\id 2CO - Open Basic Turkish New Testament \usfm 3.0 \ide UTF-8 \h 2. Korintliler \toc1 Elçi Pavlusʼun Korintlilerʼe 2. Mektubu \toc2 2. Korintliler \toc3 2Ko \mt3 Elçi Pavlusʼun \mt1 Korintlilerʼe 2. Mektubu \c 1 \po \v 1 Allahʼın isteğiyle İsa Mesih İsaʼnın elçisi olan ben Pavlusʼtan ve imanlı kardeşimiz Timoteosʼtan, \po Allahʼın Korint şehrinde olan topluluğuna ve Ahaya bölgesindeki bütün kutsal halkına selam! \po \v 2 \w Babamız|lemma="Baba"\w* Allahʼtan ve Rab İsa Mesihʼten size lütuf ve esenlik olsun. \s1 Pavlus Allahʼa şükrediyor \p \v 3 Rabbimiz İsa Mesihʼin \w Babası|lemma="Baba"\w* Allahʼa övgüler olsun! O, şefkatli Baba ve her durumda gönlümüzü rahatlatan Allahʼtır. \v 4 Bütün sıkıntılarımızda gönlümüzü rahatlatır. Öyle ki, Allahʼın verdiği rahatlıkla sıkıntıda olanların gönlüne rahatlık verebilelim. \v 5 Mesih için çektiğimiz acılar arttıkça, Mesihʼten aldığımız rahatlık da aynı derecede artar. \v 6 Sıkıntılar altında ezilmemiz sizin rahatlığa kavuşmanız ve kurtulmanız içindir. Rahata kavuştuğumuz zaman, bu da sizin rahatlık bulmanız içindir. Siz bizim çektiğimiz aynı acıları sabırla çekerken aynı rahatlık kaynağından güç alıyorsunuz. \v 7 Sizin hakkınızda sarsılmaz bir umudumuz var. Çünkü biliyoruz ki, çektiğimiz acılara ortak olduğunuz gibi, kavuştuğumuz aynı rahatlığa da ortaksınız. \p \v 8 Çünkü, ey kardeşler, \w Ege\w* bölgesinde başımıza gelen sıkıntılardan habersiz kalmanızı istemiyoruz. Ağır bir yük altındaydık. Bu öyle bir yüktü ki, onu taşımaya gücümüz yetmedi. Az kaldı yaşamaktan bile umudumuzu kesiyorduk. \v 9 Hatta ölüm yargısına çarptırıldığımızı sandık. Ama bu, kendi kendimize değil, ölüleri dirilten Allahʼa güvenelim diye oldu. \v 10-11 Allah bizi çok büyük bir ölüm tehlikesinden kurtardı ve yine kurtaracak. Umut ediyoruz ki, siz de dualarınızla bizi destekledikçe O kurtarmaya devam edecek. Böylece birçok kişinin ettiği dualar sayesinde Allahʼın bize bağışladığı lütuf için birçokları bizim adımıza şükredecek. \s1 Pavlus ziyaretini erteliyor \p \v 12 Bu dünyada, özellikle sizin aranızda, Allahʼtan gelen bir içtenlik ve dürüstlükle hareket ettik. İnsan \w hikmetine|lemma="hikmet"\w* değil, Allahʼın lütfuna sığınarak yaşadık. Bununla gurur duyuyoruz, vicdanımız da buna şahittir. \v 13-14 Size okuyup anlayacağınızdan başka bir şey yazmıyoruz. Bizi bir dereceye kadar anladığınız gibi, sonunda tam anlayacağınızı umut ederim. O zaman bizimle gurur duyabilirsiniz. Aynı şekilde biz de Rab İsaʼnın geldiği gün sizinle gurur duyacağız. \p \v 15 Bundan emin olduğum için, önce size gelmeyi uygun gördüm. İki sefer yanınıza gelerek Allahʼtan iki defa lütuf almanızı istiyordum. \v 16 Size uğradıktan sonra Makedonyaʼya gitmek ve Makedonyaʼdan dönerken tekrar size gelmek niyetindeydim. Öyle ki, beni Yahudiyeʼye yolcu edesiniz. \p \v 17 Peki, bunu yapmaya niyetlendiğim zaman, kararsız mıydım? Planlarımı dünya insanları gibi mi yapıyorum? Aynı anda hem “evet” hem de “hayır” mı diyorum? \v 18 Allah şahidimizdir ki, size söylediğimiz söz hem “evet”, hem “hayır” değil. \v 19 Ben, Silvanus\f + \fr 1:19 \fr*\fk Silvanus \fk*\ft Silas adının başka bir şekli.\ft*\f* ve Timoteos, aranızda \w Allahʼın Oğlu\w* İsa Mesihʼi vaaz ettik. Mesih hem evet hem hayır değildir. Oʼnda yalnız “evet” vardır. \v 20 Çünkü Allahʼın verdiği bütün vaatler, Mesihʼte “evet” karşılığını alıp yerine getiriliyor. Bunun için Mesih sayesinde “Amin!” diyerek Allahʼı yüceltiyoruz. \v 21 Bizi sizinle beraber Mesihʼe sımsıkı bağlayan ve bizi meshederek\f + \fr 1:21 \fr*\fk Meshederek \fk*\ft Birini seçip göreve koymak. Örneğin, Eski Antlaşmaʼda görevlerine başlarken krallar, peygamberler ve tapınaktaki görevliler üzerlerine yağ sürülerek meshedilirlerdi.\ft*\f* hizmetine alan Allahʼtır. \v 22 Oʼna ait olduğumuzun işareti olarak bize mührünü basan ve alacağımız bereketlerin garantisi olarak yüreğimize Kutsal Ruhʼu koyan da Allahʼtır. \p \v 23 Allah şahidimdir. Eğer doğruyu söylemiyorsam beni cezalandırsın. Sizi acıdan korumak istedim. Onun için Korintʼe tekrar gelmedim. \v 24 Efendinizmiş gibi iman hayatınıza hükmetmiyoruz. Tersine hizmet arkadaşlarınız olarak sizi sevindirmeye uğraşıyoruz. Çünkü siz imanınızla ayakta duruyorsunuz. \c 2 \nb \v 1 Buna göre tekrar sizi üzecek bir ziyaret yapmamaya karar verdim. \v 2 Çünkü sizi üzersem, üzdüğüm sizlerden başka kim beni sevindirecek? \v 3 Size daha önce bir mektup yazdım. Çünkü beni sevindirmesi gereken sizsiniz ve geldiğimde beni üzmenizi istemiyordum. Hepinizin benim sevincimi paylaşacağına güveniyordum. \v 4 O mektubu büyük acı içerisinde yazdım, yüreğim parçalanıyordu, gözlerim yaşlarla doluyordu. Niyetim sizi üzmek değildi. Sizi ne kadar çok sevdiğimi bilmenizi istedim. \s1 Suçluyu bağışlayın \p \v 5 Sizlerden biri üzüntüye sebep olduysa, o beni değil, bir dereceye kadar hepinizi üzdü. Bunu fazla büyütmek istemiyorum. \v 6 Bu kişiye topluluğun çoğunluğu tarafından verilen ceza yeter. \v 7 Artık bu adamı affedin ve gönlünü rahatlatın. Aksi halde, o daha da büyük bir üzüntüye boğulur. \v 8 Bunun için size yalvarıyorum: onu sevdiğinizi tekrar gösterin. \p \v 9 O mektubu aynı zamanda sizleri sınamak için yazdım. Her durumda itaat edip etmediğinizi bilmek istedim. \v 10 Kimi affediyorsanız, ben de onu affediyorum. Benim affetmem gereken bir şey varsa, bilin ki, Mesihʼin önünde sizin hatırınız için affederim. \v 11 Bunu Şeytanʼın oyununa gelmemek için yapıyoruz. Ne de olsa, onun kurnazca planlarından habersiz değiliz. \s1 Mesihʼin Müjdesiʼni duyuranlar \p \v 12 Mesih \w Müjdesiʼni|lemma="Müjde"\w* duyurmak için Troas şehrine gitmiştim. Orada Rab hizmetinde çalışmam için bana bir kapı açtı. \v 13 Ama gönlüm rahat değildi, çünkü imanlı kardeşim Titusʼu orada bulamadım. Bu sebeple oradakilerle vedalaşıp Makedonyaʼya geçtim. \p \v 14 Ama Allahʼa şükürler olsun ki, O bizi Mesihʼe bağlı olanlar olarak her zaman zafer alayında yürütüyor. Mesihʼi tanımak hoş koku gibidir. Bu hoş kokuyu her yere yaymak için Allah bizi kullanıyor. \v 15 Çünkü biz Mesihʼin Allahʼa sunduğu güzel kokulu tütsüye benziyoruz. Bu güzel koku hem kurtulanların, hem de mahvolmaya gidenlerin arasında yayılıyor. \v 16 Bazıları için onları ölüme götüren ölüm kokusuyuz. Bazıları için de onları yaşama götüren yaşam kokusuyuz. Böyle bir görevi yapmaya kim yeterli olabilir? \v 17 Allahʼın sözünü kendi çıkarı için kullanan birçok dolandırıcı var. Biz onlardan değiliz. Allah tarafından gönderildik. Mesihʼe ait kişiler olarak temiz yürekle konuştuğumuza Allah şahittir. \c 3 \s1 Kutsal Ruhʼa dayanan hizmet \p \v 1 Tekrar övünmeye mi başlıyoruz? Yoksa bazıları gibi kendimizi size tanıtan mektuplara mı ihtiyacımız var? Yoksa sizlerden tanıtma mektupları mı isteyelim? \v 2 Hayır, bizim mektubumuz sizsiniz. Yüreklerimizde yazılı olan bir mektupsunuz. Herkes bu mektubu biliyor ve okuyor. \v 3 Belli oldu ki, Mesihʼin bizim hizmetimizle meydana gelen mektubu sizsiniz. Bu mektup mürekkeple değil, diri olan Allahʼın Ruhuʼyla yazılmıştır. Taş tablalara değil, etten tablalara, yani insan yüreklerine yazılan bir mektuptur. \p \v 4 Mesih sayesinde Allahʼa böyle güvenimiz var. \v 5 Kendi gücümüzle herhangi bir şeye yeterliyiz, demiyoruz. Biz bir şeye yeterliysek, bu Allahʼtandır. \v 6 Allah bizi yeni bir antlaşmanın hizmetkârları olmaya yeterli kıldı. Bu antlaşma yazıya değil, \w Kutsal Ruhʼa|lemma="Kutsal Ruh"\w* dayanır. Çünkü yazı öldürür, ama Kutsal Ruh yaşam verir. \s1 Yeni antlaşmanın yüceliği \p \v 7 Ölümle sonuçlanan hizmet, yani taş tablalara kazınarak yazıya geçirilen Tevrat kanunları görkem içinde verildi. Tevratʼı alan Musaʼnın yüzü görkemle parladı. Bu görkem geçiciydi. Yine de İsrailoğulları onun yüzüne bakamadılar. \v 8 Öyleyse Kutsal Ruhʼa dayalı hizmetin daha da görkemli olacağı kesindir. \v 9 İnsanların suçlu çıkmasına yol açan hizmet görkemliydi. Öyleyse insanların \w doğru sayılmasını|lemma="doğru sayılmak"\w* sağlayan hizmetin daha da görkemli olacağı kesindir. \v 10 Evet, Tevrat görkemle verildi. Ama Kutsal Ruhʼun kat kat üstün olan görkemi yanında Tevratʼın görkemi sönük kalır. \v 11 Tevrat geçici bir görkemle verildi, \w Kutsal Ruh\w* ise kalıcıdır ve çok daha büyük bir görkemle geldi. \p \v 12 Böyle bir umuda sahip olduğumuz için, büyük cesaretle konuşuyoruz. \v 13 Biz Musa gibi değiliz. O, yüzünü örtüyle örtüyordu,\f + \fr 3:13 \fr*\fk Yüzünü örtüyle örtüyordu. \fk*\ft Musa Allahʼla konuştuğu için yüzü parlıyordu. Dağdan inip halka Allahʼın buyruklarını bildirdikten sonra, yüzüne bir örtü taktı. Musa tekrar Allahʼla görüşünceye kadar yüzünü örtülü tutardı. \+xt Çıkış 34:29‑35\+xt*\ft*\f* öyle ki İsrailoğulları gittikçe kaybolan görkemin sonuna bakmasınlar. \v 14 Ne yazık ki, İsrailoğullarının zihinleri kör olmuştu. Bugün bile Eski Antlaşma yazıları okunduğu zaman sanki onların zihinleri aynı örtüyle örtülü kalıyor. Bu örtü ancak Mesihʼe bağlanmakla ortadan kalkar. \v 15 Evet, bugün bile, Musaʼya verilen Tevrat okunduğu zaman, yürekleri sanki bir örtüyle örtülüyor. \v 16 Ama bir kişi Rabbe dönünce, o örtü kaldırılır. \v 17 Burada Rab denen \w Kutsal Ruhʼtur|lemma="Kutsal Ruh"\w* ve Rabbin Ruhu nerede bulunursa orada özgürlük vardır. \v 18 Böylece hepimiz örtülmemiş bir yüzle Rabbin görkemini görüp ayna gibi yansıtıyoruz. Bunu yaparken Oʼna benzemek için gittikçe artan bir görkemle değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. \c 4 \s1 Cesaretimizi kaybetmiyoruz \p \v 1 Bu hizmet Allahʼın merhametiyle bize verildi. Bu sebeple cesaretimizi kaybetmiyoruz. \v 2 Utanç verici gizli yollara başvurmayı reddettik. Kurnazlıkla davranmıyoruz. Allahʼın sözünü çarpıtmıyoruz. Tersine gerçeği ortaya koyuyoruz. Bunu yapmakla Allahʼın gözünde vicdan sahibi olan herkese ne gibi insanlar olduğumuzu gösteriyoruz. \v 3 Yaydığımız \w Müjde\w* örtülüyse de, ancak mahvolmaya gidenler için örtülüdür. \v 4 Bu dünyanın ilahı olan Şeytan böyle imansız insanların zihinlerini kör etmiştir. Öyle ki, Mesihʼin yüceliğini bildiren Müjdeʼnin ışığı onların üzerine doğmasın. Mesih, Allahʼın gözle görülen şeklidir. \v 5 Biz kendimizi vaaz etmiyoruz, ama Mesih İsaʼyı Rab olarak vaaz ediyoruz. Kendimizi de İsa yolunda hizmetkârlarınız olarak tanıtıyoruz. \v 6 Çünkü, “Karanlıkta ışık parlasın”\f + \fr 4:6 \fr*\ft \+xt Yaratılış 1:3\+xt*\ft*\f* demiş olan Allah yüreklerimize ışık saldı. O, İsa Mesihʼin yüzünde parlayan kendi yüceliğini farketmemiz için bizi aydınlattı. \p \v 7 Bedenlerimiz bu ruhsal hazineyi içinde tutan çömlek kaplara benzer. Bundan anlaşılır ki, üstün güç bizden değil, Allahʼtandır. \v 8 Türlü türlü sıkıntılarımız var, ama ezilmiş değiliz. Şaşkınlık içindeyiz, ama çaresiz değiliz. \v 9 Kovalanıyoruz, ama terk edilmiş değiliz. Yere yıkılmışız, ama yok olmadık. \v 10 İsa yolunda her an ölüm tehlikesindeyiz. Bunun izlerini bedenlerimizde taşıyoruz. Öyle ki, İsaʼnın yaşamı da bedenlerimizde açıkça görülsün. \v 11 Evet, biz yaşadığımız sürece İsaʼnın uğruna her an ölüme teslim ediliyoruz. Öyle ki, İsaʼnın ölümlü bedenlerimizde yaşadığı da açıkça görülsün. \v 12 Neticede biz hep ölümle karşılaşıyoruz, sizler ise yaşam buluyorsunuz. \p \v 13 Kutsal Yazılarʼda şöyle yazılmıştır: “İman ettim, bunun için konuştum.”\f + \fr 4:13 \fr*\ft \+xt Mezmur 116:10\+xt* (Septuaginta adlı Eski Antlaşmaʼnın Grekçe tercümesinden.)\ft*\f* Biz de aynı iman ruhuna sahibiz. Bu sebeple de konuşuyoruz. \v 14 Çünkü biliyoruz ki, Rab İsaʼyı ölümden dirilten Allah, bizi de İsaʼyla birlikte diriltecek. Hem de bizi sizinle birlikte kendi huzuruna çıkaracak. \v 15 Bütün bunlar sizin faydanız içindir. Öyle ki, Allahʼın lütfu daha çok insana ulaşsın ve Allahʼın yüceliği için edilen şükürler giderek çoğalsın. \p \v 16 Bu yüzden cesaretimizi kaybetmiyoruz. Evet, dış varlığımız yıpranıyor. Ama iç varlığımız günden güne yenileniyor. \v 17 Çünkü bu sıkıntılarımız hafif ve geçicidir. Bunlar bizi sonsuza kadar sürecek olağanüstü büyük bir yüceliğe hazırlıyor. \v 18 Bu sebeple gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyen şeylere çeviriyoruz. Çünkü görünen şeyler geçicidir, ama görünmeyen şeyler sonsuza kadar kalıcıdır. \c 5 \s1 Göksel bedenimiz \p \v 1 Çünkü bedenimiz, bu dünyada içinde yaşadığımız ama bir gün yıkılacak bir çadıra benzer. Oysa biliyoruz ki, Allah bizim için göklerde bir bina hazırlıyor. Bu bina, insan eliyle yapılmış bir ev değil, ölümsüz bir bedendir. \v 2 Aslında biz göksel evimize kavuşmayı hasretle beklerken bu çadırda ah çekiyoruz. \v 3 Bu göksel bedeni giyince çıplak kalmayacağız. \v 4 Şimdi içinde yaşadığımız çadır bizim için bir yüktür. Bu yük altında ah çekiyoruz. Asıl isteğimiz bu bedenimizi çıkarıp atmak değil, göksel bedenimizi giymek. Böylece sonsuz yaşam ölümlü olanın yerini alacak. \v 5 Bizi tam bu amaç için hazırlayan ve bize garanti olarak \w Kutsal Ruhʼu|lemma="Kutsal Ruh"\w* veren Allahʼtır. \p \v 6 Böylece her zaman cesaretimiz var. Biliyoruz ki, bu bedende yaşarken, Rabʼden uzağız. \v 7 Çünkü gözle gördüğümüzle değil, imanla hayatımızı sürdürüyoruz. \v 8 Evet, cesaretimiz var. Bu bedende kalmaktansa Rabbin yanındaki evimizde bulunmak istiyoruz. \v 9 Böylece, ister Rabbin yanındaki evimizde olalım, ister bu dünyada gurbette olalım, tek amacımız Rabbi memnun etmek. \v 10 Çünkü hepimiz Mesihʼin yargı yerinin önünde görünmek zorundayız. Öyle ki, herkes bedende yaşarken yaptığı iyi ya da kötü şeylerin karşılığını alsın. \p \v 11 Böylece Rabʼden korkmanın ne demek olduğunu bilerek insanları imana getiriyoruz. Allah bizi olduğumuz gibi görür. Umarım, vicdanınız da bizi öyle görür. \v 12 Kendimizi tekrar size beğendirmeye çalışmıyoruz. Ancak bizimle gurur duymanız için size fırsat veriyoruz. Böylece insan yüreğine bakmayan, yalnız dış görünüşle gurur duyan kişilere cevap verebilirsiniz. \v 13 Aklımızı kaçırmışsak, bu, Allah için. Aklımız başımızdaysa, bu da sizin faydanız için. \v 14 Çünkü Mesihʼin sevgisi bizi harekete geçiriyor. Artık şu kararı verdik: madem Mesih tek kişi olarak herkes için öldü, öyleyse herkes öldü. \v 15 Evet, O herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, uğurlarına ölmüş ve dirilmiş olan Mesih için yaşasınlar. \s1 Allahʼın elçileriyiz \p \v 16 Bu sebeple artık hiç kimseye insan açısından bakmıyoruz. Eskiden Mesihʼe insan açısından bakardık. Ama artık Oʼna öyle bakmıyoruz. \v 17 Demek, bir kişi Mesihʼe bağlıysa, yeniden yaratılmıştır. Eski şeyler sona ermiş, bakın, yeni şeyler başlamıştır. \v 18 Bütün bunlar Allahʼtandır. O, Mesih aracılığıyla bizi kendisiyle barıştırdı. Bize de barıştırma hizmetini verdi. \v 19 Demek istiyoruz ki, Allah Mesihʼin kişiliğinde dünyadaki insanları kendisiyle barıştırıyordu. Onların suçlarını saymadı. Bize de barıştırma sözünü yayma hizmetini emanet etti. \v 20 Bu sebeple Mesih için elçilik ediyoruz. Allah bizim ağzımızdan insanları kendisine çağırıyor. Böylece Mesih adına “Allahʼla barışın!” diye yalvarıyoruz. \v 21 Mesih günahsızdır. Allah Oʼnu günahlarımızı bağışlamak için kurban etti. Öyle ki, Mesih sayesinde biz Allahʼın \w doğru saydığı|lemma="doğru saymak"\w* kişiler olalım. \c 6 \p \v 1 Biz de Allahʼla iş birliği yapanlar olarak size yalvarıyoruz, Allahʼın lütfunu boşuna kabul etmiş olmayın. \v 2 Çünkü Allah şöyle diyor: \q1 “Uygun zamanda seni dinledim. \q2 Kurtuluş gününde sana yardım ettim.”\f + \fr 6:2 \fr*\ft \+xt Yeşaya 49:8\+xt*\ft*\f* \m Bakın, uygun zaman şimdi, kurtuluş günü de şimdi. \s1 Pavlusʼun çektiği zorluklar \p \v 3 Hizmetimiz kötülenmesin diye hiç kimsenin tökezlemesine sebep olmadık. \v 4 Ama her durumda Allahʼın hizmetkârları olduğumuzu gösterdik. Çok sabrettik. Birçok sıkıntılara, zorluklara ve darlıklara katlandık. \v 5 Dövüldük, hapishaneye atıldık. Kargaşalarda saldırıya uğradık. Ağır işlerde çalıştık, uykusuz ve aç kaldık. \v 6 \w Kutsal Ruhʼun|lemma="Kutsal Ruh"\w* yardımıyla temiz hayatımızı, bilgimizi, sabrımızı, iyiliğimizi, içten sevgimizi gösterdik. \v 7 Allahʼın gücüyle gerçeği duyuruyoruz. Sağ ve sol elimizde\f + \fr 6:7 \fr*\fk Sağ ve sol elimizde \fk*\ft O zamanlarda asker sol elde kendini savunmak için kalkan tutardı. Sağ elde düşmana saldırmak veya kendini savunmak için kılıç tutardı. Pavlus ve hizmet arkadaşları doğru olanı yaparak kendilerini savunurlardı.\ft*\f* \w doğruluk\w* silahlarını tutuyoruz. \v 8 Bizi yücelten de var, aşağılayan da. Kötüleyen de var, öven de. Bize yalancı diyenler var, ama gerçeği söylüyoruz. \v 9 Tanınmayan kişiler olsak da, iyi tanınıyoruz. Ölümle burun burunaysak da, bakın, hâlâ yaşıyoruz. Dövülüyoruz, ama öldürülmedik. \v 10 Üzgün olsak da her zaman seviniyoruz. Fakir olsak da birçok insanı ruhça zenginleştiriyoruz. Hiçbir şeyimiz olmasa da, her şeye sahibiz. \p \v 11 Ey Korintliler, sizinle açıkça konuştuk, yüreğimizi size tamamen açtık. \v 12 Size sevgimizi göstermekten kaçınmadık, ama siz bize sevginizi göstermekten kaçındınız. \v 13 Aynı hakkı bize verin. Çocuklarımla konuşur gibi konuşuyorum: siz de yüreğinizi bize açın! \s1 Allahʼın tapınağıyız \p \v 14 İmansızlarla aynı boyunduruğa girmeyin.\f + \fr 6:14 \fr*\fk Aynı boyunduruğa girmeyin \fk*\ft Boyunduruk araba veya saban çeken hayvanların boynuna geçirilen tahta bir alettir. İmanlılar imansızlarla ciddi ve bağlayıcı ilişkilerden uzak durmalıdır. Çünkü böyle bir ortaklık onları iman yolundan saptırabilir.\ft*\f* Çünkü \w doğrulukla|lemma="doğruluk"\w* kanunsuzluğun ne ortaklığı olur? Işık ve karanlığın ne beraberliği olur? \v 15 Mesihʼle Şeytan\f + \fr 6:15 \fr*\fk Şeytan \fk*\ft Grekçesi Beliar. Şeytanʼa verilen Belial adının başka bir şekli.\ft*\f* hiç anlaşabilir mi? Ya da, imanlının imansızla hiç ortak tarafı olabilir mi? \v 16 Allahʼın tapınağının putlarla ne birliği olabilir? Ne de olsa, diri olan Allahʼın tapınağı bizleriz. Allahʼın dediği gibi: \q1 “Ben aralarında yaşayacağım, \q2 aralarında yürüyeceğim. \q1 Onların Allahʼı olacağım, \q2 onlar da benim halkım olacaklar.”\f + \fr 6:16 \fr*\ft \+xt Levililer 26:11‑12; Yeremya 32:38; Hezekiel 37:27\+xt*\ft*\f* \m \v 17 Bu sebeple Rab şöyle diyor: \q1 “İmansızların arasından çıkın, ayrılın! \q2 \w Murdar\w* olana dokunmayın! \q1 O zaman ben sizi kabul edeceğim.\f + \fr 6:17 \fr*\ft \+xt Yeşaya 52:11; Hezekiel 20:34,41\+xt*\ft*\f* \q1 \v 18 Ben size \w Baba\w* olacağım, \q2 Siz de bana oğullar ve kızlar olacaksınız.” \q1 Her şeye gücü yeten Rab böyle diyor.\f + \fr 6:18 \fr*\ft \+xt 2. Samuel 7:14; 7:8\+xt*\ft*\f* \c 7 \p \v 1 Ey sevgili arkadaşlar! Mademki Allah bize bu vaatleri verdi, bedenimizi ve ruhumuzu lekeleyen her şeyden kendimizi temizleyelim. Allah korkusuyla yaşayalım. Kendimizi tamamen Oʼna adayalım. \s1 Pavlus seviniyor \p \v 2 Yüreğinizde bize yer verin! Kimseye haksızlık etmedik. Kimseyi yoldan saptırmadık. Kimseyi çıkarımız için kullanmadık. \v 3 Sizi suçlamak için konuşmuyorum. Çünkü daha önce dediğim gibi, siz hep yüreğimizdesiniz. Yaşasak da ölsek de sizinle birlikteyiz. \v 4 Sizinle hiç çekinmeden konuştum. Yine de sizinle gurur duyuyorum. Gönlüm çok rahat. Bütün sıkıntılarımızda sevinçle coşuyorum. \p \v 5 Makedonyaʼya vardığımız zaman bile bedenimiz hiç rahat görmedi. Türlü türlü sıkıntılarımız vardı: dışarıda kavgalar, içimizde korkular. \v 6 Ama yürekleri ezilmiş insanlara gönül rahatlığı veren Allah, bizi de Titusʼun gelmesiyle rahatlattı. \v 7 Sadece Titus gelmesiyle değil, sizden aldığı gönül rahatlığıyla da bizi rahatlattı. Titus beni nasıl özlediğinizi, olup bitenlere nasıl üzüldüğünüzü, benim için nasıl kaygılandığınızı anlattı. Bunları işitince daha da çok sevindim. \p \v 8 Her ne kadar mektubumla sizi üzdüysem de pişman değilim. İlk başta pişman oldum, çünkü o mektubun kısa bir süre sizi üzdüğünü fark ettim. \v 9 Ama şimdi sevinçliyim. Üzüldüğünüz için sevinmiyorum. Ama o üzüntünün tövbe etmenize sebep olduğuna seviniyorum. Çünkü üzüntünüz Allahʼın istediği bir üzüntüydü. Böylece, bizden hiçbir zarar görmediniz. \v 10 Allahʼın istediği şekilde üzülmek, insanı tövbeye götürür. Tövbe de kurtuluşa kavuşturur. Bundan kimse pişman olmaz. Ama dünyanın verdiği üzüntü ölüme sebep olur. \v 11 Bakın, Allahʼın istediği şekilde üzülmeniz size ne kadar faydalı oldu! Meseleyi ciddiye almak ve hatanızı düzeltmek için sizde ne büyük bir istek uyandırdı! Olup bitenler sizde nasıl bir öfke, nasıl bir korku, nasıl bir özlem, nasıl bir çaba uyandırdı! Suçlu kişiye ceza verdiniz. Bu meselede kendinizi her bakımdan temize çıkardınız. \v 12 Size o mektubu yazdımsa da haksızlık yapan ya da haksızlığa uğrayan kişi hatırına yazmadım. Allahʼın huzurunda bize ne kadar bağlı olduğunuzu göresiniz diye yazdım. \v 13 Bunlarla gönlümüz rahata kavuştu. \p Gönül rahatlığına kavuşmaktan başka Titusʼun ne kadar sevinçli olduğunu görünce daha da çok sevindik. Çünkü hepiniz onun içini ferahlattınız. \v 14 Sizi Titusʼa övmüştüm. Beni utandırmadınız. Size hep doğru olanı söyledik. Şimdi hakkınızda Titusʼa söylediğimiz şeyler de \w doğru\w* çıktı. \v 15 Titus hepinizin itaat ettiğini, kendisini saygı ve korkuyla kabul ettiğini hatırlıyor. Böylece onun size olan sevgisi daha da artıyor. \v 16 Size her bakımdan güvenebildiğim için seviniyorum. \c 8 \s1 Allahʼın halkı için toplanan yardım \p \v 1 Ey kardeşler, Allahʼın Makedonyaʼdaki imanlı topluluklarında lütfuyla neler yaptığını size anlatmak istiyoruz. \v 2 Onların sabırları büyük sıkıntılarla denenmişti. Yine de sevinçle dolup taştılar. Son derece fakirdirler. Yine de büyük bir cömertlikle yardım parası topladılar. \v 3 Güçleri yettiği kadarını, hem de daha fazlasını kendi istekleriyle verdiler. Buna şahit oldum. \v 4 Hatta Allahʼın Yahudiyeʼdeki kutsal halkına yapılacak yardımı Allahʼtan bir lütuf saydılar. Buna katılmalarına izin vermemizi önemle rica ettiler. \v 5 Beklediğimizden de fazlasını yaptılar. Kendilerini bu hizmet için önce Rabbe, sonra bize adadılar. Böylece Allahʼın isteğini yerine getirdiler. \v 6 Bu sebeple Titusʼa bu yardım toplama hizmetini aranızda tamamlasın diye rica ettik. Onun başlattığı bu hizmete siz Korintliler Allahʼın lütfuyla katılmıştınız. \v 7 Her konuda üstünlük gösteriyorsunuz. İmanınız daha güçlü, konuşmanız daha iyi, bilginiz daha geniş. Her türlü yardım severlikte ve bizi sevmekte ilerlediniz. Şimdi lütfettiğiniz bu bağış konusunda da aynı üstünlüğü gösterin. \p \v 8 Bunu size bir buyruk olarak söylemiyorum. Sadece başkalarının yardım toplamaya ne kadar istekli olduğunu görmenizi istiyorum. Böylece siz de sevginizin içtenliğini kanıtlayabilirsiniz. \v 9 Çünkü Rabbimiz İsa Mesihʼin lütfunu biliyorsunuz. O, gökteki zenginliğini bırakıp uğrunuza yoksul oldu. Bunu siz Oʼnun yoksulluğu sayesinde ruhsal zenginliğe kavuşasınız diye yaptı. \p \v 10 Size faydalı olacağı için bu konudaki fikrimi vereyim. Geçen yıl bu yardım toplama işine ilk başlayan, hatta ilk heveslenen sizdiniz. \v 11 Şimdi bu işi bitirin! Onu yapmaya istekli olduğunuza göre, elinizden geldiği kadar tamamlamaya bakın. \v 12 Çünkü eğer istek varsa, yapılan yardım insanın elinde olmayana göre değil, elinde olan imkanlara göre kabul edilir. \v 13 Amacım başkalarını rahatlatmak ve sizi sıkıntıya sokmak değil. Hayır, eşitlik sağlamak istiyorum. \v 14 Şimdiki bolluğunuz onların eksikliğini tamamlasın. Bir gün onların bolluğu da sizin eksikliğinizi tamamlayabilir. Böylece eşitlik sağlanır. \v 15 Tevratʼta yazıldığı gibi: “Çok toplayan kişinin fazlası yoktu. Az toplayanın da eksiği yoktu.”\f + \fr 8:15 \fr*\ft \+xt Çıkış 16:18\+xt*\ft*\f* \s1 Titus Korintʼe gidiyor \p \v 16 Allahʼa şükürler olsun! Allah sizin için duyduğum aynı ilgiyi Titusʼun yüreğinde de uyandırdı. \v 17 Çünkü Titus sadece isteğimizi kabul etmekle kalmadı. Size çok ilgi duyduğu için kendi isteğiyle yola çıkıp yanınıza geliyor. \v 18 Titusʼla birlikte başka bir imanlı kardeş yolluyoruz. Bu kardeş \w Müjdeʼyi|lemma="Müjde"\w* yaydığı için bütün imanlı topluluklarında övülüyor. \v 19 Ayrıca, imanlılar toplulukları düzenlediğimiz bu yardımın götürülmesi için aynı kardeşi bizim yol arkadaşımız olarak seçtiler. Öyle ki Rab yüceltilsin, bizim de yardım etmeye istekli olduğumuz açıkça görülsün. \v 20 Bu cömert yardım hizmetimizde kimse bizi suçlamasın diye dikkat ediyoruz. \v 21 Çünkü yalnız Rabbin gözünde değil, insanların gözünde de iyi olanı yapmak istiyoruz. \p \v 22 Bu iki kişiyle birlikte başka bir kardeşimizi de yolluyoruz. Bu kardeşi birçok durumda defalarca denedik. Yardıma hevesli olduğunu anladık. Şimdi daha da büyük bir istekle hizmet etmek istiyor. Çünkü size güveni çok. \v 23 Titusʼa gelince, o benim ortağım ve aranızda çalışan hizmet arkadaşım. Diğer iki imanlı kardeşimiz ise toplulukların elçileri ve Mesihʼi yücelten kişilerdir. \v 24 Bunun için onları sevdiğinizi gösterin. İmanlılar toplulukları sizinle niçin gurur duyduğumuzu anlasınlar. \c 9 \p \v 1 Aslında Allahʼın Yahudiyeʼdeki kutsal halkına yapılacak yardım hakkında size yazmam lazım değil. \v 2 Çünkü bu işe istekli olduğunuzu biliyorum. Zaten bu konuda sizi Makedonyaʼdaki imanlılara övüyorum. Onlara, Ahayaʼdaki sizlerin bir yıl önce bu işe hazır olduğunuzu söyledim. Sizin bu gayretiniz onların çoğunu harekete geçirdi. \v 3 Titusʼu ve diğer iki imanlı kardeşi size gönderiyorum. Söylediğim gibi yardım paranızı hazırlayın. Bu konuda sizinle boşuna övünmüş olmayayım. \v 4 Eğer bazı Makedonyalı imanlılar benimle gelip sizi hazırlıksız bulurlarsa, size güvendiğimiz için utanacağız. Sizin duyacağınız utançtan hiç söz etmeyeyim. \v 5 Bunun için biz gelmeden önce bu kardeşlerden yanınıza gelmelerini rica ettim. Söz verdiğiniz bağışları toplamaya sizi önceden hazırlamalarını gerekli gördüm. Böylece verdiğiniz zorla koparılan bir yardım değil, cömertlikle verilen bir hediye olsun. \p \v 6 Şunu unutmayın: “Az eken az biçer, bol eken bol biçer.” \v 7 Herkes yüreğinde niyet ettiği gibi bağış versin. İsteksizce ya da zorla vermesin. Çünkü Allah güler yüzle veren kişiyi sever. \v 8 Allah her çeşit bereketi size bol bol verecek güçtedir. Böylece siz her zaman her durumda her şeye yeterli ölçüde sahip olur, her iyi işe cömertçe katkıda bulunursunuz. \v 9 Kutsal Yazılarʼda yazıldığı gibi: \q1 “Malından dağıtıp fakirlere verir, \q2 cömertliği sonsuzlara kadar anılır.”\f + \fr 9:9 \fr*\ft \+xt Mezmur 112:9\+xt*\ft*\f* \m \v 10 Ekilecek tohumu ve yemek için ekmeği sağlayan Allahʼtır. O ekeceğiniz tohumu sağlayacak ve çoğaltacak. Cömertçe davrandığınız için ürününüzü bollaştıracak. \v 11 Böylece her zaman cömertçe bağış verebilmek için her bakımdan zengin olacaksınız. Topladığınız yardımı muhtaç insanlara verdiğimiz zaman onlar Allahʼa şükredecekler. \v 12 Yaptığınız bu hizmet sadece Allahʼın kutsal halkının ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, birçoklarının Allahʼa şükretmesiyle de sonuçlanıyor. \v 13 Bu hizmetle imanınızın değerini kanıtlamış olacaksınız. İnsanlar sözle anlattığınız Mesih \w Müjdesiʼni|lemma="Müjde"\w* nasıl yaşamınızla yerine getirdiğinizi anlayacaklar. Malınızı onlarla ve herkesle ne kadar cömertçe paylaştığınızı görüp Allahʼı yüceltecekler. \v 14 Allahʼın size bağışladığı olağanüstü lütfu görecekler. Bu sebeple sizin için derin sevgiyle dua edecekler. \v 15 Sözlerle anlatılamaz bağışı için Allahʼa şükürler olsun! \c 10 \s1 Pavlus yaptığı hizmeti savunuyor \p \v 1 Ben Pavlus, Mesihʼin yumuşak huyu ve hoşgörüsüyle size rica ediyorum. Yanınızdayken çekingen, ama sizden uzaktayken cesurmuşum. \v 2 Böyle düşünenlere göre biz günahlı insan tabiatımıza uyarak yaşıyoruz. Kendimden emin olarak bu kişilere yalvarıyorum: Ne olur, yanınıza geldiğim zaman beni aynı cesaretle davranmaya zorlamayın. \v 3 Her ne kadar insan bedeninde yaşıyorsak da, ruhsal savaşımızı günahlı insan tabiatımıza uyarak sürdürmüyoruz. \v 4 Çünkü ruhsal savaşımızda insan silahları kullanmıyoruz. Bizim silahlarımız Allah sayesinde düşman kalelerini yıkacak kadar güçlüdür. Bu silahlarla yanlış fikirleri yok ediyoruz. \v 5 İnsanların Allahʼı tanımasına engel olan her gurur kaynağını ortadan kaldırıyoruz. Her düşünceyi esir alıp Mesihʼe itaat ettiriyoruz. \v 6 Siz tam olarak Mesihʼe itaat ettiğiniz zaman biz de aranızda itaatsiz olan herkesi cezalandırmaya hazır oluruz. \p \v 7 Gözünüzün önündeki gerçeklere bakın. Eğer sizden biri Mesihʼe ait olduğuna güvenirse, bunu bir kere daha düşünsün. Kendisi kadar biz de Mesihʼe bağlıyız. \v 8 Rabbin verdiği yetkiyle biraz fazla övünsem de, bundan utanmam. Çünkü bu yetki imanınızı yıkmak için değil, güçlendirmek için verildi. \v 9 Sizi mektuplarımla korkutan biri gibi görünmek istemiyorum. \v 10 Çünkü bazıları hakkımda şöyle diyormuş: “Mektupları ağır ve güçlü, ama bedensel görünüşü zayıf ve konuşma yeteneği sıfır.” \v 11 Bunu diyenler şunu iyi bilsinler ki, uzaktayken mektuplarımızda ne söylüyorsak, yanınıza geldiğimizde de onu yapacağız. \p \v 12 Kendilerini övenlerle kendimizi eş tutmaya ya da karşılaştırmaya kalkışmayız. Onlar kendilerini ölçü alıp, kendi kendileriyle kıyaslayarak akılsızlık ediyorlar. \v 13 Ama biz övünürken sınırımızı aşmayacağız. Allah hizmet etmemiz için bize belli bir alan çizdi. Bu alanın sınırları size kadar bile uzandı. \v 14 Öyle olmasaydı, size kadar gelmekle hizmet alanımızın sınırlarını aşmış olurduk. Oysa Mesihʼin \w Müjdesiʼni|lemma="Müjde"\w* size ilk ulaştıran biz olduk. \v 15 Sınırımızı aşıp başkalarının çabalarıyla övünmüyoruz. Fakat imanınız büyüdükçe aranızdaki hizmet alanımız da daha genişleyecek diye umut ediyoruz. \v 16 Öyle ki, sizden ötedeki bölgelerde Mesihʼin \w Müjdesiʼni|lemma="Müjde"\w* duyurabilelim. O zaman başkasının hizmet alanındaki başarılarla övünmüş olmayacağız. \v 17 “Övünen Rabʼle övünsün.”\f + \fr 10:17 \fr*\ft \+xt Yeremya 9:24\+xt*\ft*\f* \v 18 Çünkü kabul edilmeye değer kişi kendi kendini öven değil, Rabbin övdüğü kişidir. \c 11 \s1 Sahte elçiler \p \v 1 Keşke bu ufak akılsızlığımı hoş görebilseniz! Ne olur, beni hoş görün! \v 2 Sizin için Allahʼtan gelen bir kıskançlık duyuyorum. Sizi tek bir erkeğe, yani Mesihʼe nişanladım, öyle ki tertemiz bir bakire olarak Oʼna getireyim. \v 3 Fakat şöyle bir korkum var: yılan\f + \fr 11:3 \fr*\fk Yılan \fk*\ft Şeytan demektir. Bakınız \+xt Vahiy 12:9\+xt* ayetine.\ft*\f* Havvaʼyı kurnazlığıyla kandırdığı gibi sizin fikrinizi de Mesihʼe olan saf ve candan bağlılığınızdan saptırabilir. \v 4 Çünkü birisi gelip size vaaz ettiğimizden farklı bir İsaʼyı vaaz ettiğinde bunu hoş görüyorsunuz. Hem de aldığınız \w Kutsal Ruhʼtan|lemma="Kutsal Ruh"\w* farklı bir ruhu veya bizden duyduğunuz \w Müjdeʼden|lemma="Müjde"\w* farklı bir müjdeyi seve seve kabul ediyorsunuz. \p \v 5 Kendimi, üstün saydığınız o elçilerden hiç de aşağı görmüyorum. \v 6 Usta bir konuşmacı olmayabilirim, ama bilgi konusunda acemi değilim. Bunu size her durumda, her bakımdan açıkça gösterdik. \v 7 Allahʼın \w Müjdesiʼni|lemma="Müjde"\w* karşılık almadan size vaaz ettim. Sizi şereflendirmek için kendimi böyle küçülttüm. Bunu yapmakla günah mı işledim? \v 8 Size hizmet etmek için başka topluluklardan para alarak onları adeta soydum. \v 9 Yanınızdayken, ihtiyacım olduğunda hiçbirinizin sırtından geçinmedim. İhtiyaçlarımı Makedonyaʼdan gelen imanlı kardeşler karşıladılar. Size hiçbir şekilde yük olmamaya dikkat ettim ve edeceğim. \v 10 Mesih sayesinde hep doğruyu söyleyen biri olarak diyorum ki, Ahaya bölgesinde kimse beni bu konuda övünmekten alıkoyamaz. \v 11 Niçin böyle konuşuyorum? Sizi sevmediğim için mi? Hayır, öyle değil. Allah biliyor ki, sizi seviyorum. \p \v 12 Ama ne yapıyorsam onu yapmaya devam edeceğim. Yeter ki, bizimle aynı hizmeti yapmakla övünen fırsatçılara fırsat vermeyeyim. \v 13 Böyle insanlar sahte elçiler, kendilerine Mesihʼin elçisi süsü veren dolandırıcılardır. \v 14 Buna şaşmayın! Çünkü Şeytan bile kendisine ışık meleği süsü verir. \v 15 Madem öyle, onun hizmetkârlarının da kendilerine \w doğru\w* yolun hizmetkârı süsü vermesi şaşırtıcı değildir. Bu insanlar sonunda yaptıklarının cezasını çekecekler. \s1 Pavlusʼun Mesih için çektiği acılar \p \v 16 Yine söylüyorum. Kimse beni akılsız sanmasın. Ama, haydi öyle olsun! Beni akılsız kabul edin de, kendimle biraz övüneyim. \v 17 Şu söylediklerimle Rab gibi değil, akılsız biri gibi konuşuyorum. Çünkü akılsızın kendisiyle övünmeye cesareti olur. \v 18 Madem birçok kişi kendi başarılarıyla övünüyor, ben de aynı şeylerle övüneceğim. \v 19 Çünkü siz akıllısınız ya! Bu yüzden akılsızlara seve seve katlanırsınız. \v 20 Evet, sizi köle edenlere, hakkınızı yiyenlere, soyanlara, büyüklük taslayanlara ve suratınıza şamar atanlara katlanıyorsunuz. \v 21 Utanarak söylüyorum, bizim böyle davranmaya gücümüz yoktu! \p Ama başkasının herhangi bir konuda övünmek için cesareti varsa, benim de cesaretim var. Akılsız biri gibi konuşuyorum! \v 22 Onlar İbrani mi? Ben de İbraniyim! Onlar İsrail halkından mı? Ben de İsrail halkındanım! Onlar İbrahimʼin soyundan mı? Ben de İbrahimʼin soyundanım! \v 23 Onlar Mesihʼin hizmetkârları mı? Aklını kaçırmış biri gibi konuşuyorum! Ben onlardan daha iyi hizmetkârım: ben daha çok çalıştım, daha çok hapislere düştüm. Sayısız kere dayak yedim, sık sık ölüm tehlikesine düştüm. \v 24 Yahudilerin elinden beş defa otuz dokuz kırbaç cezasını\f + \fr 11:24 \fr*\fk Otuz dokuz kırbaç \fk*\ft Tevrat, \+xt Yasanın Tekrarı 25:1‑3\+xt*ʼe göre, İsrailʼde bir suçluya verilebilecek en büyük ceza kırk kırbaçtı. Yanlışlıkla kırk sayısını aşıp Tevrat buyruğunu çiğnememek için ceza otuz dokuz kırbaç olarak uygulanırdı.\ft*\f* aldım. \v 25 Üç defa değnekle dövüldüm, bir defa taşlandım. Üç defa binmiş olduğum gemi battı. Bir gün bir gece açık denizde kaldım. \v 26 Sık sık yolculuk yaptım. Irmaklardan, haydutlardan, kendi milletimden ve diğer milletlerden tehlikelerle karşılaştım. Şehirlerde, ıssız yerlerde, denizlerde ve kendilerini imanlı kardeş gösteren yalancılar arasında tehlikeye düştüm. \v 27 Çok çalıştım, ağır işler yaptım. Birçok geceyi uykusuz geçirdim. Aç ve susuz kaldım. Çok defa yiyecek bulamadım ve soğukta paltosuz kaldım. \v 28 Öbür problemlerin yanısıra, her gün beni ezen bir yük var. Bu da bütün imanlılar toplulukları için çektiğim kaygıdır. \v 29 Güçsüz olan biri varsa, ben nasıl kendimi güçsüz hissetmeyeyim? Yoldan saptırılan biri varsa, nasıl yüreğim onun için yanmasın? \p \v 30 Eğer övünmek lazımsa, güçsüzlüğümü gösteren şeylerle övüneceğim. \v 31 Rabbimiz İsaʼnın Allahʼı ve \w Babası|lemma="Baba"\w* yalan söylemediğimi biliyor. Rabbe sonsuzlara kadar övgüler olsun! \v 32 \w Şam\w* şehrinde olduğum zaman Kral Aretasʼın emrindeki vali beni yakalamak için şehri sıkı kontrol altına aldı. \v 33 Fakat arkadaşlarım beni büyük bir sepetin içine koyup şehir duvarında bir pencereden aşağı indirdiler. Valinin elinden böyle kaçtım. \c 12 \s1 Pavlusʼun aldığı vahiyler \p \v 1 Faydalı olmasa da övünmek lazım. Şimdi Rabʼden aldığım olağanüstü görüntülere ve \w vahiylere|lemma="vahiy"\w* gelelim. \v 2 Mesihʼe bağlı bir adam tanıyorum. Kendisi on dört sene önce en yüksek göğe\f + \fr 12:2 \fr*\fk En yüksek göğe \fk*\ft Grekçede, “üçüncü göğe”.\ft*\f* götürüldü. Oraya bedeniyle mi, bedeninden ayrı olarak mı götürüldüğünü bilmiyorum. Bunu ancak Allah bilir. \v 3 Evet, tanıdığım öyle bir adam var. Bu olay bedence mi, yoksa bedenden ayrı olarak mı oldu? Bunu bilmiyorum. Ancak Allah bilir. \v 4 O adam cennete alındı. Orada dille anlatılamaz sözler işitti. Bu sözleri insanın tekrarlaması yasaktır. \v 5 İşte, öyle bir adamla övüneceğim. Ama kendimle övünmeyeceğim. Olsa olsa güçsüzlüğümü gösteren şeylerle övüneceğim. \v 6 Övünmek istesem bile, akılsızlık etmiş olmam, çünkü gerçeği söylemiş olurum. Fakat kimse beni olduğumdan üstün sanmasın diye övünmekten çekiniyorum. Öyle ki, kimse bana bende gördüğünden ve benden işittiğinden fazla önem vermesin. \v 7 Aldığım olağanüstü büyük \w vahiylerden|lemma="vahiy"\w* dolayı gururlanmayayım diye, Allahʼın izniyle bedenime bir diken saplandı. Bu diken, bana eziyet eden Şeytanʼın bir meleğidir. Bu, gururlanmamayım diye oldu. \v 8 Bundan kurtulmak için Rabbe üç defa yalvardım. \v 9 Ama Rab bana şöyle dedi: “Benim lütfum sana yeter. Çünkü benim gücüm insan güçsüz olduğu zaman tam olarak görülür.” Bunun için güçsüzlüklerimle seve seve övüneceğim. Öyle ki, Mesihʼin gücü üzerimde olsun. \v 10 Bu sebeple, Mesihʼin uğruna güçsüzlükleri, aşağılanmaları, zorlukları, eziyetleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman kuvvet buluyorum. \s1 Pavlusʼun Korintli imanlılara kaygısı \p \v 11 Böyle övünmekle kendimi aptal yerine koydum. Ama siz beni buna zorladınız. Aslında siz beni övmeliydiniz. Çünkü bir hiçsem de, üstün saydığınız o elçilerden hiçbir eksiğim yok. \v 12 Aranızdayken çok sabırlı davrandım. Elçiliğim mucizevi işaretler, harikalar ve \w mucizelerle|lemma="mucize"\w* kanıtlandı. \v 13 Siz öbür imanlı topluluklarından ne bakımdan eksik kaldınız? Tek eksiğiniz şu: sırtınızdan geçinmeye kalkışmadım. Bu haksızlığımı bağışlayın! \p \v 14 İşte yanınıza gelmeye hazırlanıyorum. Bu üçüncü ziyaretim olacak. Gelince sırtınızdan geçinmeyeceğim. Çünkü malınızı değil, sizi istiyorum. Ne de olsa, çocukların anne babaları için değil, anne babaların çocukları için para biriktirmesi lazım. \v 15 Canlarınız uğruna seve seve her şeyimi harcarım, kendimi bile feda ederim. Sizi daha çok seversem, ben daha az mı sevileceğim? \v 16 Peki, öyle olsun. Ben size yük olmadım. Ama kurnazmışım. Sözde sizi hileyle tuzağa düşürmüşüm! \v 17 Size gönderdiğim adamlardan biri aracılığıyla sizden faydalandım mı? \v 18 Sizi ziyaret etmesi için Titusʼa yalvarmıştım. Onunla birlikte öbür kardeşi de gönderdim. Acaba Titus sizden faydalandı mı? Hayır! Titusʼla ben aynı düşünceyle davranıp aynı yolu izlemedik mi? \p \v 19 Belki bunca zaman kendimizi gözünüzde haklı çıkarmaya çalıştığımızı sanıyorsunuz. Hayır, Allahʼın gözü önünde Mesihʼe ait kişiler olarak konuşuyoruz. Sevgili kardeşler, yaptığımız her şey ruhça güçlenmeniz içindir. \v 20 Çünkü yanınıza geldiğimde sizi istediğim vaziyette bulmayacağımdan korkuyorum. Siz de beni istediğiniz vaziyette bulmayabilirsiniz. Aranızda çekişme, kıskançlık, öfke, bencillik, iftira, dedikodu, gurur ve karışıklık olabilir. \v 21 Size tekrar geldiğim zaman, Allah beni önünüzde küçük düşürebilir diye korkuyorum. Birçoğunuz daha önce günah işlemiştiniz ve rezil davranışlardan, zina ve azgın seksüel hareketlerden tövbe etmediniz. Bu yüzden sizin için yas tutmak zorunda kalacağımdan korkuyorum. \c 13 \s1 Son uyarılar \p \v 1 Bu size üçüncü ziyaretim olacak. “Her suçlamanın iki ya da üç şahidin sözüyle doğrulanması lazım.”\f + \fr 13:1 \fr*\ft \+xt Yasanın Tekrarı 19:15\+xt*\ft*\f* \v 2 Daha önce, ikinci defa yanınızda olduğum zaman sizi uyarmıştım. Şimdi yanınızda değilim. Ama daha önce günah işlemiş olanları ve diğer herkesi yine uyarıyorum. Bir daha geldiğimde günah işleyen kimseyi cezasız bırakmayacağım. \v 3 Mesih benim aracılığımla konuşuyor diye benden kanıt istiyorsunuz. Kanıt şudur ki, Mesih sizinle uğraşırken güçsüz değildir. Tersine, O aranızda gücünü gösteriyor. \v 4 Gerçi Mesih çarmıha gerildiği zaman güçsüzdü. Ama şimdi O Allahʼın kudretiyle yaşıyor. Biz de çarmıha gerilen Mesihʼe ait olarak güçsüzüz, ama sizinle uğraşırken Oʼnunla birlikte Allahʼın kudretiyle yaşayacağız. \p \v 5 İman yolunda olup olmadığınızı görmek için kendinizi yoklayın, sınayın. İsa Mesihʼin aranızda olduğunu bilmiyor musunuz? Yoksa sınandığınızda imanınızın eksik olduğu mu ortaya çıkıyor? \v 6 Sınandığımızda bizim imanımız eksik çıkmadı. Umarım bunu anlıyorsunuz. \v 7 Siz hiçbir kötülük yapmayasınız diye, Allahʼa dua ediyoruz. Bunu başarılı olduğumuzu göstermek için yapmıyoruz. Biz başarısız görünsek bile, sizin iyi olanı yapmanız için dua ediyoruz. \v 8 Çünkü gerçeğe karşı gelemeyiz, ancak gerçek için çalışabiliriz. \v 9 Güçsüz olduğumuz zaman siz güçlüsünüz diye seviniriz. Tamamen düzelmeniz için dua ediyoruz. \v 10 Onun için bunları daha gelmeden yazıyorum. Rabbin bana verdiği yetki, imanınızı güçlendirmek içindir, yok etmek için değil. Size geldiğim zaman bu yetkiyi kullanıp size sert davranmak istemiyorum. \b \s1 Son selamlar \p \v 11 Son olarak, ey kardeşler, sevinin! Hayatınızı düzene sokun. Ricalarıma kulak verin. Birbirinizle iyi geçinip barış içinde yaşayın. O zaman sevgi ve barış kaynağı olan Allah yardımcınız olacak. \b \p \v 12 Birbirinizi Allahʼın kutsal halkına yakışan bir öpücükle selamlayın. \p \v 13 Burada Allahʼın kutsal halkına ait olanların hepsi size selam ediyor. \b \p \v 14 Rabbimiz İsa Mesihʼin lütfu, Allahʼın sevgisi ve \w Kutsal Ruhʼun|lemma="Kutsal Ruh"\w* beraberliği hepinizle olsun.