosʼta o bizimle buluştu, biz de onu gemiye aldık ve Midilli şehrine geçtik. \v 15 Ertesi gün oradan deniz yolculuğumuza devam edip Sakız adasının karşısına vardık. Üçüncü gün Sisam adasına uğradık ve bir sonraki gün Milet şehrine vardık. \v 16 Pavlus Efesʼe uğramadan yola devam etmeye karar vermişti. Çünkü \w Ege\w* bölgesinde vakit geçirmek istemiyordu. Mümkünse, Pentikost Bayramıʼnda \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* olabilmek için acele ediyordu. \p \v 17 Pavlus Miletʼten Efesʼe haber yolladı, imanlılar topluluğunun liderlerini yanına çağırttı. \v 18 Geldiklerinde onlara şöyle dedi: “Ege bölgesine ayak bastığım ilk günden beri, yanınızda olduğum süre boyunca nasıl davrandığımı siz kendiniz biliyorsunuz. \v 19 Tam bir alçakgönüllülük ve gözyaşlarıyla Rabbe hizmet ettim. Yahudilerin kurdukları düzenler yüzünden sıkıntılar çektim. \v 20 Biliyorsunuz ki, faydalı olan ne varsa size hiç çekinmeden bildirdim ve halka açık toplantılarda ve evden eve gezerek size vaaz ettim. \v 21 Hem Yahudilere hem de Greklere şahitlik ettim. Tövbe edip Allahʼa dönmelerini ve Rabbimiz İsaʼya iman etmelerini söyledim. \p \v 22 Şimdi de Kutsal Ruhʼa bağlı olduğum için \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gidiyorum. Orada başıma neler geleceğini bilmiyorum. \v 23 Bir tek şunu biliyorum: Kutsal Ruh beni her şehirde uyarıyor, beni hapis ve sıkıntıların beklediğini söylüyor. \v 24 Ama canıma hiç değer ve önem vermiyorum. Yeter ki, amacıma ulaşayım ve Rab İsaʼdan aldığım görevi tamamlayayım. Bu görev, Allahʼın lütfunu bildiren \w Müjdeʼye|lemma="Müjde"\w* şahitlik etmektir. \p \v 25 Ben aranızda dolaşıp \w Allahʼın Krallığıʼnı|lemma="Allahʼın Krallığı"\w* sizlere duyurmuştum. Şimdi biliyorum ki, hiçbiriniz yüzümü bir daha görmeyecek. \v 26 Bu sebeple kimsenin uğrayacağı cezadan sorumlu olmadığıma bugün şahitlik ederim. \v 27 Çünkü Allahʼın planını size tam olarak bildirmekten hiç çekinmedim. \v 28 Sürüsünü bekleyen bir çoban gibi kendinize ve Rabbin topluluğuna göz kulak olun. Rab bu topluluğa kendi kanı pahasına sahip oldu. Kutsal Ruh sizi bu topluluğun gözetmenleri olarak görevlendirdi. \v 29 Biliyorum ki, ben gittikten sonra bazıları sürüye zarar veren yırtıcı kurtlar gibi aranıza girecekler. \v 30 Aranızdan bile sapık şeyler söyleyen adamlar ortaya çıkacak. İmanlıları kendi peşlerinden sürüklemeye çalışacaklar. \v 31 Bunun için tetikte olun! Hatırlayın ki, ben üç yıl boyunca gece gündüz durmadan her birinizi gözyaşlarıyla uyarmıştım. \p \v 32 Şimdi de sizi Allahʼa ve Oʼnun lütfunu bildiren söze emanet ediyorum. Bu söz kudretlidir. İmanınızı güçlendirecek ve size Allahʼa adanmış olan herkesin arasında bir miras verecek. \v 33 Hiç kimsenin gümüşünde, altınında ya da elbisesinde gözüm kalmadı. \v 34 Kendiniz biliyorsunuz ki, bu ellerimle çalışarak hem kendi ihtiyaçlarımı, hem de benimle birlikte olanların ihtiyaçlarını karşıladım. \v 35 Yaptığım her şeyle size örnek oldum. Çalışıp güçsüzlere yardım etmemiz gerektiğini gösterdim. Rab İsaʼnın sözlerini hatırlayın. O kendisi dedi ki, ‘Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur.’ ” \p \v 36 Pavlus bunları söyledikten sonra diz çöküp hepsi ile birlikte dua etti. \v 37 Sonra hepsi hüngür hüngür ağlayarak Pavlusʼun boynuna sarıldı ve onu öptü. \v 38 En çok üzüldükleri şey, “Yüzümü bir daha görmeyeceksiniz” demesi oldu. Sonra onu gemiye kadar geçirdiler. \c 21 \s1 Yeruşalimʼe yolculuk \p \v 1 Onlardan istemeyerek ayrıldık. Sonra gemiyle denize açıldık ve doğru İstanköy adasına gittik. Ertesi gün Rodos adasına, oradan da Patara şehrine devam ettik. \v 2 Fenikeʼye gidecek bir gemi bulduk. Ona binip denize açıldık. \v 3 Kıbrıs adasını görünce onu sol tarafımızda bırakıp Suriyeʼye giden yöne devam ettik. Sur limanında karaya çıktık, çünkü gemide çalışanlar yükü orada indireceklerdi. \v 4 İmanlıları arayıp bulunca onlarla yedi gün kaldık. Onlar Kutsal Ruhʼtan aldıkları bilgiye dayanarak Pavlusʼa “\w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gitme!” dediler. \v 5 Fakat oradaki günlerimiz sona erince, ayrılıp yola çıktık. İmanlıların hepsi, eşleri ve çocuklarıyla birlikte bizi şehrin dışına kadar geçirdiler. Deniz kenarında diz çöküp dua ettik. \v 6 Birbirimizle vedalaştıktan sonra biz gemiye bindik, onlarsa evlerine döndüler. \p \v 7 Sur şehrinden yolculuğumuza devam ederek Batlamya şehrine vardık. Oradaki imanlıları ziyaret edip yanlarında bir gün kaldık. \v 8 Ertesi gün ayrılıp Sezariye şehrine vardık. Müjdeci Filipusʼun evine gidip onun yanında kaldık. Filipus yardım dağıtan yedi görevliden biriydi.\f + \fr 21:8 \fr*\fk Yedi görevli \fk*\ft Bakınız \+xt Elçilerin İşleri 6:1‑7\+xt* ayetlerine.\ft*\f* \v 9 Bu adamın \w peygamberlik\w* eden dört bakire kızı vardı. \p \v 10 Birkaç gün orada kaldık. O vakit Yahudiyeʼden Hagabos adında bir \w peygamber\w* geldi. \v 11 Yanımıza gelip, Pavlusʼun kuşağını aldı, ve onunla kendi ellerini ve ayaklarını bağlayıp şunları söyledi: “Kutsal Ruh şöyle diyor: ‘\w Yeruşalimʼdeki|lemma="Yeruşalim"\w* Yahudiler bu kuşağın sahibini böyle bağlayacak ve yabancıların eline teslim edecekler.’ ” \p \v 12 Bunu işitince hem biz, hem de oradaki imanlılar Yeruşalimʼe gitmemesi için Pavlusʼa yalvarmaya başladık. \v 13 Bunun üzerine Pavlus şöyle karşılık verdi: “Neden böyle ağlayıp yüreğimi parçalıyorsunuz? Rab İsaʼnın \w adı|lemma="ad"\w* uğruna Yeruşalimʼde sadece bağlanmaya değil, ölmeye de hazırım.” \p \v 14 Biz Pavlusʼun fikrini değiştiremeyince, “Rabbin istediği olsun” deyip sustuk. \p \v 15 Birkaç gün sonra hazırlık yapıp \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* doğru yola çıktık. \v 16 Sezariye şehrinden bazı imanlılar da bizimle geldiler. Bizi misafir olacağımız Kıbrıslı Minasonʼun evine götürdüler. Minason, İsaʼya ilk iman edenlerden biriydi. \s1 Pavlus Yeruşalimʼde \p \v 17 \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* vardığımızda imanlılar bizi sevinçle karşıladılar. \v 18 Ertesi gün Pavlus bizimle birlikte Yakubʼun yanına gitti. Bütün liderler oradaydılar. \v 19 Pavlus, onlarla selamlaştıktan sonra kendi hizmetinin aracılığıyla Allahʼın diğer milletler arasında yaptıklarını birer birer anlattı. \p \v 20 Bunu işitince, Allahʼı yücelttiler. Sonra Pavlusʼa şöyle dediler: “Kardeş, görüyorsun, Yahudilerin arasında imana gelmiş binlerce kişi var. Hepsi de Tevratʼın uygulanması için can atıyorlar. \v 21 Ama duyduklarına göre sen diğer milletlerin arasında yaşayan bütün Yahudilere Musaʼya sırt çevirmeyi öğretiyorsun. Onlara ‘Çocuklarınızı sünnet etmeyin, adetlerimize uymayın!’ diyorsun. \v 22 Peki, ne yapmalı? Senin buraya geldiğini mutlaka işitecekler. \v 23 Bu yüzden sana diyeceğimizi yap. Aramızda kendilerini yeminle Allahʼa adamış dört adam var. \v 24 Onları yanına al ve onlarla birlikte paklanma adetini yerine getir. Onların kurban masraflarını öde ki saçlarını tıraş ettirebilsinler. O zaman herkes, senin hakkındaki söylentilerin asılsız olduğunu anlar. Bilirler ki, Tevratʼa uygun yaşıyorsun. \p \v 25 Yahudi olmayan imanlılara gelince, onlara kararımızı anlatan bir mektup yolladık: putların önünde kesilen kurbanların etinden, kanı süzülmemiş etten, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve evlilik dışı seksüel ilişkilerden uzak durun dedik.” \s1 Pavlus tutuklanıyor \p \v 26 Bunun üzerine Pavlus o dört adamı yanına aldı. Ertesi gün onlarla birlikte paklanma adetini yerine getirdi. Tapınağa gidip paklanma günlerinin ne zaman biteceğini ve her biri için ne zaman kurban kesileceğini bildirdi. \p \v 27 Yedi günlük paklanma süresi bitmek üzereydi. \w Ege\w* bölgesinden gelen Yahudiler Pavlusʼu tapınak avlusunda gördüler. Bütün kalabalığı ayağa kaldırdılar ve Pavlusʼu yakaladılar. \v 28 Şöyle bağırdılar: “Ey İsrailoğulları, yardım edin! Her yerde herkese halkımızı, Tevratʼı ve bu yeri kötülemeyi öğreten adam budur. Üstelik tapınak avlusuna Grekleri sokarak bu kutsal yeri kirletti.” \v 29 Ege bölgesinden gelen Yahudiler böyle konuştular, çünkü daha önce Efesli Trofimosʼu şehirde Pavlusʼun yanında görmüşlerdi ve Pavlusʼun Trofimosʼu tapınağa götürdüğünü sandılar. \p \v 30 Bütün şehir ayaklandı, insanlar her taraftan koşuşup geldiler. Pavlusʼu yakalayıp tapınak avlusundan dışarıya sürüklediler. Hemen arkalarından avlu kapıları kapatıldı. \v 31 Kalabalık Pavlusʼu öldürmek istiyordu. O sırada Romalı ordu komutanına bütün \w Yeruşalim\w* karıştı diye haber geldi. \v 32 Komutan hemen yanına birkaç asker ve yüzbaşı alıp koşa koşa kalabalığın olduğu yere indi. Onlar da komutanı ve askerleri görünce, Pavlusʼu dövmekten vazgeçtiler. \p \v 33 Ondan sonra komutan yaklaşıp Pavlusʼu yakaladı ve iki zincirle bağlanması için emir verdi. Onun kim olduğunu ve ne yaptığını öğrenmeye çalıştı. \v 34 Ama kalabalıkta her kafadan bir ses çıkıyordu. Komutan kargaşa yüzünden gerçeği öğrenemeyince, Pavlusʼun kaleye götürülmesini emretti. \v 35 Merdivenlere kadar geldiler. Halk o kadar kudurmuştu ki, askerler Pavlusʼu omuzlarında taşımak zorunda kaldılar. \v 36 “Onu yok edin!” diye bağıran kalabalık peşlerini bırakmadı. \s1 Pavlus savunma yapıyor \p \v 37 Pavlus kalenin içine götürülürken komutana, “Sana bir şey söyleyebilir miyim?” dedi. \p Komutan, “Grekçe biliyor musun?” diye sordu. \v 38 “Demek ki sen bir süre önce ayaklanma başlatan ve dört bin teröristi alıp ıssız yerlere götüren şu Mısırlısın, öyle değil mi?” \p \v 39 Pavlus ona şöyle dedi: “Ben Kilikya bölgesinden Tarsuslu bir Yahudiʼyim. Önemli bir şehrin vatandaşıyım. Sana yalvarıyorum, bana izin ver de, halkla konuşayım.” \p \v 40 Komutan izin verince, Pavlus merdivenin üzerinde durup eliyle halka işaret etti. Etrafa derin bir sessizlik çöktükten sonra \w Aramice\w* konuşmaya başladı. \c 22 \nb \v 1 “Kardeşler ve babalar, şimdi kendimi savunmak için söyleyeceklerimi dinleyin.” \p \v 2 Pavlusʼun onlarla \w Aramice\w* konuştuğunu işitince daha da sakinleştiler. \p Pavlus şöyle devam etti: \v 3 “Ben bir Yahudiyim. Kilikya bölgesinin Tarsus şehrinde doğdum. Ama \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* büyüdüm. Gamaliyelʼin \w öğrencisiydim|lemma="öğrenci"\w*. Atalarımıza verilen Tevrat üzerine sıkı bir eğitim gördüm. Hepinizin bugün yaptığı gibi ben de Allahʼa canla başla hizmet eden biriydim. \v 4 İsaʼnın yolundan gidenlere eziyet ettim. Bazılarının öldürülmesine sebep oldum. Kadın erkek demeden onları bağlayıp hapishaneye attım. \v 5 Başrahip ve bütün \w Meclis\w* üyeleri söylediklerime şahitlik edebilir. Onlardan \w Şamʼdaki|lemma="Şam"\w* Yahudi din kardeşlerimize yazılmış mektuplar alıp yola çıktım. Orada İsaʼyı izleyenleri yakalayıp cezalandırmak için \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* getirecektim. \p \v 6 Fakat \w Şam\w* yolunda bana bir şey oldu. Öğleye doğru oraya yaklaşırken birdenbire gökten şimşek gibi parlak bir ışık etrafımı aydınlattı. \v 7 Yere düştüm ve bir sesin bana, ‘Saul, Saul, niçin bana eziyet ediyorsun?’ dediğini işittim. \p \v 8 Ben de ‘Kimsin, Efendim?’ diye sordum. \p O da bana, ‘Ben senin eziyet ettiğin Nasıralı İsaʼyım’ dedi. \v 9 Yanımdakiler o ışığı gördüler, ama benimle konuşan kişinin dediklerini anlamadılar. \p \v 10 ‘Ne yapayım, ya Rab?’ dedim. \p Rab bana şöyle dedi: ‘Ayağa kalk, \w Şamʼa|lemma="Şam"\w* git. Orada yapman için planlanan her şey sana anlatılacak.’ \v 11 Işık o kadar görkemliydi ki, gözlerim görmez olmuştu. Bu yüzden yanımda olanlar elimden tutup beni \w Şamʼa|lemma="Şam"\w* götürdüler. \p \v 12 Orada Hananya adında Tevratʼa bağlı, Allahʼa adanmış bir adam vardı. \w Şamʼda|lemma="Şam"\w* yaşayan bütün Yahudiler ondan övgüyle söz ediyorlardı. \v 13 O bana geldi. Yanımda durup, ‘Saul kardeş, gözlerin görsün’ dedi. Tam o anda gözlerim açıldı ve onu gördüm. \p \v 14 Hananya sözlerine şöyle devam etti: ‘Atalarımızın Allahı seni seçti. Oʼnun isteğini bilmen, Doğru Olanʼı\f + \fr 22:14 \fr*\fk Doğru Olanʼı \fk*\ft İsa Mesih.\ft*\f* görmen ve ağzından çıkan sözleri işitmen için seni görevlendirdi. \v 15 Çünkü Oʼnun şahidi olacaksın, görüp işittiklerini bütün insanlara duyuracaksın. \v 16 Haydi, ne bekliyorsun? Kalk, İsa \w adını|lemma="ad"\w* anarak \w vaftiz\w* ol ve günahlarından temizlen.’ \p \v 17 Ben \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* döndükten sonra tapınak avlusunda dua ediyordum. O sırada olağanüstü bir hale daldım. \v 18 İsaʼyı gördüm. O bana şöyle dedi: ‘Çabuk ol! Hemen Yeruşalimʼden kaç! Çünkü benim hakkımda yaptığın şahitliği kabul etmeyecekler.’ \p \v 19 Ben de şöyle cevap verdim: ‘Ya Rab, onların kendileri de biliyor ki, ben \w toplantı yerlerini|lemma="toplantı yeri"\w* dolaşıp sana iman edenleri hapishaneye atıyordum ve dövüyordum. \v 20 Üstelik senin şahidin olan İstefanosʼun kanı dökülürken ben de orada durup bunu yapanları alkışlıyordum. Onu öldürenlerin \w kaftanlarına|lemma="kaftan"\w* bekçilik ediyordum.’ \p \v 21 Rab ise bana ‘Buradan git!’ dedi. ‘Seni uzakta olan milletlere göndereceğim.’ ” \p \v 22 Halk Pavlusʼu bu noktaya kadar dinledi. Sonra seslerini yükseltip, “Bu adamı yeryüzünden temizleyin! Böyle birinin yaşamaya hakkı yok!” dediler. \v 23 Bağırmaya devam ettiler. \w Kaftanlarını|lemma="kaftan"\w* çıkarıp havaya toz attılar. \p \v 24 Bunun üzerine komutan, Pavlusʼun kalenin içine götürülmesini emretti. Halkın niçin ona karşı o kadar bağırdığını öğrenmek istedi. Bu sebeple Pavlusʼun kamçılanarak sorguya çekilmesi için buyruk verdi. \v 25 Onu kayışlarla germeye başladılar. O zaman Pavlus yanında duran yüzbaşıya şunu sordu: “Kendisine dava açmadan bir Roma vatandaşını kamçılamak yasal mıdır?” \p \v 26 Yüzbaşı bunu işitince, komutana gidip şöyle dedi: “Ne yapıyorsun? Bu adam Roma vatandaşıymış!” \p \v 27 Komutan da gelip Pavlusʼa, “Söyle bakayım, sen Roma vatandaşı mısın?” diye sordu. \p Pavlus, “Evet” dedi. \p \v 28 Komutan karşılık olarak, “Ben bu vatandaşlığı elde etmek için çok para ödedim” dedi. \p Ama Pavlus ona, “Ben ise vatandaş olarak doğdum” dedi. \p \v 29 Bunun üzerine onu sorguya çekmeye hazırlanan adamlar hemen onun yanından ayrıldılar. Komutan da Pavlusʼun Roma vatandaşı olduğunu öğrenince korktu, çünkü kendisi onu bağlatmıştı. \s1 Pavlus Meclisʼin önünde \p \v 30 Komutan Yahudilerin Pavlusʼu neyle suçladıklarını tam olarak öğrenmek istiyordu. Bu sebeple Pavlusʼu ertesi gün hapisten çıkarttı ve başrahiplerle bütün \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* toplanmasını emretti. Sonra Pavlusʼu kaleden aşağıya indirip onların önüne götürdü. \c 23 \p \v 1 Pavlus \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* adamlarına gözlerini dikip şöyle dedi: “Kardeşler! Ben bugüne kadar Allahʼın gözünde tertemiz bir vicdanla yaşadım.” \v 2 Başrahip Hananya da kendisinin yanında duranlara Pavlusʼun ağzına şamar atmalarını emretti. \v 3 O vakit Pavlus ona, “Allah da sana vuracak” dedi. “Seni ikiyüzlü! Kireçlenmiş duvara benziyorsun. Sen hem beni Tevrat kanunlarına göre yargılamak için oturuyorsun, hem de kanunlara karşı gelip bana şamar attırıyorsun.” \p \v 4 O vakit etrafta duranlar “Sen Allahʼın seçtiği başrahibe hakaret ediyorsun!” dediler. \p \v 5 Pavlus şöyle cevap verdi: “Kardeşler, onun başrahip olduğunu bilmiyordum. Çünkü Tevratʼta şöyle yazılmıştır: ‘Halkınızın liderleri hakkında kötü konuşmayın.’ ”\f + \fr 23:5 \fr*\ft \+xt Çıkış 22:28\+xt*\ft*\f* \p \v 6 Pavlus Meclisʼin bir kısmının \w Saduki|lemma="Sadukiler"\w*, geri kalanlarınsa, \w Ferisi|lemma="Ferisiler"\w* din partisinden olduğunu fark etti. O vakit Meclisʼin ortasında yüksek sesle şöyle dedi: “Kardeşler, ben özbeöz Ferisiʼyim. Ölülerin dirileceğine umut ettiğim için yargılanıyorum!” \v 7 Pavlus bunu söyleyince Ferisilerle Sadukiler arasında tartışma çıktı. Böylece toplanan kişiler ikiye bölündü. \v 8 Çünkü Sadukiler diriliş, melek ve ruh yok derler. Fakat Ferisiler bunların hepsini kabul ederler. \p \v 9 Böylece büyük bir kargaşa çıktı. Ferisi partisinden bazı Tevrat uzmanları ayağa fırlayıp tartışmaya başladılar. “Bu adamda hiçbir suç görmüyoruz” dediler. “Bir ruh ya da bir melek onunla konuşmuşsa, ne olmuş yani?” \v 10 Çekişme o kadar kızıştı ki, komutan Pavlusʼu parçalayacaklar diye korktu. Askerlerine aşağı inip Pavlusʼu onların arasından zorla alıp kaleye götürmelerini emretti. \p \v 11 O gece Rab Pavlusʼa görünüp, “Cesur ol!” dedi. “Bana \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* şahitlik ettiğin gibi Romaʼda da şahitlik etmen lazım.” \s1 Pavlusʼu öldürmek için düzen \p \v 12 Sabah olunca bazı Yahudiler bir plan kurdular. “Pavlusʼu öldürünceye kadar bir şey yiyip içersek bize lanet olsun!” diye yemin ettiler. \v 13 Bu anlaşmaya kırktan fazla kişi katıldı. \v 14 Onlar başrahipler ve liderlerin yanına gidip şöyle dediler: “Pavlusʼu öldürünceye kadar ağzımıza bir şey koyarsak bize lanet olsun diye yemin ettik. \v 15 Şimdi siz \w Meclisʼle|lemma="Meclis"\w* birlikte komutana haber verin. Pavlusʼu getirmesini rica edin. Sanki Pavlusʼun davasını daha yakından araştıracakmış gibi yapın. Biz ise Pavlus daha buraya varmadan onu öldürmeye hazırız.” \p \v 16 Ne var ki, Pavlusʼun kız kardeşinin oğlu onların pusu kurduğunu öğrendi. Gidip kaleye girdi ve Pavlusʼa haber verdi. \p \v 17 Pavlus da yüzbaşılardan birini yanına çağırıp şöyle dedi: “Bu delikanlıyı komutanın yanına götür. Ona söyleyeceği bir şey var.” \p \v 18 Yüzbaşı delikanlıyı alıp komutana götürdü ve şöyle dedi: “Tutuklu Pavlus beni yanına çağırdı ve bu delikanlıyı sana getirmemi rica etti. Sana bir diyeceği varmış.” \p \v 19 Komutan delikanlıyı elinden tutup bir kenara çekti. “Bana söyleyeceğin nedir?” diye sordu. \p \v 20 Delikanlı şöyle dedi: “Yahudi liderleri anlaştı. Yarın Pavlusʼu \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* önüne getirmeni rica edecekler. Onun davasını daha yakından araştırmak istediklerini söyleyecekler. \v 21 Ama sen onlara kanma! Çünkü aralarından kırktan fazla kişi ona karşı pusuya yatmış bekliyor. Onu öldürünceye kadar bir şey yiyip içersek bize lanet olsun diye yemin ettiler. Şimdi hepsi hazır duruyorlar, senin kararını bekliyorlar.” \p \v 22 Bunun üzerine komutan delikanlıyı salıverdi. Onu şöyle uyardı: “Bana bu haberi verdiğini hiç kimseye söyleme.” \s1 Pavlus Vali Feliksʼe gönderiliyor \p \v 23 Sonra komutan iki yüzbaşıyı yanına çağırıp şöyle dedi: “Bu gece saat dokuza kadar iki yüz yaya asker, yetmiş atlı ve iki yüz mızraklı asker hazırlayın. Sezariyeʼye kadar gitsinler. \v 24 Ayrıca atlar hazırlayın. Pavlusʼu birine bindirip Vali Feliksʼin yanına sağ salim götürün.” \p \v 25 Komutan şöyle bir mektup yazdı: \pmo \v 26 “Klavdiyus Lisiyasʼtan, \pmo Sayın Vali Feliksʼe, selam! \pm \v 27 Bu adam Yahudiler tarafından yakalanmıştı ve tam öldürülmek üzereydi. Fakat ben onun Roma vatandaşı olduğunu öğrendim, askerlerimle gidip onu kurtardım. \v 28 Onu neyle suçladıklarını öğrenmek istedim. Bu sebeple onu Yahudilerin \w Meclisiʼne|lemma="Meclis"\w* götürdüm. \v 29 Onun Yahudi kanunlarıyla ilgili meselelerle suçlandığını öğrendim. Bu suçlama ölüm ya da hapis cezasını gerektirmiyordu. \v 30 Bu adamı öldürmek için bir düzen kurulduğu bana bildirildi. Bu sebeple onu hemen sana yolladım. Onu suçlayanlara da şikâyetlerini senin önünde yapmalarını emrettim.” \p \v 31 Böylece askerler komutanın emrini yerine getirdiler. Pavlusʼu alıp geceleyin Antipatris şehrine götürdüler. \v 32 Ertesi gün atlıların Pavlusʼla yola devam etmesine izin verildi. Diğer askerler ise kaleye döndüler. \v 33 Atlılar Sezariyeʼye varınca mektubu valiye verip Pavlusʼu ona teslim ettiler. \v 34-35 Vali mektubu okuyunca, Pavlusʼa hangi bölgeden olduğunu sordu. Kilikya bölgesinden olduğunu öğrenince şöyle dedi: “Seni suçlayanlar geldikleri zaman davanı dinleyeceğim.” Pavlusʼun \w Hirodesʼin|lemma="Hirodes"\w* sarayında\f + \fr 23:34‑35 \fr*\fk Hirodesʼin sarayında \fk*\ft Büyük Kral Hirodesʼin inşa ettirdiği ve Yahudiye bölgesini yöneten Roma valilerinin resmi evi.\ft*\f* gözaltında tutulması için buyruk verdi. \c 24 \s1 Pavlus Vali Feliksʼin önünde \p \v 1 Beş gün sonra başrahip Hananya bazı liderlerle birlikte Sezariye şehrine geldi. Onların yanında Tertullus adında bir avukat da vardı. Valinin huzuruna çıkıp Pavlusʼa karşı şikâyetlerini anlattılar. \v 2-3 Pavlus çağrıldıktan sonra Tertullus onu şöyle suçlamaya başladı: “Saygıdeğer Feliks! Sen bunca zaman esenlik içinde yaşamamızı sağladın. Düşünceli liderliğinle halkımıza yenilikler getirdin. Biz bunları her zaman, her yerde şükranla anarız. \v 4 Fazla vaktini almak istemem. Onun için bize kısa bir söz hakkı lütfeder misiniz? \p \v 5 Anladığımıza göre, bu adam baş belasıdır. Dünyanın her tarafındaki bütün Yahudilerin arasında kargaşa çıkarıyor ve Nasrani tarikatının\f + \fr 24:5 \fr*\fk Nasrani tarikatının \fk*\ft Nasrani, Nasıra kasabasından anlamına gelir. Tarikat, yol veya inanç demektir. Böylece bu deyimin anlamı Nasıralı İsaʼnın peşinden gidenler demektir.\ft*\f* elebaşıdır. \v 6-8 Üstelik tapınağımızın kutsallığını bozmaya kalktı. Fakat onu yakaladık.\f + \fr 24:6‑8 \fr*\fk Fakat onu yakaladık \fk*\ft Bazı Grekçe elyazmalarında “Fakat onu yakaladık ve kanunumuza göre yargılamak istedik. Ama komutan Lisiyas gelip kaba kuvvet kullanarak onu elimizden aldı götürdü. Onu suçlayanların sana başvurmalarını buyurdu” diye yazılır.\ft*\f* Bu adamı kendin sorguya çekersen onu suçladığımız her şeyin doğru olduğunu göreceksin.” \p \v 9 Yahudi liderler de söylenenleri destekleyip saldırıya katıldılar. \p \v 10 Vali, konuşması için Pavlusʼa bir işaret verdi. O da suçlamaları şöyle cevapladı: “Yıllardan beri yargıç olarak bu halkın davalarına baktığını biliyorum. Onun için kendimi sevinçle savunuyorum. \v 11 Ben Allahʼa ibadet etmek için \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gideli en fazla on iki gün oldu. Sen kendin bunu öğrenebilirsin. \v 12 Beni suçlayanlar beni tapınakta, \w toplantı yerlerinde|lemma="toplantı yeri"\w*, ya da şehrin başka bir yerinde tartışırken ya da halkı ayaklandırırken görmedi. \v 13 Şu anda bana yaptıkları suçlamaları da sana kanıtlayamazlar. \v 14 Yalnız, sana şunu açıkça söylüyorum: ben onların ‘tarikat’ dedikleri Yolʼa\f + \fr 24:14 \fr*\fk Onların ‘tarikat’ dedikleri Yolʼa \fk*\ft Yahudi liderler, İsa Mesih inancını Yahudi inancının yanlış bir din partisi olarak tanırdı. “Yol” İsa Mesihʼe inananların kendi inançları için kullandıkları ad.\ft*\f* uygun olarak atalarımızın Allahıʼna ibadet ediyorum. Tevratʼta ve peygamberlerin kitaplarında ne yazılmışsa, hepsine inanıyorum. \v 15 Ben aynı bu adamlar gibi, iyilerin de kötülerin de ölümden dirileceği konusunda Allahʼa umut bağladım. \v 16 Buna göre her vakit hem Allahʼın, hem de insanların karşısında temiz vicdanla yaşamaya çalışıyorum. \p \v 17 Yıllar geçtikten sonra, milletime yardım getirmek ve Allahʼa kurbanlar sunmak için \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* geldim. \v 18 Beni tapınağın avlusunda paklanmış durumda, kurban sunarken buldular. Etrafımda kalabalık ya da gürültü patırtı yoktu. \v 19 Ama orada \w Ege\w* bölgesinden bazı Yahudiler vardı. Eğer bana karşı şikâyetleri varsa, onların burada senin önüne çıkıp beni suçlamaları lazım. \v 20 Ya da buradakilere sorun. \w Meclisʼin|lemma="Meclis"\w* önünde yargılandığım zaman bende ne suç bulduklarını açıklasınlar. \v 21 Beni suçlayabilecekleri tek şey var: Aralarında durduğumda yüksek sesle şöyle dedim: ‘Ben bugün ölülerin dirileceğine umut ettiğim için huzurunuzda yargılanıyorum!’ ” \p \v 22 Feliks İsaʼnın \w yolu|lemma="yol"\w* hakkında oldukça bilgiliydi. Davayı başka güne erteleyip şunu dedi: “Komutan Lisiyas buraya gelince davanız hakkında kararımı vereceğim.” \v 23 Pavlusʼu kollayan yüzbaşıya da onu gözaltında tutmasını emretti. “Fakat ona biraz serbestlik tanı ve ihtiyaçlarını karşılayacak arkadaşlarından hiçbirine engel olma” dedi. \p \v 24 Birkaç gün sonra Feliks, Yahudi olan karısı Drusilla ile birlikte geldi. Pavlusʼu çağırttı. Mesih İsaʼya iman etmek hakkındaki konuşmasını dinledi. \v 25 Pavlus \w doğruluk\w*, insanın kendine hâkim olması ve dünyanın yargılanacağı gün hakkında konuştu. Feliks bunları duyunca korkmaya başladı. “Şimdilik gidebilirsin” dedi. “Vakit bulunca seni tekrar çağırtırım.” \v 26 Aynı zamanda Pavlusʼun ona rüşvet vereceğini umut ediyordu. Bu sebeple onunla sohbet etmek için onu sık sık çağırttı. \p \v 27 Aradan iki yıl geçtikten sonra Feliksʼin yerine Porkiyus Festus görev aldı. Feliks de Yahudi liderlere bir iyilik yapmak isteyerek Pavlusʼu hapishanede bıraktı. \c 25 \s1 Pavlus Vali Festusʼun önünde \p \v 1 Festus vali olacağı bölgeye vardıktan üç gün sonra Sezariyeʼden \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gitti. \v 2 Başrahipler ve diğer önemli Yahudiler ona gidip Pavlusʼa karşı şikâyette bulundular. Festusʼtan bir ricaları vardı. \v 3 Kendilerine bir iyilik yapıp Pavlusʼu Yeruşalimʼe getirtmesini istediler. Pusu kurup Pavlusʼu yolda öldüreceklerdi. \v 4 Festus ise Pavlusʼun Sezariyeʼde tutulduğunu, kendisinin de yakında oraya gideceğini söyledi. \v 5 “Önemli adamlarınız benimle gelsin. Bu adam bir suç işlediyse onu orada suçlasınlar” dedi. \p \v 6 Festus sekiz on gün kadar onların arasında kaldı. Ondan sonra Sezariyeʼye döndü. Ertesi gün de dava yerinde oturup Pavlusʼun getirilmesini emretti. \v 7 Pavlus oraya varınca, \w Yeruşalimʼden|lemma="Yeruşalim"\w* gelmiş olan Yahudiler onun etrafını sarıp birçok ağır suçlamalarda bulundular. Ama bu suçlamalarını kanıtlayamadılar. \v 8 Pavlus da kendini savunmak için şöyle dedi: “Ben ne Yahudilerin kanunlarına, ne tapınağa, ne de Sezarʼa karşı hiçbir suç işlemedim.” \p \v 9 Ama Festus Yahudilere bir iyilik yapmak istedi. Bu sebeple Pavlusʼa “Sen \w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gitmeye razı mısın?” diye sordu. “Orada benim önümde bu suçlamalar konusunda yargılanabilirsin.” \p \v 10 Pavlus şöyle cevap verdi: “Ben Sezarʼın dava yerinin önünde bulunuyorum. Burada yargılanmam lazım. Yahudilere karşı hiçbir suç işlemedim. Sen de bunu çok iyi biliyorsun. \v 11 Eğer suç işlemişsem, eğer ölümü hak eden herhangi bir şey yapmışsam, ölümden kaçmam. Ama eğer bu adamların suçlamaları doğru değilse, kimse beni onlara teslim edemez. Davamla Sezarʼa başvuruyorum.” \p \v 12 Bunun üzerine Festus kendi danışma meclisiyle görüştükten sonra şöyle cevap verdi: “Sezarʼa başvurdun, Sezarʼa gideceksin.” \s1 Festus Kral Agrippaʼya danışıyor \p \v 13 Birkaç gün sonra, kral Agrippa ve Bernike,\f + \fr 25:13 \fr*\fk Bernike \fk*\ft Kral Agrippaʼnın kız kardeşi.\ft*\f* Festusʼa saygı göstermek için Sezariye şehrine geldiler. \v 14 Bir süre orada kaldılar. Ziyaret sırasında Festus Pavlusʼun davasını krala anlattı. “Burada bir adam var” dedi. “Feliks onu hapishanede bıraktı. \v 15 Ben \w Yeruşalimʼdeyken|lemma="Yeruşalim"\w* başrahipler ve diğer Yahudi liderler ona karşı şikâyette bulundular. Onu cezalandırmamı istediler. \v 16 Onlara bu Romalıların adeti değildir diye cevap verdim. Kişi kendini suçlayanlarla yüzleşip suçlamalara karşı kendini savunma şansına sahip olmadan teslim edilmez. \v 17 Bu nedenle onlar benimle buraya gelince hiç vakit kaybetmedim. Ertesi gün dava yerinde oturdum ve adamın getirilmesini emrettim. \v 18 Ama suçlayanlar ayağa kalkınca, ona karşı beklediğim suçlamaları yapmadılar. \v 19 Sadece kendi dinleri konusunda ve İsa adında ölmüş bir adam hakkında anlaşmazlıkları vardı. Pavlus o adamın yaşamakta olduğunu söylüyordu. \v 20 Bu konuları nasıl soruşturacağımı bilemedim. Bu nedenle Pavlusʼa ‘\w Yeruşalimʼe|lemma="Yeruşalim"\w* gidip bu konularda orada yargılanmaya razı mısın?’ diye sordum. \v 21 Fakat Pavlus davasıyla imparatora başvurdu. İmparator karar verinceye kadar hapishanede tutulmak istedi. Ben de onun imparatora gönderene kadar tutuklu kalmasını emrettim.” \p \v 22 O zaman Agrippa Festusʼa şöyle dedi: “Ben de bu adamı dinlemek isterdim.” \p Festus, “Yarın onu dinlersin” dedi. \s1 Pavlus Kral İkinci Agrippaʼnın önünde \p \v 23 Ertesi gün Agrippa ve Bernike büyük tantanayla toplantı salonuna girdiler. Onların yanında yüksek rütbeli askerler ve şehrin önemli adamları vardı. Festusʼun emriyle Pavlus oraya getirildi. \v 24 O zaman Festus şöyle dedi: “Kral Agrippa ve yanımızda bulunan herkes! Bu adamı görüyorsunuz! Onun hakkında hem \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* hem burada bütün Yahudi halkı bana şikâyette bulundu. ‘Bu adamın artık yaşaması doğru değildir’ diye bağırdılar. \v 25 Bense ölümü hak edecek hiçbir şey yapmadığını anladım. Ne var ki o, davasıyla imparatora başvurdu. Bu nedenle onu imparatora göndermeye karar verdim. \v 26 Ama elimde onun hakkında Efendimʼe yazabileceğim kesin bir şey yok. Bunun için adamı sizin önünüze ve özellikle senin önüne getirdim, ey Kral Agrippa. Öyle ki, bu soruşturmanın sonunda yazacak bir şeyim olsun. \v 27 Çünkü neyle suçlandığını açıklamadan bir tutukluyu imparatora göndermek bence anlamsız.” \c 26 \p \v 1 O zaman Agrippa Pavlusʼa şöyle dedi: “Şimdi kendini savunabilirsin.” \p Bunun üzerine Pavlus elini uzatarak\f + \fr 26:1 \fr*\fk Elini uzatarak \fk*\ft Bu işaret Krala saygı göstermek veya dinleyenlerin dikkatini çekmek içindi.\ft*\f* kendini savunmaya başladı. \v 2 “Kral Agrippa! Bugün Yahudi liderlerin bana yaptıkları suçlamalar hakkında senin huzurunda savunmamı yapabildiğim için kendimi mutlu sayıyorum. \v 3 Özellikle Yahudilerin bütün adetlerini ve aralarında \w tartıştıkları|lemma="tartışma"\w* konuları iyi bildiğin için mutluyum. Bu nedenle beni sabırla dinlemeni rica ediyorum. \p \v 4 Durum şu, hayatım boyunca halkımın arasında ve \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w*, çocukluğumdan beri nasıl yaşadığımı bütün Yahudiler bilirler. \v 5 Beni uzun zamandan beri tanırlar. İsteseler, geçmişte dinimizin en titiz partisine, \w Ferisi|lemma="Ferisiler"\w* partisine bağlı olarak yaşadığıma şahitlik edebilirler. \v 6 Şimdi Allahʼın atalarımıza verdiği vaade umut bağladığım için burada durup yargılanıyorum. \v 7 Halkımızın on iki oymağı bu umuda kavuşmak istiyor. Bu sebeple gece gündüz Allahʼa canı gönülden ibadet ediyorlar. Ey Kralım, bu umuttan dolayı Yahudiler beni suçluyorlar. \v 8 Allahʼın ölüleri diriltmesi sizlere niye inanılmaz geliyor? \p \v 9 Aslında ben de Nasıralı İsaʼnın adının yayılmasına engel olmak için elimden geleni yapmam gerektiğine karar vermiştim. \v 10 \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* aynen bunu yaptım. Başrahiplerden yetki alıp Allahʼın kutsal halkından birçoğunu hapishaneye attırdım. Yargılandıkları zaman da onlara ölüm cezası verilsin diye oy verdim. \v 11 Yahudilerin bütün \w toplantı yerlerini|lemma="toplantı yeri"\w* dolaşarak onları sık sık cezalandırdım. İnandıklarına küfretmeye zorladım. O kadar kudurmuştum ki, yabancı şehirlere bile gidip onlara eziyet ettim. \p \v 12 Bu amaçla başrahiplerden yetki ve görev alıp \w Şam\w* şehrine gidiyordum. \v 13 Ey Kral, yolda giderken öğle vakti gökten gelen bir ışık gördüm. Güneşten daha parlaktı. Benim ve benimle birlikte yolculuk edenlerin etrafını aydınlattı. \v 14 Hepimiz yere yıkıldık. Ondan sonra benimle \w Aramice\w* konuşan bir ses duydum. Bana şöyle dedi: ‘Saul, Saul, niçin bana eziyet ediyorsun? Benimle uğraşmakla kendine zarar veriyorsun!\f + \fr 26:14 \fr*\fk Benimle uğraşmakla kendine zarar veriyorsun! \fk*\ft Grekçesi şöyle: “Sivri değneğe tekme atmak senin için zordur.” Hayvan güdücüsü, yoldan sapan hayvanı yola getirmek için demir uçlu bir değnekle hayvanın bacağını incitirdi. Buna karşı tekme atan hayvan daha çok acı çekerdi.\ft*\f*’ \p \v 15 O zaman, ‘Kimsin, Efendim?’ diye sordum. \p Rab şöyle cevap verdi: ‘Ben senin eziyet ettiğin İsaʼyım. \v 16 Haydi, kalk ayağa! Bana hizmet etmen için seni seçtim. İşte bu sebeple sana göründüm. Bugün gördüklerin ve ileride sana göstereceğim şeyler hakkında şahitlik edeceksin. \v 17 Seni kendi halkının ve diğer milletlerin elinden kurtaracağım. Çünkü seni onlara gönderiyorum. \v 18 Onların gözlerini açmanı istiyorum. Öyle ki, karanlıktan aydınlığa, Şeytanʼın kuvvetinden Allahʼa dönsünler. Böylece günahları bağışlansın ve bana iman etmekle Allahʼın kutsal halkının arasında yer alsınlar.’ \p \v 19 Bunun için, ey Kral Agrippa, gökten bana gösterilen bu olağanüstü görüntüye karşı koymadım. \v 20 Önce \w Şam\w* ve \w Yeruşalim\w* halkına, bütün Yahudiye bölgesinde olanlara ve diğer milletlere gittim. Onları tövbe edip Allahʼa dönmeye ve tövbeye uygun şeyler yapmaya çağırdım. \v 21 Bu sebeple bazı Yahudiler beni tapınak avlusunda yakaladılar ve öldürmeye kalkıştılar. \v 22 Bugüne kadar Allah bana yardımcı oldu. Bu sayede burada durup küçük büyük herkese şahitlik ediyorum. Benim söylediklerim, peygamberlerin ve Musaʼnın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir. \v 23 Bu peygamberler şöyle demişlerdi: Mesih acı çekecek, ölümden dirilenlerin ilki olacak ve hem kendi halkına, hem de diğer milletlere ışığın doğduğunu duyuracak.” \p \v 24 Pavlus bu sözlerle kendini savunurken, Festus yüksek sesle “Pavlus, çıldırmışsın!” dedi. “Çok okumak seni delirtmiş!” \p \v 25 Pavlus şöyle cevap verdi: “Hayır, sayın Festus, çıldırmadım. Söylediğim sözler gerçek ve akla uygun. \v 26 Kral bu konuları anlıyor. Onun için kendisiyle çekinmeden konuşuyorum. Çünkü eminim ki, bu olaylardan hiçbiri onun dikkatinden kaçmadı. Zaten bu iş gizli saklı bir köşede olmadı. \v 27 Kral Agrippa, peygamberlerin yazılarına inanıyor musun? İnandığını biliyorum.” \p \v 28 Agrippa ise Pavlusʼa, “Az kalsın beni Mesihçi\f + \fr 26:28 \fr*\fk Mesihçi \fk*\ft İsa Mesihʼe inanan biri, Hristiyan.\ft*\f* olmaya inandıracaktın!” dedi. \p \v 29 Pavlus da şöyle cevap verdi: “Az ya da çok, yalnız sen değil, ama bugün beni duyan herkes, bu zincirlerin dışında benim gibi olsun diye Allahʼtan diliyorum.” \p \v 30 Ondan sonra kral, vali, Bernike ve onlarla birlikte oturanlar ayağa kalktılar. \v 31 Bir kenara çekilip birbirleriyle şöyle konuştular. “Bu adam ölüm ya da hapis cezasını hak edecek bir şey yapmamış” dediler. \p \v 32 Agrippa da Festusʼa şöyle dedi: “Eğer davasıyla Sezarʼa başvurmasaydı, bu adam serbest bırakılabilirdi.” \c 27 \s1 Pavlusʼun Romaʼya deniz yolculuğu \p \v 1 Gemiyle İtalyaʼya gitmemize karar verilmişti. Pavlusʼu ve diğer birkaç tutukluyu Yulyus adında bir yüzbaşıya teslim ettiler. Yulyus ordunun imparatorluk bölüğündendi. \v 2 Edremit şehrinden olan bir gemiye bindik. Gemi \w Ege\w* bölgesinin kıyısındaki şehirlere uğrayacaktı. Böylece denize açıldık. Yanımızda Selanik şehrinden Makedonyalı Aristarhus vardı. \p \v 3 Ertesi gün Sayda limanına uğradık. Yulyus Pavlusʼa insanca davrandı ve ihtiyaçlarının karşılanması için arkadaşlarıyla görüşmesine izin verdi. \v 4 Oradan yine denize açıldık. Rüzgar ters yönden esiyordu. Bu yüzden Kıbrıs adasının rüzgarsız tarafından geçtik. \v 5 Kilikya ve Pamfilyaʼnın önündeki açık denizden geçip Likya bölgesindeki Mira limanında karaya bağlandık. \v 6 Orada yüzbaşı başka bir gemi buldu. Bu gemi İskenderiyeʼden gelip İtalyaʼya gidecekti. Bizi ona bindirdi. \v 7 Günlerce ağır ağır ilerledik. Knidos şehrinin karşısına zorlukla vardık. Rüzgar daha öteye gitmemize engel oluyordu. Bunun için Salmone burnundan dolanıp Girit adasının rüzgarsız tarafından geçtik. \v 8 Girit kıyısı boyunca güçlükle ilerledik. Laseya kasabasına yakın olan Kali Limenes\f + \fr 27:8 \fr*\fk Kali Limenes \fk*\ft Güzel Limanlar demektir.\ft*\f* adında bir yere geldik. \p \v 9 Çok vakit kaybetmiştik. Yahudilerin sonbahardaki oruç günü\f + \fr 27:9 \fr*\fk Oruç günü \fk*\ft Yahudilerin Eylül ya da Ekim ayında kutladıkları Yom Kippur (Günahlardan Bağışlanma Günü bkz. \+xt Levililer 16:29‑34\+xt*). Deniz yolculuğunu zorlaştıran kış başlamak üzereydi.\ft*\f* de geçmişti. Bu mevsimde deniz yolculuğu tehlikeliydi. Onun için Pavlus onlara akıl verip şöyle dedi: \v 10 “Beyler! Görüyorum ki bu yolculuğa devam etmek tehlikeli ve çok zararlı olacak. Yalnız yükü ve gemiyi değil, canlarımızı da kaybedebiliriz” dedi. \v 11 Ama yüzbaşı, Pavlusʼun söylediklerini dinlemedi. Kaptanla gemi sahibinin fikrine uydu. \v 12 Kali Limenes kışı geçirmeye uygun değildi. Bu yüzden gemidekilerin çoğu, oradan denize açılmaya ve mümkünse Fineka şehrine ulaşmaya karar verdiler. Fineka, Giritʼin hem güneybatıya hem de kuzeybatıya bakan bir limanıdır. Kışı orada geçirmeyi uygun gördüler. \s1 Fırtına \p \v 13 Güneyden hafif bir rüzgar esmeye başlayınca gemidekiler istediklerini elde ettiklerini sandılar. Demir aldılar ve Girit kıyısının yakınından ilerlemeye başladılar. \v 14 Fazla vakit geçmeden, adadan “Evrakilon” denilen çok kuvvetli bir rüzgar esmeye başladı. \v 15 Gemi rüzgara tutuldu ve rüzgara karşı ilerleyemedi. O zaman gemiyi sürüklenmeye bıraktık. \v 16 Gavdos adında küçük bir adanın rüzgarsız tarafından geçtik. Orada geminin arkasından çekilen can kurtaran botu zorla tutabildik. \v 17 Botu yukarı çektiler. Sonra gemiyi güçlendirmek için kalın ipler kullanarak altından bağladılar. Geminin Sirte Körfeziʼndeki sığ yerlerde karaya saplanmasından korktular. Bunun için bez çapayı\f + \fr 27:17 \fr*\fk Bez çapayı \fk*\ft Bez çapa veya deniz çapası fırtınalı havalarda gemiden ip veya zincirlerle indirilen bez ve tahta parçalarıyla yapılmış bir cihazdır. Amacı, gemiyi stabilize etmek ve suda ilerlemesini sınırlamaktır. Gemiyi normal bir çapa ile deniz tabanına bağlamak yerine, bir deniz çapası fren görevi görür.\ft*\f* denize indirip gemiyi sürüklenmeye bıraktılar. \v 18 Fırtına bizi çok hırpalıyordu. Bu yüzden ertesi gün gemiden yük atmaya başladılar. \v 19 Üçüncü gün de kendi elleriyle bazı gemi aletlerini denize attılar. \v 20 Günlerce ne güneş, ne de yıldızlar göründü. Fırtına bütün gücüyle devam etti. Artık kurtulma umudumuz hiç kalmamıştı. \p \v 21 Uzun zaman hiç kimse bir şey yemedi. Pavlus onların önüne çıkıp şöyle dedi: “Beyler! Beni dinlemeliydiniz. Giritʼten denize açılmayın dedim. O zaman bu zarar ve ziyana uğramazdınız. \v 22 Ama şimdi size akıl vereyim: Gönlünüz rahat olsun! Aranızdan bir kişi bile canını kaybetmeyecek, sadece gemi yok olacak. \v 23 Çünkü dün gece ait olduğum ve ibadet ettiğim Allahʼın bir meleği yanıma geldi. \v 24 Şöyle dedi: ‘Korkma, Pavlus! Sezarʼın önüne çıkman lazım. Bak, Allah sana lütuf olarak seninle birlikte gemide olan herkesi sağ bırakacak.’ \v 25 Bunun için, beyler, gönlünüz rahat olsun! Allahʼa güveniyorum. Her şey aynen bana bildirildiği gibi olacak. \v 26 Ancak gemiyi bir adada karaya oturtmamız lazım.” \s1 Gemi karaya oturuyor \p \v 27 On dördüncü gece geldiğinde İyon Deniziʼnde sağa sola sürükleniyorduk. Gece yarısına doğru gemiciler karaya yaklaştıklarını sezdiler. \v 28 Denizin derinliğini ölçmeye başladılar. Derinliği yaklaşık kırk metre\f + \fr 27:28 \fr*\fk Derinliği yaklaşık kırk metre \fk*\ft Yirmi kulaç. Bir kulaç yaklaşık 1,8 metredir.\ft*\f* buldular. İleride tekrar ölçtüler ve yaklaşık otuz metre buldular. \v 29 Kayalık yerlere çarpmaktan korktular. Bunun için geminin arka tarafından dört tane demir attılar ve günün doğması için dua ettiler. \v 30 O arada gemiciler gemiyi terk etmeye kalkıştılar. Geminin ön tarafından demir atacaklarmış gibi yaptılar. Aslında can kurtaran botu denize indirdiler. \v 31 Pavlus yüzbaşıya ve askerlere şöyle dedi: “Bu gemiciler gemide kalmadıkça siz de kurtulamazsınız.” \v 32 Bunun üzerine askerler can kurtaran botun iplerini kesip onu denize saldılar. \p \v 33 Sabaha doğru Pavlus herkesin yemek yemesini rica etti. Onlara şöyle dedi: “On dört gündür kaygı içinde bekleyip aç kaldınız, bir lokma bile yemediniz. \v 34 Bunun için size rica ederim, yemek yiyin. Kurtulmak için, bunu yapmanız lazım. Hiçbirinizin kafasından bir saç teli bile düşmeyecek.” \v 35 Bunu söyledikten sonra, eline ekmek aldı, herkesin önünde Allahʼa şükretti ve ekmeği bölüp yemeye başladı. \v 36 Hepsi bundan cesaret aldılar ve yemek yemeye başladılar. \v 37 Gemide toplam iki yüz yetmiş altı kişiydik. \v 38 Herkes doyduktan sonra gemiyi hafifletmek için buğdayı denize döktüler. \p \v 39 Sabah olunca gördükleri yeri tanıyamadılar. Ama kumsal bir koy\f + \fr 27:39 \fr*\fk Koy \fk*\ft Denizin küçük girinti biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez.\ft*\f* fark ettiler. Mümkünse gemiyi orada karaya oturtmaya karar verdiler. \v 40 Demirleri çözüp denizde bıraktılar. Aynı zamanda dümenlerin iplerini çözdüler ve ön yelkeni rüzgara karşı açtılar. Böylece kıyıya doğru ilerlediler. \v 41 Ama deniz altında bir kumluk tepe vardı. Gemi oraya saplandı. Geminin ön tarafı takılıp kaldı, arka tarafı ise dalgaların kuvvetiyle parçalanmaya başladı. \p \v 42 Askerler tutukluları öldürmek niyetindeydi. Çünkü yüzerek kaçmalarını istemiyorlardı. \v 43 Yüzbaşı ise, Pavlusʼu kurtarmak istedi. Bu sebeple askerlerin niyetine engel oldu. Yüzmeyi bilen kişilerin önce denize atlayıp karaya çıkmaları için buyruk verdi. \v 44 Kalanların ya tahtalara, ya da geminin başka parçalarına tutunarak arkadan gelmelerini emretti. Aynı bu şekilde herkes sağ salim karaya vardı. \c 28 \s1 Pavlus Malta adasında \p \v 1 Herkes kurtulduktan sonra o adanın isminin Malta olduğunu öğrendik. \v 2 Yerli halk bize olağanüstü bir yakınlık gösterip hepimizi hoş karşıladı. Hava soğuk ve yağmurlu olduğu için ateş yaktılar. \v 3 Pavlus büyük bir demet çalı çırpı toplayıp ateşe koydu. O an sıcaktan bir yılan fırlayıp onun eline yapıştı. \v 4 Yerliler Pavlusʼun eline asılan yılanı görünce birbirlerine şöyle dediler: “Bu adam katil olsa gerek. Denizden kurtuldu, ama Adalet\f + \fr 28:4 \fr*\fk Adalet \fk*\ft Ada halkının taptığı Dike adında bir tanrıça. Kötü insanlara ceza verdiğine inanılırdı.\ft*\f* onu yaşatmadı.” \v 5 Fakat Pavlus, elini sallayıp hayvanı ateşe fırlattı ve hiç zarar görmedi. \v 6 Halk Pavlusʼun bedeninin şişmesini ya da aniden yere düşüp ölmesini bekliyordu. Uzun zaman beklediler. Ama ona bir zarar gelmediğini görünce fikirlerini değiştirdiler. “O bir tanrıdır!” demeye başladılar. \p \v 7 Malta Adasıʼnın valisi Publiyus adında bir adamdı. Bulunduğumuz yere yakın toprakları vardı. Bizi iyi karşıladı ve üç gün boyunca misafir etti. \v 8 O arada Publiyusʼun babası dizanteri hastalığına yakalanmış ateşler içinde yatıyordu. Pavlus onun yanına gitti, dua etti ve ellerini onun üstüne koyup onu iyileştirdi. \v 9 Bu olay olduktan sonra, adadaki diğer hastalar da geldiler ve şifa buldular. \v 10 Bize saygı göstermek için birçok hediye getirdiler. Oradan ayrılırken de, yolculuğumuz için gereken malzemeleri gemiye yüklediler. \s1 Pavlus Romaʼya varıyor \p \v 11 İskenderiyeʼden bir gemi kışı adada geçirmişti. Geminin başında “İkiz tanrılar”\f + \fr 28:11 \fr*\fk İkiz tanrılar \fk*\ft Grek tanrıları Kastor ve Polluks. Denizciler bu tanrıların kendilerini koruduklarına inanırlardı.\ft*\f* heykeli vardı. Üç ay geçtikten sonra bu gemiye binip denize açıldık. \v 12 Sirakuza limanına uğrayınca orada üç gün kaldık. \v 13 Oradan dolanarak Regiyum limanına vardık. Bir gün sonra güneyden bir rüzgar esmeye başladı ve ikinci gün Puteyoli şehrine geldik. \v 14 Orada bazı imanlılarla karşılaştık. Bizi davet ettiler ve yedi gün onlarla kaldıktan sonra Romaʼya doğru hareket ettik. \v 15 Romaʼdaki imanlılar bizden haber alınca, bizi karşılamak için ta Appiyus Çarşısıʼna ve Üç Hanlarʼa kadar gelmişlerdi. Pavlus onları görünce Allahʼa şükretti ve cesaretlendi. \v 16 Romaʼya geldiğimiz zaman, Pavlusʼun tek başına ev hapsinde kalmasına izin verildi. Sadece bir askerin gözetimi altındaydı. \s1 Tutuklu Pavlus Müjdeʼyi duyuruyor \p \v 17 Vardıktan üç gün sonra Pavlus Yahudi liderleri yanına çağırdı. Toplandıklarında onlara şöyle dedi: “Kardeşler! Ben ne halkımıza, ne de atalarımızın adetlerine aykırı bir şey yapmadım. Yine de \w Yeruşalimʼde|lemma="Yeruşalim"\w* tutuklandım ve Romalıların eline teslim edildim. \v 18 Romalılar beni sorguya çektikten sonra serbest bırakmak istiyorlardı. Çünkü ölüm cezasına çarptırılacak hiçbir suç işlememiştim. \v 19 Ama Yahudi liderler bana karşı çıktılar. Bunun için davamla Sezarʼa başvurmaya mecbur kaldım. Bunu kendi halkımdan şikâyet etmek için yapmadım. \v 20 Ben İsrail halkının umudu olan Mesih için bu zincirlere vuruldum. İşte bu sebeple sizi davet ettim. Sizinle görüşmek ve konuşmak istedim.” \p \v 21 Romaʼdaki Yahudi liderler Pavlusʼa şöyle dediler: “Yahudiyeʼden senin hakkında mektup almadık, oradan gelen kardeşlerden hiçbiri de senin hakkında haber getirmedi, kötü bir şey söylemedi. \v 22 Ama senin fikirlerini senden öğrenmek isteriz. Çünkü her yerde bu din partisine karşı konuşulduğunu biliyoruz.” \p \v 23 Buluşmak için Pavlusʼa bir gün verdiler. O gün daha büyük bir kalabalık halinde Pavlusʼun kaldığı eve geldiler. Pavlus onlarla sabahtan akşama kadar konuştu, \w Allahʼın Krallığıʼnı|lemma="Allahʼın Krallığı"\w* açıkladı. Musaʼya verilen Tevratʼı ve diğer peygamberlerin kitaplarını kullanarak onları İsaʼya inandırmaya çalıştı. \v 24 Kimisi onun söylediklerini kabul ediyor, kimisi ise reddediyordu. \v 25 Aralarında anlaşmazlık çıkınca oradan ayrılmaya başladılar. Onlar gitmeden Pavlus şu son sözü söyledi: “\w Kutsal Ruh\w* atalarınıza peygamber Yeşayaʼnın ağzından doğru konuşmuştu. \v 26 Şöyle dedi: \q1 ‘Bu halka git ve söyle: \q1 Hep işiteceksiniz, ama hiç anlamayacaksınız. \q2 Hep bakacaksınız, ama hiç görmeyeceksiniz. \q1 \v 27 Çünkü bu halkın yüreği duygusuz oldu. \q2 Kulakları zor işitiyor. \q2 Gözlerini kapadılar. \q1 Öyle olmasaydı, onların gözleri görür, \q2 kulakları işitir, yürekleri anlardı. \q2 Bana dönerlerdi, ben de onlara şifa verirdim.’\f + \fr 28:27 \fr*\ft \+xt Yeşaya 6:9,10\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* \p \v 28-29 Bunun için, şunu iyi bilin: Allahʼın sağladığı bu kurtuluşun haberi diğer milletlere gönderilmiştir. Onlar da buna kulak verecekler!” \p \v 30 Pavlus tam iki yıl kendi kiraladığı evde kaldı. Kendisine gelen herkesi kabul etti. \v 31 \w Allahʼın Krallığıʼnı|lemma="Allahʼın Krallığı"\w* büyük cesaretle duyurdu ve Rab İsa Mesih hakkında vaaz etti. Kimse de ona engel olmadı.